Kadınların Kurtuluşu İçin Mücadelenin Stratejik Önemi

Editörün Notu: Okumakta olduğunuz makale, Bob Avakian’ın Yeni Komünizm kitabından alınmıştır.  Eserin tamamına şu linkten ulaşabilirsiniz: http://elyayinlari.com/kitap-magazasi/yeni-komunizm/


Kadınların ezilmesi ve onların kurtuluşu için verilen mücadele, tüm boyutlarıyla, hem bu ülke içinde hem de bir bütün olarak dünyada stratejik bir sorun olarak, her türlü baskı ve sömürünün kökünü kazıma ve bütün insanlığın kurtuluşu için yürütülen genel mücadelede hayati bir önem oynayabilecek ve oynaması gereken bir şey olarak görülmelidir. Bundan BAsics 3:22’de bahsedilmektedir1 ve Çözülmemiş Çelişkiler, Devrimin İtici Güçleri metninin 3. Kısmında daha kapsamlı bir şekilde ortaya konulmuştur. 2

Bu metinde söylenen şey, günümüzün dünyasında önümüzde duran bir şeyin, kadınların ezilmesine bağlı olan çelişkilerin giderek daha fazla telaffuz edilir ve giderek keskin hale gelmesi olduğudur. Bu kısmen, küreselleşmiş kapitalizmin işleyiş biçiminden kaynaklıdır. Bunu şöyle ifade edelim: Dünyanın pek çok kısmında proletaryanın sömürülmesi çok önemli bir düzeyde, kadınların sömürülmesidir. Bütünüyle böyle değilse de, çok önemli bir düzeyde böyledir.

Bu durum, kadınların ezilmesinin geleneksel biçimlerinden bazılarıyla çatışan bir nesnel faktördür. Dünyadaki köktendinci güçler, çekirdekleri itibariyle gerici, katı patriyarkal güçlerdir; eğer onları tanımlayacak bir şey varsa öncelikle budur. Ve bu gerici köktenciliğin bu denli büyük bir olgu haline gelmesinin sebeplerinden biri, giderek daha fazla sayıda kadının dışarıya çıkması ve önemli bir kısmının proleterler olarak sömürülmesiyle, koşullarda meydana gelen çarpıcı değişimdir. Üçüncü Dünya’daki pek çok ülkede köylülüğün önemli bir bölümü yerinden sökülmüş, kentlerdeki gecekondu mahallelerine fırlatılmıştır. Burada da Devrim Yapmak ve İnsanlığı Kurtarmak’ın 2. kısmının başındaki altı paragrafta vurgulanan şey devreye girer: Sistemin işleyişinin sonucu olarak neyin geleceği ve öteki sınıf güçlerinin ne yapacağı da dahil olmak üzere, dünyada olan farklı şeylerden kaynaklanacak olanların hepsini bilemezsiniz -bunun yol açabileceği değişimleri tam olarak öngöremezsiniz- ancak öteki sınıf güçlerinin durumun üzerinde çalışırken ne yaptığı da dahil olmak üzere tüm bunların üzerinde çalışmanız gerekir. Pek çok Üçüncü Dünya ülkesinde daha geniş orta sınıf güçlerin oluşması bile -Çin’de, Hindistan’da veya başka yerlerde, hatta emperyalizmin bu denli yağmaladığı pek çok Afrika ülkesinde bile halen orta sınıflar, birkaç on yıl önce olmayan bir biçimde gelişiyor- kendi başına çelişkilidir. Bu durum bir yandan, komünist devrim açısından bir soruna sebep olmaktadır. Orta sınıfları, en azından kayda değer bir derecede kazanmamız gerekir, ama lanet olsun ki bu kısa vadede gerçek bir sorun olabilir! Söylediklerimin ruhunu anlıyorsunuz. Her durumda, pek çok Üçüncü Dünya ülkesinde orta tabakanın kayda değer düzeyde büyümesi meselesi çelişkilidir ve bu sadece genel anlamda değil, aynı zamanda daha özel olarak kadın sorunuyla ilgili olarak da böyledir, zira örneğin orta tabakada çok daha fazla eğitimli kadın olacaktır ve bu, kadınların ezildiği pek çok geleneksel biçimle keskin bir şekilde çatışan bir durumdur. Hindistan’daki toplu tecavüzler gibi korkunç şeylerin veya başka korkunçlukların nedenlerinden biri, bu değişimlerin özel olarak ataerkil baskı da dahil olmak üzere geleneksel baskı biçimlerinin altını oyması ve bunlara meydan okumasıdır. Fakat herhangi türden bir devrimci dönüşüm olmamıştır. Bu yüzden, bu mesele son derece patlamaya hazır bir duruma yol açmaktadır.

Ardından bu ülkenin içine bakabilirsiniz: ekonominin değişen doğasıyla, çok sayıda kadının daha düşük tabakalarda, daha düşük ücretli işlerde çalışmasıyla beraber, daha da fazla sayıda kadın profesyonelin, orta sınıftan bizzat çalışan kadının, üniversite mezunu kadının vb. olduğuna işaret edildi. Bu türden şeyler birkaç on yıl öncesine göre büyük ölçüde farklıdır. Ve bunun da çok çelişkili sonuçları vardır. Bir yanda, bütün bu kişisel güçlenme ve “kendi girişimime başlayayım, yahut bir işletmede yönetici pozisyonuna gelip erkekler kadar zalim olmanın nasıl olduğunu öğreneyim” diyen kadınlar var. Diğer yanda ise bu durum bu ülke de dahil olmak üzere geleneksel ilişkilerle çarpışıyor ve bütün bu köktenci deliliğin, bu örnekte Hıristiyan faşist köktenciliğin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynuyor. Örneğin kürtaj hakkına yönelik saldırıyı bir düşünün. Tabii bundan bahsederken, gerçekten vurgulamamız gereken bir şey de var: bu ortaçağ fanatikleri kürtaja karşı çıktıkları gibi, doğrudan doğruya doğum kontrolüne de karşı çıkıyor. Daha arka planda kalan, ama gerçekten önemli olan bu örnek, burada gerçekte söz konusu olanın ne olduğunu gayet iyi ortaya koyuyor. Bu nokta daha önce belirtilmişti, ama ben doğum kontrolüne ve kürtaja karşı olmanın “bebeklerin öldürülmesiyle” kesinlikle ilgili olmadığını, bunun kadınların tâbi kılınması ve onlara kuluçka makineleri ve cinsel objeler olarak bakılmasıyla ilgili olduğunu keskin bir şekilde ortaya koyduğunu dikkatinize sunmak istiyorum.

Fakat buradaki esas noktaya dönmek gerekirse, özel olarak kadınları etkileyen ve kadınların ezilmesinin geleneksel biçimlerine karşı olan önemli toplumsal değişimler arasındaki çelişkiler keskin bir ifade bulmaktadır; ve bu sorun kadınların ezilmesi ve kurtuluşları için mücadele sorunu- nesnel olarak kendini, çok daha fazla ifade edilen bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu meselenin çok daha büyük çapta, proleter devrimin önemli bir parçası olarak ele alınması gerekir: kendi başına önemli bir mücadele olduğu gibi, aynı zamanda, temel anlamda, nihai amacı hiçbir baskı ve sömürü biçiminin olmadığı komünist bir dünya olan komünist devrimin hayati bir parçası olarak ele alınması gerekir.

Dünya çapında ve bu ülkede kadınlara yapılan muameleye bir bakın. Bu ülkede devamlı olarak kadınların alçaltılmasıyla karşı karşıya kalmadan yaşayamazsınız. Yaygın cinsel saldırılara ve kadınların cinsel yönden alçaltılmasına, yahut ne zaman çocuk sahibi olacaklarını, hatta olup olmayacaklarını belirleme hakkı gibi temel bir şeye yönelik saldırılara ilave olarak, çocuk yetiştirmeye bakın. Değişimlerin meydana gelmesi, bu ülkede çok sayıda bekar kadının da doğum yapması sonucunda, bu durumlarda çocuk bakımının sorumluluğunu kimin alacağı açıktır. Bir koca ile eşinin olduğu aileler içinde de halen büyük çoğunlukla çocuklarla ve ev işleriyle ilgilenenler, çoğu aynı zamanda evin dışında da çalışan kadınlardır. Bu yalnızca yüzeysel bir olgu, yahut salt geçmişteki aile ilişkilerinin bir “kalıntısı” değildir; üretim tarzıyla ilgili meseleye geri dönerek belirtmek gerekirse, bu durum kökleri, meta haline getirilen emek gücünün başka sermayelerle rekabette sermaye biriktirmenin aracı olduğu meta üretimi ve değişimi ilişkisinden doğan ve derinlere kök salmış ataerkil ilişkilerde yatmaktadır ve genel olarak bu ilişkilerin parçasıdır. Bütün bunların bu sistem içindeki varlığı tesadüfi değildir. Bu sistem içindeki reformlarla veya daha “aydın insanların” otorite mevkilerine gelmesiyle ortadan kaldırılamaz. Bu sistemin temel ilişkilerine ve dinamiklerine dair bilimsel bir tahlil, kadınların ezilmesinin bu sistem içinde neden ortadan kaldırılamayacağını güçlü bir şekilde gösterecektir.

Birkaç düşünce deneyi, bu temel noktanın görülmesini sağlamaya yardımcı olabilir. Bu sistem altında geleneksel aileyi ortadan kaldırabilir misiniz? Ve eğer bu aileyi ortadan kaldırırsanız, özel mülkiyetin mirası gibi şeylerle nasıl baş edeceksiniz? Yahut aileyi korurken bu sistem altında kadınların ezilmesine nasıl son vereceksiniz? Bunlar kendi kendimize boğuşmamız gereken, ama aynı zamanda başkalarına da sormamız gereken sorulardır. Eğer bu baskıları sonlandırma konusunda ciddiyseniz, bunları bu sistem altında yapıp yapamayacağınızı konuşalım. Gerçeklik şu ki, yapamazsınız. Fakat bunu salt söylemek ve bir dogma gibi ortaya koymak yerine, onları ihtiyaç duyduğumuz genel devrimde öne çıkarmamızın hayati bir parçası olarak çok daha fazla insanı bu anlayışa kazanabilmemizi sağlayacak gerekli zemini elde edebilmemiz için, bunun gerçekten neden böyle olduğunu kavrayacak şekilde çalışmamız gerekir.

Bu sorunu bir kenara itmeye çalışacak, yahut onu tali bir yere yerleştirecek bir komünist devrim olmayacaktır. Bunun yalnızca bir manevi kanaat olarak değil -ki böyle de olması gerekir- aynı zamanda stratejik düşünceler olarak anlaşılması gerekir. Elbette kadınların kurtuluşunun önemli bir boyut olmadığı bir devrim amacı olmamalıdır, ama bunun ötesinde, bu hiçbir durumda mümkün de değildir: bu noktayı yaptığınız her şeyin ön sıralarına yerleştirmeden komünist devrim yoluna ciddi bir şekilde giremezsiniz.

Yine bu noktada da, popülizmin veya yüzeysel bir olgunun peşinden gitmiyoruz. Herhangi bir verili zamanda insanların ne düşündüğüne veya ne yaptığına göre hareket etmiyoruz. Kadınların ezilmesinin çok derin bir unsuru olduğu bu sistemin temelindeki çok derinlere kök salmış çelişkilere bakarak ve onları tahlil ederek hareket ediyoruz. Tam içinde bulunduğumuz anda, bu çelişkinin etrafında olması gereken türden bir kitle devinimi ve mücadelesi yok. Ancak bu, bunun derinlere yerleşmiş bir çelişki olmadığı anlamına gelmez. Bunun anlamı, ihtiyaç duyulan türden kitle mücadelesinin etrafında şekilleneceği başka çelişkilerin de olduğu ve bunların da nihai amacı komünizm olan genel devrimci mücadeleye bağlanması gerektiğidir. Bu stratejik açıdan çok elverişlidir. Kısa vadede elverişsiz olan boyutları bulunan pek çok çelişkiye bağlıdır, ama genel ve stratejik açıdan çok elverişlidir. Eğer toplumda, nefes alma ve insan gibi yaşama temel ihtiyacını yalnızca komünist devrimle sağlayabilecek bir gruptan bahsedecekseniz, bunun kadın kitleleri kadar geçerli olduğu bir başka grup yoktur.


1  BAsics 3:22 “Bir tanesi hariç tutarak bütün zincirleri kıramazsınız. Erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısını sürdürmek istiyorsanız, sömürü ve baskıdan kurtulmak istediğinizi söyleyemezsiniz. Bir yarıyı diğer yarıya köle halde tutarak insanlığı kurtarmak istediğinizi söyleyemezsiniz. Kadınların ezilmesi bütünüyle, toplumun efendiler ve köleler, sömürücüler ve sömürülenler arasında bölünmesine bağlıdır ve bu türden koşulların sonlandırılması, kadınların tam kurtuluşu olmadan imkansızdır. İşte tüm bu nedenlerden ötürü kadınlar, yalnızca devrim yapmakta değil, aynı zamanda tam manasıyla bir devrimin olmasını sağlamada muazzam bir role sahiptir. Kadınların öfkesi, proleter devrim için kuvvetli bir güç olarak açığa çıkarılabilir ve çıkarılmalıdır.” BAsicsBob Avakian’ın Konuşma ve Yazılarından.

2  Bob Avakian, Çözülmemiş Çelişkiler, Devrimin İtici Güçleri, 2009 sonbaharında yapılan bir konuşmanın yayına hazırlanmış bant çözümü. revcom.us sitesinde mevcut.




Trump’ın Ukrayna Savaşındaki Yön Değişiminin Arkasındaki Kanlı Emperyalist Hesaplar

Editörün Notu: Okumakta olduğunuz yazı 24 Şubat 2025’te revcom.us sitesinde yayınlanmıştır. Yazının öneminden dolayı çevirisini, siz okurlarımızla paylaşıyoruz. Kaynağından okumak için tıklayınız.


Üç yıl önce bu ay, Rusya Ukrayna’yı işgal etti ve kanlı, ezici bir savaş başlattı. Bu savaşta yüz binlerce insan öldü ve çok daha fazlası da ağır yaralandı ya da sakat kaldı. Ancak Rus işgalinin başlangıcındaki kısa bir dönem dışında, bu savaş esas olarak Ukrayna halkının ulusal kurtuluş mücadelesi OLMADI. Bunun yerine, ABD ve Avrupa Ukrayna’ya 300 milyar dolardan fazla silah akıttı ve bunu bir vekalet savaşına dönüştürdü yani ABD ve Rusya’nın dünyanın bölünmesi ve yağmalanması için düello yaptığı bir arenaya. (Bunun nasıl ve neden böyle olduğuna dair belgeler için buraya ve buraya bakabilirsiniz).

