İran’daki Öğretmenlerden 1 Mayıs’ta Protesto: Rejimin Baskılarına Meydan Okudular

Çifte Uyruklu Siyasi Mahkum Ahmadreza Djalali İnfazla Tehdit Edildi!

1 Mayıs’ta yaklaşık 50 şehirde öğretmenler mitingler düzenledi ve rejimin protestoların gerçekleşmesini engelleme girişimlerine rağmen İran İslam Cumhuriyeti’nin (İİC) faşist teokratik yöneticilerine meydan okundu. 1 Mayıs’a girerken, öğretmen protestosunun liderleri şunları söylediler (21 Nisan açıklaması):

“Öğretmenlerin tüm talepleri karşılanana kadar protestolarımıza devam edeceğimizi yüksek sesle ve net olarak söylemek için burada toplandık. Yetkililer tarafından süregelen baskılar, hapisler ve davalar, öğretmen hareketini durduramaz. Tüm taleplerimiz karşılanana kadar tekrar tekrar sokaklara döneceğiz… Son altı ayda ülke genelinde yüzlerce öğretmen güvenlik kurumları tarafından sorguya çekildi.”

İran İnsan Hakları Merkezi (CHRI), İran güvenlik güçlerinin 28 Nisan ile 1 Mayıs 2022 tarihleri arasında uluslararası işçi bayramına giden dört gün içinde en az 28 öğretmeni tutukladığını bildirdi. (ITTUCC).

1 Mayıs protestolarını önlemeyi amaçlayan öğretmen sendikası liderlerinin tutuklanmasından sonra bile İran’ın birçok kentindeki öğretmenler, hapisteki meslektaşları için ücretler, işçi hakları ve özgürlük talep ederek cesurca yürüdüler. Onlarca kişi tutuklandı.

İranlı Öğretmenler: Toplumun Temel Bir Bileşeni, Direnişte Önemli Bir Güç

İran’daki öğretmenler acımasız bir sömürü ve baskı rejimi olan İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı süregelen protesto, mücadele ve cesur direnişin önemli bir bileşenidir ve çoğu zaman ön saflarda yer almışlardır. Bu direniş 2017 ve 2019’da ülke çapında kitlesel ayaklanmalarda patlak verdi ve İran halkının haklı öfkesi o zamandan beri kaynamaya devam etti. Nüfusun pek çok kesimi arasında haklı, cesur protestolarda patlamalar devam ediyor. Rejim tarafından -infazlar, dayaklar ve hapis cezaları da dahil- bir karşı saldırı başlatıldı. Bu durum, İran’daki Siyasi Mahkumların Şimdi Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası da dahil olmak üzere, bu tutuklu savaşçıları destekleyen küresel bir hareketi ateşledi.

İranlı öğretmenler, İran toplumunda ve İslam Cumhuriyeti’ne karşı kitlesel direnişte çok büyük bir rol oynuyor. Bazı tahminlere göre İran’da bir milyondan fazla öğretmen ve idari personel var. Bu nüfusun yaklaşık yüzde biri demek! Yalnızca 2021 yılında, öğretmenler, kadınların önemli roller üstlendiği 180’den fazla şehirde ülke çapında koordineli yedi toplantı düzenledi. Bu aktivizm, İİC’nin baskı aygıtı tarafından yoğun bir incelemeye tabi tutuldu. Şu anda öğretmenlere karşı bekleyen 100 kadar “güvenlik” davası var. Öğretmenlerin ve örgütlerinin rolü, daha iyi ücretler ve koşullar için yapılan protestolarla sınırlı değil. Son on yılda öğretmenler, “ücretsiz eğitimi savunmak, ideolojik eğitime karşı çıkmak, ana dilde eğitimi savunmak gibi taleplerde bulundu. İran Öğretmenler Birliği sözcüsü geçtiğimiz günlerde İran’daki öğrencilerin haklarını ve tüm çocuklar için ücretsiz ve yüksek kaliteli eğitimi savunduğunu söyledi. Bütün bunların İran toplumunun dokusu üzerinde ve okullarda insanlara öğretilen şeyler üzerinde önemli bir etkisi vardır ve nesnel olarak, farklı biçimlerde “din ve batıl inanç” ile “objektif gerçeklik/bilim” arasındaki çatışmanın bir parçasıdır.

Öğretmenlerin eylemleri, sivil, işçi, insan hakları aktivistleri ve bir açıklamada “işçilerin taleplerini desteklediğini” ilan eden İran Yazarlar Derneği de dahil olmak üzere İran’daki çok çeşitli insanlar tarafından desteklendi. “herhangi bir engel ve istisna olmaksızın örgütlenme ve ifade özgürlüğünü kullanma hakkı da dahil olmak üzere haklı hedeflerine ulaşma arayışlarında dayanışma” içinde olduklarını ifade ettiler.

Acil Durum Kampanyası’nın 1 Mayıs’ta San Francisco’daki bir etkinlikte okunan açıklamasında şunlar belirtildi;

“1 Mayıs’ta İran’daki tüm cesur siyasi mahkumlara sesleniyorum. Tehditlere, dayaklara, tutuklamalara, hatta kurşunlara karşı en temel hakları ve insanlıkları için kahramanca ayaklanan on binlerce insanı selamlıyoruz. Buna bugün İran sokaklarında olan öğretmenler, otobüs şoförleri, rafineri işçileri ve diğerleri de dahildir. Bunlar İran’ın güneyindeki küçük Yaasooj kasabasından bir öğretmeni ve 1 Mayıs organizatörünü, 1 Mayıs’ın gerçekleşmesini engellemeye çalışan İslamcı güvenlik görevlilerinin pençelerinden kurtaran cesur insanları içeriyor.”

İsmail Abdi — Cesur Tutuklu Öğretmen Hakları Aktivisti Açlık Grevi Yaptı

Tutuklu öğretmen ve insan hakları aktivisti İsmail Abdi, 30 Nisan’da “sendika aktivistlerinin güvenlik suçlamalarıyla yargılanmasını ve tutuklu öğretmen ve işçilerin aileleri üzerinde artan baskıyı protesto etmek” için açlık grevine başladığını duyurdu. İsmail Abdi’nin talepleri doğrultusunda açlık grevine başka siyasi tutukluların da katıldığına dair haberler var.

7 yıl cezaevinde kalan ve 10 yıl daha yatan Abdi, 1 Mayıs itibarıyla açlık grevine başladı. Açlık grevinin altıncı gününde rejim, herhangi bir uyarıda bulunmadan veya kamuoyuna açıklama yapmadan kendisine bir anda müdahale etti. Ailesi daha sonra onun Karaj’daki Kachoui Hapishanesi’ne nakledildiğini öğrendi.

