Bir Savaş Suçu Raporu: Neden Derhal İran’ın Siyasi Tutsakları Serbest Bırakılmalı



Uluslararası İranlı Siyasi Tutsakların Serbest Bırakılması İçin Acil Kampanya’dan:Bir Savaş Suçu Raporu: Neden Derhal İran’ın Siyasi Tutsakları Serbest Bırakılmalı, Evin Tutukluları Bombalandı, Şiddete Maruz Kaldı ve Cehenneme Yerleştirildi

 

Editör Notu: IEC gönüllüleri tarafından Farsça’dan İngilizce’ye çevrilmiş olarak revcom.us sitesinde yer alan ve sitemizdeki çevirinin kaynağı olan metin için bakınız


İstif gibi sıkışmış halde hapsihane zemininde, basit bir temizliğe, yiyeceğe ve suya muhtaç, tahtakuruları, sinekler ve diğer haşerelerle dolu bir hal: Farda Radyosunun Burn the Cage [Kafesi Yakın] eserinden alınan bir video, 23 Haziran’da İsrail tarafından bombalanmış Evin Hapishanesinden alınıp cehennemi andıran Tehran Hapishanesine (GTP) götürülen erkek tutukluları gösteriyor. Bunların pek çoğu, tek “suçları” İran’ın son derece kadın düşmanı karanlık çağ rejimine karşı direniş göstermek olan siyasi tutsaklardır. Bazıları ise 2022-2023 yıllarında gerçekleşen tarihi Kadın, Yaşam, Özgürlük protestolarının parçasıydı.

Bir kadın kazazedenin söylediği gibi, “ABD ve İsrail’in bombalamaları bizi öldürmedi. Sonrasında ise İslam Cumhuriyeti bizleri bizi öldürecek bir yere götürdü.” Başka bir kazazede ise nasıl tutkluların gece yoğun hava saldırısı sırasında savaş suçluları gibi kelepçe ve zincirlerle götürüldüğünü ve bunun “hayatının en korkutucu ve onursuzlaştırıcı tecrübelerinden biri olduğunu” anlattı.

 

Gerçek Suçluların Kınanması: İsrail-ABD ve İran Rejimi

 

Çok sayıda siyasi muhalifin içinde tutulduğu Evin hapishanesinin İsrail tarafından ahlaksızca bombalanmasına karşı -ki bu bir savaş suçudur- pek çok bildiri yayınlanmıştır. Ancak İran İslam Cumhuriyeti’nin (İİC) tutukluları koruyamaması da ayrıca bir sorundur. İsrail’in suçlarından sağ kurtulmuş ve bunlara tanıklık etmiş kişiler de dahil olmak üzere pek çok kişinin anlatısı saldırıdan önceki günlerde siyasi tutukluların “Evin’deki otoritelere ve güvenlik yetkililerine bir saldırının ciddi tehdidi ve olası sonuçları hakkında uyarı yaptığı ve savaş koşulları altında tutukluların kısa süreli serbest bırakılması yönünde hukuki karar çıkarılmasını talep ettiği” (ünlü film yapımcısı Mohammad Rasoulof’un 30 Haziran günü İnstagram’ında yayınlandı, 16 politik tutuklunun imzasını taşıyordu) yönündedir. İran Yüksek Mahkeme Konseyi 1986 yılında tutukluları savaş halinde koruma sözü veren bir bildiri yayınlamıştı -görünüyor ki değerli insan hayatlarının korunmasında bu bildiri üzerine yazıldığı kağıttan dahi değersizdi.

 

İran Yazarlar Derneğinin Burn The Cage tarafından yeniden paylaşılan bir bildirisinin bir kısmı şöyledir:

(İngilizce metinde Farsça’dan İngilizce’ye bilgisayar çevirisi yapılmış, bu da Türkçe’ye çevrilmiştir)

 

Gazze halkını aylardır katletmekte ve sağ kurtulanları da açlık ve kıtlıktan ölmeye zorlamakta olan İsrail, şimdi “yeni Ortadoğu” planı ile saldırganlığını ve kana susamışlığını İran halkını da içerecek şekilde genişletmiştir. İslam Cumhuriyeti’nin baskı ve suçlarına karşı yıllardır direnmiş , en güzel çocuklarını sokak katliamlarında, idamlarda, hapishane ve tutuk evlerinde kaybetmiş, yoksulluk, yolsuzluk ve organize ayrımcılığa karşı direnmiş halk, şimdi yabancı bir düşmanın ayakkabısını boğazında hissetmektedir… Dünya’nın bu şiddet karşısında İran hükümetinin zulmünü bahane ederek sessiz kalması sadece bu felaketin boyutlarını arttıracaktır. İranlı Yazarlar Derneği İsrail’in İran topraklarına karşı apaçık saldırganlığını kınamakta ve özgürlük sevdalısı yazarları, entelektüelleri ve İran’daki ve dünyadaki benzer düşünen diğer kurumları da asıl ve aydınlatıcı rollerine bürünerek medyayı domine eden kutuplaşmayı kırıp halkın bağımsız sesine kulak vermeye ve onların özgürlüğü seven hareketlerini güçlendirmeye çağırıyoruz.

 

Afganistanlı kadın aktivistlerden gelen ilham verici bir açık mektup da şöyle belirtti:

 

İslam Cumhuriyetinin kokuşmuş cesedi sizin sağlam adımlarınız altında gömülmeliydi, elleri Filistin, Afganistan, Suriye, Yemen, Sudan, Lübnan ve şimdi de İran’da binlerce çocuğun ve kadının kanına bulanmışların attığı füzelerle değil. Bu rejimin çöküşü sizin mücadelenizin altın yaprağı olmalıydı, emperyalist rejimlerin suçlar kitabının bir başka sayfası değil! İslam Cumhuriyeti yıkılmalıydı, ancak 20 yıl önce Afganistan’a “demokrasi” kurma, “kadın özgürlüğü”, “insan hakları” ve “terörizme karşı savaş” gibi yalan sloganlarla gelen kana susamış rejimler tarafından değil. Bu 20 yıl boyunca kadınlar sadece özgürlük kazanamamakla kalmamış, aynı zamanda en nihayetinde Taliban’ın baskısına ve bu rejimler tarafından tüm insan haklarının hiçe sayılmasına teslim edilmiştir…

