Yeni Komünizm

Katledilen İşçilerin Hayaleti, İkiyüzlü Batı ve Katar Dünya Kupası

image_pdfimage_print

2022 Dünya Kupası’nın Katar’da düzenleneceği açıklandığından beri ‘’skandalların’’ ardı arkası kesilmedi. Bunu tırnak içerisinde kullanıyoruz çünkü ne FİFA’nın dünyanın en yozlaşmış kurumlarından biri olması ne yeşil sahaların milyar dolarlık birer gösteri merkezine dönüşmesi ne de devasa inşaatlarda Üçüncü Dünya ülkelerinden gelen emekçilerin katledilmeleri yeni değil. Büyük gösterilerle uluslararası siyaset arenasında imaj tazeleme, prestij yarışına girme ve sermaye hacmini geliştirmek ise artık belki de banal diyebileceğimiz seviyede! Bir taraftan ülkelerinin Küresel Güney’deki acımasız sömürüsünün asalaklığından beslenip, Körfez bölgesinin yerel gericileriyle ticari ve askeri antlaşmaların rantıyla Yemen’deki insanlık dışı ablukayı uzaktan izleyen Batı ülkelerinin dünyaya insan hakları dersi vermesi aptallık değilse de en azından rezilliktir.

Katar Nasıl Bir Ülke?

Mevcut tablo böyle olmakla beraber bu durum Körfez’in pragmatik çocuğu Katar’ı aklamaz, aklayamaz. Katar Körfez ve genel olarak Ortadoğu’nun önemli aktörlerinden birisi. Filistin’de Hamas’ın sırtını sıvazlayan cebini dolduran, kendi ülkesinde ABD için devasa askeri üstler açan, bir yandan İran’la iş tutup Suud’la Yemen’i bombalayan, emperyalistler arası çelişkilerden yararlanarak bölgede hakimiyet kovalayan ve Erdoğan’ın temsil ettiği rejimin ‘’kutsal’’ ticaret ortağı. Birinci Dünya Savaşından, Körfez Savaşı ve daha sonrasında da bölgede oluşan Sovyet emperyalizmi sonrası hegemonyada Katar her zaman ABD ve İngiliz emperyalizmlerinin sadık ortağı oldu.[i] Bölgede İhvan’ın finanse edilmesinden İslamcı köktendincilerin silahlandırılmasına kadar Ortadoğu halklarının üzerine karabasan gibi çöken pek çok gerici ve sömürücü yapıda Katar’da ‘’çorbaya tuz attı’’. Beri yandan ise kendi küçük sınırları içerisine bu yapıların girmesine kati surette izin vermedi, monarşik iktidarına zarar verebilecek muhalefeti kati suretle bastırdı, Körfez’de kapitalist-emperyalist sistemin önemli bir petrol ihracatçısı ve askeri ortağı oldu. 2022 Dünya Kupasının düzenlenme hakkının alınmasının pek çok boyutu var. Bir yandan monarşik rejimin meşruiyet arayışı, prestij ve uluslararası ilişkilerde yaptığı çeşitli manevralar varken bir diğer yandan Körfez’in petrol tedarikçisi ülkelerinin özellikle son on yıldır sermayesini ulusal statüden uluslararası sulara kaydırarak finans blokları, uluslararası gayrimenkul ve büyük arsa spekülasyonları, medya kuruluşlarının satın alınmasının yanı sıra futbolun da önemli bir yatırım aracı haline gelmesi. Son dönemde Manchester City ve Paris Saint Germain gibi takımların milyar dolarlık antlaşmalarla satın alınmaları gibi sansasyonel olaylar bir yana pek çok takımın küçüklü büyüklü hissedarları Körfez ülkelerinden. Son tahlilde sermaye yerinde durmaz, duramaz…