Artan İnfazların Ortasında İran İslam Cumhuriyeti’nden Çifte Uyruklu Siyasi Mahkuma İnfaz Tehdidi

Ahmadreza Djalali, İran doğumlu İsveçli bir doktor ve afet tıbbında uzmanlaşmış araştırmacıdır. 2016 yılında Tahran Üniversitesi tarafından davet edilmesinin ardından Stockholm’den seyahat ettikten sonra Tahran’da tutuklandı. İzole edildi, işkence gördü ve daha sonra hapishaneden İran İstihbarat Bakanlığı’nın kendisine casusluk yapması için baskı yapıldığını, bunu reddetmesi sonrası avukata erişemeden sahte itiraflarda bulunmak zorunda kaldığını yazdı. Daha sonra sahte bir davada casusluk suçlamasıyla yargılandı ve 2017’de ölüme mahkum edildi.

Şimdi birdenbire İsveç’te eski İranlı yetkili Hamid Nuri’ye karşı açılan davanın sonuçlandığı gün, İran rejimi Celali’nin 21 Mayıs’ta idam edileceğini duyurdu. Nuri, 1988’de İran’ın şu anki cumhurbaşkanının, solcular, devrimciler ve komünistler de dahil olmak üzere 5.000 İranlı siyasi tutuklunun toplu infazının bir parçası olduğu için savaş suçlarıyla suçlanmıştı. Ebrahim Raisi de suç ortağıydı. Bu tehdidin, İsveç’i Djalali’nin hayatı karşılığında Nouri’yi serbest bırakmaya veya ülkesine geri göndermeye zorlama, hatta belki de davadaki kararı etkileme çabası olması muhtemeldir.

CHRI, “BM ve uluslararası insan hakları grupları ile Nobel ödüllü Celali’yi İran hükümetinin haksız yere tutuklamasını yüksek sesle kınadı ve serbest bırakılması için çağrıda bulundu.”

Bu lanet ve barbarca tehdit endişe vericidir, yeni raporlar İran’ın 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 25 artışla 333 kişiyi idam ettiğini belgelerle ortaya koyuyor. Bütün bunlar İran’daki “adaletin” keyfi, gayrimeşru, barbarca karakterinin ve İran’daki tüm siyasi mahkumların serbest bırakılması mücadelesini hızlandırma ihtiyacının açık bir örneğidir.


Kaynak için bkz: Teachers Across Iran Protest on May Day—Defying Regime Crackdown Dual-National Political Prisoner Ahmadreza Djalali Threatened with Execution | revcom.us

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




İranlı Siyasi Tutsak Narges Mohammadi Aşırı Tehlike Altında! Bu Korkusuz Direnişçinin Susturulmasına İzin Vermeyin!

Editör Notu: Aşağıdaki açıklama “İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası (IEC)” web sitesinde yer almış, ayrıca 17 Nisan 2022 tarihinde revcom.us’ta yayınlanmıştır. Çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız. Teokratik-faşizm koşullarında acımasız bir baskı altında bulunan İran’daki siyasi mahkumların özgürlüğü için sizlerin de yürütülen kampanyaya katılmanızı ve çevrenizle bu kampanyayı paylaşmanızı istiyoruz.


İran’da uluslararası üne sahip yazar, gazeteci, insan hakları savunucusu ve siyasi mahkum olan Narges Mohammadi, 12 Nisan’da evinde vahşice yeniden tutuklandı. Yalnızca iki ay önce bir atardamarında tıkanıklık nedeniyle kalp ameliyatı geçirdikten sonra tıbbi izinle hapisten çıkmıştı. Bu kez Karçak Hapishanesi’nde kadınlara yapılan işkenceleri ifşa etmekten kaynaklı hapis cezasına çarptırılarak Evin Cezaevi’ne gönderildi. Narges’in kalp hastalığının yanı sıra nöbetlere neden olabilecek bir durum da dahil olmak üzere ciddi pek çok sağlık sorunu var.

HRANA Haber Ajansı tarafından yapılan yeni bilgilendirmeye göre, “Bir insan hakları aktivisti olan Narges Mohammadi ve Varamin’deki Karçak Hapishanesi’nde tutuklu bir kadın hakları aktivisti olan Alieh Motalebzadeh, 14 Nisan Salı gününden bu yana ilaçlarına erişimleri engellendi… 14 Nisan Salı günü, doktorunun düzenli kullanım konusunda ısrar etmesine rağmen, kalbindeki ana arterde bir stent bulunması nedeniyle Bayan Mohammadi’nin Plavix’e erişimi engellendi.”

Uluslararası Af Örgütü’nün “Ölümün Bekleme Odasında: İran Cezaevlerinde Tıbbi Bakımın Kasıtlı Olarak Reddedilmesinin Ardından Gözaltında Ölümler” başlıklı yeni raporunun ışığında ortaya konduğu üzere bu durum özellikle çok çirkin ve tehdit edici. İran’da pek çok siyasi mahkum da dahil olmak üzere hasta mahkumların tıbbi bakımın yapılmaması nedeniyle ölüme terk edildiği belgeleniyor.

Uluslararası Af Örgütü, 12 Nisan 2022’de “İran: Hasta mahkumlar, tıbbi bakımın ölümcül şekilde reddedilmesi nedeniyle ölüme terk edildi!” duyurusunu yaptı. Yakın zaman önce, tutuklanmasından önceki hafta, Twitter’deki troll hesaplar kendisine ve eşi Taghi Rahmani’ye yönelik iğneleyici kişisel saldırı dalgası başlattılar. Rahmani şu anda iki genç çocuğuyla birlikte Fransa’nın Paris kentinde sürgünde yaşıyor ve kendisi Uluslararası Acil Durum Kampanyası imzacısı. Twitter’deki bu iğrenç saldırı fırtınası, Narges’in Washington Post ile gerçekleştirdiği ve İran İslam Cumhuriyeti’ne (IRI) yönelik ABD yaptırımlarının rejimi güçlendirdiği, fakat öte yandan İran halkını ekonomik olarak zayıflattığı fikrini ifade ettiği bir röportajın yayınlanmasının ardından geldi.