 

Dirençli kız kardeşlerimiz: Zor günlerden ve gecelerden geçtiğinizi biliyoruz. Kalplerinizin, öfke, acı, hüzün ve çığırışlarla dolup taştığını biliyoruz. Yaşamınızı, malınızı, barışınızı 40 yıldan uzun süredir verdiğiniz bir baskıcının yerine diğerinin geçtiğini görmenin ne kadar acı verici olduğunu biliyoruz. Afgan kadınları olarak bizler bunları çok iyi anlıyoruz. Ancak bu zorluklar doruk noktasına ulaştığında yaralı ancak dimdik durmaya devam eden Afgan kardeşlerinizin yanınızda olduğunu unutmayın. Acınızı biliyoruz, sürgün ve evsizlikle mücadele etmeyi biliyoruz ve her ayaklanmanızda kalbimiz daha güçlü atıyor… üç ataerkil (Hümeyni, Netanyahu, Trump) arasındaki güç arayışı göstergelerinin arasında yalnız olmadığınızı bilin. Kalbimiz ve ellerimiz sizlerle; tekrardan topraklarımız kaybettiğimizi, bombalandığımızı, yeniden yerimizden edildiğimizi, yeniden yok edilmekte olduğumuzu, yine sıfıra gittiğimizi hisseden ancak asla pes etmemiş ve pes etmeyecek biz kadınların kalpleri ve elleri sizlerle. Beraber, daha da birlik olarak, daha tutarlı olarak ve daha kardeşçe devam edeceğiz! Çünkü bizi bir araya getiren sadece çektiğimiz acılar değil, aynı zamanda da hayalimizdeki özgürlük!

 

Bu bildiriler dünya halklarının ortak payda etrafında daha iyi bir gelecek için kendi inisiyatifimize dayanan ateşli bir mücadele ile tarihi kendi ellerine alma potansiyelini göstermektedir.

 

Korkunç Suç Mahali

 

Siyasi tutsak Reza Khandan tarafından yazılan detaylı, içsel bir mektup (1) GTP’ye taşınırken nasıl korkmuş haldeki tutukluların kelepçelendiği ve silahlı kuvvetlerin “üzerlerine silah doğrulttuğunu, koğuşlarında hiçbir yaralı tutuklunun hastaneye götürülmediğini, aksine, sabah 3’te ikili gruplar halinde her birinin kendi eşyalarını taşımak için sadece bir eli serbest kalacak şekilde kelepçelendiklerini, normalde 90 dakika süren Evin’in dayanılmaz iğrenç kokulu çöplüğünden 6 saatte geçtiklerini” anlatır. İlk olarak 1972 yılında ABD kuklası Şah tarafından açılan Evin’in  “işkence, infaz, idam ve suçlarla dolu, baskı ve şiddetin özel bir sembolü olduğu” uzun bir tarihçeye sahip olduğunu ve “Evin Hapishanesinin sonu gelmiş olsa da İran hapishanelerinde tutuklamaların, işkencelerin, infazların vb. sonunun gelmediğini, sadece konumlarının değiştiğini” anlatır.

 

Reza Khandan mektubunda şöyle devam eder: “Otobüs konvoyumuz gece otoyollar ve diğer yollar üzerinde ilerlerken herhangi bir anda askeri transfer şüphesi sebebiyle tutuklulular konvoyumuzun saldırıya uğrayacağından korkuyorduk. Otobüsler askeri ve polis araçları ile ilerliyordu… Silahlı askerler bize öfke, sözlü şiddet ve tehditler kusuyordu… Şimdi yakalanmış olan uzun tutuklular zinciri bize toplama kamplarını ve Nazi Almanyası filmlerini hatırlatıyordu… insan onurumuz ayaklar altında çiğnenirken en kötü şiddete, tacize ve aşağılamaya uğratılacağımızı düşünüyorduk.”

 

Yakın zamanda gerçekleştirilen bir röportajda politik tutuklu Mehran Raouf’un Londra’da yaşayan temsilcisi Satar Rahmani, bu duruma vurgu yapılmasının aciliyetine parmak basmış, İngiltere’yi hareketsizliği nedeniyle kınamış ve kendisi gibi birinin ve pek çok başka kişinin gerçek tutuklanma sebebinin politik hareketler olduğunu söylemiştir:

 

Diyabet, sırt ağrıları ve yaşlanmaya dayalı diğer sorunlardan muzdariptir. Bu sorunlara rağmen hapishane dışında hiçbir tedavi görmesine izin verilmemiştir. Bir gün bile izin alamamıştır. Evin hapishanesine İsrail’in saldırısı sonrası bundan daha kötü koşullara sahip bir hapishaneye aktarılmıştır. Bu hapishanede hiçbir medikal kaynak yoktur, ziyaret yasaktır ve Mehran’ın sağlığı her geçen dakika kötüleşmektedir. Bütün bunlar, ben kendim bu durumu Parlamentonun ve dışişleri bakanlarının önüne getirmiş olsam da İngiltere bu çifte vatandaşa hiçbir ilgi göstermemek olmaktadır. Mehran hakkında bir toplantı bile yapılmamış, Amnesty International durumu İngiliz politikacılara bildirmiş olsa da İngiltere’nin İran’daki vekili Mehran’a hiçbir destek vermemiştir. Yüzeysel bakıldığında Mehran öncelikli olarak çifte vatandaş olduğu için yakalanmış gibi görünebilirse de biraz daha derinden incelendiğinde Mehran’ın politik aktiviteleri sebebiyle yakalandığı görülecektir. Ancak hakim parti ve hapishane otoriteleri kesinlikle çifte vatandaşlığının farkındaydılar. Bu aktivistler için İngilizce öğretmeni olduğunu biliyorlardı (ki onlar da aynı kafede tutuklanmışlardır) ve İran toplumundaki durumu inceleyen bir kitap da dahil pek çok kitabın tercümesini yaptığı da bilgileri dahilindeydi. Bunun da İngiliz hükümetinin neden Mehran Raouf için hiçbir şey yapmadığını açıkladığını düşünüyorum.

 

İnfazları Durdurun! İran’ın Politik Tutuklularını Serbest Bırakın!