İşçi Ölümleri ve İnsan Hakları Karnesi

Kapitalizm içerisindeki sözde büyüme ve ilerlemenin ağır bedelleri vardır. Genelde bu ‘’büyüme’’ ve ilerleme’’ günümüzde 8 milyara ulaşan dünya nüfusunun küçük bir kısmını kapsar. Bugün belgeselleri çekilen ve turistlerin kayda değer rakamlar ödeyerek tepesine çıktıkları ‘’dünyanın en yüksek binası’’ Burj Khalifa veya Dubai’nin yapay Palmiye Adasında Avrupalı ve Amerikalı turistlerin su parkında eğlenebilmeleri, Hollywood aktörlerinin yapay ada üzerinde villalar alabilmeleri Nepal’den gelerek kölece ve ölene kadar çalıştırılan inşaat işçileri, çoğunluğu sigortadan bile yoksun pasaportsuz bir şekilde yaşayan Filipinli ve Endonezyalı hasta ve çocuk bakıcılar, temizlik işçileri; Hindistan’dan ve Pakistan’dan gelen bilumum inşaat ve lojistik işçileri ile mümkün olabilmektedir. Katar’ın bir Dünya Kupası düzenleyecek seviyede stadyumlar ve tesisler inşa etmesi de ‘’normal’’ şartlar altında pek mümkün değildi. Zaten normal şartlara da gerek yoktu. Kapitalizmin gündelik işleyişi temelinde Nepal’den, Hindistan’dan, Pakistan’dan ve pek çok başka ülkeden on binlerce işçi getirildi. Gelen emekçiler çalışma izinleri olmaksızın ‘’kefil’’ sistemi ile resmi belgelerine el konularak, asgari haklardan uzak, insanlık dışı koşullarda hunharca çalıştırıldı, sömürüldü ve öldürüldü… Uluslararası sendikalar ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının verilerine göre Katar’da futbol ‘’şöleni’’ izlenebilmesi için en az 6500 işçi öldü, öldürüldü… [ii]Bu caniyane tablonun sorumluluğu bölgesel bir gerici olan Katarla sınırlı tutulmamalıdır. Küresel Kuzeyde Lenin’in tabiriyle hem siyasi hem de ekonomik anlamda asalaklık mührünün vurulu olduğu toplumların ve emperyalist ülkelerin sömürücü yöneticilerinin insan hakları söylemleri riyakar bir ikiyüzlülüktür, Danimarka’nın forma sponsoru Hummel’in tepkisi gibi karavana atılmış bir atıştır. Bangladeş’te ter atölyelerinde çalışan yüz binlerce işçinin, kahve ve kauçuk plantasyonlarında hunharca çalıştırılan Güney Asya ve Latin Amerika ülkelerinin yoksul köylülerinin, Kongo’da kobalt madenlerindeki çocuk işçilerin emekleri ve kanları üzerinde yükselen asalakların bu tepkilerinin bilinçli bir şekilde bu sisteme yönelik olmadığı müddetçe ikiyüzlüdür.

Katar’da gündeme gelen diğer meseleler ise ülkede eşcinselliğin yasak olması ve Şeri hukuk nezdinde Katar yasalarında taşlayarak öldürmenin bulunmasının yanı sıra sahada alkol tüketiminin yasaklanması gibi meseleler de gündemdedir. Öncelikli mesele bu ülkenin İslamcı teokratik gerici bir ülke olmasıdır. Şeri hukuk aleni bir kadın düşmanlığı ve LGBT nefreti üzerine bina edilmiş gerici ve çağdışı bir hukuktur. Dürüst ve ilerici bir insanın eşcinsellerin taşlanabileceğini söyleyen bir yasayı herhangi bir biçimde savunması, kültürel rölativizm yapması veya rasyonalize etmeye çalışması en hafif tabiriyle aptallıktır ve çok problemli düşünüş biçimlerinin izdüşümlerini taşır. Bir diğer taraftan Katar’ın insan hakları karnesi üzerinden sinsi bir şekilde burjuva demokrasisi güzellemesi yapmakta bir başka problemli düşünüş biçimidir. Kadınların baskı altına alınmaları ve LGBT topluluğunun baskılanmasının kökenleri sosyo-ekonomik bir sistem olan kapitalizmle iç içe geçmiştir, bu sistem altında çözümlenmeyecek bu gibi kritik meseleleri Batı emperyalizmini şeker bulayıp tatlı göstermek için kullanmak mide bulandırıcıdır.

FİFA ve Küresel Futbol Piyasası

Burada niyetimiz küresel futbol piyasası analizi yapmak değildir; bu, yazının kapsamını bir hayli aşmaktadır. Ancak yine de değinilmesi gereken bazı meseleler olduğu kanaatindeyiz. FİFA’nın tarihi pek de masumane olaylarla bezeli değildir. 2010’da Güney Afrika’da ve 2018’de Rusya’da düzenlenen kupalar da pek çok yolsuzluk iddiasını gündeme getirmişti. Araştırmacı gazeteciler FİFA bürokratlarının oy haklarını milyon dolarlara sattığını ortaya araştırmalar yapmışlardı.[iii] Dünya futbolunun bürokratik merkezi konumundaki bir yapı üstyapının temsiline iyi bir örnektir ancak unutulmamalıdır ki üstyapı altyapıdan yani ekonomik sistemden bağımsız değildir. Kapitalist-emperyalist sistem içerisinde varolan devletlerin adaylık için ‘’yarıştıkları’’ bir platformun siyaset üstü bir yapı olması mümkün olmadığı gibi, milyar dolarlık bahis şirketleri, dünya tekellerinin sponsorlukları, turizm ve eğlence harcamalarının arttığı, yayın haklarının satıldığı, video oyunlarından, kitaplarına kadar pek çok metasının yaratıldığı her biri kendileri şirket olan futbol kulüplerinin oldukları devasa organizasyonların basit birer müsabaka olmadığı da açıktır. Futbol sermayenin dinamik bir şekilde hareket ettiği her sene kar marjları katlanan, finansal piyasalarla iç içe, büyük ölçüde spekülasyona dayanan devasa bir endüstridir.