Narges tutuklanmadan önce 16 Mart tarihinde, BBC Farsça, İran İstihbarat Bakanlığı Enformasyon ve Hukuk İşleri Direktöründen İslam Cumhuriyeti muhaliflerini ve eleştirmenlerini nasıl itibarsızlaştıracağına dair yargıya sızdırılmış çok gizli bir not aldığını bildirdi. BBC Farsça tarafından yayınlanan alıntı, Narges Mohammadi ile “…uluslararası ve İran içindeki etkisini azaltmak” için nasıl başa çıkılacağına dair özel öneriler içeriyordu. Eşi, tehdit içeren sosyal medya fırtınasının “yalnızca gerici İran İslam Cumhuriyeti’ne yardımcı olduğunu” söyledi ve Narges’in “hiç kimseye kişisel saldırılara başvurmadığını” her zaman ilkeli olduğunu kaydetti. (1)

Resmi ve/veya gayri resmi unsurlar tarafından kendisine karşı zalimce girişimlere daha fazla koşul yaratabilecek online ortamda açığa çıkan bu zehirli atmosfer karşısında, Acil Durum Kampanyamız aşağıdaki mesajla yanıt verdi:

“IEC, Narges Mohammadi ile dayanışma içindedir ve İran İslam Cumhuriyeti’nden bu cesur siyasi tutsağa uyguladığı acımasız zulmü ve hapis cezasını durdurmasını talep etmektedir. İran İslam Cumhuriyeti ve onların gerici yandaşları tarafından Narges ve ailesine yönelik alçakça tehdit ve saldırıları kınıyoruz. Narges ve İran’daki Tüm Siyasi Tutsaklar HEMEN ŞİMDİ serbest bırakılsın!

IEC’nin Acil Durum Çağrısı, Narges’in İslam Cumhuriyeti’nin siyasi mahkumlarına yönelik sadist muamelesine karşı cesur direnişin altını çiziyor:

“Önemli olan bu baskının ilham verici bir kahramanlıkla karşılanmasıdır. Birçok mahkum, aileleri, destekçileri ve çeşitli İran örgütleri, güvenlikleri büyük risk altında İran’daki tüm siyasi mahkumlar için seslerini yükseltiyor ve özgürlük talep ediyor. İnsan hakları savunucusu Narges Mohammadi, beş yılı aşkın bir süre [Mayıs 2015-Ekim 2020] tutuklu kaldıktan sonra 8 yıl hapis cezası aldı ve yeniden hapse atıldı ayrıca 74 kırbaç cezasına çarptırıldı.”

Narges mahkum edildiğinde, rejim uygulayıcılarının kendisini kırbaçlama hakkını tanımadığını ve kendisine karşı bu barbarca eylemi gerçekleştirmeye çalışırlarsa kamçıyı ellerinden alacağına söz verdiğini belirtti. “Evin Hapishanesi’nde ışıklar söndükten sonra dansa başladığı için” hakkında dava açıldığı söylendiğinde, “Suç saysalar da bunu yapmaya devam edeceğim” yanıtı vermişti.

Zulme Karşı Bir İsyancının Hayatını Seçmek

Narges, 2020 yılındaki bir açıklamasında IranWire‘e şunları aktarmıştı: “Ben 1992’den beri aynı yoldayım. Mücadele etmek ve direnmek, hayattaki rotam olarak tanımlanabilir, benim seçtiğim yol budur.” (2)

1992’de Narges henüz 20 yaşındayken öğrenci aktivisti olarak iki kez tutuklandı. Yine de fizik eğitimini bitirebildi ve kendisi profesyonel bir mühendis oldu. 1998’de Narges tutuklandı ve İran İslam Cumhuriyeti’ni eleştirmekle suçlanarak bir yıl hapse mahkum edildi. Daha sonra, Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi’nin (Acil Durum Çağrı metnini yakın zamanda imzalamıştır) başkanlığındaki İnsan Hakları Savunucuları Merkezi’nin (DHRC) sözcüsü oldu.

Bir yıl hapisten çıktıktan sonra Kasım 2021’de, Kasım 2019’da ülke çapındaki kitlesel ayaklanmalar sırasında İran polisi tarafından katledilen insanlar için düzenlenen anma törenine katılırken yeniden tutuklandı. Ocak 2022’de, sadece beş dakika süren düzmece bir davanın ardından, “ulusal güvenliğe karşı suç işlemek için toplanma ve gizli anlaşma” ve “kamu düzenini bozma” suçlarından hüküm giydi. Sekiz yıl iki ay hapis ve 74 kırbaç cezasına çarptırıldı. Bu ceza, yedi ay önce (Mayıs 2021’de) verilen 30 ay hapis, 80 kırbaç ve “sistem aleyhine propaganda yapmaktan” verilen para cezasına ek olarak kesildi. Mayıs 2021’de ayrıca medyayla konuşması, sosyal medyayı kullanması veya siyasi gruplara katılması yasaklanarak sürgün cezasına çarptırıldı.

Yıllar boyunca, Narges Mohammadi şiddetli cesareti, kararlı aktivizmi ve susturulmayı kararlı bir şekilde reddetmesi nedeniyle çok sayıda uluslararası insan hakları ve basın özgürlüğü ödülü aldı. Örneğin 2021’de hücre hapsine dair “White Torture” kitabıyla Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi ve Uluslararası Film Festivali ve İnsan Hakları Forumu’nda (FIFDH) Büyük Röportaj Yarışması’nı kazandı. 2016 yılında Paris Belediye Başkanı ve Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından “Paris Şehri Ödülü”ne layık görüldü; 2015 yılında ise barışa katkılarından dolayı Galileo 2000 Vakfı (İtalya) Ödülü’nü kazandı. Rejimin tekrarlanan, çoğu zaman acımasız tutuklamaları ve üst üste binen cezaları bu azılı direnişçiyi susturmayı başaramadı. En az bir davada, uluslararası tepkiler nedeniyle serbest bırakıldı (cezası esas olarak infaz süresine indirildi).

Narges Mohammadi’nin cesareti, kendisinin ve diğer insanların insanlığını savunmadaki sarsılmaz ruhu, daha iyi bir gelecek umudunun bir ifadesidir. Şimdi ona destek olmalı ve -ilaçlarını ve uygun tıbbi bakımı derhal almasını talep etmek de dahil- kendisini desteklemeli, İran’ın hapisteki tüm siyasi muhaliflerini serbest bırakmaya yönelik genel mücadelenin bir parçası olarak onu savunmalıyız.

Acil Durum Çağrısı, abartısız bir şekilde “İran’daki Siyasi Mahkumların Hayatları Tehlikede – Şimdi Harekete Geçmeliyiz!” şeklinde uyarmıştı. “Adaleti savunan ve daha iyi bir dünya için can atan herkesi” “İran’daki siyasi tutsakların DERHAL serbest bırakılması davası için toplanmaya” çağırıyoruz.

Şimdi harekete geçmek, uluslararası alanda daha önde gelen vicdani sesleri de dahil olmak üzere daha fazla insanın bu güçlü Çağrıyı imzalaması, dağıtması ve daha fazla yayınlanması için bağışta bulunması anlamına gelmektedir.

Narges Mohammadi ve Taghi Rahmani’ye hemen dayanışma mesajları gönderebilirsiniz:

Bay Taghi Rahmani, c/o Iran Team, Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Sekreterlik, 1 Easton Street, Londra WC1X 0DW, Birleşik Krallık.