 

New York Times (7/4/25) gazetesindeki bir yazıda, İran’daki İnsan Hakları Merkezi şöyle raporlar: 24 Haziran’da İslam Cumhuriyeti içeride acımasız bir baskıya başlamıştır. İran’daki insan hakları avukatları ve aktivistlere göre 1500’e yakın İranlı tutuklanmıştır. Tutuklananlar arasında profesörler, müzisyenler, öğrenciler, muhalifler, şairler, eski politik tutuklular, İran’ın dini ve etnik azınlıklarına mensuplar ve katledilmiş protestocuların acı çeken ebeveynleri bulunmaktadır. İdamlar devam etmektedir. Yargı süreci tamamen bertaraf edilmiştir ve yüzlerce vatandaşın sosyal medyada yorumları sebebiyle devlet karşıtı propaganda suçundan tutuklandığını biliyoruz.

 

Durumu daha da kötüleştirecek şekilde İran Parlamentosu bu baskıyı yasallaştıracak ve arttıracak önergeleri hızla ilerletmeye başlamıştır. Önergenin yoruma açık yazım dili internet üzerinden aktivizmi ve bilgi paylaşımını terörizm ve vatana ihanet ile eşit hale getirebilecektir. Ulusal güvenliği zedelemek veya yabancı medya ile kaynak paylaşmak ile suçlanan herkes müebbet hapis veya ölüm cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir.

 

Kürtler ve Beluci halkı gibi aşırı baskıya maruz kalan etnik grupların yanı sıra on binlerce Afgan mültecinin de büyük çapta toplanıp ülkeden atılması söz konusudur ki bunların büyük çoğunluğu belgesiz işçilerdir2. Bu sınırdışı etmeler, “yabancıları” ve göçmenleri İsrail ve ABD istihbaratı ile hatalı bir biçimde eşdeğer göstererek İİC’nin toplumsal tabanında gerici bir milliyetçiliği yaygınlaştırmayı amaçlayan hareketlerin bir parçasıdır.

 

Bu devasa çapta, her gün tutukluların idamını içeren yeni bir baskı dalgasını içermektedir. Politik suçluların hayatları için acil tehdit oluşturmakta ve İsrail, ABD ve “her yatağın altında bir casus” veya her sokak köşesinde bir casus gören İİC’nin savaş suçlarına karşı herhangi iddia edilen veya gerçek (ve haklı) politik muhalefeti tehdit etmektedir.

 

Bu da tekrardan günümüzün ABD ve İİC hükümetlerinin yanı sıra İngiltere’yi de etkileyen 2021 Acil Çağrımızda belirttiğimiz gibi IEC’nin İran’ın siyasi tutuklularının serbest bırakılması için çalışmalarının ve politik görüşünün desteklenmesi ve aktif biçimde yaygınlaştırılmasının önemini vurgulamaktadır:

 

İran’ın bütün siyasi tutukluları koşulsuz ve acilen serbest bırakılmalıdır. ABD ve İran hükümetleri kendi ulusal çıkarları çerçevesinde hareket etmektedir. Bu durumda da ABD ve İran halkı olarak diğer dünya halkları ile birlikte daha iyi bir dünyaya giden yolda ortak bir çıkara sahibiz: Birlik olarak İran’ın siyasi tutuklularını korumak. ABD’de İİC’nin bu iğrenç baskısına karşı geniş çapta birlik olmak ve ABD hükümetinin İran halkının daha da fazla acı çekmesine sebep olacak her tür savaşçı hamlesine aktif bir biçimde karşı çıkmak için özel bir sorumluluğumuz vardır.

 

İran İslam Cumhuriyeti’nden talep ediyoruz:

 

DERHAL BÜTÜN POLİTİK SUÇLULARI SERBEST BIRAKIN!

 

ABD’ye sesleniyoruz: İRAN’A KARŞI TEHDİTLERE VE SAVAŞ HAMLELERİNE SON, ABD AMBARGOLARINI KALDIRIN!

IEC takes two-pronged demand into RefuseFascism.org’s July 4 rally at Los Angeles City Hall.




İleriye Uzanan Devrimci Yol ve İran Komünist Partisi (MLM)’nin Büyük Önemi

İran rejiminin ayaklanmaya karşı caniyane saldırısı rejimle İranlı halk kitleleri arasındaki yarığı daha da genişletti. Bu durum devrim için bir kıvılcımı ve İslam Cumhuriyeti’nin sonunun gelmesi ihtimalini sürdürüyor. Ve bu durum akut bir şekilde nasıl ilerleneceği sorusunu gündeme getiriyor, rejimin kana susamış şiddetiyle nasıl mücadele edilecek ve bu vahşi baskıcıları alaşağı ederek daha iyi bir dünya nasıl kurulacak?

Ayaklanma ve kendini dayatan ağır sorular bir hayli kompleks ve hızla gelişen bir durumun içerisinde vuku buluyor. İran, içerisinde pek çok milleti, farklı sınıfları ve toplumsal güçleri barındıran karmaşık bir toplum. Ve bugün isyan edenler arasında geniş bir hatta yayılmış siyasi programlar mevcut. Bunların içerisinde ABD ve Avrupa’da sürgünde olan İranlıların topluluğu da bulunuyor. Bunun üzerinde ise majör emperyalist güçler; ABD, Rusya ve Çin gibi ülkeler İran’da gerçekleşen eylemlere kendi talancı çıkarları için farklı şekillerde yaklaşıp farklı manevralar geliştiriyorlar.

Bütün bunlar şunun altını bir kez daha çiziyor: Dünyanın halkları ve insanlığın kurtuluşu için Bob Avakian’ın yeni komünizmini muazzam riskler ve muazzam fedakarlıklar yaparak mevcut duruma aktaran İran Komünist Partisi (MLM)’nin varlığı çok önemli bir şeydir! Böylesi devrimci bir önderlik olmadan, gerçek bir devrim olmadan kadınların kurtuluşu ne İran’da ne de dünyanın başka bir yerinde olabilecek.

Dolayısıyla bizler için İKP-MLM’nin çalışmalarını ve önderliğini geniş çapta herkese tanıtmak ve onların dünyanın hiçbir emperyalist ve gerici gücüyle taraf olmadıkları vurgusunu belirtmek çok önemlidir.