Ukrayna’nın Kherson kentindeki çok katlı bir apartman 20 Şubat 2025’te Rus saldırısı sonucu ağır hasar gördü. Fotoğraf: AP

Geçtiğimiz iki hafta içinde Donald Trump bu politikayı tersine çevirdi. Trump, Rusya ile doğrudan müzakerelere başladı. Ukrayna’yı bunların dışında bıraktı ve lideri Voloydymr Zelensky’ye saldırmaya başladı. Bu tür bir değişim, nedenine ilişkin her türlü spekülasyona yol açtı. Ancak şimdilik bu konuda bilinmesi gereken üç önemli şey var:

  1. Bu savaş, ABD ve Rusya gibi rakip emperyalist güçlerin emperyalist amaçlar peşinde koştuğu haksız bir vekalet savaşı olmuştur. Rusya’nın işgali emperyalist ve haksızdı. Ancak bunun öncesinde ABD’nin yıllar boyunca gerçekleştirdiği saldırgan hamlelerin üstü örtülmüştür. 1990’ların başında ABD, Rusya ile Doğu Avrupa’da Rusya’ya sınırı olan ülkeleri ABD liderliğindeki askeri ittifak NATO’ya dahil etmeme konusunda bir anlaşma yaptı. 2014 yılında ABD, Rusya’ya dost olan seçilmiş bir Ukrayna hükümetini devirmek için perde arkasında komplo kurdu. Bu noktada ve o zamandan beri artan bir şekilde Ukrayna’nın NATO’ya katılması için hamleler yapıldı. Rusya, ABD’nin “arka bahçesi” olarak gördüğü Meksika’nın rakip bir emperyalist askeri ittifaka katılması için saldırgan hamleler yapsaydı ABD’nin ne yapacağını bir düşünün! Rusya Ukrayna’yı işgal ettiğinde, ABD Ukrayna’yı Rusya’nın kanını kurutmaya yetecek kadar silahla donatarak bunu değerlendirdi.

 

  1. Trump’ın “barış saldırısı”, ABD’nin emperyalist amaçları olan gezegen üzerindeki hakimiyetini sürdürme hedefinden kopmuyor… Aynı amacı farklı bir şekilde hedefliyor. Bunun daha büyük bir stratejiye nasıl uyduğunun daha fazla araştırılması ve analiz edilmesi gerekiyor. Şu an da Rusya, kendisi de küresel bir emperyalist güç olan Çin ile yakın müttefik. Ukrayna’daki savaş ve ABD/NATO ittifakının Rusya’yı ekonomik olarak izole etme ve kırma girişimleri Rusya’yı Çin’e daha da yakınlaştırdı. Hem Biden hem de Trump, Çin’i ABD’nin dünya egemenliğine yönelik başlıca tehdit olarak görüyor. Ve yönetici sınıfın her iki tarafı da -Demokrat ve Cumhuriyetçi- bu kanlı egemenliği sürdürmeyi amaçlıyor.

Ancak Trump’ın Ukrayna’yı bir kenara bırakıp Putin’e yaklaşması ve geçtiğimiz hafta JD Vance gibi yalakalarına NATO’nun Münih’teki yıllık konferansında Fransa, Almanya, İngiltere gibi NATO askeri müttefiklerine hakaret etme talimatı vermesinde görüldüğü gibi, bu rekabetin nasıl sürdürüleceği konusunda keskin farklılıklar var. Tüm bunlar yakından izlenmelidir. Bunun olası sonucu -nükleer güçler arasında küresel bir savaş- devasa ve korkunçtur.

  1. Ukrayna hükümeti bu anlaşmada acımasızca bir kenara itildi ve Trump bir gangster gibi lideri Zelenski’ye saldırırken ödeme olarak Ukrayna’nın maden zenginliğinin yarısını talep etti. Son üç yıl boyunca Biden Zelenskiy’i “kahraman bir demokratik lider” olarak yüceltti ve Zelenski Kongre önünde “iki partili birliğin” büyük bir gösterisi olarak müjdelenen bir konuşma yaptı. Ancak tüm bu saçmalıklara rağmen, ABD bu savaşta her zaman söz sahibi oldu ve savaşı kendi emperyalist çıkarları için kullandı. Biden ve NATO, Zelenskiy ile bir langırt makinesi gibi oynayarak, yardımı Rusya’nın kanını akıtmaya yetecek ama bir dünya savaşını kışkırtacak kadar fazla olmayacak şekilde ayarladı ve yüz binlerce Ukraynalıyı ABD’nin emperyalist amaçları uğruna kurban etti.

Ancak, Biden’ın da itiraf ettiği gibi, bu ayarlamaların kusursuz olmadığı anlaşılmalıdır; 1 ve ABD’nin tüm insanlığın yok olmasına yol açabilecek bir üçüncü dünya savaşını göze almış olması, inanılmaz bir caniliğin kanıtıdır.

Bob Avakian, kısmen bu savaşa ve savaşın kökenindeki çılgınlık ve insanlık dışılığa tepki olarak şunları söylemiştir:

Artık bu emperyalistlerin dünyaya hükmetmeye ve insanlığın kaderini belirlemeye devam etmelerine izin veremeyiz. Mümkün olan en kısa sürede devrilmeleri gerekiyor. Ve insanlığın bu şekilde yaşamak zorunda olmadığı bilimsel bir gerçektir.


DİPNOTLAR:

  1. Ekim 2022’de Demokratların düzenlediği bir bağış toplantısında Biden şu uyarıda bulunmuştur: “Küba Füze Krizi’nden bu yana ilk kez, eğer işler bu şekilde devam ederse, nükleer silahların kullanılmasına yönelik doğrudan bir tehditle karşı karşıyayız.” “Kennedy ve Küba Füze Krizinden bu yana Armageddon (kıyamet) ihtimaliyle karşı karşıya kalmamıştık.” Aynı hafta içinde Rusya’nın Ukrayna’da taktik nükleer silah kullanma tehdidine atıfta bulunan Biden, “Taktik nükleer silahı kolayca kullanıp Armageddon’a yol açmamak diye bir şey olduğunu sanmıyorum” yorumunda bulundu.

Biden, Putin’in nükleer tehdidini tanımlarken Küba Füze Krizi’ne atıfta bulundu, Reuters, 6 Ekim 2022. (ingilizce)

 




2025: Yeni Bir Yıl, Yeni Zorluklar, Son Derece Gerçek Korkunçluğun Karşısında Eşi Benzeri Görülmemiş Pozitif Bir Yolda İlerlemek

Editörün Notu: Okumakta olduğunuz yazı Bob Avakian’ın 2025 yeni yılı vesilesiyle yapmış olduğu açıklamanın çevirisidir. Konuşmanın videosu yazının sonunda mevcuttur.


Birinci Nokta: Trump 2025 sadece başkanlık yapacak bir sonraki hükümetten ibaret değildir. Bu faşizmdir: kapitalizm-emperyalizm sisteminin dünyanın en güçlü kapitalist-emperyalist ülkesinde bilim karşıtı Hristiyan köktenci delilikten güç alan; ırkçı, göçmenleri hedef alan, kadınlara ve LGBT’ye nefret kusan MAGA deliliğini güç kullanarak dayatmak için hamlelerde bulunan; sınırsız bir kapitalist yağma ve çıplak bir emperyalist yayılmacılık ortaya koymaya kararlı; herhangi muhalefeti veya direnişi şiddetle bastırmaya hazır, gizlenmeyen -açıkça ve agresifçe baskıcı ve ezici- diktatörlüğüdür.

Bize sürekli söylenenin aksine, bu faşizmi seçenler “Amerikan halkı” değildir. Bölünmemiş, bütün bir “Amerikan halkının” varlığı söz konusu değildir, bu ülkenin içerisinde “iki ülke” vardır.

Bu ülkenin içerisindeki “iki ülke” gerçek bir anlamda kölelik ve soykırım temelinde Amerika sözde “Birleşik” Devletleri’nin başlangıcından bu yana var olmuş temel ayrımın bir uzantısıdır.  Bu ayrım bu ülkenin tarihi boyunca hiçbir zaman çözülmemiştir: ne 1860’lardaki İç Savaş’la, ne de 1960’lar ve onu takip eden yıllardaki değişimlerle.

Önceden de söylediğim gibi, İç Savaş dönemindeki kölelik savunucusu Konfederasyon ile Amerika’yı tekrardan açıkça, agresifçe beyaz üstünlenmeci, erkek üstünlenmeci ve anti-LGBT yapmakta kararlı olan günümüzün faşizmi arasında direkt bir bağlantı vardır.

Bütün bunlar 111 numaralı sosyal medya mesajımda vurguladığım üzere şimdi “Trump/MAGA faşizmini ‘meşru’ olarak görmenin ve Demokrat Parti liderleri ve diğer ‘ana akım’ hâkim sınıf temsilcilerinin halkı sevk ettikleri şekilde bu sistem altında ‘şeylerin işleyiş biçiminin’ sınırları içerisinde kalmanın zamanı olmamasının” sebebidir. Şimdi Trump/MAGA faşizm canavarı momentum kazanıp halk kitlelerini ezip geçerken içine kapanmanın ve “kendine dönmeye” çalışmanın zamanı değildir. Şimdi, Trump/MAGA faşizmine karşı aynı öfkeyi paylaşan diğer herkese ulaşma, kolektif eyleme geçme ve herkesin iyiliği için (bu faşizmi yenmek için) fedakâr bir mücadeleye girişme zamanıdır.”

Şimdi, tamamen konsolide olmadan, ileride de konsolide olmasını engelleyecek şekilde bu faşizme karşı birlik olunabilecek herkesle birlik olup kararlı bir mücadele verme zamanıdır. Bu hareket Trump’ın ülkeyi yönetmeyi ve faşist programını uygulamayı başaramayacağı seviyede eşsiz bir siyasi kriz yaratmak için son derece kitlesel ve güçlü olmayı amaçlamalıdır.

İkinci Nokta: Bu faşizm, bizzat doğası gereği sürekli olarak en “bilgili insanların” dahi inanmaya sürüklendiği seviyenin çok daha ötesinde korkunçluklar yaratan kapitalizm-emperyalizm sisteminden doğmuştur.

Revcom.us sitesinde “American Suçları” serisi başlangıçtan günümüze kadar bu ülkenin hâkim güçlerinin büyük, kanı donduran suçlarından yüz tanesini incelemektedir [“Amerikan Suçları” olarak bunların çevrisi yenikomunizm.com içerisinde mevcuttur -Ç.N.]. Sosyal medya mesajlarım, revcom.us ve YouTube RNL – Revolution, Nothing Less! Show [Devrim, Daha Azı Değil!] üzerinde sürekli olarak bu ülkeyi yöneten ve dünyanın tamamını egemenliği altına almış kapitalizm-emperyalizm sisteminin temel doğası ve dinamikleri üzerine bilimsel analizler yapılmaktadır: Neden bu sistemin reforme edilemeyeceği, gerçek bir devrim ile tamamen ortadan kaldırılması gerektiği; neden şimdi devrimin acil ihtiyaç olmanın yanı sıra çok daha da mümkün hale geldiği “nadir zamanlardan” olduğu; nasıl bu devrimin temelden farklı ve çok daha iyi bir sisteme ilerleteceği; tüm bu gerçek ve gittikçe artan korkunçluklara karşı bu devrim için aktif bir biçimde çalışmak için zamanı nasıl ele alabileceğimiz ve daha niceleri.

Şimdi iktidarı eline almak için hareket eden Trump/MAGA faşizmi, tüm bu sistemin ve bu ülkenin tüm tarihinin topraklarından yeşermiş ve bu korkunçluğu çok daha fazla ve çok daha direkt yollarla öne sürecektir. Aynı zamanda bu sistemin bir bütün olarak temel doğası ve dinamikleri de halk kitlelerini korkunç acılara tabi tutmakta, çevreyi gittikçe artan bir hızla yok etmekte ve nükleer silah sahibi emperyalist ülkeler ABD ile rakipleri Rusya ve Çin arasında topyekûn savaş tehlikesini tırmandırmaktadır.  

Önceden keskin bir biçimde söylediğim şey şimdi daha da acil olarak belli olmaktadır:

Bu emperyalistlerin dünyaya hükmetmelerine ve insanlığın kaderini belirlemelerine daha fazla izin veremeyiz. En hızlı şekilde alaşağı edilmeleri gerekmektedir.

Üçüncü Nokta: Temelden farklı bir sistem ile tamamen yeni bir yaşam biçimi mümkündür.

Dünyanın bütün bu gerçek korkunçlukları ile olduğu şekliyle devam etmesi için hiçbir iyi sebep yoktur.

  1. Dünya Savaşının büyük ölüm ve yıkımlarının ötesinde, 1945’te bu savaşın bitmesinden bu yana temel olarak dünyanın ve özellikle de yoksul ülkelerin kapitalizm-emperyalizmin boyunduruğuna alınması (ve ABD’nin “bir numaralı” emperyalist yırtıcı olması) sebebiyle 500 milyondan fazla çocuğunaçlık ve önlenebilir hastalıklardan gereksiz yere ölmüş olmaları için hiçbir iyi sebep yoktur.

Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişinin aç kalması, düzgün barınmaya, sağlık hizmetlerine ve diğer temel ihtiyaçlara sahip olmaması veya sürekli olarak bu ihtiyaçlarını karşılayamayacak olma korkusu altında yaşaması için hiçbir iyi sebep yoktur.

Bu sistemin temel olarak sorumlusu olduğu bitmek bilmeyen savaşlar ve hızlanmakta olan çevresel yıkım için hiçbir iyi sebep yoktur.

Baskın kültür ve düşünüş biçimlerinin katliamcı, baskıcı ilişkileri güçlendirmeye hizmet ederken bunun hiçbir pozitif alternatifinin bulunmadığı şeklindeki saçma fikri insanların kafasına sokması için hiçbir iyi sebep yoktur.

İnsan toplumunun efendiler ve köleler olarak ikiye ayrılmış olduğu, halk kitlelerinin zincirlendiği, dövüldüğü, tecavüze uğradığı, katledildiği ve bilgisizlik ve acı içine gömüldüğü bu uzun gecenin devam etmesi için hiçbir iyi sebep yoktur.

Bunların tamamı için hiçbir iyi sebep yoktur, ancak bir temel sebep vardır: dünyanın ve halk kitlelerinin hala bu kapitalizm-emperyalizm sisteminin egemenliği altında yaşamaya zorlandıkları hakikati vardır.

Bu sistem tamamen absürt -suçlu ve canavarca absürt- ve tamamen miadı dolmuştur: tarihi çoktan geçmiş halde, insanlık için herhangi pozitif bir ilerlemeye sebep olabileceği zamanın çok ötesindedir ve aksine insanlığın bütün bu delilikten, suçtan ve gereksiz acılardan kurtarılmasının önünde direkt bir engeldir. ABD’de ve diğer ülkelerde faşizmin yükselişi bu sistemin tamamen miadı dolmuş doğasının ve insanlığın tümü için yükselmekte olan bir tehlike arz ettiğinin göze batan bir işaretidir.

Bu canavarca sistemin ötesine geçmenin gittikçe daha da acil hale geldiği bir noktada bulunmaktayız: İnsanların sadece bireysel olarak yaşamlarını sürdürebilmek için mücadele etmek zorunda olduğu, herkesin diğerleri ile rekabet ve çatışma içinde olmaya itildiği ve her yerde halk kitlelerinin miadı dolmuş baskı ilişkileri tarafından zincirlendiği ve aynı zamanda insanlığın geleceğinin ve bizzat varlığının gittikçe artan bir tehdit altında kaldığı bir durumdan öteye gitmek acil önem taşımaktadır.

Şimdi bütün bunların ötesine geçmek mümkündür.