Dipnotlar:

1. “Narges Mohammadi: Washington Post Röportajında Twitter Trolleri Tarafından Saldırıya Uğrayan Aktivist,” IranWire.com, 13 Nisan 2022

2. “IranWire’a Özel: Narges Mohammadi: ‘Savaşmaya Devam Ediyorum'” IranWire.com, 22 Ekim 2020

Kaynak için bkz: Iranian Political Prisoner Narges Mohammadi in Extreme Danger DON’T LET THIS FEARLESS RESISTER BE SILENCED | revcom.us

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




Mehran Raoof’un Sözcüsü Satar Rahmani’nin Açıklaması

Editörün Notu: Aşağıdaki makale Acil Durum Kampanyası web sitesinde yayınlanmıştır. 1 Nisan 2022 tarihli bu yazının Türkçe çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız.

Kaynak için bkz: Statement by Satar Rahmani, Spokesperson for Mehran Raoof The British Government Must Secure the Freedom of All Imprisoned UK-Iranian Dual Nationals | revcom.us


İngiliz Hükümeti Tüm Tutuklu İngiltere-İran Çifte Vatandaşlarının Özgürlüğünü Güvence Altına Almalı!

1 Nisan 2022

E-posta: satarahmani@hotmail.com

Cep Telefonu: 00447757593255

IEC: Press@FreeIransPoliticalPrisonersNow.org

Aşağıdaki açıklama, İran’daki Siyasi Mahkumların Şimdi Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası’nın (IEC) desteğiyle, tutuklu olan İran-İngiliz çifte vatandaşı Mehran Raoof’un resmi temsilcisi ve sözcüsü Satar Rahmani tarafından yapılmıştır.

Satar Rahmani:

İngiltere-İran çifte uyruklu Anoosheh Ashoori ve Nazanin Zaghari-Ratcliffe’nin İran’daki hapishaneden serbest bırakılması ve şimdi serbest bırakılması harika bir olay ve son derece önemli bir gelişmedir. Ancak üç İngiliz vatandaşı -Mehran Raoof, Morad Tahbaz ve Shahram Shirkhani’nin- İngiliz ve İran hükümetleri arasında imzalanan ve Nazanin ve Anoosheh’in serbest bırakılmasına yol açan anlaşmanın şimdiye kadar bariz bir şekilde dışında tutularak İran’da hapsedilmesi rezalettir.

İngiliz hükümeti başlangıçta kanser olan Morad’ın anlaşmanın bir parçası olarak serbest bırakılacağını iddia etti. Ancak yeniden tutuklandı ve hapsedildi; protesto için açlık grevine başladı (şu an sonlandırmış bulunuyor). Mehran davasında, İngiltere’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bakanı James Cleverly, bir Parlamento üyesine Mehran Raoof’un konsolosluk yardımı talep etmediğini iddia etti. Mehran’ın davasıyla ilgili sorgulamaya yanıt olarak, Dışişleri Bakanı Liz Truss, davasının kamuya açıklanmamasını talep ettiğini ima etti: “Bireyin, davasının kamuya açıklanıp gündeme getirilmeyeceği konusundaki talebine saygı duymalıyım. Bu nedenle, sadece isminin açıklanmasını talep eden kişileri alenen anıyoruz.” (Bkz. Guardian ve IranWire.)

Mehran’ın resmi temsilcisi olarak bu ifadelerin hiçbirinin doğru olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim.

Mehran’ın ailesi ve arkadaşları, Dışişleri Bakanlığı’na Mehran’ın serbest bırakılmasını sağlamak için davasını İran makamlarına taşıması gerektiğini haklı bir şekilde bildirdi. Davasının kamuya açıklanmaması gerektiğini belirtmediler. Beni temsilcileri olarak seçtiler. O zamandan beri, ben (ve Uluslararası Af Örgütü) Dışişleri Bakanlığı ile temas halindeyim. Mehran’ın serbest bırakılmasını sağlamak için mümkün olan her şeyi yapmaları için baskı yapıyorum. (Ayrıca Dışişleri Bakanı Truss’a, Mehran’ın davasının kamuoyuna açıklanmasını neden istemediğini sormak istiyorum. Mehran, Ekim 2020’de tutuklanmasını takiben aylarca hücre hapsinde tutuldu ve bağımsız hukuk danışmanı reddedildi. Mehran’ın isteklerini öğrenmek için herhangi bir İngiliz yetkili Mehran’ı ziyaret etti mi?)

Uluslararası Af Örgütü, İran’da tutuklanmasının ardından İngiliz hükümetinin Dışişleri Bakanlığı’nın “Mehran ve ailesini desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapmaya ve davasını en üst düzeylerde yükseltmeye devam ediyoruz” iddiasına rağmen Mehran adına herhangi bir işlem yapmadığını belirtti. Bu beş İngiltere-İran uyruklu kişinin davaları belki aynı olmayabilir, ancak hepsi gayri meşru bir şekilde tutuklandı ve yasal süreç olmaksızın hapsedildiler, ayrıca hiçbirine adil ve açık bir yargılama sunulmadı. Hepsi işkenceler de dahil olmak üzere hücre hapsinde acımasız insanlık dışı muameleye maruz kaldı. Anoosheh Ashoori ve İngiliz-Avustralyalı akademisyen Kylie Moore-Gilbert’in hapsedilmesiyle ilgili Guardian’ın yakın tarihli açıklamalarını okumak, İran’da hapsedilen çifte uyruklulara ve siyasi mahkumlara karşı yürütülen tahammül edilemez adaletsizlikleri canlı bir şekilde anlamak için yeterlidir.

65 yaşındaki Mehran Raoof’un tedavisi özellikle korkunçtu. Uluslararası Af Örgütü, onu 16 Ekim 2020’den beri Tahran’daki Evin hapishanesinde keyfi olarak tutuklu bulunan bir düşünce mahkumu olarak tanımladı. Kendisi yalnızca işçi haklarını desteklemek de dahil olmak üzere ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkını barışçıl bir şekilde kullanmak istemişti. Af Örgütü derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep etti. Örgütün 5 Kasım 2021 Acil Eylem bülteni, diğer suistimallerin yanı sıra Mehran’ın uzun süreli hücre hapsinde tutulduğunu, iş birliği yapmadığı takdirde kendisine zarar vermekle tehdit etmek de dahil işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığını ve 24 saat ışıklı bir odada tutulduğunu, psikolojik sorunlara neden olunduğunu, 28 Nisan’daki ilk duruşmadan önce kendisi ve diğer sanıklarının yeterli savunma ve avukatlarıyla iletişim kurma haklarının reddedildiğini, son derece adil olmayan bir yargılamanın ardından mahkum edildiğini belirtti. Duruşma boyunca avukatıyla görüşmesi yasaklandı ve onunla yalnızca duruşmalar sırasında görüşebildi.

