Aşağıda yer almakta olan şu ifademe eşlik etmektedir: Holokost’tan sonra Yahudi halkının başına gelmiş en kötü şey İsrail devletidir.
İsrail gerçekten de inanılmaz bir şey yapmayı başardı: İsrail Yahudileri Naziye çevirdi!
İsrail’in bütün tarihinden, Filistin halkının canice bastırılması ve hali hazırda devam eden İsrail’in soykırımcı eylemlerinin yanında İsrail devletinin yöneticileri ve onları destekleyenlerin bütün bu olup bitenleri meşrulaştırmaya çabasıyla ilgili çıkartılması gereken korkunç ama kaçınılmaz olan sonuç budur.
Söylenmesi gereken bir diğer şey ise bütün bunların ABD emperyalizminin İsrail’in insanlığa karşı devam eden suçları ve savaş suçları: Filistin halkının etnik temizliği, on yıllardır süren apartheid, Gazze’de yükselen soykırımcı katliam, İsrail ordusunun desteğiyle gayrimeşru yerleşimcilerin Batı Şeria’daki Filistinlilere karşı yükselen şiddeti işlemesi için sunduğu tam ve sarsılmaz destek olmaksızın bunların hiçbirinin olamayacağıdır.
Sabote Edilen Boru Hatları ve Nazi İşaretleri—Kirli Bir Savaşta ABD’nin Yalanlarının, Örtbasları ve Bahaneleri
Bir savaşın verilme biçimi, o savaşta savaşan gücün doğası hakkında çok şey söyler. Başlangıcından bu yana ABD silahlı kuvvetleri; Amerikan Yerlisi halkına karşı soykırım gerçekleştirdi, dünyanın her yerinde işgal ve darbeler düzenledi, sivil nüfusa nükleer bombalar attı, tarım köylerine içerisindeki nüfusla beraber napalm bombası yağdırdı, bebek öldüren ölüm mangalarından oluşan lejyonlar eğitti, sevmedikleri liderlere suikast düzenledi, drone bombalamalarıyla düğün eğlencelerini terörize etti ve bundan çok daha fazlasını yaptı. Ayrıca bütün bunların her zerresi hakkında yalan söylediler.
ABD’nin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi liderleri, kendilerini demokrasi ve “özgürlük” için savaşan “iyi adamlar” olarak sunmaya devam etmekle kalmıyor, ülkede çok fazla insan da bu yalanların altında hizalanıyor. ABD’nin Ukrayna’da yürüttüğü devam eden vekalet savaşı da bir istisna değil. Bu, temelde “demokrasi ile otokrasi veya otoriterlik” arasındaki bir savaş değil. Bu emperyalist güçler arasında -ABD/NATO’nun Ukrayna halkını ve ordusunu kendi çıkarlarını ilerletmek için kullandığı- her birinin kendisini egemen dünya gücü olarak tahkim etmeye çalıştığı rakip emperyalist güçler arasındaki bir savaş.
Son birkaç hafta içinde meydana gelen veya gün ışığına çıkan aşağıdaki iki olaydan ABD’nin Ukrayna’da vekaleten yürüttüğü savaşın doğası hakkında neler öğrenebileceğinizi bir düşünün.
Kuzey Akımı Boru Hattı Patlamaları—Suç ve Örtbas
Eylül 2022’de, patlamalar Baltık Denizi’nin altındaki iki büyük doğal gaz boru hattını (Kuzey Akım 1 ve 2) parçaladı. Rusya’dan Almanya’ya uzanan boru hatları, Batı Avrupa’ya ana doğal gaz tedarikçisiydi. Biden yönetimi yetkilileri hemen Rusya’nın sorumlu olduğunu söyledi ve Joe Biden patlamaların “kasıtlı bir sabotaj eylemi” olduğunu ilan etti. ABD’nin “tam olarak … olanların temeline ineceğine” söz verdi.
