11. Yargı Paketi ve Bununla Mücadele Üzerine

Editörün Notu: Okumakta olduğunuz yazı, bir yeni komünizm okuru tarafından kaleme alınmıştır. 11. Yargı Paketinin ne olduğu, neyi hedeflediği ve bu yargı paketine karşı nasıl bir mücadelenin acil bir ihtiyaç olduğuna dair temel oryantasyonları sunmaktadır.


Yakın zamanda Meclis’e sunulması beklenen, AKP-MHP faşist ittifakının yaratıcısı ve yürütücüsü olduğu 11. Yargı Paketi’nin taslağında LGBTİ+’ların yaşam hakkını ve insan haklarını hedef alan ciddi düzenlemeler yer alıyor. Yargı Paketi taslağındaki düzenlemeler, bu sene başında KaosGL’nin ulaştığı LGBTİ+ düşmanı yasa tasarısının neredeyse aynısı.

T24’ten Ceren Bayar’ın ulaştığı taslağa göre; 11. Yargı Paketi’nin taslağında Türk Ceza Kanunu’nun ‘Hayasızca Hareketler’ başlıklı 225. maddesinde değişikliğe gidilecek. Maddeye

LGBTİ+’ların hapis cezası almasının önünü açacak şu fıkra eklenecek:

“Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

11. Yargı Paketi’nin taslağında cinsiyet uyum süreci ve beden uyum süreci ameliyatlarına yönelikengelleyici ve baskıcı düzenlemeler de yer alıyor. 18 olan cinsiyet/beden uyum süreci yaşı, 25’e çıkarılıyor. Cinsiyet/beden uyum süreci ameliyatı için gerekli koşullar şöyle düzenlendi:

    • İstemsahibinin 25 yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması
    • Cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu Sağlık Bakanlığı tarafındanbelirlenen tam teşekküllü bir eğitim ve araştırma hastanesinin resmi sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi
    • Buraporun en az üçer ay aralıklarla yapılacak dört değerlendirme sonucunda verilmesi
    • Belirlenen hastane tarafından verilen resmi sağlık kurulu raporuyla doğrulanması halinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılması

Kendi deyimleriyle “Cinsiyet değişikliği”ni düzenleyen maddede ‘kanuna aykırı cinsiyet değişikliği’ operasyonu yapılmasına da ceza öngörüldü. Taslakta “Kanunla belirlenen koşullara aykırı olarak kişinin cinsiyetini değiştirmeye yönelik herhangi bir tıbbi müdahalede bulunan faile üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası verilir” denildi.

Maddenin gerekçesinde “Düzenlemeyle, fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin ve nesillerin yetiştirilmesi ile aile kurumunun ve toplum yapısının korunması amaçlanmaktadır” ifadesi kullanıldı.

11. Yargı paketi neyi amaçlamaktadır

11. Yargı Paketi, devletin “AileYılı” politikasının devamı olarak biyolojik cinsiyet temelinde toplumsal cinsiyetin yeniden üretilerek feminen ‘kadın’ ve maskülen ‘erkek’ dışında bir varlığın olmasını engellemeyi ve bu yolla kendi kutsal aile politikasını sürdürmeyi amaçlamaktadır. Bu, özellikle trans ve intersekslerin beden özgürlüğünün ve yaşam hakkının ihlal edilmesi anlamına geliyor. Cinsiyet/beden uyum süreçlerine, hormon kullanımına ve bir temel insan hakkı olan sağlığa erişime ket vurulmasıyla trans ve interseksler; devletin bedenleri ve yaşam özgürlükleri üzerinde tam anlamıyla tahakküm kurmuş “nesne”ler haline getirilmeye ve dolayısıyla makul görünüş ve bedenlere hapsedilmeye çalışılıyor. Trans ve intersekslerin haricinde, toplumsal cinsiyet normlarına uymayan her bir insanı etkileyebilecek bu tasarı ile; ‘makul’ davranış, ‘makul’ görünüş ve ‘makul’ yaşamı yasa aracılığıyla yaygınlaştırarak zorunlu tutmak amaçlanıyor.

11. Yargı Paketine karşı nasıl bir mücadele yürütülmelidir?

Bu insan onuruna aykırı, temel insan haklarına ve temel yaşam özgürlüğüne ket vuran 11. Yargı Paketi’ne karşı tüm ilerici kamuoyunun bir arada mücadele yürütmesi bir zorunluluktur.

Devletin yıllardır süregelen transfobik ve lgbti+ fobik politika ve uygulamaları, bu yargı paketi taslağının gün yüzüne çıkmasıyla var olan en faşist niteliği kazanmıştır. Özellikle son yıllarda devletin “Aile Yılı” kavramını bir sloganmışçasına benimseyerek neredeyse her politikasını bu kavram üzerinden gerçekleştirmesiyle lgbti+lara ve kadınlara yönelik ihlal, baskı ve saldırıların hızla arttığını söylemek su götürmez bir gerçektir. AKP-MHP faşist iktidarının varlığının dayanağı olan politikaların bir sonucu olarak karşımızda duran 11. Yargı Paketi Taslağı, gerek toplumsal kesimlerin gerek kitle örgütlerinin gerekse kendini ‘ilerici’ olarak adlandıran tüm kamuoyunun karşısında durması ve bir arada mücadele etmesi gereken somut bir faşist pratiktir. Bu pratikle salt lgbti+ların mücadele etmesi gerektiğini savunmak, kabul edilemez ve pratikte herhangi olumlu bir değişim yaratmayacak cinstendir. Halihazırda içinde bulunduğumuz durumla tüm ilerici kamuoyunun bir arada mücadele etmesi, reddi olmayan bir zorunluluktur.

Temel insan haklarına, temel yaşam hakkına, interseks ve transların temel insan hakları ve beden özgürlüklerine yönelik kısıtlayıcı ve baskılayıcı herhangi bir politika ve uygulama; insan haklarına aykırıdır ve faşizmin pratiğidir. Bu pratikle mücadele etmek, bu ve diğer sayısız faşist pratiği ortadan kaldırmanın yegane çözümü ise tam anlamıyla gerçek bir devrimdir.