Mehran’ın durumunda, kendisinin dış dünyayla iletişim kurma yeteneği elinden alınmıştır, İran’da ailesinden yakınları bulunmamaktadır. İranlı avukatının tutuklanıp hapsedilmesi, İslam Cumhuriyeti’nin aslında İran’daki mahkumların sesini ve içinde bulundukları koşullar hakkındaki gerçekleri dış dünyaya iletmeye cesaret eden herkesi tehdit eden bir terör iklimi yaydığını ve toplumun her yerine yaydığını göstermektedir.

İngiliz hükümetine ve dışişleri bakanlığına soruyorum: Sorumlu olduğunuz bir vatandaşı böylesine vicdansız, yasadışı ve barbarca muameleden kurtarmak için elinizden gelen her şeyi niçin yapmıyorsunuz, özellikle de İngiltere ile İran arasındaki mali anlaşmazlık çözülmüşken?

İngiliz hükümetinin sessizliğinin aksine, dünyanın dört bir yanından 100’den fazla farklı sendika, işçi örgütü ve insan hakları grubu Mehran’ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. İlgili aile bireyleri, kişi ve kuruluşlar da buna dahildir. Yine küresel olarak, İran’ın mahkumlara yönelik muamelesini protesto ettiler. Örneğin, Eylül 2020’de önde gelen akademisyenler, İran’ı “İran’da keyfi olarak gözaltına alınan tüm masum çifte vatandaşları serbest bırakmaya ve onlara ve ailelerine yönelik adaletsizliği sona erdirmeye çağıran İran Çift Vatandaşlarının Devam Eden Gözaltına Alınmasına İlişkin Açık Mektup” yayınladı.

2021 ilkbaharında Acil Durum Çağrısı “İran’daki Siyasi Mahkumların Hayatları Tehlikede – ŞİMDİ HAREKETE GEÇMELİYİZ!” Mehran Raoof’u bir örnek olarak göstererek, “Tahran’daki kötü şöhretli Evin hapishanesinin “siyasi koğuşunda” tutulan Avrupa, Avustralya ve ABD’den çifte uyruklular da dahil olmak üzere İran’ın tüm siyasi mahkumları için özgürlük talep etti.

Acil Durum Çağrısı, eski siyasi mahkumlar, Nobel ödüllü Shirin Ebadi ve Jody Williams, Cornel West, Noam Chomsky, Gloria Steinem, Daniel Ellsberg, Ariel Dorfman ve Raymond Lotta gibi önde gelen vicdan sesleri de dahil olmak üzere 40 ülkeden (aralarında Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın da bulunduğu) yaklaşık 3.500 kişi tarafından imzalandı. Prestijli bir yayın olan New York Review of Books’un 2021 Yaz sayısının arka kapağında tam sayfa bir ilan olarak yayınlandı. Diğer imzacılar arasında Anoosheh Ashoori’nin karısı Sherry Izadi, kızı Elika ve oğlu Aryan; tutuklu Alman-İran uyruklu Nahid Taghavi’nin kızı Mariam Claren; yanı sıra Burn the Cage/Free the Birds hareketi yer alıyor.

Bu ve benzeri çabaları selamlıyorum ve Mehran Raoof adına tekrar talep ediyorum: İngiliz hükümeti ve Dışişleri Bakanlığı Mehran Raoof’a tam konsolosluk yardımı sağlamak için acil adımlar atılmasını ve İran İslam Cumhuriyeti’nden onu derhal serbest bırakmasını talep ediyoruz. Ayrıca adaleti seven tüm insanları İngiliz hükümetiyle temasa geçmeye ve hapisteki İngiliz vatandaşları Mehran Raoof, Morad Tahbaz ve Shahram Shirkhani’yi serbest bırakmak için elinden gelen her şeyi yapmasını talep etmeye çağırıyorum.

Dışişleri Bakanı Elizabeth Truss

elizabeth.truss.mp@parliament.uk

01842 766 155

Şu adrese yazın: Elizabeth Truss, Avam Kamarası, Londra, SW1A 0AA.

https://twitter.com/FCDOGovUK

Kral Charles Caddesi
Londra
SW1A 2AH
Birleşik Krallık
E-posta fcdo.correspondence@fcdo.gov.uk
Genel sorular telefon. 020 7008 5000

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası, 8 Mart Kadınlar Günü’nünde Sayısız Avrupa Şehrindeydi!

İran’daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası (IEC)’den gelen heyecan verici raporlar, kampanyamızın destekçilerinin ve Kafesi Yak/Kuşları Özgürleştir hareketinin yeni ortak çabalarını ve Avrupa’da Uluslararası Kadınlar Günü 2022 (IWD) etkinliklerinde binlerce kişiye ulaşıldığını gösteriyor.

Çevrimiçi Farsça haber kaynağı IranWire’ın ana sayfasında Paris’teki IEC çabaları hakkında önemli bir makale [Farsça] yayınlandı. Makale, aktivistlerden ve Acil Durum Çağrısı’ndan kapsamlı bir şekilde alıntı yaptı. IranWire kısa süre içinde İngilizce çevirisini yayınlayacak. Fransa’nın başkenti Paris’te, Berlin, Frankfurt, Düsseldorf ve Helsinki’de yürüyüş ve mitinglerde IEC’nin talepleri ile birlikte İran’daki siyasi tutukluların isim ve yüzlerinin yazılı olduğu pankartlar ve afişler taşındı.

ALMANYA

8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerini (Frankfurt, Düsseldorf ve Berlin’de) katılarak kampanyayı Almanya’da daha geniş bir alana yaymak istedik. Bizleri geçmiş dönemlerdeki Kadınlar Günü etkinliklerinden tanıyan çeşitli kesimler, birlikte çalışmak için bizimle etkileşime geçtiler. Gün boyunca Kürt, Türk, Alman ve Afgan kadınlarla birçok yeni temas kurduk ve birçoğu Acil Durum Çağrısını imzaladı.

Frankfurt’ta IEC’yi çeşitli etkinliklere dahil ettik. Bunlardan bazıları, Afgan sanatçı Shakib Mosadegh’in “Burn the Cage” şarkısını çaldığımız yerde patriyarkaya ve kapitalizme karşı konuşan genç Kürt, Türk ve Alman kadınlardı. Başka bir mitingde Afgan kadınlar bizlere mikrofon verdiler. İran ve Afganistan’da köktendinciliğe karşı kadınların ortak mücadelesinden ve bu bölgelerde emperyalistlerin rolünden bahsettik. Birlikte Taliban’a ve İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı sloganlar attık. Başka bir mitingde kadınlara yönelik küresel baskıyı ve mevcut düzeni yeniden yapılandıran emperyalistler arasındaki savaşı ele aldık; hem Rus saldırganlığına hem de NATO’ya karşı olduğumuzu açıkça belirttik.