Tamamen farklı bir yaşam biçimi mümkündür: Toplumu örgütlemenin tamamen farklı bir yolu, radikalce farklı bir ekonomik temel ve siyasi sistem, insanlar arasında özgürleştirici ilişkiler ve seviyeyi yukarı çeken bir kültür ve bütün bunların halk kitlelerinin temel ihtiyaçlarını karşılama ve onların en yüce çıkarlarını gerçekleştirme adına şekillendirilmesi mümkündür. Bu hem geniş kapsamlı hem de somut bir biçimde yazmış olduğum Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet İçin Anayasa (Tasarı Önerisi) (yenikomunizm.com içerisinde bu çeviriye erişilebilir) içerisinde öne sürülmüştür. Bu Anayasa (Tasarı Önerisi) içerisindeki içinde yaşayabileceğimiz tamamen özgürleştirici şekle ışık tutan temel noktaların özetleri Tamamen Yeni Bir Yaşam Biçimi, Temelden Farklı Bir Sisteme İhtiyacımız Var ve Bunu Talep Ediyoruz beyanında bulunmaktadır.

Bunu gerçekleştirmeye girişen devrimcilerin örgütlü  saflarına katılmak, İnsanlığın Kurtuluşu İçin Devkom Birlikleri’nin (Devrimci Komünist) bir parçası olmak, bu devrim için aktif ve acil bir biçimde çalışmak, sadece kendimiz için veya küçük bir grup veya oluşum için değil, tüm insanlığın kurtuluşu için hayatımızı öne sürmek: bu gerçekten uğruna yaşanmaya ve hayatınızı adamaya değer bir şeydir.

Dördüncü Nokta –Kritik Önemdeki Son Nokta: Bu sistemin sınırlarının dışına çıkmak, onun katliamcı güçlerinin baskısını kırmak; devrim sadece acil bir ihtiyaç değildir aynı zamanda mümkündür de.

Bu ülkede bu sistemin faşist bir rejimi iktidara getirme şeklindeki ekstrem ifadeye büründüğü gerçeği bu sistemin bir bütün olarak tamamen çürümüş ve gayrimeşru doğasının ve bu ülkedeki hâkim sınıfların artık nesillerdir devam eden şekilde birlik içinde bir hâkim sınıf olarak yönetmeye devam edemeyeceğinin bir ifadesidir. Tabi ki Demokrat Parti, Trump/MAGA faşizmi ile birlikte çalışmaya ve herkesin onu kabul etmesini sağlamaya çalışacaktır ki diğer suçlarının yanı sıra faşizme de neden olan bu korkunç sistemin hakimiyetinin istikrarı devam ettirilsin. Ancak gerçek şudur ki bu ülkede ve genel olarak dünyada çelişkiler ve çatışmalar büyük aksamalara ve patlamalara sebep olarak bu sistemin istikrarına zarar vermeye devam edecektir ve bu gittikçe daha yoğun hale gelen durumda büyüyen, bilinçli, kararlı ve kendini adamış binlerden oluşan devrimci güçler bilimsel bir temelde çelikleşerek milyonlarca insandan oluşan kitlelere bu deliliğe son vermek ve çok daha iyi bir şeyi gerçekleştirmek için gereken özgürleştirici devrim için önderlik etmenin, gerekli temeli hazırlamakta bütün zorlukların üstesinden gelmenin gerekliliklerine sahip olabilecektir.

Şimdi devrimin daha mümkün hale geldiği nadir zamanlardandır.

Bu nadir zaman boşa harcanmamalı, çöpe atılmamalıdır. Acilen ve aktif bir biçimde gerçekten özgürleştirici bir devrim yapmak için bundan faydalanılmalıdır…

Bu nadir zamanın sonucu bir veya diğer taraftaki bu sistemin acımasız dayatıcılarına ya da bir veya başka şekilde insanları bu baskıcı sistemin sınırlarının dışına götüremeyecek, götürmeyecek veya bu sınırların dışına bakmayacak herhangi bir güce bırakılamaz. Bunu gitmesi gereken yere -gerçek, özgürleştirici bir devrime- götürmek için milyonlara önderlik edecek binlerden oluşan örgütlü bir güç olmalıdır ve bu mümkündür.

Böyle bir örgütlü devrimci güç ile toplumun tümü üzerinde artan bir etkiye sahip olmak, halk kitlelerin düşünüş biçimini değiştirmek ve her kurumun nasıl yanıt vereceğini etkilemek mümkün olacaktır.

Devrimin saflarında organize olmuş binler ile milyonlar devrime kazanılabilir ve milyonlar devrime kazanıldıktan sonra devrimin zaferi için gerçek bir olasılık söz konusu olabilir.

Bu devrim için çalışmaya temel yaklaşım revcom.us içerisindeki önemli dosyalarda öne sürülmüştür, örneğin  Revolution—Building Up The Basis To Go For The Whole Thing, With A Real Chance To Win: Strategic Orientation And Practical Approach [Devrim – Gerçek Bir Kazanma Şansı ile Tamamen Devrim Yapmak İçin Gerekli Temeli İnşa Etmek: Stratejik Yönelim ve Pratik Yaklaşım]. [yenikomunizm.com içerisinde de çoğu önemli dosyanın çevirisi ve Türkiye içerisinde devrim olasılığı üzerine çalışmalara erişilebilir -Ç.N.]. Ülkenin her yerinde insanlar, sürekli ve hızlıca artan sayılarda bu devrimi gerçekleştirmek için bu temel stratejik yaklaşımı istikrarlı bir biçimde uygulamak için çalışan örgütlü devrimci güçlere katılmalıdır.

Bitirmeden önce bu devrime acil ihtiyaç ve devrimin gerçekten mümkünlüğü ışığında bu devrimin ihtimali öne sürüldüğünde bahsedilen bir şey üzerine konuşmak istiyorum: İnsanları bu devrimin bir parçası olmaya çağırdığımızda ve bunun için çalıştığımızda “insanların ölmesine sebep olacağımız” şeklindeki söylemden söz ediyorum.

İlk olarak bizzat bu ülke içerisinde şeylerin korkunç boyutlarından bir tanesini ele alırsak, kitlesel hapsetmeler sebebiyle boşa harcanan ve yaralanan milyonlarca yaşam ile birlikte sadece son yıllarda binlerce Siyahi insan ve diğerleri polis tarafından öldürülmüştür ve bu polis katliamları hala devam etmektedir. Aynı zamanda çete çatışmaları sebebiyle iç şehirlerde on binlerce insanın öldüğü tahmin edilmektedir. Tekrardan söylemek gerekirse bu sistem halk kitlelerini içinde mahsur bıraktığı koşullar ve teşvik ettiği çürümüş değerler ve iğrenç kültür sebebiyle insanların akıllarını zehirleyip ahlaklarını bozması ile en nihayetinde bütün bunlardan sorumludur.

Dünyanın her yerinde çok sayıda insan ölmektedir ve bunun sebebi kapitalizm-emperyalizm sisteminin sebep olduğu savaşlar, yıkımlar ve yarattığı yoksunluklardır.

Dahası, bizzat insan toplumunun tümü nükleer savaş ve çevresel yıkım sebebiyle artmakta olan tamamen neslinin tükenmesi tehdidi ile karşılaşmaktadır.

Bu korkunç gerçeklik ve bunların hepsinin tamamen gereksiz olduğu gerçeği sebebiyle bizim acilen devrime ihtiyacımız vardır. Ancak bu sistemin insanların hayatlarını değersizleştirmesi, küçük düşürmesi, pervasızca mahvetmesi ve büyük çapta yok etmesinin aksine biz devkomlar (geliştirmiş olduğum yeni komünizm temelinde devrimci komünistler) dünyadaki her şey içinden insanların en değerlileri olduğu şeklindeki temel çizgi ile uyumlu olarak ilerlemekteyiz ve eşi benzeri görülmemiş ve acil ihtiyaç duyulan devrime de en ciddi ve bilimsel temelli biçimde yaklaşmaktayız.

Aynı zamanda mücadele etmekte olduğumuz sistemin doğası sebebiyle devrimin gerçek fedakarlıklar gerektirdiği gerçeğini görmezden gelmek mümkün değildir. Ancak yine söylüyorum ki insanların hayatı şu anda altında yaşamaya zorlandığımız bu sistemin yönetimi ve dikteleri sebebiyle büyük sayıda, son derece gereksiz ve gerçekten kötü şekillerde heba edilmektedir ve insan hayatının çok daha geniş bir çapta, büyük bir yıkıma uğratılmasının son derece ciddi tehlikesi ile yüzleşmekteyiz. Biz devrimci komünistler burada ve bütün dünyada çok sayıda insanın canavarca ve tamamen gereksiz bir biçimde mahvedilip yok edilmesine son verme hedefi için yorulmak bilmeden çalışmaktayız. İnsanlığın tümünün çıkarları adına, bütün bu deliliğe ve çekilen gereksiz acılara son vermek ve insanların en sonunda bireysel olarak yaşam mücadelesinin ötesine geçmelerini, binlerce yıldır süren baskıcı ilişkilerin büyük ağırlığını omuzlarından atmalarını ve gerçekten bir dünya topluluğu olarak gelişebilecekleri, birlikte hareket etmenin temel prensipleri ile ilerleyen ve dünyanın uygun bakıcıları olmaya muktedir hale gelmelerini mümkün kılacak bir dünya yolunda ileriye doğru özgürleştirici bir adım olacak devrim için gereken fedakarlığı yapmaya hazır ve hazırlıklıyız ve başkalarını da bu fedakarlıkları yapmak için çağırmaktayız.

İNSANLIK ADINA, FAŞİST BİR AMERİKA’YI KABUL ETMİYORUZ!

BÜTÜN BU SİSTEM ÇÜRÜMÜŞ VE GAYRİMEŞRUDUR – TAMAMEN YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİNE VE TEMELDEN FARKLI BİR SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR VE BUNU TALEP EDİYORUZ!

 

 




Trump ve Netanyahu – Yıkımı Görev Belirlemiş Deli Naziler

 

Suriye’de Esad rejiminin düşüşüyle birlikte; Benjamin Netanyahu önderliğindeki İsrail, Filistin halkına karşı işlediği soykırımın ve Lübnan’da sebep olduğu ve olmaya devam ettiği büyük yıkım ve katliamın yanı sıra Suriye içerisindeki askeri saldırılarını da genişletmiştir.

Netanyahu için Nuremberg.

2.Dünya Savaşı’nda 1945 yılında Nazi Almanyasının yenilgisinden sonra bu savaşın kazananları Nuremberg Nazi mahkemelerini başlatmıştır (1930’lardan 1940’ların ilk yarısına kadarki Almanya’nın faşist yönetim döneminde Nuremberg şehri büyük Nazi gösterilerinin merkezi olmuştur). Baş Nazi Adolf Hitler bu davalardan kaçmak için intihar etmiştir, ancak diğer yüksek makamlı Naziler mahkemelerde suçlu bulunmuştur. 5 numaralı mesajdabahsettiğim gibi:

Tarihte ne kadar da ironik bir dönemeç: Yüzlerce yıl boyunca Yahudiler korkunç suçların mağduru olmuştur ve bu en kötü boyutlarına 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin milyonlarca Yahudiyi katlettikleri Holokost ile ulaşmıştır; ancak sonrasında Filistin halkının kanlı bastırılması temelinde Siyonist (Yahudi üstünlenmeci) bir İsrail kurulmuş ve muhafaza edilmiştir! Bu yüzden şu provoke edici ancak eşsiz biçimde doğru beyanda bulundum: Holokost’tan sonra Yahudi halkının başına gelen en kötü şey İsrail devletidir.

Yakın zamanda Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) Filistin halkına karşı soykırımcı suçları sebebiyle Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkarttı. Şimdilik Netanyahu, büyük ölçüde Biden/Harris hükümetinin bahşettiği kılıf ve koruma ve büyük miktar askeri desteği sayesinde yargıdan ve cezalandırılmaktan kaçmayı başardı. Ancak dünya halkları için Netanyahu’nun soykırımcı suçları tamamen açığa çıkarılmıştır ve ne kadar uzun süre boyunca hesap vermekten kaçarsa kaçsın Netanyahu ve bu soykırımdan sorumlu olan diğerleri net bir biçimde kendi Nuremberg mahkemelerini hak etmektedir.

Trump/MAGA faşizmi İsrail’in Filistin halkına karşı soykırımını desteklemekte daha ileri aşırılıklara hazırlanmaktadır.

Diğer şeylerin yanı sıra bunun bir dışa vurumu da Trump’ın İsrail büyükelçisi adayı olan Mike Huckabee’dir. Huckabee Filistin ve Filistin halkının varlığını kabul etmeyen fanatik Hristiyan faşist bir delidir. Bu İsrail’in Filistin halkı üzerindeki soykırımcı katliamına mükemmel bir biçimde uyumludur ve ABD’nin buna verdiği destekte daha da büyük bir korkunçluğu temsil etmektedir. (Huckabee gibi Hristiyan faşistler İsa’nın “İkinci gelişinin” sadece İsrail bütün Filistin topraklarını Yahudi bir devlet olarak entegre eder ve yönetirse söz konusu olabileceğine inanmaktadır.) Huckabee’nin soykırımcı pozisyonu, Trump/MAGA faşizmi ile acı bir gerçek olan günümüz İsrail Nazizmi arasındaki temel birliğin açıklayıcı bir temsilidir.

Bütün bunlar tehlikeli bir şekilde tırmanmakta olan çatışmalar bağlamında gerçekleşmektedir – sadece ABD’nin desteklediği, İsrail tarafından Ortadoğu’da sürdürülen savaşların değil, aynı zamanda dünyanın tamamında artan, daha da yıkıcı olacak ve ABD, Rusya ve Çin arasında nükleer savaş olasılığını da içeren savaşların tehlikesi artmaktadır.

Bütün bunlar aynı zamanda ciddi bir baskı dalgası ile birlikte gelmiştir, özellikle de bu ülkedeki kolej kampüslerinde kampüs protestolarını bastırma, toplumun geri kalanından kampüsleri soyutlama ve İsrail tarafından gerçekleştirilen soykırıma ve ABD’nin bunu desteklemesine karşı çıkılmasını ve bunların eleştirilmesini yasadışılaştırma ve cezalandırma hamleleri söz konusudur. 1964 yılında UC Berkeley kampüsündeki Free Speech Movement (İfade Özgürlüğü Hareketi) emektarı olarak söylüyorum ki günümüzde kolej kampüslerindeki durum bizim o zaman yüzleştiğimizden bile daha baskıcıdır ve başka şeylerin yanı sıra “özgür ifade” ve “akademik özgürlük” ile alay ederek kapitalist “demokrasinin” esas gerçekliği olan diktatörlüğü açığa çıkaran bu ağır baskıya karşı büyük bir direniş ve aktif mücadeleye ihtiyaç vardır.

Trump/MAGA faşizmi bütün bunları daha açıkça ve daha agresifçe korkunç hale getirmeyi amaçlamaktadır.

105 numaralı mesajdaki, İnsanlık İçin Bilimsel Temelde Umut (ayrisimyayinlari.com içerisinden erişilebilir) bu kritik noktayı tekrarlamak gerekirse: Her çeşit kapitalist diktatörlük halk kitleleri için son derece baskıcı olsa da ve devrilmesi gerekse de aleni faşist bir diktatörlük, bu sistem içerisine inşa edilmiş baskı, suç, yağma ve yıkımın daha açık ve agresif bir biçimde, insan hakları veya çevre hakkında titizlik gibi sahte beyanlar dahi olmadan gerçekleştirileceği anlamına gelmektedir.

