İran’daki Tüm Siyasi Mahkumlar İçin DERHAL Adalet ve Özgürlük Talep Ediyoruz!

Ekim 2020 ile birlikte İran İslam Cumhuriyeti’nin (İİC) acımasız rejimi tarafından İran’daki siyasi ve sosyal aktivistlere karşı yeni bir yaygın, kanunsuz ve meşru olmayan bir baskı dalgası başlatıldı. Tutuklananlar arasında işçi hareketi destekçileri, öğretmenler, öğrenciler, toplumda öne çıkan aktivistlerin aileleri, Bahai dini mensupları, gerici İİC’ye karşı uzun zamandır veya bir süredir mücadele yürüten çeşitli liberal, radikal ve devrimci muhalifler ve ezilen Kürt ulusu direnişçileri yer alıyor.

Bu tutsakların pek çoğu herhangi bir suçlama ya da yargılama olmaksızın hapishanede tutuluyor, en az bir kişi de (Tahran Öğretmenler Merkezi Sekreteri) “devletin güvenliğini hiçe sayan gizli anlaşma” ile suçlanarak iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Pek çok kişi bilinmeyen suçlamalar veya avukatlara erişim hakkı olmaksızın tutuklanmış durumda. Bu durum insan haklarının ve temel yasal haklarının ihlali anlamına geliyor. Tutuklular hapis cezasının, işkence, infaz ve ölümlerin yanı sıra şimdi de koronavirüs pandemisi ile yüzleşmek durumunda kalıyor. Bu siyasi tutuklulardan bazıları oldukça kötü bir namı bulunan, bir işkence ve ölüm merkezi olan Evin Hapishanesinde tek başlarına hapsedildiler; bu kişilere İİC tarafından sebepsiz yere el konulan Alman (ve diğer ülkelerden) pasaportları olan, çifte vatandaşlığı bulunan kişiler de dahil.

Bu baskınlar İran’ı sarsan Kasım 2019 ayaklanmasının birinci yıl dönümüne çok yakın bir zamanda gündeme geldi. İİC, İran içindeki bu isyanın anmasını planlayan direniş güçlerinden korkuyor. Muazzam enflasyon, yüksek işsizlik ve acımasız ABD yaptırımlarının getirdiği sert ekonomik gerileme sonucunda başlayan kitlesel protestolar, 2019’da İran genelinde 100-200 büyük ve küçük şehri sarmıştı. İslami rejim yalnızca toplu tutuklamalarla değil, aynı zamanda tazyikli suyla, göz yaşartıcı gazla, çatılardan ateş açarak, helikopterlerle ve polis güçleriyle de karşılık verdi. Bazı protestocuları yakın mesafeden veya kaçarken vurdular. Tahminlere göre çocuklar da dahil olmak üzere yüzlerce kişi katledildi, binlerce kişi yaralandı ve raporlar doğrultusunda yaralılarla dolup taşan hastanelerde insanlar tutuklandılar. İİC, protestoculara yönelik ölümcül saldırılarının gerçek kapsamını gizlemek için internet erişimini kesti.

Eğer İran’ın modern tarihi bize bir şey göstermişse, o da İran halkının baskıcı rejimlere karşı nesiller boyu sürdürdüğü önlenemez kahramanlık ruhudur. 1953’teki CIA darbesine direnen halk; ABD kuklası Şah Pehlevi’nin kanlı yönetimini 1979 devriminde devirmişti; sonrasında ABD’nin yardımıyla iktidarı ele geçiren bir teokrasiye karşı 40 yılı aşkın bir süredir defalarca ayaklandılar. 1988’de İİC on binlerce siyasi tutukluyu katletseler de, nesiller boyunca zorla dayatılan başörtüsü ve ortaçağ şeriat yasalarını reddettikleri için insanlar hapsedilip işkence görseler de direniş halen devam ediyor.

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo gibi ABD emperyalistlerinin, İran’daki halklara yaşattıkları acılar ortadayken konuşma hakları YOKTUR. Yıllarca süren şiddetli ABD yaptırımları, İran’da 80 milyondan fazla insanın bedenini ve ruhunu paramparça etti. Halkı yiyecek, ilaç, kitap, yakıt ve diğer günlük ihtiyaçlardan mahrum ettiler; bununla birlikte İİC’ye karşı herhangi bir muhalefeti “ABD emperyalizmine destek” olmakla suçladılar.

Trump/Pence faşist rejiminin İran’a yönelik son tehditlerine bir bakalım; Trump emriyle İranlı General Kasım Süleymani’nin Ocak 2020’de öldürülmesi ve şimdi de üst düzey İranlı nükleer bilimci Moshen Fakhrizadeh’in şüpheli cinayeti ABD’nin alçakça saldırılarından biridir. Bu eylemler, İİC’nin belirsiz “ulusal güvenlik” ve “yabancı müdahalesi” suçlamalarıyla kendi yönetimine karşı her türlü muhalefete karşı girişimlerini hızlandırabilir.