Baskıya karşı mücadelede dünya halklarının uluslararası dayanışması sloganlarıyla etkinliğimizi sona erdirerek, Avrupa’da IEC’ye destek olunması gereğini vurguladık. Berlin’deki IWD, bu yıl Ukrayna’daki savaşın yoğun gölgesindeydi ve resmi bir tatil olarak kutlandı. Berlin’in tarihi Wedding semtinde mitinglere, konuşmalara veya sokak festivallerine 1000’den fazla kişi katıldı, çağrı metni Almanca ve İngilizce olarak dağıtıldı. Acil Durum Kampanyası’na dair güzel pankartlar ve İran’daki siyasi mahkumlarının büyütülmüş fotoğrafları Düsseldorf’taki IWD etkinliklerinde sergilendi.

FİNLANDİYA

Bu yılki IWD mitingi, Finlandiyalı, İtalyan, Latin Amerikalı ve İranlı aktivistler ile Helsinki’deki Beyaz Kilise’de gerçekleştirildi, kadınlara yönelik şiddetin sembolü olan ve dünya çapında soykırım kurbanlarının anısına atfen “Kırmızı Ayakkabılar” sergilendi.

Acil Durum Kampanyası destekçileri, kapitalist ve patriarkal devlet baskısına isyan eden kadınların kahramanlığının bir mesajı olarak İran’daki kadın siyasi tutsaklar Nahid Taghavi, Bahareh Soleimani, Zeinab Jalalian, Maryam Akbari Monfared, Sepideh Gholian, Niloufar Bayani’nin büyük posterlerini taşıdılar.

FRANSA

Acil Durum Kampanyası destekçileri, yeni yüzler de dahil olmak üzere farklı milletlerden bireyleri Paris’te IWD’ye yönelik feminist yürüyüşe katılmak için bir araya getirdi. Küçük ama oldukça dikkat çeken bir birlik, İran’daki siyasi mahkumların dev bir pankartını ve bireysel kadın mahkumların portrelerini taşıdı. Yürüyüşe katılanların ve yoldan geçenlerin çoğu öğleden sonra fotoğraf çekmek için durdu. Genç bir öğrenci bir okul projesi için röportaj istedi. IranWire’dan bir gazeteci birliğe katıldı ve kampanya hakkında bir makale yayınladı. Bir ilham kaynağı olarak kadın mahkumların cesaretini ve direnişini vurgulayan bir broşür, 30.000’den fazla yürüyüşçü arasında ve Paris sokaklarında dağıtıldı. IEC’nin iki ana talebinin altını çizildi. İslami rejim için: İran’daki Tüm Siyasi Mahkumlar Derhal Serbest Bırakılsın! ve ABD için: İran’a Karşı Tehditlere ve Savaş Hamlelerine Son Verin, Yaptırımları Kaldırın!

İran’daki siyasi mahkumlarının durumuyla ilgili farkındalığın son derece yetersiz olduğu açık olsa da, birçok kişi etkinliğe destek verdi ve kampanyanın her iki hükümete yönelik dünya halklarının ortak çıkarlarının yanında olması konusunda hemen herkes hemfikirdi. Liberez-les tous!


Kaynak için bkz: International Emergency Campaign to Free Iran’s Political Prisoners Impacts March 8 Women’s Day in Numerous European Cities | revcom.us




Açlık Grevindeki Siyasi Mahkumları Destekleyin – Tüm Siyasi Mahkumlar Şimdi Serbest Bırakılsın! ABD Saldırganlığı, Tehditler, Yaptırımlar

Editörün Notu: Aşağıdaki makale Acil Durum Kampanyası web sitesinde yayınlanmıştır. 27 Ocak 2022 tarihli bu çağrının Türkçe çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız.

Kaynak için bkz: www.freeiranspoliticalprisonersnow.org/updates/support-hunger-striking-political-prisoners-free-all-political-prisoners-now


İletişim: FreeIransPoliticalPrisonersNOW@gmail.com
305 W. Broadway #185
New York NY 10013-5306
562-507-1034

IEC (İran’daki Siyasi Mahkumların Şimdi Serbest Bırakılması İçin Uluslararası Acil Durum Kampanyası) sözcüsü Larry Everest, “İran’ın kahraman siyasi mahkumlarına ve açlık grevindeki diğerlerine tam ve yürekten destek veriyoruz!” dedi. “Onlar tüm siyasi mahkumlar ve İran halkları için özgürlük ve adalet için savaşıyorlar ve hayatlarını riske atıyorlar. İran İslam Cumhuriyeti’nden (İİC) tüm siyasi mahkumları hemen serbest bırakmasını talep ediyoruz!”

Bu açlık grevi, sevilen İranlı şair Baktash Abtin’in 8 Ocak’ta hapishane yetkililerinin COVID’e yakalandıktan sonra tıbbi bakım ihtiyacını kasten reddetmesinin ardından ölümüyle tetiklendi. 12 Ocak’ta, Evin Hapishanesi’nin 8. Koğuşunda kalan en az altı siyasi tutuklu, beş gün sonra “Baktash Abtin’in ölümünde cezaevi görevlilerinin rolünü” protesto etmek, soruşturma ve özür talep etmek için açlık grevine başladı.

20 Ocak’ta açlık grevcileri, “Abtin ve İran’da öldürülen diğer mahkumlar için bir destek dalgası ve adalet haykırışlarının başladığını” açıklayan bir bildiri yayınladılar. Rejim siyasi mahkumları “bu dayanışmayı kırmak için bilinmeyen yerlere” transfer ederken İran’da ve yurt dışında açlık greviyle dayanışma devam ediyor. Grevcilerin cesur eylemleri, Abtin’in ve siyasi mahkum Adel Kianpour’un ölümü ve rejimin çifte uyruklular da dahil olmak üzere diğer siyasi mahkumlara yönelik artan tacizleri, diğer mahkumları ve destekçileri de cesaretlendirdi. İran nükleer müzakerelerinin yapıldığı Viyana’da bir açlık grevi başlatılmasına vesile oldu. (Bkz. Twitter’da #ChainHungerStrike ve #HungerStrike4Life ve “Şair Baktash Abtin’in Ölümü, Mahkum Arkadaşları Tarafından Açlık Grevi, İran’da Kitlesel Protestolar, Uluslararası Dayanışma Eylemleri.”)

Bütün bunlar, Acil Durum Çağrımızın ifade ettiği üzere İran’daki Siyasi Mahkumların Hayatlarının Tehlikede Olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Everest’in belirttiği gibi “Şimdi harekete geçmeliyiz ve adaleti savunan ve daha iyi bir dünya için can atan herkesin, İran’daki siyasi mahkumların serbest bırakılması davasına katılmasına, çağrıyı imzalamasına ve yaymasına acil ihtiyaç var.”