6 Haziran 2023’te Washington Post, bir Avrupa istihbarat raporunun Ukrayna ordusunun denizaltı borularına bir saldırı planladığını gösterdiğini bildirdi. Operasyonları doğrudan Ukrayna ordusunun başkomutanına rapor veren Ukraynalı bir dalgıç ekibi gerçekleştirdi. Yazıda, patlamalardan üç ay önce, Haziran 2022’de “Biden yönetimi bunu yakın bir müttefikinden öğrendi” deniyordu. Ukrayna cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky, sabotaj görevinin operasyonel ayrıntıları hakkında kasıtlı olarak bilgilendirilmedi, bu nedenle saldırının “makul inkar edilebilirliğini” sürdürebilirdi. Bilinmeyen şey, ABD’nin sabotajcıların eğitimi ve tedarikine ne ölçüde dahil olduğu ve Biden ile diğer üst düzey ABD yetkililerinin bununla ilgili tam olarak ne bildiği. Post‘un bildirdiği gibi, Amerikalı ve NATO yetkilileri Rusya’ya karşı savaşta bir sonraki adımlarını planlamak için bir araya geldiklerinde, hepsi “Kuzey Akımı hakkında konuşmamaları” gerektiğini biliyorlar.
Ukrayna tabur subayı boynunda faşist Azov Taburu’nun sembolü dövme yapılmış, Temmuz 2017. Fotoğraf: AP
Son zamanlarda, Batı medyasında Ukraynalı askerlerin üniformalarında Nazi amblemi taşıdığını gösteren çok sayıda fotoğraf yayınlandı. New York Times ve diğer önde gelen ABD medya kuruluşları bunu yumuşak bir şekilde açıklamaya çalıştı. Savaş Çalışmaları Enstitüsü’nden Jennifer Cafarella’nın PBS’de söylediği gibi, gerçek Nazilerin – bilirsiniz, miğferlerine swastika sembolleri koyan türden – ABD adına savaşmalarının gerçek bir endişe nedeni olmadığını savunuyorlar. “Bazen düşmanımın düşmanı savaşta dostumdur.”
Aleni bir şekilde Naziler uzun zamandır Ukrayna ordusunun bir parçası. Beyaz üstünlükçü ve faşist Azov Taburu’nun kurucusu Andriy Biletsky, 2010’da Ukrayna’nın ulusal amacının “dünyanın beyaz ırklarına son bir haçlı seferinde önderlik etmek” olduğunu söyledi. ” Biletsky’nin takma adı “Bely Vozd” yani beyaz hükümdar.” Azak Taburu, 2014’ten beri Ukrayna Ulusal Muhafızlarının bir parçası.
Times’a göre, ‘’Ölümün Başı’’ olarak adlandırılan kafatası ve kemiklerin görüntüsünün yer aldığı yamalar, “ön cephede savaşan [Ukraynalı] askerlerin üniformalarında düzenli olarak” görülüyor. Ölümün Başı resmi, 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarını koruyan bir Nazi birimi tarafından giyildiğinden dünya çapında kötü bir üne sahip. Times, Yahudi soykırımıyla övünen görüntülerin Ukraynalılar tarafından sergilendiğinde bir şekilde farklı ve o kadar da tehditkar olmayan bir anlam kazandığı bahanesini kayıtsızca ve yorum yapmadan kabul ediyor, Ölümün Başı’nın “Nazizmi değil, Ukrayna egemenliğini ve gururunu simgelediğini” söyleyen bir askerden onaylayarak alıntı yapıyor. Ukrayna’da bu sembolün ne anlama geldiğini düşündüğünüzde üzerinde düşünülmesi gereken bir gerçek var: “Yahudi soykırımı kurbanlarının dörtte birinden fazlası, yani yaklaşık 1,5 milyon insan, bugünkü Ukrayna topraklarında öldürüldü.” (vurgu bizim)
Times editörleri, Joe Biden ve diğer Batılı liderlerin “demokrasi” dediği şeyi savunmak için savaşan alen, Nazilerin bir halkla ilişkiler meselesi olduğunu ve bunun önemsiz olduğunu düşünüyor gibi görünüyorlar. Sean Penn ve Timothy Snyder gibi dalkavukların muhtemelen bununla bir sorunu yok.