Sonraki önemli mesaj: Biz devrimci komünistler bu Trump/MAGA faşizmini gerçekten yenmek konusunda ciddiyiz ve tüm iyi insanlar da ciddi olmalıdır.




Son Derece Ciddi Bir Gerçeklikle Ciddi Bir Şekilde Yüzleşmeye İhtiyacımız Var—İflas Etmiş “Woke-Kimlik” Saçmalıklarıyla Değil! ​

 



Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı 11 Aralık 2024 tarihinde Bob Avakian’ın resmi web sitesinde yayınlanmıştır.


 

Son Derece Ciddi Bir Gerçeklikle Ciddi Bir Şekilde Yüzleşmeye İhtiyacımız Var—İflas Etmiş “Woke-Kimlik” Saçmalıklarıyla Değil!

 

On yıllardır, bu ülkede büyüyen faşizm tehlikesini analiz ediyor ve bunun hakkında uyarılarda bulunuyorum. Bu faşizmin daha derin nedenlerine ve temel içeriğine değindim; özellikle açık ve saldırgan beyaz üstünlenmeciliği ve erkek egemenliği, fanatik bilim karşıtlığı ve Hristiyan köktendinci çılgınlığına odaklandım. Bu faşizme karşı ve çok daha farklı, çok daha iyi bir dünya için toplumun her kesiminden insanların seferber edilmesinin önemini vurguladım.

Trump’ın 2016 seçimleri sonucunda ilk kez iktidara gelmesinden bu yana, onun faşizmini olduğu gibi tanımlayarak ifşa ediyor, bu faşizme karşı kararlı kitlesel bir muhalefet çağrısında bulunuyor ve bu faşizmin kapitalizm-emperyalizm sistemine dayandığını, dolayısıyla bu sistemin tamamının gerçek bir devrimle ortadan kaldırılması gerektiğini açıkça ifade ediyorum.

Ancak, çoğu zaman, tüm bunlarla ilgili yaptığım analizler, gerçekte ne olduğunu ve buna karşı ne yapılması gerektiğini kabul etmeyi reddeden insanlar tarafından görmezden gelindi, göz ardı edildi ya da çarpıtılarak saldırıldı.

Geçenlerde, bu sistem altında ezilenler arasında bazı insanların neden şimdi Trump/MAGA faşizmini desteklediğine dair bir analiz de yaptım.  #97 numaralı mesajımda bahsettiğim gibi: “Nasıl oluyor da Trump ve onun göçmenlere yönelik ırkçı saldırıları azımsanmayacak kadar Latino tarafından desteklenebiliyor?”

Yaptığım tüm çalışmalarda olduğu gibi, o mesajdaki analizin de temel amacı ve hedefi, burada ve dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın maruz kaldığı korkunç baskıya ve gereksiz acılara nihayet son vermeyi hedefleyen, acilen ihtiyaç duyulan bu devrimi ilerletmek ve bu mücadeledeki engelleri aşmaktır. Ancak bir kez daha, bu konuyla ilgili ciddi ve ilkeli bir şekilde meşgul olmak yerine, #97 numaralı mesajıma bir Siyah ACLU avukatından şu tür bir yanıt alıyoruz: “Avakian’ın analizinde doğru mu yanlış mı olduğuna girmeksizin, bir beyaz adamın farklı renkli topluluklara parmağını sallayarak ders vermesi fikri son derece rahatsız edici.”

Hadi ama, bu kadar “woke-kimlik” saçmalığı yeter! #97 numaralı mesajda sözde “parmak sallama” ve “ders verme” olarak adlandırılan şey, aslında son seçimde ne olduğunu ve genel olarak neler yaşandığını anlamak açısından son derece önemli olan ciddi ve kapsamlı bir analizdir. İnsanların bilmeleri gereken önemli konular hakkında hakikati söylemekten asla çekinmedim ve asla çekinmeyeceğim, hatta bazıları bunu duymak istemese bile. Eğer birisi, #97 numaralı mesajdaki içeriğin özü hakkında ciddi bir şey söylemek isterse—harika: bu, karşı karşıya olduğumuz zorlu gerçeklikle derinlemesine mücadele etme sürecine katkıda bulunabilir. Ancak bu “parmak sallama” ve “ders verme” saçmalığı, aslında bu konunun özüne eğilmeyi reddetmek için ucuz bir bahane—kaba bir rasyonalizasyondur.

Bu avukatı bir mahkeme salonunda, ciddi bir suçtan yargılanan “beyaz olmayan bir kişinin” sözde “savunması” olarak bu argümanı yaparken hayal edin:

Sayın Yargıç, savcının aktardığı gerçeklere ve iddialarına yanıt vermeyeceğim, çünkü kendisi beyaz bir adam ve bu nedenle bu konularda konuşmaya hakkı yok ve bunu yapması son derece rencide edici.

Bunun iyi bir sonuca götürecek ciddi bir argüman olduğunu düşünen var mı?!

Mahkemede geçmeyen şey, diğer ciddi meselelerde de geçmemelidir. Başta vurguladığım gibi, özellikle şu anda yaşadığımız zor zamanlarda, iflas etmiş “woke-kimlik” saçmalıkları değil, çok ciddi bir gerçeklikle ciddi bir şekilde yüzleşmeye ihtiyacımız var.

Maalesef, bu avukat tarafından ifade edilen “woke-kimlik” saçmalığı, sadece belirsiz bir şekilde iflas etmiş olmakla kalmıyor—ve bu durum sadece bu avukatla sınırlı değil. Bu çok yaygın bir durum ve çok sık göz ardı ediliyor; üstelik çok fazla zarara yol açıyor. Şu anda karşı karşıya olduğumuz çok kötü duruma önemli ölçüde katkısı olmuştur.

Bu anlayış, çok fazla insanı neler olup bittiğine ve buna karsı ne yapılması gerektiğine dair gerçek, bilimsel bir anlayış geliştirme konusunda aldatmış, yanıltmış, korkutmuş ve engellemiştir.

Ciddi sorularla ciddi bir şekilde ilgilenmek yerine, yıpranmış “woke-kimlik” duruşunu ikame etme girişimlerinin verdiği zararı kabul etmenin ve bu girişimleri kesin bir şekilde reddetmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor. İnsanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sorular hakkında, giderek artan sayıda insan arasında, kimin ne söyleyebileceğini dikte etme girişimleriyle kısıtlanmayan, sınırlandırılmayan, bastırılmayan ve boğulmayan açık ve dürüst katılım temelinde, ilkeli tartışma ve etkileşimlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

En başından beri, ilk mesajımdan itibaren ifade ettiğim gibi:

Bu durum ne kadar ciddi olursa olsun, bu zavallı, hiçbir yere varmayan, kimin bunu veya şunu söyleme hakkına sahip olduğuna dair saçmalıklara ayıracak ne benim ne de bizlerin vakti yok. Herkesin hakikati öğrenme ve hakikati söyleme hakkı ve sorumluluğu vardır, özellikle de insanlığın tamamını ve tüm geleceğini ilgilendiren, gerçekten de ölüm kalım meselesi olan konularda—ve herkesin bu hakikate dayalı olarak harekete geçme hakkı ve sorumluluğu vardır.

 

 




“Yaşanmış Deneyimler” Önemlidir Ancak Bilmeniz Gereken En Önemli Şeyleri Size Söylemez, Şimdi Hiç Olmadığı Kadar Bilime İhtiyacımız Var

Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı Bob Avakian tarafından yazılan ve çeşitli sosyal medya mecralarında paylaşılan Avakian’ın 108. mesajıdır.


 

Çok ağır zamanlardan geçiyoruz, bu zamanlar karşı karşıya olduğumuz gerçekliği ve bunu pozitif bir yönde değiştirebilmenin mümkünlüğünü anlayabilmek için ciddi ve bilimsel bir yaklaşımı gerekli kılıyor.

Bununla ilgili karşı karşıya olduğumuz zorluklardan birisi de “woke-kimlikçi” düşüncesinin “yaşanmış deneyimlerin” neyin doğru ve neyin yanlış olduğuna karar vermede en önemli şey olduğundaki etkisidir

“Yaşanmış deneyimler” önemlidir fakat ancak şeylerin birbirleriyle olan ilişkileri ve bunların daha derin nedenlerinin anlaşılmasını sağlamazlar.

Şayet hasta olmanın “yaşanmış deneyimine” sahipseniz bu size semptomlarınız ile ilgili bir şeyler söyler ancak neden hasta olduğunuzu, bu hastalığın esas doğasını ve bu hastalığın olası tedavisini size söylemez.

Bunun aynısı ayrımcılığa ve baskıya maruz kalmanın “yaşanmış deneyiminde” de geçerlidir. Bu “yaşanmış deneyimler” size bazı önemli şeyler söyler ancak size bu baskının ve ayrımcılığın temel nedenini, bunun diğer baskı biçimleriyle olan ilişkisini ve bunların bir çözümü olup olmadığını ve şayet varsa bu çözümün ne olduğunu söylemez.

Bu ülkede olmanın “yaşanmış deneyimi” size bu ülkede hüküm süren ve bütün dünyayı tahakkümü altında tutan sistemin-kapitalizm emperyalizm sisteminin temel doğasının anlayışını vermez. Bu “yaşanmışlık deneyimi” size neden bu sistemin şimdi Donald Trump’ın faşist yönetimini doğurduğunu, bunun sistemin temel doğasıyla nasıl bir ilişkisi olduğunu ve neden bu sistemin bir devrim yoluyla yok edilmesinin acilen zorunlu ve mümkün olduğunu söyleyemez.

Bu kritik şeyleri anlayabilmek için bilimsel bir yöntem ve yaklaşıma ihtiyacınız vardır.

Ve bu bilimsel yöntem ve yaklaşım herhangi bir “kimlikle” sınırlı değildir, herhangi bir “kimliğin” “mülkiyeti” değildir. Bu bilimsel yöntem ve yaklaşım dünyada neden adaletsizlik, baskı ve gereksiz acıların olduğunu; bunlarla en efektif biçimde nasıl mücadele edileceğini ve nihai olarak bunlara nasıl son verilebileceğini gerçekten anlamak isteyen herkes tarafından ele alınıp uygulanmalıdır.

Bu, geliştirmiş olduğum, dünyadaki tüm vahşetin ve gereksiz acıların temel nedeni olan kapitalizm-emperyalizm sistemini süpürüp atacak ve temelden farklı ve çok daha iyi bir sistemi hayata geçirecek devrimi gerçekleştirmek için binlerden ve sonrasında milyonlardan oluşan gerekli gücü ortaya çıkarmak için yorulmaksızın çalışan ve İnsanlığın Kurtuluşu İçin Devrimci Komünist Birliklerin uygulamakta oldukları yeni komünizmin bilimsel yöntem ve yaklaşımıdır.

Bu dünyanın vahşetlerinden gerçekten rahatsız olan, bundan bıkmış olan ve bütün adaletsizliklerin, baskının ve gereksiz acıların bitmesini isteyen herkesin ve İnsanlığın Kurtuluşu İçin Devrimci Komünist Birliklere katılarak yeni komünizmin bilimsel yöntem ve yaklaşımını uygulayan giderek büyüyen güçlerin bir parçası olması gerekmektedir.




Özel Bir Mesaj: Trump/MAGA Faşistlerinin Her Birine Lanet Olsun!

Editörün Notu: Okumakta olduğunuz yazı Bob Avakian’ın 107 Nolu mesajıdır. Yazıyı orijinal dilinde okumak için tıklayınız.

Özel Bir Mesaj: Trump/MAGA Faşistlerinin Her Birine Lanet Olsun!

 

Trump/MAGA Faşistlerinin Her Birine Lanet Olsun!

 

Ve bize bu faşistlerle “iyi geçinmemizi” ve “iyi oynamamızı” söyleyen herkese de lanet olsun!

 

Trump’ı destekleyen insanlarla, onları kendi koşullarında “anlamaya” çalışmaktan iyi bir şey çıkmaz. Kim olurlarsa olsunlar – ve bunu yapmak için hangi nedeni ya da rasyonalizasyonu öne sürerlerse sürsünler – içerdiği her şeyiyle birlikte faşizmi destekliyorlar. (Daha önceki bir dizi mesajda, en son 105 numaralı mesajda, bunun ne anlama geldiğini çok açık bir şekilde ortaya koydum – bu faşizmin gerçek dehşeti – bir bütün olarak bu kapitalizm-emperyalizm sistemi tarafından işlenen devam eden dehşetin üstüne).

 

Trump’ı destekleyen insanlar hatalı olduklarını kabul etmedikçe ve MAGA faşizmini destekleyerek yaptıklarıyla yüzleşmedikçe, onlarla “iyi geçinmenin” ilkeli bir yolu olamaz; ve bunun yerine, onlarla herhangi bir ilişki içindeyken, desteklemekten ve olanak sağlamaktan sorumlu oldukları faşizmle sert bir şekilde yüzleştirilmeleri ve hesap sorulmaları gerekir.

 

Bir kez daha: Zaman moral bozma ya da umutsuzluğa kapılma zamanı değildir ve kesinlikle faşizm ve onu destekleyenlerle “ortak zemin” bulmaya yönelik tamamen yanlış ve son derece zararlı girişimlerin zamanı da değildir.

 

İhtiyaç duyulan şey, bu faşizme meydan okuyan ofansif bir yönelimdir – cesur bir meydan okuma ve bunların herhangi biriyle birlikte gitmeyi kararlı bir şekilde reddetmedir – şimdi ve sürekli bir şekilde.

 

Ve: Bu faşizme ve bu faşizmi doğuran tüm sisteme ve diğer tüm vahşetlerine (bu mesajlar aracılığıyla bir bütün olarak ışık tuttuğum ve revcom.us adresindeki American Crime serisinde kapsamlı ve derinlemesine analiz edilen vahşetler) karşı haklı bir öfke ve devrimci kararlılık zamanıdır.

 

Birçok kez vurguladığım gibi, bu şekilde yaşamak zorunda olmadığımız bilimsel bir gerçektir – radikal bir şekilde farklı ve çok daha iyi bir dünya gerçekten mümkündür. Revcom.us adresindeki Deklarasyonda da bu çok açık bir şekilde ifade edilmektedir: YAŞAMAK İÇİN YEPYENİ BİR YOL, TEMELDEN FARKLI BİR SİSTEM TALEP EDİYORUZ VE BUNA İHTİYACIMIZ VAR.

 




Faşizmi Reddetmek ve Direnişi Örgütlemek

 

Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan iki yazı Bob Avakian tarafından 24 ve 25 Kasım tarihlerinde yayınlanan mesajlardır. Okumayı kolaylaştırmak adına yenikomünizm.com editörleri tarafından tek başlık altında birleştirilmişlerdir. İlk mesaj Trump/MAGA faşizminin neden kabul edilmemesi gerektiğini ve bu rejimle faşizmin niteliğini incelerken ikinci mesaj ise faşist saldırılar karşısında hedef haline gelen insanların haklarını ve yaşamlarını korumanın önemiyle beraber faşizme karşı mücadelenin sisteme karşı mücadeleyle birleşmesi ihtiyacını vurgulamaktadır. Bahsi geçen mesajlar Bob Avakian’ın farklı sosyal medya mecralarında yayınlanan Revolution 105 ve 106. mesajlarıdır.