ABD ve İİC rejimlerinin kendi çıkarları var; ancak bu ülkelerin halklarının da ayrıca kendi çıkarları var. Hayatları ve itibarları ölümcül ve mutlak bir tehlike içinde olan İran’ın siyasi tutuklularıyla birleşmek ve onları savunmak dünyanın her yerindeki halkların çıkarınadır. Tüm sosyal ve politik hareketler arasında, ABD’deki halkların İİC tarafından yürütülen bu iğrenç baskıya ve ABD hükümetinin İran halkına çok daha korkunç acılar getirecek herhangi bir savaş hamlesine aktif olarak karşı çıkmada ve bu baskıya karşı tutuklularla birleşme konusunda özel bir sorumluluğu bulunmaktadır. İran’ın içinde ve dışındaki İİC’ye ve ABD’ye karşı tüm siyasi protestocuları destekliyoruz.

İranlı siyasi tutukluların acil adalet ve özgürlük çığlıklarının her bir yeni dalgasına katılıyoruz. Yeni zulümler ve ölümler gelmeden insanları kurtarabilmek için mücadeleye başlıyoruz. İran’daki tüm siyasi tutukluları her bir kodes boşalana dek derhal serbest bırakın.

****

Bu açıklama Carol Downer ve Dolly Veale (Kasım 2020) tarafından başlatıldı. Bu dayanışma bildirisini imzalamak, bu çabaya katılmak veya daha fazla bilgi almak için lütfen aşağıdaki adrese e-posta gönderin:

FreeIransPoliticalPrisonersNOW@gmail.com

Önerilen Dayanışma Eylemleri:

*Yukarıdaki beyanı onaylamanızı/imzalamanızı, dağıtmanızı veya medyaya ve üyesi olduğunuz kuruluşlara ulaştırmanızı tavsiye ederiz.

Daha fazla bilgi için FreeIransPoliticalPrisonersNOW@gmail.com adresinden bize e-posta gönderin.

*İnsan hakları çabalarının bir parçası olarak İran’daki bu siyasi mahkumların serbest bırakılması için insan hakları kuruluşları ve yasal kuruluşlarla (Uluslararası Af Örgütü, ACLU, Ulusal Avukatlar Birliği, vb.) irtibata geçin.

*İİC ve ABD’nin siyasi baskısını ve İran’daki diğer suçları ortaya çıkarmak için Zoom üzerinden ve Facebook’tan toplu film gösterimleri düzenleyin (Örnek: Taghi Amirani’den “Coup 53”, Jafar Panahi’den “Taksi”, Jeff Kaufman ve Marcia Ross’dan “Nasrin” vb.)

*Ayrıca 1988 yılında İran’da siyasi tutukluların katledilmesi üzerine şu kitabın okunması ve tartışılması organize edebilir:

“Bir Katliamın Sesleri: İran’da Anlatılmamış Yaşam ve Ölüm Hikayeleri”, 1988, Düzenleyen: Nasser Mohajer

*ABD’nin savaş girişimlerine karşı ve İranlı siyasi tutukluları desteklemek için İran’a karşı protestolara katılın. 10 Aralık – Uluslararası İnsan Hakları Günü’nde protestolara katılın, pankartlar hazırlayın ve kültürel etkinlikler düzenleyin.

*Alman hükümetinden Alman-İran çifte vatandaşlığı olan ve İran hapishanelerinde işkence odalarında yer alan insanları serbest bırakılmasını talep edin.

Alman Başkonsolosunun Los Angeles’taki iletişim bilgileri 6222 Wilshire Blvd, Unit 500, Los Angeles, CA 90048’dir. Telefon: +1 323 930 2703.

New York’ta 871 United Nations Plaza, New York, NY 10017. Telefon: +1 212 610 9700.

İran Dışişleri Bakanlığı’na protesto mektubunuzu yazın ve İran’daki Tüm Siyasi Mahkumların ŞİMDİ Serbest Bırakılmasını talep eden bir Twitter kampanyası başlatın!

Adres: Tahran Eyaleti, Tahran, Bölge 12, Emam Khomeyni Caddesi ، 11369 14811, İran

Telefon: +98 21 6115 0000

İran Dışişleri Bakanlığı (@IRIMFA_EN)

******

Avrupa Konseyi – İnsan Hakları Komiserliği Ofisi

67075 Strasbourg Cedex – FRANSA. Tel: +33 (0) 3 88 41 34 21 – Faks: +33 (0) 3 90 21 50 53

E-posta: commisioner @ coe.int @CoESpokesperson




Birlik Olup İran’daki Baskı Dalgasına Karşı Çıkmalıyız

İran’daki direnişçilerin destekçileri ve yoldaşları tarafından yazılıp sosyal medyada tekrardan paylaşılmıştır.