İran’ın dört bir köşesinde muazzam bir şekilde açığa çıkan ‘’İranlı’’ bir olay değildir! Bu, ezilen insanlığın kurtuluş çığlığıdır!




İran’ın Evin Hapishanesinde Yangın, Patlamalar ve Silah Sesleri: Tutsakların Kanı İslam Cumhuriyeti’nin Ellerinde!

Editör Notu: Aşağıdaki açıklama 17 Ekim 2022 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. Türkçe çevirisini takipçilerimiz için sunarız.


16 Ekim Pazar günü gece 11’de yazdığımız gibi, Cumartesi akşamı Tahran’daki Evin Hapishanesinde büyük bir yangın çıktı. Sosyal medyada yayınlanan videolarda, alevler ve dumanlar yükselip havada dalgalanıyor, silah sesleri ve patlama sesleriyle noktalanıyordu.

Diğer videolar, yaygın bir öfke ve alarm durumunu gösteriyor; yollar, sevdiklerinin akıbetini öğrenmek ve onların yardımına gelmek için umutsuzca hapishaneye gitmeye çalışan ailelerle ve ayrıca mahalledeki rejimi protesto eden insanlarla doluyordu. Washington Post’un bildirdiğine göre “Cumartesi günü erken saatlerde cezaevi dışındaki mahkûmların ailelerine göz yaşartıcı gaz sıkıldı, giden yollar akşam karanlığında trafiğe kapandı…. İnternette yayınlanan videolar, Evin çevresindeki mahallelerde ‘Diktatöre ölüm!’ sloganları atan insanları gösterirken, diğerleri hapishaneye giden isyan polislerinin motosikletlerini gösteriyordu”

Bunun ötesinde kesin olarak çok az şey bilinmektedir. Bilgi dağınık ve yeni yeni ortaya çıkmaya başlıyor. Bunlar büyük ölçüde rejimden ve hapishane yetkililerinden gelen bilgiler ve çoğunlukla doğrulanamıyor. Yalan, aldatma ve örtbas etme konusundaki sefil siciliyle ün salmış olan İslam Cumhuriyeti, yangının İran’ı kasıp kavuran protesto dalgasıyla bağlantılı olmadığını, bunun yerine mahkumlar tarafından başlatıldığını iddia ediyor.

Yetkililer, yangının söndürüldüğünü ve sekiz mahkumun dumandan zehirlenerek öldüğünü ve 61 kişinin de yaralandığını söyledi. Diğer İran medya organları, hapishane gardiyanlarının dumandan ve alevlerden kaçmaya çalışan mahkumlara saldırdığını ve onlara ateş ettiğini bildirmek de dahil, rejimin hikayesinin bazı unsurlarına itiraz ediyor. Görünüşe göre, İran’ı sarsan kitlesel protestolarda işçi aktivistleri ve yakın zamanda tutuklu bulunan Evin’in 7. ve 8. koğuşları yangından en ciddi şekilde etkilenenler oldu.

Kesin Olarak Ne Söylenebilir: Rejimin Elinde Tutsakların Kanı Var!

Revcom.us, bu korkunç rezalet hakkında daha fazla araştırma yapacak ve rapor verecek. Fakat şu an için kesin olarak söylenebilecek şey, Evin’in bizzat kendisinin bir insanlık suçu olduğudur. Burası kötü şöhretli bir işkence, suistimal, yasal hakların inkarı ve toplu infazlar da dahil olmak üzere infazların merkezidir.

Böyle bir yangının çıkması, emek, kadın ve insan hakları aktivistleri dahil muhalif aydınlar, sanatçılar; protestocular, devrimciler; dini ve ezilen azınlıkların üyeleri dahil yüzlerce siyasi tutuklunun hayatlarını tehdit etmesi bu rejimin rezaletidir ve bir başka suçudur denilebilir.

Ölen veya yaralanan tutsakların kanının barbar İran İslam Cumhuriyeti’nin elinde olduğu söylenebilir. Bu durum rejimin mümkün olan en kısa zamanda devrim yoluyla -daha azı ile değil- devrilmesinin bir başka nedenidir. Ve son olarak, bu yangın ve bu rejimin eylemleri İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası‘nı desteklemek, çağrısını imzalamak, yaymak ve bağış yapmak için yeni bir aciliyet kazandırıyor.

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




İran Sokaklarında “Zalimlere Ölüm!” Sloganları Çınlıyor!

Editörün Notu: Sitemizde yayınladığımız bu yazı İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası (IEC) tarafından yazılmıştır.

Kaynak için bkz: “Death To the Oppressor” Rings Out on Iran’s Streets: Islamic Republic Murders 22-Year-Old Mahsa Amini for “Violating” Mandatory Hijab Rules | revcom.us


İslam Cumhuriyeti, 22 Yaşındaki Mahsa Amini’yi Zorunlu Başörtüsü Kurallarını “İhlal Ettiği” İçin Katletti!

Bizler bu yazıyı yazarken, İran’ın baskı altındaki Kürdistan bölgesinden, 22 yaşındaki Mahsa Amini (Mehsa Emini)’nin ölümü sokaklarda şiddetli bir öfke patlamasına yol açmış durumda. Geçtiğimiz hafta Tahran’a ailesini ziyarete geldiğinde Amini, İran’ın ahlak polisi çeteleri tarafından acımasızca saldırıya uğradı ve tutuklandı. Bunun sebebi kadınların saçlarını tamamen örtmeleri gerektiğini söyleyen başörtüsü yasalarını bol ve tam oturmayan bir örtü giyerek delmesiydi. Başına aldığı vahşice bir darbe onu komaya soktu ve 16 Eylül günü beyin ölümü gerçekleşti ve öldüğü açıklandı.

Gençliğe özgü o dinç gülümsemesinin olduğu fotoğraflarının yanında hastane ventilatörüne bağlı duran hırpalanmış bedeninin fotoğrafları sosyal medyada kontrol edilemez bir şekilde yayılır yayılmaz hastanenin önünde protestolar patlak verdi. İran’ın başkenti Tahran’dan, Kürdistan’ın Saqqez şehrine ‘’zalimlere ölüm’’, ‘’Humeyni’ye ölüm’’ diyerek öfkeli sloganlarla Humeyni’nin resminin olduğu pankartlara taş atıyorlar. Protestocular, Amini’nin cenazesine katılanlara ve protestoculara gerçek mermi ve biber gazıyla saldıran polise de taş atıyorlar. Kadınlar ve erkekler sokakları gece yarısına kadar bırakmıyor. İran’ın içerisinde ve dışarında gelişen öfkeli tepki İranlı otoriteleri resmi bir soruşturma sözü vermeye zorladı (yani bir örtmece).