HAYIR, Bu Trump/MAGA Faşizmine Direnmeyi Reddetmek ve Onu Kabul Etmek Her Şeyi İyi Yapmayacak!

[Bob Avakian – REVOLUTION– 105: Bazı büyük soruları yanıtlamak ve tehlike arz edecek derecede hatalı argümanları bertaraf etmek.]

İlk olarak, pek çok insanın üzerinde net olmadığı şu temel soru: Faşizm nedir ve özellikle de bu Trump/MAGA faşizmi nedir?

Faşizm, baskıcı bir sistemin açıkça, gizlenmeden işleyen diktatörlüğüdür. Trump/MAGA faşizmi kapitalizm-emperyalizm sisteminin bu ülkedeki (insanların ve çevrenin kapitalist-emperyalist yağmacıları arasındaki en güçlü ülke) açık, gizlenmemiş diktatörlüğünü temsil etmektedir.

82, 83 ve 84 numaralı mesajlarımda buna daha detaylı bir biçimde değinmiştim, ancak bazı önemli noktaları burada özetlemek gerekirse:

İnsanları bunların doğru, bilimsel bir anlayışına ulaşmaktan alıkoyup yanlış yönlendirmek için sürekli yapılan girişimlere rağmen kapitalist sınıfın iktidarı, her şeklinde aslında bir diktatörlüktür: kapitalist sınıfın siyasi iktidar ve özellikle de polisi ve askeriyle “meşru” askeri güç ve şiddet üzerindeki tekelidir. Bu diktatörlük, kapitalist sınıfın ekonomiye -neyin üretildiğine, nasıl üretildiğine, ürünlerin ve hizmetlerin nasıl değiş tokuş edildiğine (satıldığına) ve bundan elde edilen gelirlere- hükmetmesine dayalıdır.

Kapitalist diktatörlüğün “demokratik” formunda, bütün bunlar kapitalist sınıfın iktidarı ve kapitalist sistemin baskıcı ilişkileri temelinde, bu sistem ve ilişkilerle sınırlı ve bu sistem ve ilişkilere tabi olsa da insanlar farklı seviyelerde belirli haklara sahiptirler ve “hukukun üstünlüğü” genel bir prensip olarak uygulanmaktadır. (Günümüzde bu, kapitalizm-emperyalizm sistemidir. Kapitalizm-emperyalizm, kapitalizmin bir süredir uluslararası bir sömürü ve baskı sistemi haline gelmiş olduğu gerçeğini yansıtmaktadır.)

Kapitalist diktatörlüğün faşist formunda ise “hukukun üstünlüğü” esasen faşistler ne derse odur, insan hakları şöyle veya böyle açıkça faşistlerin izin verdikleriyle sınırlıdır ve bu haklar da sadece faşistlerin iktidarıyla uyumlu geçinenlere sağlanır.

İlk Trump rejimi hakkında 2017 yılında yaptığım konuşmada (The Trump/Pence Regime Must Go! [Trump/Pence Rejimi Gitmeli!]) açıkça bahsettiğim üzere Trump/MAGA faşizminin programı ve politikası şöyledir:

İnsan hak ve özgürlüklerine acımasızca saldırmak ve açıkça geri kafalılığı ve adaletsizliği desteklemek; kendilerinden alçak ya da ülke üzerinde bir leke olarak gördüklerine karşı soğuk kanlı bir kötülük veya bir umursamazlık ile hareket etmek; sağlık hizmetlerine erişimi olmazsa acı çekecek ve hayatını kaybedecek milyonlara sağlık hizmetlerini reddetmeyi görev edinmiş; kadınları kaba bir biçimde yağma objelerine, kürtaj ve doğum kontrolü hakkı olmayan çocuk doğurucularına, kocalarının ve genel olarak erkeklerin hizmetkârlarına indirgemek; iklim değişikliği bilimini reddetmek, evrim bilimine saldırıda bulunmak ve genel olarak bilimsel yöntemi bir kenara itmek… Müslümanlara, göçmenlere ve iç şehirlerdeki insanlara karşı devlet terörünü yoğunlaştırmak; “Önce Amerika” diye salyalar saçan beyaz üstünlenmeci, erkek üstünlenmeci ve LGBT karşıtı zehir saçan çetelere yardımcı ve destek olmak ve onları öne sürmek; bütün bunları gururla üstlenmek ve daha da kötüsünü yapma amacını açıkça beyan etmek.

Yakın zamandaki seçimde Trump bir tür “savaş karşıtı” aday gibi davransa da ilk iktidar döneminde birden fazla kez savaş nedeni olan eylem emri vermiştir ve birden fazla kez de nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmuştur.  

Şimdi Trump iktidara yeniden geldiğinde -bir önceki deneyiminden öğrenmiş, seçim yoluyla “düşmanlarını ortadan kaldırmış” ve açıkça belirttiği intikam duyusuyla hukuk alanında da aynısını yapmak için hamlelerde bulunmuş olarak- Trump çok daha kötüsünü yapmakta kararlı olacaktır.

Hope For Humanity on A Scientific Basis (revcom.us sitesinden de ulaşılabilir) [İnsanlık İçin Bilimsel Temelde Umut] içerisinde vurgulamış olduğum üzere, kapitalist diktatörlük her şekliyle halk kitleleri için son derece baskıcı olsa da ve ortadan kaldırılması gerekse de alelade faşist bir diktatörlük bu sistemin içine inşa edilmiş olan baskı, suç, yağma ve yıkımın daha açıktan ve daha saldırgan bir biçimde, yaygın olarak kullanılan insanların hakları iddialarının ve çevrenin üzerine titreme bahanelerine dayanmadan uygulanacağı anlamına gelecektir.

Bütün bunlar, bütün suçlarının yanı sıra bu faşizmin de büyümesini mümkün kılan sistem zaten bu sistemken bir ya da diğer şekilde bu faşizmle uyumlu olmanın ya da faşizme karşı çıkarken “bu sistemin kuralları içerisinde hareket etmenin” destekçisi olanlara bir yanıt olmalıdır.

103 numaralı mesajımda bahsettiğim üzere Demokratik Parti liderleri Trump’ın aslında bir faşist olduğu gerçeği hakkında konuşmakta en nihayetinde kendilerini zorunlu hissettikten sonra şimdilerde bu faşizmi desteklemekte ve uygulanmasını kolaylaştırmaktadırlar.

Demokratlardan ve onların temsil ettiği sistemden kopmamakta direten veya bunlara bağlı olan bazıları şunları söylüyor: “İyi olacağız. Nixon ve Reagan’ın altında hayatımızı sürdürebildik ve Trump ile de baş edebiliriz.”

Bu, özellikle de şimdiki dönemlerinde Trump/MAGA faşizminin temsil ettiği şeylerin Nixon ve Reagan ile alakalı olanların çok daha ötesinde bir boyutta, çok daha ilerisinde bir seviyede olduğu gerçeğini görmezden gelmektedir.

The Trump/Pence Regime Must Go (Trump Pence Rejimi Gitmeli!) isimli konuşmamdaki şu analizi anlamak kritik önem arz etmektedir: Nixon Cumhuriyetçi Parti içinde faşizm yönünde bir ilerlemeyi temsil etmiştir ve Reagan da bu yönde daha da ilerlemiştir. George W. Bush olayları faşist yönde daha da ileri taşıdıktan sonra ise 2017 yılında iktidara gelen Trump/Pence hükümeti topyekûn faşizme sıçrayışı gerçekleştirmiştir.

Şimdi Trump’ın 2020 yılındaki kabul etmeyi reddettiği yenilgisinden sonra yeniden iktidara gelmesiyle başka bir büyük, nitel sıçrayış gerçekleşmiştir: Bu faşizm üzerinde herhangi bir sınırlamayı veya zapt etmeyi kabul etmeyeceğini açıkça belirten intikamcı faşizm.

Trump bu korkunç faşist programı uygulamaya koymakta kararlıdır ve şimdiden hazırlıklara başlamış durumdadır. Sadece artan sayıda insanı içererek gerçekten kitlesel bir boyuta ulaşabilecek kararlı bir direniş Trump’ın engellenebileceği bir durumu yaratma olasılığına sahiptir.

Bütün bunlar Trump’ın şimdi seçimi kazandığı ve o yüzden “demokrasi adına” sonuçları kabul edip Trump’ın programını uygulamasına izin vermemiz gerektiği şeklindeki saçma sapan argümana verilecek cevaptır. Hitler de 1930’larda demokratik (“Weimar”) Almanya’nın “normal, meşru” işleyişi ile iktidara geldi, yani insanlar bunu ve bununla gelen korkunçlukları da kabul mü etmeliydi?!

Eğer günümüzde bu ülkede faşist Trump bu sistemin “normal” süreçlerinin sonucu olarak iktidara gelebiliyor (veya geri dönebiliyor) ise bu durum, bu faşizmi meşru ya da halkın kabul etmesi gereken bir şey yapmaz, aksine, kapitalizm-emperyalizm sisteminin tümünün tamamen çürümüş ve temelinden gayrimeşru doğasını açığa çıkartır.

Bunlar, Trump/MAGA faşizmine karşı kararlı bir mücadele verilmesi ve birleşilebilecek herkesle birleşilmesi gerekse de kapitalizm-emperyalizm sisteminin diğer suçlarıyla birlikte bu faşizmin temelini de kökünden sökmek için bu sistemi sonunda ortadan kaldırmanın ve yerine çok daha iyi bir sistemi inşa etmenin zorunlu olduğunu güçlü bir biçimde göstermektedir.

Trump/MAGA Faşizmi Tarafından Hedef Alınan İnsanların Haklarını ve Yaşamlarını Koruyun. Bu Faşizme ve Bu Faşizme Büyüme Şansı Tanıyan Bu Sisteme Karşı Hücuma Geçin.

 

 



 

 

İNSANLIK ADINA, FAŞİST BİR AMERİKAYI KABUL ETMİYORUZ!

BU SİSTEM TAMAMEN ÇÜRÜMÜŞ VE GAYRİMEŞRUDUR – YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİNE VE TEMELDEN FARKLI BİR SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR VE BUNU TALEP EDİYORUZ!

Bir önceki mesajımda (105) sıkça Trump/MAGA faşizmine teslim olmak ve onunla uyum içinde davranmak için bahane olarak kullanılan argümanlara yanıt verdim. Gerçek şudur ki Demokrat Parti görevlileri -ve hâkim sınıfın diğer “liberal” temsilcileri- şeylere temel olarak hatalı bir şekilde yaklaşacaklardır: “demokrasi” olarak hitap ettikleri bu katil, baskıcı kapitalizm-emperyalizm sistemine ve “özgür dünya” olarak bahsettikleri, kelimenin tam anlamıyla soykırımcı Amerika imparatorluğuna hizmet eden şeylerin temelinde. Bu hatalı yaklaşımların Trump/MAGA faşizmine karşı ve diğer suçlarının yanı sıra bu faşizme de imkân tanıyan sisteme karşı mücadelenin koşullarını ve sınırlarını belirlemesine izin verilmemelidir.

Hakim sınıfların parçası olmayan liberaller (ve “ilericiler”) bu faşizme karşı geniş bir birleşik hareket inşa edilmesinde, neyin bu faşizmin yükselmesine neden olduğunun araştırılmasında ve bunun çözümünün ne olduğunun anlaşılmasında önemli bir rol oynayabilirler ancak aynı zamanda bu liberallerin ve “ilericilerin” kendi zihinlerini açmaları, bu sistemin dışında ve bu sistemin sınırlarının ötesindeki fikirlerle ve çözümlerle dürüstçe yüzleşmeleri ve gerekli olan mücadele için daha dik durmaları gerekmektedir.

Seçimin sonucundan beri geçen zamanda, 102 numaralı mesajımdan başlayarak şunları vurguladım: Şimdi demoralize olma ve ümitsizliğe kapılma zamanı değildir – meşru bir öfke ve devrimci kararlık zamanıdır ve ihtiyaç olan şey cesurca bir baş kaldırma ve bunların hepsini kararlı bir biçimde reddetmektir -şimdiden başlayarak devamlı bir şekilde.

İNSANLIK ADINA, FAŞİST BİR AMERİKAYI KABUL ETMİYORUZ! boş bir slogan veya sadece genel bir karşıtlık beyanı değildir, Trump/MAGA faşizmine karşı kitlesel direnişi inşa etmek için aktif bir oryantasyondur. 

En önemli boyutunda bu, birleşilebilecek herkesle birlik olmak, faşizme karşı protesto ve direnişte milyonlarca ve en nihayetinde on milyonlarca insanı mobilize etmek anlamına gelmektedir.

Aynı zamanda bunun önemli bir parçası da insanları haklarına ve hatta bizzat hayatlarına yapılan saldırılara karşı korumayı içerecektir. Bu savunma pek çok farklı boyutu içermek zorunda olacaktır: Hukuki ve siyasi savunma ve faşizmin hedefi olan insanlara yapılacak fiziksel saldırılara karşı savunma.

“Something Terrible, Or Something Truly Emancipating” [Felaket Bir Şey ya da Gerçekten Özgürleştirici Bir Şey] içinde vurguladığım üzere:

Faşistlerin ya da diğer baskıcı güçlerin insanları korkutma, insanlara karşı şiddet uygulama ve hatta insanları katletme hamlelerine karşı direnişte acilen yapılması gereken, gerçek bir cesaret ve yüreklilik gerektiren pek çok şey vardır. Hiç kimse üzerine sebepsiz ve adaletsiz saldırıların çağrısını yapmadığımı açıkça söylememe izin verin; ancak bu sistem altında ezilen ve şiddet gören ve doğru olanı temsil ettiği ve doğru olan için direndiğinden ötürü saldırıya uğrayanları korumak bir hak, bir ihtiyaç ve bir sorumluluktur.

Şimdi Trump’ın yeniden seçilmesiyle birlikte MAGA faşistleri heveslenmiş, Trump/MAGA faşizminin hedefleri olan göçmenlere, kadınlara, LGBT bireylere, Siyahi halka ve diğerlerine saldırmak ve onları korkutmak için güçlü bir desteğe sahip olduklarını hissetmişlerdir. Bu faşizmi yenmenin önemini fark etmiş kişilerin, bu faşistlerin saldırılarına karşı savunma inşa edilirken bu faşizme meydan okumakta ofansif bir oryantasyona sahip olmaları gereklidir.

Biz devkomların (devrimci komünistlerin) WE NEED AND WE DEMAND: A WHOLE NEW WAY TO LIVE, A FUNDAMENTALLY DIFFERENT SYSTEM [YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİNE VE TEMELDEN FARKLI BİR SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR VE BUNU TALEP EDİYORUZ] bildirisinde açıkça söylediğimiz gibi: “Bu kapitalizm-emperyalizm sisteminin iktidarı altında yaşamaya devam ettiğimiz sürece insanların ABD Anayasası altında garanti edilmiş olması gereken haklarını ve hayatlarını saldırılara karşı koruyacağız.”

Aynı zamanda bu Bildiri şu kritik noktaya parmak basmaktadır:

İnsanlara, her yerde bütün baskı ve sömürüyü ortadan kaldırmayı hedef ve amaç belirlemiş yeni bir toplum ve devlette temelden kararlaştırıcı bir rol oynama hakkı da dahil olmak üzere çok daha geniş haklar tanıyacak tamamen yeni bir Anayasaya (Constitution for the New Socialist Republic in North America [Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet İçin Anayasa]) sahip tamamen yeni bir sisteme ihtiyacımız var.