Peki ya sen? Bu sana ABD’nin Ukrayna’da vekilleri aracılığıyla yürüttüğü savaş hakkında ne söylüyor? Peki bu konuda ne yapman gerektiğini düşünüyorsun?
ABD Bir Rol Model? Evet, Ahlaksız Irkçı Soykırımın Rol Modeli
Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı Bob Avakian’ın geçen sene devrimci komünistlere vermiş olduğu konuşmadan alınmış bir kesittir; BA yayınlanması için bu parçayı kendisi düzenlemiştir. Yazı 13 Ocak tarihinde revcom.us sitesinde yayınlanmıştır. Çevirisini okurlarımıza sunarız.
Şu an da bu ülkede, kölelik tarihiyle ilgili gerçek yönlü bir biçimde konuşup konuşamayacağınız üzerine çok keskin bir çatışma yaşanıyor. Bu çatışmanın bir tarafı olan beyaz üstünlenmecisi faşistler; köleliğin neden olduğu korkunçluklar ile ilgili herhangi ciddi bir tartışmanın olmasını engellemek için özellikle kamusal eğitime olmak üzere bir saldırı içerisindeler. Bazen bu insanlar ciddi bir şekilde aslında köleliğin o kadar da kötü olmadığını söylüyorlar! Veya şu şekilde ısrar ediyorlar: ‘’Ah, kölelik mi? O çok uzun zaman önceydi, benim konuyla hiçbir ilişkim yok. Çok önceden olmuş olan şeylerle ilgili söylenmeyi bırakmalısın.’’ Ancak eğer bu ülkeyle ilgili konuşuyorsanız bütün korkunçluğuyla beraber konuşulan şey bir çeşit antik çağ tarihi değildir.
2003 yılındaki Devrim: Neden Zorunludur? Neden Mümkündür ve Neyin Nesidir? Konuşmama ‘’asılan insanların kartpostallarıyla’’ başlamış ve Bob Dylan’ın bir şarkısının girişine gönderme yapmıştım. Şimdi bu ülkenin gerçek tarihini düşünün. İç Savaş’ın bitimi ve Siyahilere bazı haklar kazanması için bir teşebbüsün olduğu ancak bunun daha sonra hemen Ku Klux Klan’ın doğuşu ve Güney’deki sistematik terörle tamamen tersine çevrildiği ve bütün hakim sınıfların 1870’lerde yaptıkları ‘’taviz’’ ile bu meselede birlik oldukları kısa Yeniden Yapılanma ve daha sonra bunların kurumsallaşma periyodunu düşünün. Bu olaylardan sonraki 100 yıl boyunca sadece binlerce Siyahi linç edilmedi ancak bu linçler beyaz halkın bir kutlama havasında düzenlediği kitlesel pikniklerde yaşandı. Daha sonra asılan bedenler çoğunlukla yakılırken pek çok beyaz insan asılan Siyahilerin bedenlerinden ‘’hatıra’’ olarak parçalar koparıyordu ve bütün bunlar bir festival havasında yaşanıyordu.
Biden, ABD’nin bütün dünyaya bir ilham kaynağı olduğunu söylediğinde acaba bundan mı bahsediyor? (Yakınlardaki bir konuşmasında ABD’nin dünyaya 200 yıldan daha uzun bir süredir ilham olduğunu söyledi-bu süre dilimi bütün korkunçluklarıyla köleliği, Jim Crow ırk ayrımını, Ku Klux Klan terörünü ve bahsettiğim binlerce linçi içeriyor.)