Brooklyn merkezli İran’da İnsan Hakları Merkezi’nin yöneticisi Hadi Ghaemi: ‘’Mahsa Amini İslam Cumhuriyeti’nin kadınlara karşı savaşında kaybedilmiş sayısız kurbandan biri… Hükümet onun ölümünden ve on yıllardır kadınların bu insanlık dışı yasa kapsamında tutuklanması, taciz edilmesi ve her türlü zarar görmesinden sorumludur’’ ifadelerini kullandı.

Zorunlu başörtüsü yasasına ve İslam Cumhuriyeti’nin kadınlara karşı teokratik savaşına karşı direniş sayısız kadının 1979’dan beri İran teokrasisinin zindanlarına atılmaları ve işkence görmeleriyle sonuçlandı.

Kadınlara karşı yürütülen bu ruhları ezen gaddarca saldırıya LGBT’lere olan yaygın saldırılar da dahil. Bu daha geçtiğimiz günlerde LGBT aktivistti ve lezbiyen olan Zahra Sediqi ve Elham Chubdar’a verilen korkunç ölüm cezalarını da içeriyor.

Aşağıda yer almakta olan şiir, İran Yazarlar Birliği’nin genel sekreteri ve önde gelen bir Kürt şair olan Seyed Ali Salehi tarafından Mahsa’nın yasını tutmak için yazılmış olmakla beraber; bizler İran zindanlarının içerisinde ve dışarısındaki kahramanca direnişle omuz omuza dururken ve İran’daki bütün siyasi mahkumlara özgürlük için savaşırken, İran ile ilgili çok şey söylüyor.


Mahsa Amini’nin Ölümünün Yasını Tutmak

Seyed Ali Salehi (IEC gönüllüleri tarafından yapılan resmi olmayan çeviri):

Ah benim canım
Yas tutmak için örgülerimi keseceğim!
Gölgelere çekildik,
kalkanlarımızı indirdik
ve yaşlandık.
Bu sonsuz uçurumda
birer birer
düştük
endişe cehennemine!
Acı mı?
Hayır, acının da ötesinde
Merhametsiz bu dünya
gözlerimizi kör etti.
Ve bizler
birer birer
ölüme düştük
korkumuzun korkunç derinliklerine!
Size bu baskının belgesini göstereceğim:
koklayın…
bu toprakların zehirli yağmurları!
Dünya şu an
Sepideh ve Mahsa’nın yanan örgüleri gibi kokuyor…!
Hayır, Zemzem’in yedi temiz suyu bile*
bu canavarın pis ellerini yıkayamaz!
Bundan böyle nerede bir kızın mezarını görürseniz,
Beni de oraya gömün
Bu topraklarda yaşayanlara başsağlığı dilemenin zamanı geldi…

*Zemzem’in Yedi Temizleyici suyunun herhangi bir suçu veya suçu ortadan kaldırdığına inanılır.

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




“İran’daki Siyasi Mahkumlar İçin Acil Durum Çağrısı” Ms. Dergisinde Yayınlandı!

Editör Notu: İran’daki Siyasi Tutsakların Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Kampanya’dan gelen bu açıklamanın çevirisini aktarıyoruz.

Kaynak için bkz: NOW AVAILABLE: Ms. Magazine with Emergency Appeal to Free Iran’s Political Prisoners | revcom.us


Kadın düşmanı İran İslam Cumhuriyeti (İİC) rejiminin, Ms. dergisinin “Kadınların Öfkesinin Gücünü Asla Küçümseme!”  başlıklı 50. yıl sayısını gördüklerinde nasıl canlarının sıkılacağını bir hayal edin.

Ms. dergisi, güçlü siyasi içeriği ve dünyaca ünlü imzacılarıyla bilinen Acil Durum Çağrısı’nı yayınladı. Bu çağrı, uluslararası siyasi zemini etkilemenin ve İran’daki tüm siyasi mahkumlar için geniş bir farkındalık ve destek oluşturmanın en iyi yoludur. Herhangi bir gerici hükümetin değil, insanlığın çıkarları doğrultusunda hareket etmek gerekiyor. Bununla birlikte ABD’de yaşayan ve “özel sorumluluğu” bulunan insanların İİC’nin aşağılık baskısına karşı çıkmaları gerektiğini vurgulamak gerekiyor. Aynı zamanda İran’daki ve dünyadaki mevcut durum düşünüldüğünde “ABD hükümetinin İran halklarına daha da dayanılmaz acılar yaşatacak herhangi bir savaş hamlesine” aktif olarak karşı çıkmaları şimdi her zamankinden daha da önemli.

Çevreleriye paylaşmak üzere için herkesi bir nüsha edinmeye teşvik ediyoruz! Veya en sevdiğiniz kitapçıdan reklamı göstermesini isteyebilirsiniz. Etkinliklerde, protestolarda ve konuşmalarda insanlara göstermek için nüshanızı yanınızda getirin! ABD, Avrupa, Kanada’daki İran diasporasına ve cömertlikleriyle bunu mümkün kılan başka yerlerden düzinelerce bağışçıya çokça teşekkür ediyoruz!

Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’dan Tanınmış Şairler ve Yazarlar Acil Durum Çağrısını Destekliyor!

İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılmasına yönelik reklamların online olarak Ms. dergisinde yayınlandığı süreçte, Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’dan düzinelerce sanatçı İran’daki Siyasi Mahkumların Derhal Serbest Bırakılması İçin Acil Durum Çağrısını imzaladı!