Bu, en başta belirttiğim ikinci sloganda yoğunlaştırılan anlayıştan yola çıkmaktadır:

BU SİSTEM TAMAMEN ÇÜRÜMÜŞ VE GAYRİMEŞRUDUR – YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİNE VE TEMELDEN FARKLI BİR SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR VE BUNU TALEP EDİYORUZ!

Çok iyi ve önemli sebeplerle bunu tekrar tekrar vurguladım: Diğer suçlarıyla birlikte bu faşizmin de yükselişine imkân tanıyan şey bu kapitalizm-emperyalizm sistemidir. Milyonların uğruna savaşmak için kazanıldığı (ve daha da fazla milyonların da bu özgürleştirici devrime destek sağladığı) bir devrimle ayakları yerden kesilmesi gereken şey bu sistemin ta kendisidir.

Bu devrimi inşa etmek ve gerçekleştirmek için gerekli olan temel yaklaşım revcom.us sitesindeki şu önemli belgede öne sürülmüştür: Devrim- Stratejik Bir Oryantasyon ve Pratik Yaklaşımla Gerçekten Kazanma Şansı İçin Tüm Sistemi Devirmek İçin Temeli İnşa Etmek. Kapitalizm-emperyalizm sisteminin mağlubiyetinden sonra yerine neyin getirilmesi gerektiği konusunda bu Bildiri, “İhtiyacımız Var Ve Talep Ediyoruz” içerisinde de yer alan şunlara vurgu yapmaktadır:

Var Olan Kapitalist-Emperyalist Sistem ve Bu Ülkenin Devlet Kurumları Yıkılmalı ve Ortadan Kaldırılmalıdır ve Yerlerine Kuzey Amerika Yeni Sosyalist Cumhuriyeti Anayasasını Temel Alan Yeni Bir Sosyalist Sistem Getirilmelidir.

“Temeli İnşa Etmek”, “İhtiyacımız Var Ve Talep Ediyoruz” Bildirisinin ve Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet İçin Anayasa  içinde öne sürüldüğü üzere devrimin ve uğruna mücadele ettiğimiz yeni toplum ve yaşam biçiminin temel prensipleri ve özel hedeflerinin basit bir özetini sunduğu şeklindeki önemli noktaya değinmektedir. Bu Bildiri:

…şimdi ve tamamen bir krizin çıkışına kadarki gelişme süresince ülkenin her yerinden milyonlarca insana geniş çapta dağıtılmalı ve popülerleştirilmelidir. Yeni Sosyalist Anayasa’nın, halk kitlelerine adaletsizliğe ve ayrımcılığa, baskı ve sömürüye son vermek için gerçekten imkan tanıyacak ve onları destekleyecek; şimdiden akut hale gelmiş ve hızlanmakta olan çevre krizi ile insanlığın gerçekten Dünya’nın koruyucuları olabilecekleri bir dünyayı gerçekleştirme hedefi yolunda baş etmek için dünyanın her yerinde aynı hedef uğruna mücadele eden devrimci mücadelelere güçlü, sistematik ve etkili bir destek sağlayacak radikal derecede farklı, özgürleştirici bir sistem için gerekli temeli, çerçeveyi ve pratik yol göstericiliği nasıl yapacağı çok net biçimde anlatılmalıdır.

 




Faşist Trump daha yeni seçilmişken nasıl ciddi bir biçimde devrimden bahsedebilirim?

Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı Bob Avakian’ın farklı mecralar üzerinden ulaştırdığı 104. mesajıdır. Çevirisi yapılan metin https://bobavakianofficial.substack.com/p/revolution-104 adresinden alınmıştır.


Seçimden hemen sonra Dev-Komlardan (revcoms) biri bu soru üzerine çok önemli oryantasyon noktalarını içeren şunları yazdı:

“Trump kısa zaman önce önemli bir farkla seçimi kazandı, nasıl insanları devrime kazanacaksınız?” diyenlere cevaben,

  1. A) kazanacağımız kişilerle Trump’a oy verenler aynı kişiler değil,
  2. B) Halen faşizme şiddetli bir biçimde karşı çıkan on milyonlarca insan var ve
  3. C) Bu devrimde aktif biçimde rol almaları için halkın çoğunluğunukazanmamız gerekmiyor… milyonlara ulaşmak, milyonları etkilemek ve onlara önderlik etmek için binleri kazanmamız gerekiyor.

İlk nokta (A) 102 numaralı mesajımda vurguladığım kritik gerçeğe ulaşmanın başka bir yoludur. Sözde “Birleşik Devletler” içinde aslında “iki ülke” vardır. “Ana akım” medya da dahil olmak üzere sürekli olarak beyan edilenin aksine faşist Trump’a “Amerikan halkı” oy vermedi. Basitçe, oy veren insanların yarısı Trump ve faşizm için oy verdi. Aynı zamanda diğer yarısı da Trump’a karşı oy kullandı ve tıpkı B noktasının vurguladığı gibi bu faşizme “şiddetle karşı çıkan” çok sayıda insan vardır. Tekrardan söylemek gerekirse: bu sözde “Birleşik Devletler” içinde “iki ülke”.

Bu ayrım, bu kapitalizm-emperyalizm sisteminin sınırları içinde hiçbir pozitif şekilde çözümlenemez ve üstü örtülemez. Dahası:

İnsanların ufku bu sistemin sınırları içerisinde mümkün olan şeylerle sınırlı kaldıkça, halk toplumun yönü konusunda “gerçekçi seçeneklerin” sadece bu sistemin bir hâkim sınıf partisini ya da diğerini desteklemek (Demokrat ya da Cumhuriyetçi) olduğuna inanmaya devam ettikçe sonuç, korkunçlukların devamı olacaktır.

101 numaralı mesajıma dönersek: Bu sistem bize bir kaçık bir ırkçı, kadın düşmanı, tam tamına faşist (Donald Trump) ile soykırımcı savaş suçlusu (Kamala Harris) arasında bir “seçim” sunduğunda bu sistemin tamamen çürümüş, canavarca suçlar işlemiş, korkunç derecede yıkıcı, tamamen miadı dolmuş, herhangi bir pozitif şeyi temsil edebileceği dönemlerin çoktan geçtiği bir sistem olduğunu fark etmenin zamanı gelmiş demektir. (Eğer insanlar dikkat etmediyseler de, Biden/Harris hükümeti halen Gazze’deki soykırımını ve Lübnan’daki katliamlarını ve yıkımlarını daha da yoğunlaştırmakta olan İsrail’e tam destek -silah ve siyasi destek- vermeye devam etmektedir.)

102 numaralı mesajımda vurguladığım üzere:

Mesele tam da budur: Şeyler artık bu sistemin ve onun hâkim sınıfının koşulları ve sınırları içerisinde kalmaya devam etmemelidir.

Ciddi bir biçimde bu sistemin dışında ve ötesinde çözümler aramanın zamanı gelmiştir.

Bu sistemi ortadan kaldırmak ve kökünden sökmek, temel olarak farklı ve çok daha iyi bir sistemi ortaya çıkarmak için bir devrimin zamanı gelmiştir.

Diğer suçlarının yanı sıra bu faşizmi de ortaya çıkarmış olan bu sistemden temelden kopmuş, devrime sıkı sıkı bağlı bir devrimci gücü öne sürmeye ihtiyacımız var ve bunun bir temeli vardır. Sadece bu faşizme karşı inşa edilmesi gereken kararlı direnişe liderlik etmek ve yol göstermek için değil, aynı zamanda artan sayıda insanı bu korkunç sisteme en nihayetinde son vermek için acil ihtiyaç duyulan devrim için aktif olarak çalışmaya kazanmak için de gerekli bilimsel anlayışı -ve bu temelden gelen yürekliliği ve kararlığı- kazanmış insanlar gereklidir.

Bu, C noktası ile ilgilidir. Devrimler pozitif ve radikal bir değişim isteyen herkesin bu devrim için, bu pozitif ve radikal değişime karşı çıkan herkesin de bu devrime karşı mücadele ettiği bir durumdan çıkmazlar.

Aksine, iki tarafta da mücadelenin direkt içinde bulunan bel kemiği güçler bulunur ve daha çok sayıda insan ise bir tarafı ya da diğerini destekler ya da bir taraf veya diğerine karşı “dostane tarafsızlık” pozisyonunda dururlar (bazıları ise “dışarda kalmaya” çalışır ya da bir taraf ya da diğeri arasında gidip gelirler).

Bu ülkede bu durum, (C noktasında bahsedildiği gibi) devrimde aktif biçimde rol almaları için milyonlara ulaşmaları, milyonları etkilemeleri ve onlara liderlik etmeleri için binleri kazanmak anlamına gelir. (Evet, bu devrim sürecinde diğer taraftan insanları da kazanmak anlamına gelir – onları devrimci güçlerin kuvveti, kararlılığı ve azmi temelinde kazanmak).

Bu topyekûn devrimci mücadele bağlamında bu sistemin baskın kurumlarının önemli biçimlerde ayrışmaları ve parçalanmaları muhtemeldir ve bu da önemli sayıda insanı devrime kazanma imkanını ortaya çıkarır.

Bunları gerçekleştirebilmek uğruna gerçek bir şansa sahip olabilmek için sadece Trump’ın başını çektiği faşizme karşı değil, aynı zamanda bu faşizmin yeşerdiği çürük toprağıyla tüm bu iğrenç sisteme karşı aktif bir mücadele yürütmek ve bunları keskince teşhir etmek gereklidir. 102 numaralı mesajda da vurguladığım üzere bu “bu faşizmi nihai ve kesin bir biçimde yenmek” ve “bunu diğer suçlarının (Bu suçlar bu sistemin içine inşa edilmiştir. Bu mesajların tümünde ışık tuttuğum ve Amerikan Suçları serisinde detaylı ve derinlikli bir biçimde analiz edilen suçlardır.) yanı sıra faşizmin ortaya çıkıp gelişmesini de sağlayan tüm bu sisteme son vermenin bir parçası olarak yapmak” anlamına gelmektedir.

Şimdilik bu ülkenin kritik tarihinden aldığım temel bir nokta ile bitireceğim:

1860’larda İç Savaş’a kadar giden dönemde Lincoln’ün Başkan seçilmesi Güney’deki köle sahipleri için “Birleşik Devletler’den” ayrılmak ve köleliğe dayalı Konfederasyonlarını korumak için savaşmak yolunda “bardağı taşıran son damlaydı”. Günümüzde köleliğe ve baskının her çeşidine karşı olanlar için Trump’ın seçilmesi “bardağı taşıran son damla” olmalıdır ve tekrar tekrar gösterdiğim üzere acımasız sömürü ve katliamcı baskıya dayanan ve şimdi direkt olarak köleci Konfederasyonun politik soyundan gelen bu faşizmin yükselişini gerçekleştiren bütün bu sistemden kopmak ve onu alaşağı etmek için devrimci bir mücadeleyi ateşlemelidir.




Neden Demokratlar Faşizme Yardımcı Oluyor Ve Faşizmin Önünü Açıyor? Bu, Sistemle İlgili Hangi Gerçekleri Gösteriyor Ve İyi İnsanların Neler Yapması Gerekiyor?

Editörün notu: Aşağıdaki yazı 17 Kasım 2024 tarihinde Bob Avakian tarafından yazılmıştır. Orijinaline https://bobavakianofficial.substack.com/p/revolution-103  inkinden ulaşabileceğiniz yazının çevirisi yenikomünizm.com okurlarınca yapılmıştır.


Trump’ı faşist olarak adlandırdıktan sonra Kamala Harris, Joe Biden ve önde gelen diğer Demokratlar şimdilerde nasıl “iktidarı barışçıl olarak teslim ettikleriyle” övünmekle meşguller, Trump’a iktidar “geçişinde” yardım etmekteler ve ona Başkanlık sürecinde başarı dilemekteler! Bu, şu anda bir Trump Başkanlığının ilk seferkinden çok daha kötü olacağında ısrarcı olmalarına rağmen Demokratların 2017 yılında yaptıklarının bir tekrarıdır.

Tekrardan Demokratlar benim sürekli olarak vurguladığım (örneğin revcom.us sitesinde bulunan FASCISM AND THE WHOLE SYSTEM [Faşizm ve Bütün Bu Sistem] makalemde) kritik noktayı bizzat kendileri öne çıkarıyorlar: Demokratlar ve hakim sınıfın temsil ettikleri “ana akım” kesimi, faşistlerle olması gereken şekilde savaşamazlar ve bu savaşın bütün bu sistemi ortadan kaldırma mücadelesinin bir parçası olarak verilmesi gereklidir.

Faşizm bir “küfür” veya bir seçim sürecinde rakibinize negatif bir etiket olarak yapıştıracağınız bir şey değildir. Donald Trump tarafından temsil edildiği şekliyle faşizm; beyaz üstünlenmeci, erkek üstünlenmeci, LGBT karşıtı, göçmenlerden nefret eden, agresif bir biçimde doğayı yıkıcı, bilim karşıtı, dini köktenci fanatik, devlet gücünü tehlikeli ve yıkıcı deliliğine itaati dayatmak ve kendisine karşı çıkan veya direnenleri acımasızca cezalandırmak için kullanmaya kararlı bir şeydir. Şimdi seçimin de sonlanmasıyla birlikte de işte lider kadro Demokratlar, faşist Trump’la iş birliği yapmaya ve ona destek olmaya can atıyorlar!

Demokratlar için, faşizm formunda dahi olsa bu kapitalizm-emperyalizm sisteminin hükmünün “istikrarı”, faşizmi gerçekten yenmekten daha önemlidir.

Bütün bu sistemin ve onun hâkim sınıfının bütününün tamamen çürümüş, suçlu ve tamamıyla gayrimeşru olduğu gerçeğinin bir başka bariz göstergesi!

Demokratların insanlara dayatmakta yardımcı olduğu şeyin aksine ihtiyaç olan şey şimdiden başlayıp devam edecek şekilde bunların tümünün devamına cesurca karşı çıkmak ve kararlı bir biçimde bunları reddetmektir.

102 numaralı mesajda söylediğim gibi: Şimdi demoralize olma ve umutsuzluğa kapılma zamanı değildir – meşru öfke ve devrimci kararlılık zamanıdır.

Kesinlikle bu faşizmin hedefi olan insanların haklarını ve yaşamlarını koruma ihtiyacı olacaktır. Aynı zamanda faşizm ve onun destekçileriyle yüzleşildiğinde savunmacılığa geçme değil, oldukları her şeye ve bu faşizmi gerçekleştirmek için yaptıkları tüm hamlelere cesurca karşı çıkan sağlam bir duruş söz konusu olmalıdır.