İran İslam Cumhuriyeti’nin tarih sayfaları atış mangaları, darağaçları ve oklarla tekrar tekrar yapılan cadı avları, terör, tutuklamalar, işkence ve idamlar ile doludur… Bu tarihin başka bir yüzü de var: tekrar tekrar, dalga dalga direniş, mücadele ardına mücadele: Bizim mücadelelerimiz.

“Bizim” mücadelelerimiz “onların” baskısına karşı yükselmiştir. Bizi ezmek istiyorlar. Ancak bizim onlara açık ve güçlü bir mesaj göndermemiz gerek: Sizin işlediğiniz suçları sessizce ve dizlerimizin üzerinde sineye çekmeyeceğiz. Kesin olmak gerekirse, bu rejimin safları çatışmalarla doludur. Ancak bizi ezmek istediklerinde bize karşı bir yumruk gibi birlikteler. Bizim de aramızda çeşitli şekillerde farklılıklar mevcut. Ancak onların baskısının karşısında birlik olmayı amaçlamak bir zorunluluktur.

Yakın zamanda, sadece birkaç hafta içerisinde birçok insana agresif biçimde saldırıp pek çoğunu hapse attılar, bilinmeyen sayıda sosyal ve politik aktivisti tutuklattılar. İsim vermek gerekirse tutuklananların sadece birkaçı: Shabnam Ashouri, Elvar Qolivand, Mehran Raouf, Nahid Taghavi, Khosrow Sadeghi Boroujeni, Loghman Pirkhezrayian, Neda Pirkhezrayian, Arash Johari, Bahareh Soleimani, Andisheh Sadri ve Somayeh Kargar, Mohammad Khani ve Hanif Shadloo, Ekim 2020’de iki haftalık bir süreçte tutuklanan kişiler. Dahası, ismi bilinmeyen çok sayıda insan da tutuklandı ve her gün işkence görüyor.

Yeniden vurgulamamız gerekiyor: Biz mücadele ediyoruz, çünkü mücadele etmek zorundayız. Mücadeleden kısa vadeli bir geri adımın durumu bizim için “daha olumlu” hale getireceği düşüncesi sadece bir illüzyon olur. Onların baskısı sürekli olduğundan, bizlerin mücadelesi ara sıra olamaz. Bizim tarafımızdan atılacak bir geri adım onlar tarafından atılacak iki ileri adımdır.

Çeşitli konularda farklı görüşlerimiz olabilir. Olaylar ve gelişmeler üzerine düşüncelerimiz ve bunlara yaklaşımlarımız konusunda çelişkide olabiliriz. Ancak bu baskıya karşı en küçük direniş kırıntıları da dahil her tür direnişi desteklememiz gerektiği gerçeğinden daha açık olan hiçbir şey yoktur. Bu direnişte herhangi bir şekilde “kenarda beklemek” mantıklı değildir, korkakçadır ve herkes ve her haklı direniş için korkunç sonuçları olacaktır. Türü fark etmeksizin baskıya karşı mücadele etmeliyiz ve mücadele eden her direnişçiyi ve aktivisti desteklemek için birlik olmalıyız.

Bu direnişçilerin ve aktivistlerin bazılarının adlarını biliyoruz, ancak pek çoğunun da adını bilmiyoruz. Bu mücadelecilerin bazılarıyla konuşup birlikte yürüdük ancak başkalarıyla bunu yapmadık. Bazılarıyla düşüncelerimizi paylaştık, birlikte öfkelendik, hırslandık, birlikte sloganlar attık, güldük, ağladık, birlikte sevindik ve şarkılar söyledik, fakat pek çoğuyla da tanışmadık. Pek çoklarını tanımıyor olsak da, bazılarıyla geçirdiğimiz en karanlık ve en uzun gecelerde birlikte kötülüklerle dalga geçtik. Bazılarını yakından tanıdık, ancak pek çoğunu tanımıyorduk. Aslına bakarsanız, belki de hiçbirini yakından tanımadık, belki de onları bir kere bile görmedik. Fakat onların hepsi bizim halkımız.

İran’daki aktivistlerin ve direnişçilerin gördüğü her tür işkence, hapsedilme ve baskıya karşı birlik olmamız zorunludur ve hepimizin haklı mücadelelerinin güçlenmesi anlamına gelecektir.

Kafesi Yakın Kuşları Özgür Bırakın! @burn_the_cage instagram

İran’daki Siyasi Mahkumları Özgür Bırakın!