Ve hepsi bu da değil. Bütün bunlar yaşanırken çekilen fotoğraflar daha sonra ülkenin her tarafında satılmak üzere kartpostal yapılıyordu-linçlerin kartpostalları. Bunun ne anlama geldiğini bir düşünün.
Ahlaksızlık anlamında Hitler ve Nazilerin bundan daha iğrenç bir şey yaptığını bulamazsınız. Örneğin Nazi doktoru Mengele, toplama kamplarında hapsedilen Yahudilerin vücutları üzerinden grotesk deneyler yürütmüştür. Ve bu korkunçtur. Bu, insanlık tarihinin en ağır vahşetlerinden birisidir, bütün Holokost (Naziler tarafından milyonlarca Yahudi’nin sistematik katli) öyledir. Ancak burada ahlaksızlık anlamında, köleliğin kaldırılmasından sonra da 100 yıldır olup bitenler daha az korkunç değildir, Nazilerin vahşetiyle aynı kategoridedirler ki bizlere ‘’Bu ülkenin dünyanın en yüce ülkesi, özgür dünyanın lideri ve dünyaya bir ilham olduğu’’ söylenir.
Ve Siyahi halkın özellikle ABD’de gördüğü muamele ve bu ülkede çıkan bu öjeni saçmalığı- daha ‘’aşağı’’ nitelendirilen insanların örneğin engelli halkın üremesine izin verilmesi çünkü bunun insan popülasyonunu aşağı çektiği söylenmesi– ABD’deki bu soykırımcı ırkçılık ve öjeni Nazilerin yaptıkları için bir model olmuştur, özellikle de Yahudilere yaptıklarına. Bir düşünün, bize bu ülkenin ne büyük bir ilham kaynağı olduğu söylenirken öyle gözüküyor ki bu ülke Nazilerin büyük ilhamıymış.
Ancak hepsi bu da değil. Irksal ayrımcı Jim Crow sisteminin ve Güney’de merkezileşen ancak 100 yıldır bütün ülkeye yayılan sistematik ayrımcılığın kaldırılmasına rağmen, aleni legal ayrımcılığın ve segregasyonun bütün terörüyle bitimine rağmen bugüne kadar Siyahi halkın ve diğer halkların korkunç bir şekilde baskılanması devam etmiştir.
Bugün Siyahi halkın ve Latinoların ve Amerikan Yerlilerini tekrar tekrar katleden, beyaz kıyafetleri ve kapüşonlarıyla Ku Klux Klan yerine mavi üniforma içerisinde polis vardır (bazıları hala Ku Klux Klan üyesi de olabilir). 1960’dan bu yana polis tarafından öldürülen Siyahi sayısı İç Savaş sonrasında linç edilenlerden 1960 yılına kadar olan ölümlerden daha fazladır. Ve bu, Siyahi ve Latino halkın kitlesel hapsedilmesi de dahil olmak üzere yaşadıkları baskının yoğunlaşmasıdır.
Sonunda, 1960’lardan başlayarak bu ırkçı vahşete karşı toplumsal bir muhalefet oluştu. Bu muhalefet Siyahi halktan kitleleri içerdiği gibi geniş sayıda beyaz halkı ve özellikle gençleri de kapsıyordu. Ancak bu kadar kitlesel bir muhalefete rağmen-ki bu özellikle 2020’de gösterildi- ırkçı baskı ve terör, evet soykırımsal boyutlarıyla devam ediyor. Peki neden? Çünkü bütün bunlar kapitalist-emperyalist sistemin üzerine inşa olmuştur, bu sistem bu ülkeye hükmettiği gibi bütün dünyayı da tahakkümü altında tutmaktadır.
Büyük bir ilham olarak övmemizi söyledikleri ülkenin ve sistemin gerçekliği budur. Ve bu içerisinde yoğunlaşan bütün korkunçluklarıyla beraber bu sistemin vahşetlerinin sadece bir kısmıdır.
Dürüst herhangi bir insan, bu sistemi devirmek için devrime ihtiyacımız olduğunu nasıl reddedebilir?