Trump’ı destekleyen ve ona oy verenler içinse: Bu kişiler nasıl bir sebep veya açıklama getirirlerse getirsinler, gerçek onların faşizmi (ve faşizmle gelen her şeyi) destekledikleridir. Buna karşı istikrarlı ve aktif bir biçimde hücuma geçmek de zorunlu ve kritiktir. (Bu, “Sizin vücudunuz, benim kararım” gibi iğrenç bir sloganla tecavüz kültürünü, kadın ve kızlara istismarın trompetini çalan bu “abiler” için ve bu faşizmin diğer bütün çürümüş ifadeleri için de kesinlikle geçerlidir)

Daha da temel olarak düzenli bir biçimde vurguladığım üzere: Bu faşizm, bu ülkedeki bu sistemin bizzat toprağına kök salmıştır ve gittikçe artan sayıda insanın bu faşizme karşı mücadelenin gerçek bir devrim yoluyla bu sistemin tamamının ortadan kaldırılması için verilen mücadelenin bir parçası olarak verilmesi gerektiğini fark etmeye ve bu farkındalık üzerinden hareket etmeye kazanılması gereklidir.

Sırada: Faşist Trump’ın az önce seçildiği bir zamanda nasıl ciddi bir şekilde bir devrimden söz edebilirim?




Faşizm ve Sistemin Bütünü

Editörün notu: Aşağıdaki yazı 1 Kasım 2024 tarihinde Bob Avakian tarafından yazılmış ve Devrimci Komünist Parti-ABD’nin sesi olan revcom.us içerisinde yayınlanmıştır. Orijinaline https://revcom.us/en/bob_avakian/fascism-and-whole-system linkinden ulaşabileceğiniz yazının çevirisi yenikomünizm.com okurlarınca yapılmıştır.


Bu Sistemin “Ana Akım” Temsilcileri Faşistlerle Neden Mücadele Edilmesi Gerektiği Şekilde Mücadele Edemiyor – ve Bu Mücadele Neden Tüm Sistemi Ortadan Kaldırmak İçin Verilen Mücadelenin Bir Parçası Olarak Yürütülmeli?

Seçimle -ve onun bir parçası olduğu (ve şu anda yoğunlaştığı) daha büyük çatışmayla- ilgili olarak, “ana akım” yönetici sınıfın faşistlerle mücadele edilmesi gerektiği şekilde mücadele edemediği çarpıcı gerçeği, Biden’ın asıl “çöpün” Trump’ın destekçileri olduğu yönündeki yorumuyla ilgili olarak yeniden ifade buldu. (Bu, Madison Square Garden’daki son Trump mitingine ve özellikle de bir “komedyen” tarafından Porto Riko’nun yüzen bir çöp adası olduğuna dair yapılan ırkçı “şakaya” yanıt olarak söylenmiştir). Demokratların Biden’ın sözleri konusunda kendilerini savunmaya geçmelerine izin vermeleri ve “ana akım” medyanın bu konuyu ele alış biçimi önemli ölçüde faşistlerin ekmeğine yağ sürmüştür: Tüm bunlar , “ana akım” emperyalist egemen sınıf temsilcilerinin faşistlerle mücadele edilmesi gerektiği şekilde mücadele edemedikleri temel noktasını keskin bir şekilde vurgulamaktadır .

İşte bu “ana akım” güçler (New York Times da dahil olmak üzere) nihayet Trump’ın gerçek bir faşist olduğunu kabul ediyor ve vurguluyor (hatta Trump’ın eski Genelkurmay Başkanı General Kelly, Times’a verdiği röportajda faşizmin içeriğine dair oldukça doğru bir tanımlama yaptı) ancak daha sonra bu “ana akım” güçler savunmaya geçiyor ve mantığı takip etmeyi reddediyor: Eğer Trump bir faşist ise, ki açıkça öyle, o zaman destekçileri de faşizmin destekçileridir ve bu da onların gerçekten aşağılık insanlar oldukları anlamına gelir.

Sosyal medya mesajım REVOLUTION #98 ‘de (@BobAvakianOfficial) açıkça belirttiğim gibi,

İnsanların Trump’ı desteklemelerinin temel nedeninin ekonomik olarak zor zamanlar geçirmeleri olduğu gibi saçmalıklarla uğraşmayın. Aslında birçok Trump destekçisi ekonomik olarak iyi durumdadır (ve bazıları çok zengindir). Ancak ekonomik olarak zor durumda olanlar için bile asıl önemli olan soru şudur: neden sürekli yalan söyleyen, cehaleti teşvik eden, ırkçı, kadın düşmanı ve her yönüyle faşist Donald Trump’ı destekliyorlar? Bunun tek cevabı, en azından ırkçılık ve kadın düşmanlığında yanlış bir şey bulmamaları olabilir – ki bu da onları kadın düşmanı ve ırkçı yapar (Trump’ı destekleyen Siyahlar ve diğer beyaz olmayan insanlar için ne korkunç bir ironi!). Tıpkı Almanya’da Hitler’i ve Nazileri destekleyenler gibi, bir faşisti destekliyorlar çünkü faşizm onlara cazip geliyor.

Hitler’i destekleyenlerin aşağılık insanlar olduğunu söyleyen biri savunmaya geçer mi ya da geçmeli mi?

Ancak “ana akım” siyasetçiler, medya, yorumcular vs. bu mantığı mantıksal sonucuna kadar takip edemezler. Biden hemen yorumlarına “açıklık” getirerek Porto Riko (ve genel olarak Latinler ve Siyahlar hakkında ırkçı “şakalar”) hakkında ırkçı “şaka” yapan “komedyen” hakkında konuştuğunu belirtti. Ve yine “ana akım” medya, Biden’ın yorumunun Demokratları savunmaya geçiren bir şey olmasına izin verdi.

Demokratlar, 20 yıldır Barack Obama ve diğerleri tarafından sürekli dile getirilen “hepimiz Amerikalıyız” ve sorun Cumhuriyetçilerin ve şimdi de özellikle Trump’ın “bizi bölmesi” (“Amerikan halkı”) çizgisinden kurtulamıyor. Demokratlar (ve medyadaki “vekilleri”), Trump sözcüleri Trump destekçilerinin “ülkenin yarısı” olduğu argümanını ortaya attığında kendilerini savunmaya geçmelerine izin veriyorlar. Demokratlar (ve egemen sınıfın “ana akım” kesiminin diğer temsilcileri) bu ülkede, daha önce de söylediğim gibi, Trump’ın hem bir ifadesi hem de itici gücü olduğu bütün bir kitlesel faşist fenomen olduğunu kabul edemiyor ya da bunu açıkça kabul edemiyorlar. Demokratlar bunu doğru bir şekilde ele alamazlar çünkü seçimler çerçevesinde bunu yapmanın kaybetme stratejisi olduğunu düşünürler (büyük ölçüde efsanevi olan “kararsız seçmenleri” yabancılaştırmak). Ve daha temel nedenlerden ötürü Demokratlar (ve genel olarak egemen sınıfın “ana akım” kesimi) bunu yapamaz çünkü ülkenin yarısının faşist olduğunu kabul etmek, ülkeyi bir arada tutmak ve gücünü dünyaya yansıtmak için çok önemli olan “tepedeki parlayan şehir” ve “özgür dünyanın lideri” mitolojisini yerle bir eder.

Asıl, daha büyük ve daha temel dinamikler ise (örneğin 2017’de yaptığım Trump/Pence Rejimi Gitmeli! konuşmamda da işaret ettiğim üzere) mevcut kutuplaşmanın temelde 1860’larda İç Savaş’a yol açan kutuplaşmanın bir uzantısı olmasıdır. Ve yine belirttiğim gibi, İç Savaş’ın sonucu -Konfederasyon’un yenilgisi ve köleliğin resmen sona ermesiyle- 1870’lerde Yeniden Yapılanma’nın sona ermesiyle büyük ölçüde tersine dönmüş, bu da temelde yeniden yapılandırılmamış bir Güney’in “yeniden yükselmesinin” yolunu açmıştır; bu sadece köle sahibi Konfederasyon’a liderlik eden aynı tür güçlerin Güney’in kendisinde hakim olması anlamında değil, aynı zamanda bir bütün olarak ülkede giderek orantısız bir güce sahip olmaları anlamında da geçerlidir. Tüm bunlar, bugün ABD’de faşizmin gücünün tarihsel arka planının ve temelinin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.

Bugünkü durumda faşistlerin, kendileri de beyaz üstünlüğünün kurbanı olan insanların bir bölümünü ve özellikle de erkekleri kazanabilmiş olmaları, büyük ölçüde erkek üstünlüğünün rolü ve etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, bu ülkenin tarihsel gelişiminde, büyük ölçüde İncil’in harfi harfine okunması temelinde rasyonalize edilen erkek üstünlüğünün beyaz üstünlüğü ile sıkı sıkıya iç içe geçmiş olduğu gerçeği vardır. Beyaz üstünlüğünün tarihsel olarak en açık ve saldırgan olduğu ve bugün de en açık ve saldırgan olduğu yerler, ülkenin bu bölgelerinde -özellikle de Güney’de- erkek üstünlüğü için de geçerlidir. Örneğin, özellikle faşistlerin egemen olduğu Yüksek Mahkeme’nin Roe v. Wade kararını bozmasından sonra kürtaj konusunda acımasız, ciddi kısıtlayıcı ve baskıcı yasakların yürürlüğe girdiği eyaletlere bakın: Buralar büyük ölçüde eski Konfederasyon (ve o zamanın deyimiyle “Konfederasyona komşu” bölgeler).

Ancak şimdi, İç Savaş (ve Yeniden Yapılanma’nın sonu) döneminden farklı olarak ABD, uluslararası arenada nispeten sınırlı etkiye sahip bir ülke değil: Başta iki dünya savaşı olmak üzere, dünyada yaşanan bir dizi “döngü” ya da sarmal sayesinde ABD, dünyanın en güçlü emperyalist ülkesi, insanların ve çevrenin en büyük talancısı olarak ortaya çıkmıştır. “Felaket Bir Şey, Ya da Gerçekten Özgürleştirici Bir Şey” başlıklı yazımda vurguladığım gibi, daha da temel ve belirleyici bir öneme sahiptir:

Bu, adaletsizliğe karşı savaşanların amacının köleliği kaldırmak olduğu ve toplumu kimin yönettiği açısından tek olası olumlu sonucun Kuzey merkezli yükselen kapitalist sınıfın egemenliğinin sağlamlaştırılması ve güçlendirilmesi olduğu 1860’lardaki İç Savaş zamanı değil. O dönem artık çoktan geride kaldı. Ve dünya çapında bir sömürü ve baskı sistemine dönüşen bu kapitalizm sistemi,kapitalizm-emperyalizm, çoktan miadı dolmuş, son kullanma tarihini çoktan geçmiş, herhangi bir olumlu rol oynayabileceği koşulları çoktan geride bırakmıştır. Şimdi hedef tam da bu kapitalizm-emperyalizm sisteminden kurtulmak olmalıdır.

Tüm bunlar, egemen sınıfın “ana akım” temsilcilerinin faşistlerle mücadele edilmesi gerektiği şekilde mücadele edemedikleri kritik noktasıyla ilgilidir. Ve bunun, tam da bu faşizme karşı mücadelenin, nesiller boyunca burada ve tüm dünyada insanlar üzerinde tahakkümünü dayatmış olan bu kapitalizm-emperyalizm sistemini sürdürmek (ya da restore etmek) için değil, aksine bu canavarca sistemi ortadan kaldırmak için mücadelenin bir parçası olarak yürütülmesi gerektiği gerçeğiyle ilgili çok önemli sonuçları vardır. Bu, ülke genelindeki ve egemen sınıf içindeki çelişki ve çatışmaların derin ve yoğun olduğu ve çözüm için haykırdığı, ancak bu sistemin çerçevesi ve sınırları içinde iyi bir çözüme sahip olamayacağı mevcut durumda stratejik ve çok acil bir öneme sahiptir.




Bu Ülke İçerisinde İki Ülke- Ve Bu Lanet Sistemin Gitmesi Gerekliliği

Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı Devrimci Komünist Parti-ABD’nin önderi ve yeni komünizmin mimarı olan Bob Avakian’ın ABD’de yaşanan seçimler sonrasında yaptığı ilk müdahaledir. Çevirisini dikkate sunarız.


İçerisinde bulunduğumuz zaman demoralizasyona ve umutsuzluğa kapılma zamanı değildir. Bu zaman meşru öfkenin ve devrimci kararlılığın zamanıdır.

Yaşanılan bu seçim bu ülke içerisinde gerçekten de “iki ülke” olduğunu keskin bir şekilde öne çıkarmıştır.

Bu durum aslında bu ülkenin kölelik ve soykırım üzerine sözde Amerika “Birleşik Devletleri” olarak kurulduğu zamandan bu yana devam eden temel bir bölünmedir. Bu bölünme, ülkenin tarihi boyunca; ne 1860’lardaki İç Savaşta ne de 1960’lar ve sonrasında yaşanan değişikliklerle gerçekten çözümlenmemiştir.

Daha önce de söylediğim gibi İç Savaş dönemi kölelik yanlısı Konfederasyon ile Amerikayı bir kez daha agresif, aleni beyaz üstünlenmecisi, erkek şovenizmi ve LGBT karşıtı yapmak isteyen bugünün faşizmi arasında direkt bir bağlantı vardır.

“İki ülkeye” bölünmüşlük bu sistem altında iyi bir şekilde çözümlenemez. Donald Trump gibi apaçık bir faşistin bu ülkenin başı olarak seçilmesi bu durumun güçlü bir dışavurumudur.

Bu sistem altında iyi bir çözümün olmamasının sebebi hakim sınıfların “anaakım kliği” Demokratların sözleri ve yalanlarına rağmen bu sistemin acımasız sömürüye; ırk, cinsiyet ve cinsel kimlik üzerine baskıya, çevrenin ve dünya halklarının yağmalanması ve savaşların tahrip ediciliğine dayanmasıdır. Bütün bunlar hakim sistem olan kapitalizm-emperyalizmin içerisine inşa edilmiştir.

Bu ülke içerisinde bir “ülke”-faşizmi destekleyenler-bu baskı ve çılgınlığı talep ettikleri gibi bunu kutlamaktadırlar.

Diğer “ülke” ise bu baskıyı ve çılgınlığı sonlandırmak istemektedir ancak bu sistem altında bunun bir sonu yoktur.

Ve şeyler bu sistemin belirlediği koşullarda ve sınırları içerisinde yer aldığı müddetçe faşistler hiçbir iyi insanın sahip olmadığı inisiyatife sahip olacaklardır.

Neden? Çünkü faşizm kapitalist-emperyalist sistemin hakimiyeti ve işleyebilmesinin bir yoludur ve bu faşizmi uygulama noktasında çok kararlı olan güçlü bir hakim sınıf kliği bulunmaktadır. Ancak iyi insanların bitmesini istedikleri adaletsizlikler bu sistem altında bitmeyeceklerdir. Ve her ne kadar hakim sınıfların bir kliği bu faşizme karşı olsa da bu karşıtlık bu mevcut sistemin sınırları ve koşulları içerisinde yer almaktadır. Hakim sınıfların hiçbir kısmı bu faşizmi yenmek için gerekli ayaklanmanın riskini almayacağı gibi hakim sınıfların hiçbir kesimi bu sistemin içerisine inşa edilmiş ve sistemin onlar olmaksızın yapamayacağı derin adaletsizlikler ve canavarca suçlara bir çözüm bulamayacaktır.

Ve zaten mesele de budur: Şeyler, daha fazla bu sistemin ve onun hakim sınıflarının koşulları ve sınırları içerisinde kalmamalıdır.