İmzalayanlar arasında Çad’dan şair, yazar, editör ve filozof Nimrod Bena, Zambiyalı yazar, editör ve yayıncı Kayo Chingonyi;  Norveçli şair, kurgu yazarı, senarist, oyuncu ve besteci Hilde Susan Jaegtnes; şair ve Uruguay’ın Montevideo kentinde düzenlenen uluslararası şiir festivali “Mundial Poético”nun yönetmeni Martín Barea Mattos; Bolivya’dan şair, kültür yöneticisi ve editör Oscar “Puky” Gutiérrez Peña; Luis Villa ve Angela Briceño dahil bir düzineden fazla Kolombiyalı yazar ve sanatçı, ayrıca Şilili şairler Eugenia Brito Astrosa ve Amanda Durán da yer alıyor.

İmzalayanların tam listesi için Acil Durum web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Arkadaşlarınızın ve meslektaşlarınızın bu Acil Durum Çağrısına seslerini eklemeleri için bu bağlantıyı çevrenizle paylaşın. Veya insanların imzalaması için bu sayfanın çıktısını alın.

Bella Now! 13 Ağustos Cumartesi Günü Berlin Festivali’nde!

Shekib Mosadeq ve Miles Solay’ın “İran İslam Cumhuriyeti ve Afganistan’daki tüm siyasi mahkumları serbest bırakma mücadelesinden ilham alan” şarkısı “Bella Now!” bu hafta sonu Berlin’de bir müzik festivalinde canlı olarak seslendirilecek.

İİC Başkanı Raisi Eylül ayında Birleşmiş Milletler’i ziyaret etmeyi planlıyor

Acil Durum Kampanyası, Eylül ayında İngiltere merkezli CFPPI’den (İran’daki Siyasi Mahkumlara Özgürlük Kampanyası) bir gösteri çağrısı aldı. Acil Durum Kampanyası’ndan bu konudaki en son haberler için bizi izlemeye devam edin.

Önümüzdeki günlerdeki gelecek planlarımız için Acil Durum Kampanyası web sitesindeki planlar veya etkinlikler bölümlerini kontrol etmeyi unutmayın!

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




İran: İnfazlar ve Baskılar Artarken Büyük Çaplı Protestolarda Artış Yaşanıyor

Editör Notu: Aşağıdaki güncelleme İran’daki Siyasi Mahkumların Derhal Serbest Bırakılması İçin Acil Durum Kampanyası tarafından yapılmıştır.

Kaynak için bkz: http://www.freeiranspoliticalprisonersnow.org/

Acil Durum Çağrısı (Türkçe): https://www.freeiranspoliticalprisonersnow.org/more-languages/acil-cagri-turkce


İran’da vahşete uğrayan cesur direnişçilerin şimdi yanlarında durma zamanıdır! Acil Durum Kampanyası çağrımızdaki ifadeler her zamankinden daha yüksek ve daha gerçek bir şekilde çınlamaktadır:

İran’daki Siyasi Mahkumların Hayatları Tehlikede! Şimdi Harekete Geçmeliyiz! Şu anda bu çağrıyı on binlerce kişinin önüne çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapmamız acil önemdedir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin (İİC) 43 yıllık kanlı tarihi göz önüne alındığında, son aylarda infazlardaki yeni artış endişe vericidir ve siyasi mahkumlar için gerçek bir tehdit oluşturmaktadır. Rejimin başında 1988 yazında yaklaşık 5.000 siyasi tutukluyu birdenbire katleden aynı hizipten çoğu kişi bulunuyor.

Çağrımızın belirttiği gibi, “İran’daki siyasi mahkumlar korkunç ve hayati tehlike arz eden bir acil durumla karşı karşıyadır.” Mahkumların ve direnişçilerin yaşamlarına yönelik yakın tehditler arasında ağır hasta mahpuslara tıbbi bakım verilmemesi; bilinen ve gizlenen ve çoğu zaman uyarı yapılmadan gerçekleştirilen infazların artan oranı; Haziran ayı ortasında İİC tarafından kabul edilen ve üniformalı devlet görevlilerine, belirsiz bir şekilde ve kolayca “yasadışı gösteriler” olarak kabul edilen protestolarda protestocuları vurma yetkisi veren yeni bir yasa durumu mevcut.

Hapishanelerle ve Acımasız İnfazlarla Direnişin Terörize Edilmesi

6 Haziran’da İran’ın Beluç* azınlık halklarına mensup 11 erkek ve bir kadın toplu olarak asıldı. 2022’nin bir yaz gününde bir düzine insan resmen linç edildi. On üçüncü kişi 7 Haziran’da asıldı. 12 kişi, İran’ın Pakistan sınırına yakın, çok yoksul bir bölge olan Zahedan Merkez Hapishanesinde idam edildi. Bu devlet cinayetleri, rejimin Kürtler ve Araplar da dahil olmak üzere İran’ın azınlık milliyetlerine karşı uyguladığı acımasız baskının bir parçasıdır. Sünni Müslüman azınlıklar da, İran’daki Şii Müslüman teokrasisinin dini zulmüne maruz kalıyor. İddia edilen ölüm cezası suçlamaları, uyuşturucu suçlarından cinayete kadar uzanıyor. Bu durum, ne hukukun üstünlüğünün ne de tarafsız bir yargı sürecine sahip olan bir ülkede, daha ziyade keyfi olduğu kadar aynı zamanda ortaçağa ait Şeriat (din) hukukunun olduğu bir ülkede yaşanıyor.

İslam Cumhuriyeti’ndeki infazlar 2020’de 260’tan 2021’de 300’ün üzerine çıktı ve şimdi 2022’nin kabaca ilk beş ayında 168’den fazla mahkûma tırmandı. Haziran ayında dört gün içinde 24, sadece 16 Haziran’da Karaj’daki Rajai Shahr hapishanesinde 10 infaz olduğu bildirildi. Buna gizlice gerçekleştirilen infazlar dahil değildir. Bu Mayıs ve Haziran ayları (2017, 2019 ve 2021’de olduğu gibi) aşırı yoksulluk, günlük ihtiyaçların kıtlığı, Abadan’daki Metropol binasının çökmesinden kaynaklanan gereksiz ölümlere yanıt olarak İran’ı sarstı. Bir dizi muhalifin tutuklanması ve hapse atılması durumu yaşandı. Çoğu protestoda “Raisi’ye ölüm” (cumhurbaşkanı), “Hameney’e ölüm!” (yüksek lider) ve “Mollalar (İslami din insanları) kaybolun!” sloganları yükseldikçe, bunlar hızla tüm rejime karşı bir öfkeye dönüştü.