Bu Acil Durum Çağrısı; Shirin Ebadi, Cornel West, Noam Chomsky, Gloria Steinem, Ariel Dorfman, Jody Williams, Daniel Ellsberg, Judith Butler ve Raymond Lotta dahil olmak üzere dünya çapında 40 ülkeden 3.000’den fazla kişi tarafından imzalandı ve bir ilan şeklinde The New York Review of Books‘un Yaz sayısının arka kapağında yayınlandı.

“İran İslam Cumhuriyeti’nden talep ediyoruz: TÜM SİYASİ MAHKUMLARI ŞİMDİ SERBEST BIRAKIN!”

“ABD hükümetine diyoruz ki: İRAN’A KARŞI HER TÜR TEHDİT VE SAVAŞA SON VERİN! ABD YAPTIRIMLARINI KALDIRIN!”

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




Tahran Evin Hapishanesi’nde Açlık Grevindeki Siyasi Tutsakların Açıklaması

Editörün Notu: Aşağıdaki makale Acil Durum Kampanyası web sitesinde yayınlanmıştır. 20 Ocak 2022 tarihli bu çağrının Türkçe çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız.

Kaynak için bkz: Statement of Political Prisoners on Hunger Strike, from Evin Prison, Tehran | revcom.us


Aşağıda, Tahran’ın kötü bir namı olan Evin Hapishanesi’nde açlık grevinde olan siyasi mahkumlardan gelen bir mesajın çevirisi yer alıyor. Aşağıdaki video #ChainHungerStrike hashtag’i ile uluslararası dolaşımda olan İran’daki destekçilere iletildi.

Bu açlık grevi, 8 Ocak’ta sevilen İranlı şair Baktash Abtin’in COVID’e yakalandıktan sonra tıbbi bakımını kasten reddeden İslam Cumhuriyeti’ndeki gardiyanların elinde ölümüyle tetiklenmiştir.

12 Ocak’ta Evin Hapishanesi’nin 8. Koğuşunda kalan altı siyasi tutuklu, beş gün kaldıktan sonra “Baktash Abtin’in ölümünde cezaevi görevlilerinin rolünü” protesto etmek, soruşturma ve özür talep etmek için açlık grevine başladı.

Abtin’in ve siyasi mahkum Adel Kianpour’un günler önce ölümü ve rejimin diğer siyasi mahkumlara yönelik artan tacizleri İran’da ve uluslararası alanda protestoları ateşledi ve İran’ın siyasi mahkumlarını serbest bırakma mücadelesini hızlandırma ihtiyacını yoğunlaştırdı. (Daha fazla güncel içerikler için www.FreeIransPoliticalPrisonersNow.org adresini ziyaret edin.)

Yüz yıldır ölü olmama rağmen,
Yine de mezarımın başında olacağım
Ateşli çığlığımla
Şeytanın bedeninden kalbi çıkarmak için!

Baktash Abtin’in ölümünden sadece bir gün sonra kendisi ve İran’da öldürülen diğer mahkumlar için bir destek dalgası ve adalet haykırışları başladı. Bu dayanışmayı kırmak için tutukluların nakledilmesi ve bilinmeyen yerlere kaçırılması devam ediyor, ancak İran’da ve yurt dışında açlık grevimizle dayanışma sürüyor.

Açlık grevcileri Hamid Haj Jafar Kashani ve Mahmoud Ali Naghi ile Mohammad Abolhassani, Tahran Büyük Hapishanesi’ne nakledildiler. Siyasi aktivist ve gazeteci Keyvan Samimi’nin de 20 Ocak Perşembe günü gece yarısı 1. Salon 4. Koğuştan önceden haber verilmeksizin nakledildiğini öğrendik. Hücre arkadaşlarının aktardıkları doğrultusunda, gardiyanlar tarafından kendisinin kıyafetleri yırtıldı, acımasız bir fiziksel saldırıda insanlık dışı bir şekilde zorla dövüldü ve tehdit edildi. Daha sonra Ghezel Hesar (Altın Kafes) Hapishanesine nakledildi. Keyvan Samimi, devrim öncesinde ve sonrasında birçok kez tutuklanmış, hükümetle ilgili ifşaları gazete ve dergilerde yayınladığı için yıllarca hapis yatmış bir siyasi aktivist ve gazetecidir.

Rejimin tutuklular arasında birlik ve beraberlikten korkması nedeniyle faal tutuklular başka cezaevlerine sevk ediliyor. Settar Beheşti’nin cezaevinde işkence görmesi ve öldürülmesinin ardından rejim özür dilemek ve emniyet müdürü ve Evin cezaevi başkanını ihraç etmek zorunda kaldı. Rejim siyasi aktivistlerin hapishanede öldürülmesiyle ilgili hiçbir sorumluluğu bir daha asla kabul etmedi. Rejim hepsinin hastalıktan öldüğünü ilan ediyor. Fakat hasta tutsaklar zamanında hastaneye kaldırılsalardı bu felaketler önlenebilirdi. Mesele şudur, neden sadece bu siyasi mahkumlar hapishanede bu kadar kolay ölüyorlar?

Bu nedenle, Baktash Abtin’in ölümünün ardından başlayan siyasi tutukluların açlık grevinde olduğunu kamuoyunu aydınlatmak, Tahran’da açlık grevinde olan tutukluların ölümlerini ve nakillerini önlemek ümidiyle dış dünyayla iletişim kurmayı düşündük.

Siyasi Mahkumlar Mohammad Abolhassani, Sina Beheshti, Hamid Kashani, Mohammad Turkman, Mahmoud Ali Naghi, Hossein Qashqaei, Reza Salavati, Milad Arsanjani, Shahab Soltanian, Mehran Delfan Azari ve Akbar Faraji‘nin açıklaması

[wd_hustle id=”15″ type=”embedded”/]




Kolombiya’dan Mektup: “Dünyanın Gözü İran’da…”

Editörün Notu: Aşağıdaki okur mektubu Kolombiya’dan iletilmiştir ve 10 Ocak 2022 tarihinde revcom.us web sitesinde yer almıştır. 

Kaynak için bkz: “The eyes of the world are on Iran…” | revcom.us


Geçen Perşembe günü -6 Ocak tarihinde öğleden sonra- coşkulu bir enternasyonalist ruha sahip yaklaşık üç düzine protestocu, gerici İran İslam Cumhuriyeti temsilcilerine özellikle ellerinde taşıdıkları siyasi mahkumların durumuyla ilgili posterlerle şunu bildirmek için Bogota’daki İran büyükelçiliğinin önünde toplandılar: “Dünyanın gözü İran’da!”

Ön tarafta savaşçıların resimlerini ve kısa hikayelerini ve arka tarafta İngilizce veya İspanyolca metin bulunan kampanya tasarımlarını içeren posterleri ayrıca New York Kitap İncelemesi’nde yayınlanmış çağrının büyütülmüş birkaç afişini taşıyan protestocular dakikalarca ve ısrarla “Dünyanın gözü İran’da!” sloganları attı.