Zaman, acil olarak tek pozitif çözüm olan devrimci çözüm yoluyla kesin ve nihai bir şekilde faşist “ülkeyi” yenmek ve bunu, faşizmi ve bütün adaletsizlikleri doğuran bu sisteme bir son vermenın parçası olarak bu temel ayrışımı çözümlemektir. (Bu faşist “ülkenin” bir parçası olmak noktasında yanlış yönlendirilen insanlara gelince: Kesin olarak faşizmi yenmek ve bunu bütün sistemden kurtulmanın bir parçası olarak yapmak yanlış yönlendirilmiş insanları sarsarak uyandırmanın özgürleştirici ve devrimci çözüme kazanmanın en iyi yoludur.)

Başta da söylediğim gibi bu zaman demoralize olmanın ve umutsuzluğa kapılmanın zamanı değildir. Şayet bunu yaparsak bu, sistemin koşullarını kabul etmek anlamına gelecektir.

Bu zaman meşru ökfenin ve devrimci kararlılığın zamanıdır. Gerçek anlamda, kölelik ve soykırımla kurulduğu zamandan bugün dünyanın en ölümcül ve yıkıcı baskıcısı olduğu ve insanlığın geleceğini ve varlığını tehlikeli bir şekilde tehdit ettiği günümüze kadar “Birleşik Devletler ”e damgasını vuran bu bölünmeye nihayet kesin, özgürleştirici ve devrimci bir çözüm getirme zamanıdır.

Biz devrimci komünistlerin deklarasyonumuzda açıkça ifade ettiği şey için ayağa kalkıp savaşmanın zamanı geldi:

Mevcut kapitalist-emperyalist sistemin ve bu ülkenin devletinin kurumları ilga edilip dağıtılmalıdır. Yerine ise Kuzey Amerika Yeni Sosyalist Cumhuriyeti Anayasasına dayanacak yeni, sosyalist bir sistem getirilmelidir.




Temel Kitlelerden Gençlerin Sorusuna Cevap: Hiçbir Tanrıya İhtiyaç Duymadan Uyanıyorsun!

Editörün notu: Aşağıdaki yazı Bob Avakian’ın 28 Ekim tarihinde yaptığı kısa bir müdahaledir. Çevrilen metin https://revcom.us/en/bob_avakian/you-wake-without-need-any-god adresinden görüntülenebilir.


Temel kitlelerden gelen gençler, Dev-kom (devrimci komünistler) olarak bizim bir tanrıya inanmadığımızı duydukları zaman birçok kez bize: “Eğer bir tanrı yoksa, nasıl sabahları uyanabiliyorsunuz?” gibi sorularla geldiler.

Bunun cevabı sirkadiyen ritmidir (“Sirkadiyen” kelimesi Latincede “yaklaşık olarak bir gün” demektir.)

Sirkadiyen ritmi nedir? Cleveland Clinic’e göre tanımı:

Sirkadiyen ritminiz, vücudunuzun 24 saatlik bir güne göre izlediği düzendir — vücudunuzun iç saatine verilen addır. Bu ritim, vücudunuza ne zaman uyuyacağını ve ne zaman uyanacağını söyler.

Bu sirkadiyen ritmi -insan vücudunun diğer parçaları ve fonksiyonları gibi- doğal evrimin sonucudur.

Doğaüstü herhangi bir varlığın -bir tanrının- katılımı yoktur ve doğal olayları anlatmak için bir tanrı yaratmaya da gerek yoktur.

(Cleveland Clinic sitesinin sirkadiyen ritmi hakkındaki tam anlamını anlatan makaleye internetten ulaşabilirsiniz https://my.clevelandclinic.org/health/articles/circadian-rhythm. Ayrıca Ardea Skybreak’in kitabı https://www.insight-press.com/books-ebooks/science-of-evolution-myth-of-creationism/ doğal evrimi bilim geçmişi olmayanlar da dahil olmak üzere herkes tarafından anlaşılabilecek kapsamlı ve canlı bir bilimsel açıklamasını sunmaktadır.)

Dünyayı, insanları ve insanların nasıl fonksiyon sağladıklarıyla ile ilgili temel şeylerde dahil olmak üzere, bunları gerçekten anlayabilmek için bilimsel bir yöntem ve yaklaşım sahibi olmak gerekir. Gerçekten bilimsel temelli bir dünya anlayışı olmadan insanlar, oldukları durumda neden olduklarını ve olumlu bir biçimde kökünden nasıl değiştirebileceklerini anlamak mümkün değildir.

İnsanlar üzerindeki bütün baskıcı zincirleri kırmak için -gerçek bir devrimle- yeni komünizmin bilimsel yöntem ve yaklaşımına sahip olup harekete geçmek zorunluluktur.

Revcom.us sitesinden yeni komünizm hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilir ve daha ciddi bir şekilde dahil olabilirsiniz ve Youtube’daki RNL-Revolution, Nothing Less!- Show’u izleyip, yeni komünizm temelinde, tam da içerisinde yaşadığımız bu zamanda gerçek ve gerçekten özgürleştirici bir devrim için aktif olarak çalışan İnsanlığın Kurtuluşu İçin Devkom Birliği’ne katılabilirsiniz.




Ben Kim Oluyorum Da İnsanlara Duymak İstemedikleri Hakikati Söylüyorum?

Editörün notu: Devrimci komünist önder Bob Avakian’ın aşağıdaki yazısı sosyal medyada paylaştığı bir dizi mesajın 90.’sıdır. Avakian son mesajlarında göçmen karşıtlığı yapan Siyahi halka doğrudan seslenmekte ve ABD’li devrimci komünistler temel kitleler arasındaki faaliyetlerinde bu meseleye derinden eğilmektedirler. İlk bakışta ABD özgülü gibi gözükebilecek bu mesele, temel yöntem ve yaklaşımın dışında Göçmenlerin Mültecilerin ve Sığınmacıların Şeytanileştirilmesi ve Gerçek Kurtuluş Üzerine temel çalışmamızda da bahsettiğimiz önemli bir fenomene değinmektedir. Bugün Türkiye’de de yıllardır gadre uğratılmış ezilen uluslar göçmen ve mülteci karşıtı bir pozisyon alabilmekte sistem içerisinde kendilerine daha iyi bir yer isteyebilmektedirler. Dolayısıyla Türkiye devrimci komünistlerinin asli görevlerinden birisi de bu şoven düşüncelerle mücadele yürütmek, halk kitlelerinin maruz kaldığı farklı baskı biçimlerinin esas sebebi olarak bu sistemi teşhir etmek ve ona karşı mücadeleyi örgütlemektir. Yazının orijinaline https://revcom.us/en/bob_avakian/bob-avakian-revolution-90-who-am-i-tell-people-truth-they-dont-want-hear linkinden ulaşabilirsiniz.


Bir numaralı mesajımda doğrudan söylediğim gibi:

Kim olduğumu açıklayayım: Ben, yüreği ve ruhuyla insanların gerçekten özgür olabileceği bir devrim konusunda ölümüne ciddi ve bu devrimin gerekliliği ve mümkünlüğüne dair bilimsel bir anlayışa sahip biriyim. Her ne kadar bu ciddi bir mesele olsa da, ne benim ne de bizim, bu acınası ve hiçbir yere varmayan “kimin neyi söyleme hakkı var” saçmalıklarına harcayacak zamanımız yok. Herkesin hakikati öğrenme, söyleme hakkı ve sorumluluğu vardır, özellikle de tüm insanlığı ilgilendiren ölüm-kalım meseleleri söz konusu olduğunda. Herkesin bu hakikate göre hareket etme hakkı ve sorumluluğu vardır.

Özellikle 73 numaralı mesajımda bahsettiğim hakikat (bazı insanların duymak istemediği bir hakikat) tartışma ve kargaşa fırtınası yarattı ve tamamen alakasız, saçma ve çirkin saldırılara neden oldu. Bu 73 numaralı mesaj, bilerek kışkırtıcı ve son derece önemli olan şu başlıkla başlıyor: “Göçmenlerden Nefret Eden Siyahiler: Daha İyi Olması Gereken İnsanlardan Saçmalık ve Daha Da Kötüsü” Bu başlığı şu ifade takip ediyor: “Bugünlerde en çıldırtıcı ve üzücü şeylerden biri, bu sistem altında çok acı çekmiş olan Siyahilerin göçmenlerden nefret ettiğini duymak.”

Bu mesaj, Siyahilerin 1. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan kitlesel göçlerinde yaşadıkları deneyimleri ve ırkçı beyazlar tarafından nasıl acımasızca saldırıya uğradıklarını hatırlatarak devam ediyor. Ve sonrasında meselenin özüne iniyorum: “Bugün göçmenlere karşı nefret duygularına kapılmış Siyahilere bir sorum var: Gerçekten de kuduz ırkçı beyazlar gibi mi olmak istiyorsunuz?”

Çok sayıda Siyahinin göçmenlere karşı ırkçı tutumları daha da üzücüdür, çünkü Siyahilerin, adaletsizliğe karşı savaşan birçok farklı ırk ve milletten insana ilham vermede ve onları birleştirmede çok önemli bir rol oynadığı koca bir tarihi vardır. Bu özellikle 1960’larda geçerliydi. Kişisel bir not olarak, YouTube’daki RNL-Revolution, Nothing Less! Show’da benimle yapılan röportajda da bahsettiğim gibi, Siyahilerin bu pozitif rolü –ve özellikle devrimci günlerindeki Kara Panter Partisi– beni devrimci ve komünist olmaya motive eden önemli bir faktördü. (Kara Panter Partisi’nin gelişimim üzerindeki pozitif rolü, ayrıca şu adreste de ele alınmıştır: https://revcom.us/en/a/665/bob-avakian-for-the-liberation-of-black-people-en.html, hem video hem de makale olarak.)

Kara Panter Partisi’nin bizzat deneyimlediğim en olumlu yönlerinden biri, liderlerinin ve üyelerinin, dünyayı gerçekten özgürleştirici bir şekilde değiştirmekle ilgili büyük sorular üzerinde mücadele etmeye açık ve istekli olmalarıydı. Bu, bazı insanların “bu büyük sorular hakkında konuşmaya hakkı olmadığını” iddia etmelerinin aksine, çok önemli bir tutumdu.

Şimdi, göçmenlere karşı ırkçılık yapan Siyahilere karşı mücadele ettiğim için bazı insanların beni ırkçılıkla suçlamasındaki ironiye dikkat çekmeden edemeyeceğim! Evet, bazı Siyahilerin –kuşkusuz hepsi değil, fakat önemli bir kısmı– derhal kurtulmaları gereken bu göçmenlerden nefret etme saçmalığına kapılmış olmaları büyük bir utanç. Hatta bazıları saldırgan bir ırkçı ve her yönüyle faşist olan Donald Trump’ı desteklemeye bile yöneldi. Ve bu insanlar beni ırkçılıkla suçluyor, beyaz olduğum için bu konuda konuşma hakkım olmadığını iddia ediyorlar! (Geçenlerde bir sohbette birinin gözlemlediği gibi, bu saçma bir düşünceye tekabül ediyor: “BA, sen kimsin ki Siyahilere faşist olamayacaklarını söylüyorsun?!”)

Bu bir saçmalıktan da kötü.

Bu yüzden, bu saçmalığı savunan insanlara kötü bir haberim var: Bazı insanları rahatsız edecek gerçekler de dahil olmak üzere bu gerçekleri konuşmaya devam edeceğim. Çünkü bu, yaptığım şeyin bir parçası: Her gün, sahip olduğum her şeyimle, derinden ve acilen ihtiyaç duyulan devrime liderlik etmek için çalışmak. Bu, bu sistem altında çok uzun süredir gerçekten acı çeken insanların ve kapitalizm-emperyalizm sistemi altında her yerde acı çeken tüm insanların kurtuluşunu sağlama mücadelesidir.




Yüz milyonlarca çocuğu öldüren, devamlı vahşet sistemi

Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı Bob Avakian’ın 86. sosyal medya mesajıdır. İngilizcesine https://bobavakianofficial.substack.com/p/revolution-86 linkinden ulaşılabilir. Çeviriyi okurlarımızın dikkatine sunarız.


Kamala Harris ve Donald Trump, bu ülkede hüküm süren ve bir bütün olarak dünyaya egemen olan kapitalizm-emperyalizm sisteminin başına kimin geçeceği konusunda kıyasıya çatışırken, bu sistemin gerçekten canavarca doğasını bir kez daha gün ışığına çıkaran çok gerçek bir dehşet var: Sadece 2. Dünya Savaşı’nın (1945’te) sona ermesinden bu yana, dünyaya kapitalizm-emperyalizm sisteminin hakim olması ve bunun başta Latin Amerika, Afrika, Orta Doğu ve Asya’daki Üçüncü Dünya ülkeleri olmak üzere tüm dünyadaki halk kitleleri üzerindeki etkileri nedeniyle 500 milyondan fazla çocuk açlıktan ve önlenebilir hastalıklardan dolayı gereksiz yere ölmüştür. Bu süre zarfında ABD, tüm bu canavarca sistem içinde en güçlü konuma sahip olmuştur ve insanlığa karşı işlenen bu gerçekten korkunç suçun en büyük sorumluluğunu taşımaktadır.

Her ne kadar bu gerçeği insanlardan saklamaya çalışsalar da bu sözde “dünyanın en yüce ülkesi”nin gerçeği budur

Bunu düşünmek için bir dakikanızı ayırın: 500 milyondan fazla çocuk –yarım milyardan fazlabu sistem, onun dünya üzerindeki egemenliği ve en büyük sorumlusu ABD yüzünden erken yaşta ölüyor!

Ve bu kadar çok insan, bu ülkenin hükümetinin ve insanların yanı sıra çevrenin de yağmalandığı bu Amerikan imparatorluğunun başına hangi kitlesel katil grubunun geçeceğine karar vermek için oylamaya katılmak istiyor!

Gerçekten mi? Bu, herhangi bir düzgün insanın parçası olmak isteyeceği ya da herhangi bir şekilde katlanacağı bir sistem ve dünya mıdır?

Hayır! Bu sistemin neden olduğu diğer tüm dehşetleri bir kenara bıraksak bile – ki gerçek hayatta bunu yapamayız – bu sistemin neden olduğu gereksiz çocuk ölümlerinin korkunç rakamları, bu sistemi yeryüzünden silmek ve mümkün olan en erken zamanda gerçek bir devrim yoluyla yerine çok daha iyi bir sistem koymak için yeterli bir neden olacaktır!

( Öldürülen çocuk sayısının hesaplanmasına ilişkin son bir not: Daha önce, 1945’ten bu yana açlıktan ve önlenebilir hastalıklardan ölen 350 milyon çocuk gibi “ihtiyatlı” bir rakam kullanmıştım – ki bu rakamın kendisi bile gerçekten dehşet vericidir. Ancak, bu konuyu daha derinlemesine incelediğimde -ve 1945’ten bu yana her yıl ölen 7 milyon çocuğun kesinlikle düşük olan ortalamasını aldığımda- bu rakam aslında 500 milyonun üzerine çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu sayı son otuz yılda azalmış olsa bile -1990 yılında 5 yaşın altında 12 milyondan fazla çocuk ölürken- halen her yıl yaklaşık 5 milyon çocuk gereksiz yere ölmektedir. Ve yine, 1945’ten bu yana toplam sayı aslında 500 milyondan fazladır).