Yüzlerce işçi, öğretmen ve diğer pek çok kişi şiddet içermeyen protestolar nedeniyle tutuklandı. En az beş protestocu öldürüldü. İslam devleti, şiddetle bastırma girişimlerine ilaveten İran’ı sarsan protestolar nedeniyle interneti kesme kararı aldı.

Mayıs ayının sonundan bu yana, düşük ücretlere, liderlerinin hapsedilmesine ve diğer temel hakların reddedilmesine karşı protestolar sırasında İran genelinde 230’dan fazla öğretmen tutuklandı. 16 Haziran’da öğretmenler en az 18 il ve ilçede protesto gösterileri düzenledi. 18 Haziran’da on öğretmen, yasadışı gözaltılarını protesto etmek için batı İran’daki Saqqez’de açlık grevi başlattı. Öğretmenler direnmeye devam ediyor.

22 Haziran’da, sivil toplumun ve hukukun üstünlüğünün korkunç bir şekilde parçalanmasıyla, üç savunma avukatı (ve iki aktivist), görünüşte sadece İran’daki liderleri COVID-19 pandemisine ihmalkar tepkilerinden dolayı dava etmeyi tartıştıkları için hapse mahkum edildiler. Mahkum edilen avukatlar Mostafa Nili (dört yıl), Arash Keykhosravi (iki yıl) ve Mohammad Reza Faghihi (altı ay) hapis cezasına çarptırıldı. Onların gerçek “suçları”, başkaları için ve rejime karşı durma cesaretine sahip olmaktır.

İran’daki Siyasi Mahkumları Desteklemenin En İyi Yolu Nedir? Acil Durum Çağrısının Yayınlanmasına Yardım Edin!

Neden? Niye? Çünkü Çağrı, İran’daki siyasi mahkumları gerçekte oldukları gibi destekliyor: Bunlar takdir edilmesi gereken insanlardır! İİC’nin baskısına ilham veren kahramanlıkla meydan okuyarak dikkat çeken bir şekilde tek başlarına duruyorlar. Bu Çağrı, İran’daki siyasi mahkumların “…kendileri için büyük risk alarak” BAŞKALARI İÇİN konuşmaya devam etmeleri açısından benzersizdir. Tutuklu öğretmenler ya da çevreciler, kadın hakları aktivistleri ya da devrimciler, dini ya da etnik azınlık mensupları, onlar adil bir toplum ve daha iyi bir dünya için çarpışan öncüler ve cephe savaşçılarıdır. Dünyamızın şu an örgütlenen bu değerli insanlara ihtiyacı var.

Çağrı, 30 yıldır bu mücadelenin içinde olan ve defalarca tutuklanmanın, gaddarca muamele görmenin, uzun hücre hapsi süreleriyle işkence görmenin ve sürgündeki kocasına ve iki çocuğuna yönelik tehditlerin “bedelini ödediğini” söyleyen Narges Mohammadi’nin tavizsiz tavrına dikkat çekiyor. Ama “buna değdi” diye devam ediyor. Yakın zamanda kalp ameliyatı geçirdi ve hapisteyken ihtiyaç duyduğu ilaçlar defalarca reddedildi. Hapishane yetkililerinin zamanında tedaviyi reddetmesinden sonra COVID’den ölen sevgili İranlı şair Baktash Abtin’e atıfta bulunarak Instagram’da “Güvenlik birimleri başka bir mahkumun ölümüne mi hazırlanıyor?” diye sordu.

Güçlü siyasi içeriği ve dünyaca ünlü imzacılarıyla Acil Durum Çağrısını şu anda yayınlanmak, uluslararası siyasi zemini etkilemenin ve İran’ın tüm siyasi mahkumları için geniş bir farkındalık ve destek oluşturmanın en iyi yoludur. Herhangi bir gerici hükümetin çıkarlarından değil, insanlığın çıkarlarından hareket eden ve ABD’de “özel sorumluluğu” olan insanları vurgulayan duruşuyla, İİC’nin aşağılık baskısına karşı çıkmalı ve aynı zamanda “İran halklarına daha da dayanılmaz acılar yaşatan ABD hükümeti tarafından yapılacak herhangi bir savaş hamlesine aktif olarak karşı çıkmalıdır!” ifadesi, İran’daki ve dünyadaki mevcut durum göz önüne alındığında daha da önem kazanmaktadır. Ms. dergisinin basılı ve online yaz sayısında yayınlaması, Acil Durum Çağrısını 100.000’den fazla okuyucunun önüne çıkaracaktır. İlan, Acil Durun Çağrısı’nı erken imzalayan ve Ms. dergisinin kurucusu olan Gloria Steinem’in yanı sıra, Nobel Ödüllü Jody Williams ve Shirin Ebadi, Noam Chomsky, Daniel Ellsberg, Cornel West, Judith Butler, Raymond Lotta gibi önde gelen imzacılarından bazılarını içermektedir.

15 Temmuz’a Kadar 9.000 ABD Dolarına Ulaşmak için 3.000 ABD Doları Gerekiyor!

Şimdiye kadar cömert bağışçılar sayesinde Acil Durum Kampanyası bağış toplama kampanyamızda 6.000 $ topladık. Ms. dergisinde online reklamlarla birlikte çarpıcı iki sayfalık siyah beyaz bir yayın için ödememiz gereken 7.000 dolara ulaşmak için 1.000 dolara daha ihtiyacımız var. Bu ilan derginin 50. yıl dönümü sayısında görünecek ve 20 Temmuz’da Ms.’in 100.000’den fazla abonesine gönderilecek ve 9 Ağustos’ta gazete bayilerine ulaşacak. (Durumun aciliyetini göz önünde bulundurarak, maliyeti 2.000 ABD dolarına mal olacak renkli bir ilandan planımızı küçültmek durumunda kaldık.)

Ayrıca, Acil Durum Kampanyası web ve internet hizmetleri gibi mütevazı işletme maliyetlerini karşılamak ve İran’daki siyasi mahkumları şimdi serbest bırakmaya yönelik kampanyayı İran’da yaymak için tanıtım materyalleri için 2.000 dolar daha artırmamız gerekiyor.

LÜTFEN ŞİMDİ GENİŞ DESTEK VERİN!