Birkaç protestocu ise kaldırıma şu sloganları yazdı:

“İran İslam Cumhuriyeti’nden talep ediyoruz: TÜM SİYASİ TUTUKLARI ŞİMDİ SERBEST BIRAKIN!”

“ABD hükümetinden talep ediyoruz: İRAN’A KARŞI HER TÜR TEHDİT VE SAVAŞ GİRİŞİMİNE SON VERİN! ABD YAPTIRIMLARINI KALDIRIN!”

Protestocular geldikleri sırada gruplar halinde dağıldıktan sonra, yaklaşık üç kilometre güneyde, çoğunlukla yabancı turistlerin ziyaret ettiği Chapinero bölgesindeki bir park olan Plaza de Lourdes’de yeniden toplandılar. Bir saatten fazla bir süre boyunca, protestocular alanın on iki bloğunu dolaşırken, her biri yanlarında tutukluların davasıyla ilgili taşıdıkları posterden okudular. Her üç okumadan sonra, bir konuşmacı İran’daki ve dünyadaki “tarihsel olarak miadı dolmuş iki tabakayı” kınayan Acil Durum Çağrısı’ndan ve IEC [Uluslararası Acil Durum Komitesi’nden İran’daki Siyasi Mahkumlara Özgürlük] “JCPOA Müzakereleri Devam Ederken Dünyanın Gözü İran’da” bildirisinden alıntıları okudu.

İranlı siyasi mahkumlara destek protestosu, Bogota-Kolombiya, 6 Ocak 2022.

Tüm rota boyunca yürüyüşçülerden bazıları yayalar, sokak satıcıları ve mağaza çalışanları ile etkileşime geçtiler ve genel olarak sıcak bir şekilde karşılandılar. Bazı durumlarda protestocuların neden “uzaktaki” veya “başka insanların” davasına bağlı olduklarına ilişkin soruları ele almak zorunda kaldılar. İran’daki özgürlük savaşçılarının nasıl ve neden BİZİM insanlarımız olduğunu ve onları (ve mücadelelerini) savunmanın davasının BİZİM davamız olduğunu ve daha birçok insan tarafından benimsenmesi gerektiğini açıklamak için bu iyi bir fırsattı.

Enternasyonalist hareketlilikle dolu bir öğleden sonra, önceki gece enternasyonalist eyleme katılanların “Nasrin” belgeselini izlediği, Uluslararası Acil Durum Kampanyası’ndan çeşitli materyaller okudukları, Heydar cinayetiyle çileden çıktıkları ve Baktash’ın durumundan endişe duydukları bir hazırlık oturumu yapılmıştı (1) Baktash’ın ölümü bu eylemden yalnızca birkaç saat sonra gerçekleşti. Ölümü, eylemi özetlemek için bir araya geldiklerinde haberleri duyan katılımcılar için sert bir darbe olurken, aynı zamanda Kampanya’yı Kolombiya genelinde daha fazla güçlendirme konusundaki aciliyet duygusuna da katkıda bulundu.

Gerçekten de gözlerimiz İran’da ve kalplerimiz İran hapishanelerindeki savaşçıların kalpleriyle birlikte atıyor.


1)Şair ve belgesel yapımcısı Baktash Abtin, devlet aleyhine propaganda yapmakla ve ulusal güvenliğe karşı gizli anlaşmalar yapmakla suçlandı. 8 Ocak 2022’de beş yıl hapis cezasına çarptırıldığı hapishanede öldü. Kürt inşaat işçisi Heydar Ghorbani, ulusal güvenliği bozmayı amaçlayan bir örgüte üyelikle ve devlet aleyhine propaganda yapmakla suçlandı. Ölüm cezasına çarptırıldı ve 19 Aralık 2021’de idam edildi.




İranlı Tutuklu Şair Baktash Abtin’in Ölümü Üzerine

Editörün Notu: Aşağıdaki açıklama 10 Ocak 2022 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. İran’daki siyasi mahkumların özgürlüğüne dair yürütülen uluslararası kampanyaya sizler de katılarak bu büyük zulüm dalgasına karşı insanlık için mücadele edebilirsiniz.

Acil Durum Çağrısı için: https://www.freeiranspoliticalprisonersnow.org/more-languages/acil-cagri-turkce

Haber kaynağı için bkz: On the Death of Imprisoned Iranian Poet Baktash Abtin | revcom.us


Şair ve aktivist Baktash Abtin, 8 Ocak’ta İran’daki bir cezaevi hastanesinde yaşamını yitirdi. Baktash, İran Yazarlar Derneği’ndeki rolü nedeniyle 6 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

İran İslam Cumhuriyeti’ni eleştiren herhangi bir muhalefete kalkışmak, bireylerin hükümet güvenlik kurumları tarafından hedef alınmasına ve düzmece ulusal güvenlik suçlamalarıyla hapse atılmasına neden olmaktadır. Özgür ifade ve muhalefeti savunan uluslararası yazarlar örgütü PEN’in bir açıklamasını okuyucularımızla paylaşıyoruz:

“Hapsedilen İranlı şair, film yapımcısı ve 2021 PEN/Barbey Yazma Özgürlüğü Ödülü sahibi Baktash Abtin, COVID-19’a yenik düşerek Tahran’daki bir hastanede yaşamını yitirdi. Baktash Abtin’in tamamen önlenebilir ölümünün yasını tutarken bugün en büyük korkularımız gerçekleşti. COVID doğal bir katil, ancak Abtin’in ölümüne İran hükümeti her adımda yardım ve yataklık etti. Tahran’daki Evin hapishanesi, geçen yılın Eylül ayından bu yana haksız yere hapsedilmesi durumunu etkin bir ölüm cezası haline dönüştüren, virüsün devamlı olarak çok yüksek seviyede yayıldığı bir yerdi. Abtin tıbbi tedavi görmedi, hastalıkları göz ardı edildi ve zaman zaman yatağına zincirlendi…. [O] gerçek bir ifade özgürlüğü savunucusu ve İran edebiyat ve insan hakları topluluklarında kararlı bir liderdi. Bu cesur rol sonucunda hedefe konmaktan ne çekindi ne de saklandı. Abtin’i yetenekli bir şair ve sinemacı olarak, aynı zamanda cesur bir düşünür ve onurlu bir savunucu olarak hatırlayacağız.”

BAKTASH ABTIN’DEN ŞİİR

“Mesleğin nedir?” diye sordular.
“Şairim” dedim.

Güldü ve avuç içime damga bastı.
Hastaneye taburcu formunda
gardiyan mesleğimin “serbest” olduğunu yazdı

Güldüm
Bir mahkumun mesleği nasıl
“serbest” olur?

Seni düşünüyorum canım,
Şair olduğumu bilen
Seni sevmek
benim tam zamanlı mesleğim…