1) Çevirmenler (Farsça/İngilizce); 2) Bağış toplama/telefon bankacılığı; 3) Sosyal yardım/Sosyal medya ve 4) İnternet araştırması.

Dünyaca ünlü yazar ve Kampanya dostu Ariel Dorfman’ın yazdığı gibi:

“İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılmasına Yönelik Acil Durum Kampanyası’na imza attıysam, bunun nedeni, bu girişimin, liderlerine yeterince baskı yapılırsa, o ülkedeki kadın ve erkeklerin durumuna etkili bir şekilde dikkat çekeceğini bildiğim içindir, böyle yarın korkunç koşullardan ve olağanüstü adaletsizlikten kurtulmak mümkün olabilir. Ve bu liderler dinlemese bile, eminim -kişisel deneyimden- mahkumların kendilerine hayatta kalma ve sebat etme gücü verecektir, onlar bunu dinliyorlar. Uzaktaki başkalarını tanıyorlar, onlara ne olduğunu umursuyorlar ve onları hayal kırıklığına uğratmamalıyız.”


*Beluçlar, ağırlıklı olarak Pakistan’nın Belucistan eyaletinde, İran’da, Türkmenistan’da ve Afganistan’da varlığını sürdüren bir azınlık ulusudur. Nüfusları 9 milyondan fazladır. Beluçça ve Brohice dilleri konuşurlar. (Ç.N.)

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




20 Haziran 2022: İran’daki Siyasi Mahkumlara Destek Uluslararası Günü: Dayanışma Eylemlerine Katılın veya Eylemleri Başlatın

13 Haziran 2022

Tüm arkadaşlara ve destekçilere,

İran’daki Siyasi Mahkumların Şimdi Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası (IEC), dünyanın her yerinden insanları 20 Haziran 2022’de İran’daki Siyasi Mahkumları Destekleme Uluslararası Günü’nde harekete geçmeye çağıran bir bildiri aldı.

Davet, İran’daki Siyasi Mahkumlara Özgürlük Komitesi geldi (CFPPI, www.cfppi.org). IEC dünyanın neresinde olursanız olun, tüm gönüllülerimizi, destekçilerimizi, bağışçılarımızı ve Acil Durum Çağrısı’nı imzalayanları CFPPI’nin çağrısıyla siyasi dayanışmayı -online, radyo yayınlarıyla veya sokaklarda- ifade etmeye ve dayanışma eylemlerine katılmaya veya eylerimi başlatmaya davet ediyor.

Aşağıda CFPPI’den aldığımız Farsça davetin bir çevirisi bulunmaktadır:

“Dünyanın neresinde olursanız olun 20 Haziran’da siyasi mahkumların sesini duymak ve “Siyasi mahkumlar serbest bırakılmalı” sloganını yükseltmek için, sizleri oturma eylemine ve protesto hareketlerine, İran’da ise cezaevleri önünde ve İslami rejimin resmi ofisleri önünde toplanmaya davet ediyoruz. O gün için Kanada – Toronto’da, Vancouver’da ve Hollanda Lahey’de oturma eylemleri ilan edildi… Sizleri, tüm özgürlükçü örgüt ve kişileri, siyasi tutsakların serbest bırakılmasını savunanları, bu oturma eylemlerine katılmaya veya ikamet ettiğiniz ülkede oturma eylemi düzenlemeye davet ediyoruz. Ayrıca mahkumların seslerinin ses ve video kliplerini yayınlayabilirsiniz…”

Ayrıca CFPPI’yi, onların destekçileri ve 20 Haziran protesto gününde tüm katılımcıları IEC’nin Acil Durum Çağrısını imzalamaya ve dağıtmaya çağırıyoruz: “İran’daki Siyasi Mahkumların Hayatları Tehlikede –  Şimdi HAREKETE GEÇMELİYİZ!” www.freeiranspolitikprisonersnow.org adresinde yer almaktadır. Bu eşsiz çağrı metni, aralarında Nobel Ödüllü Jody Williams ve Shirin Ebadi, Noam Chomsky, Gloria Steinem, Daniel Ellsberg ve Raymond Lotta gibi önde gelen vicdanların sesi de dahil olmak üzere 49’dan fazla ülkeden 3.600’den fazla adalet sever kişi tarafından imzalandı.

Herkesi, ABD feminist dergisi Ms. ‘in yaz sayısında çıkacak bir sonraki yayına bağışta bulunmaya çağırıyoruz.

Destekçilerimizi 20 Haziran eylemlerinize ilişkin her türlü dayanışma mesajını ve planlarını/raporlarını CFPPI kanallarına veya shiva.mahbobi@gmail.com mail adresine ayrıca telefonla 00447572356661’e iletmeye çağırıyoruz.

Teşekkürler.

Adelante!

Dolly Veale – IEC eş başlatıcısı ve sözcüsü


Kaynak için: June 20, 2022: International Day in Support of Political Prisoners in Iran | revcom.us




Köln – Almanya’da Djalali’nin İnfazının Durdurulması ve Tüm Siyasi Mahkumlara Özgürlük Çağrısı

Burn the Cage Instagram hesabının paylaşımı:

“Bugün, 21 Mayıs 2022 Cumartesi, siyasi örgütler ve çevrelerle koordineli olarak, [İsveçli-İranlı doktor Ahmadreza Djalali’nin] ölüm cezasına çarptırılması ve derhal serbest bırakılmasının koşulsuz savunması vesilesiyle Köln’ün merkezinde toplandık. Hapis, işkence ve infazın sona erdirilmesi için tek çözümün İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesi olduğunu ilan ettik.

Ren köprüsünde köleler ve siyasi tutsaklar için fotoğraflar, pankartlar ve devrimci şarkılar yükselterek protestomuzu gerçekleştirdik. Yürüyüş sürecinde protestoculardan biri halka Almanca olarak hoparlörle İslam Cumhuriyeti’nin faşist hükümetinin suçları ve eylemleri hakkında konuştu. Etkinlik 14.00-16.00 saatleri arasında gerçekleştirildi.

“Siyasi Tutukluların Derhal Serbest Bırakılmasını Savunma Komitesi” pankartıyla gösteriye bizler de katıldık.

#burn_the_cage

https://www.instagram.com/p/Cd1Igv2jcZy/?utm_source=ig_web_button_native_share