Devrimden Sonra Yeşil Sahalar, Yeni Bir Spor Vizyonuna Doğru

Futbol ve hatta bir bütün olarak spor kapitalist-emperyalist sistemin zehirli düşünüş biçimlerinin içerisinde cereyan ettiği alanlardır. Aynı zamanda futbol ve genel olarak sporun bütün alanları hedefi komünist bir dünya olan devrimin muzaffer kılındığı ülkeden başlayarak önemli pek çok çelişkinin çözümlenmesi gereken alanlar olacaktır. Yeni Sosyalist Cumhuriyet İçin Anayasa Taslağında, kurulacak olan devrimci topluma yönelik vizyonu kuramsallaştıran Bob Avakian, Anayasa içerisinde spor bölümüne şu şekilde değinmiştir:

“…hükümet (merkezi Yürütme Konseyi bu amaçla çeşitli kurum ve ajanslar kurarken en üst düzey sorumluluğa sahip olacak şekilde) aynı zamanda toplumun genel sağlığı ve sıhhatini zinde tutmak, eğlendirmek ve dinlendirmek için de spor olaylarını ve aktivitelerini geliştirip desteklemelidir. Bu profesyonel takım ve ligleri kapsarken asıl vurgu değişik spor aktivitelerine genelde insanların, özellikle de gençlerin katılımıyla olacaktır. Sporda rekabetin rolü tanınacak ve buna gerekli yer verilecektir, ama sporda temel ve genel öncelik; dostluk, yoldaşlık ve işbirliğinin güçlendirilmesi, deneyim paylaşımı ve eğlenceyle birlikte sporun sağlık ve sıhhate katkıları olacaktır. Bu alanda bir diğer amaç, özellikle de başka ülkelerden insanların katıldığı spor müsabakalarında enternasyonalizmin geliştirilmesidir.”[iv]

Daha önce ‘’Emperyalistlerin Futbol Kavgası’’ yazısında da bu çelişkilerden bahsetmiştik. Devrimle beraber kurulacak olan sosyalist toplumda bu meselelerin karmaşık olacağı aşikar olmakla beraber bu meselelerle cebelleşirken vizyona yönelik bahsi geçen yazıdan bir alıntıyla bitirelim:

Devrimden sonra bambaşka bir vizyonla yeniden yapılandırılacak spor alanı ve profesyonel müsabakalar alanı, belirtildiği üzere kapitalist-emperyalist sistem altındaki dar ve zehirli mantığından çıkartılacaktır. Ayrıca yine emperyalistlerin spor alanındaki organizasyonlarından ve sömürüyü devamlı olarak üreten diğer rekabetçi kurumlarından derhal çıkılarak bunların gerçek işleyiş biçimlerinin halk kitlelerine teşhiri yapılacaktır. Bu temelde, rekabetin kar anlamına gelmediği, galip gelmenin veya derece yapmanın ötekileştirici ve bastırıcı bir yönünün bulunmayacağı, spor alanında yaş farkı, cinsiyet farkı, fiziksel özellikler gibi insanlar arasındaki doğal farklılıkların metalaştırma mantığı ile devamlı olarak kategorize edilerek şeyleştirilmeyeceği, spor kulüpleri ve rekabet üzerinden dar milliyetçi konseptlerin üretilmesine izin vermeyecek tamamen kolektif bir vizyonla ve belirtildiği üzere enternasyonal temelde tüm insanlığın ortak mutluluğu ve gelişiminin bir aracı olarak tamamen farklı bir konsepte büründürülecektir. Bu bağlamda şu anki zehirli ve kapitalist-emperyalist sistemin işleyişine içkin haldeki son derece zararlı taraftarlık kültürü de radikal şekilde dönüşüme uğrayacak, değişen mülkiyet ilişkileri temelinde ve halk kitlelerinin kolektif müdahelesi-ortak planlamalara aktif katılımı ile spor alanı kökten farklı yeni bir uygulama tarzına kavuşacaktır.[v]


[i] Katar bağımsızlığını 1971 yılında İngiltere’den aldı 1916-1971 arasında Katar, Britanya mandasıydı. 1949’da ülke içerisinde petrol rezervleri açığa çıkana kadar Britanya emperyalizmi Katar’a pek de önem vermedi ancak II. Dünya Savaşı sonrası özellikle Hindistan’da gelişen sömürge karşıtı hareket ve petrol rezervlerinin bulunması bölgedeki İngiliz emperyalizmini çeşitli hamleler yapmaya itti. Katar’da yüzyıllardır farklı ülkelerin egemenliği bulunmakla beraber iç siyaseti düzenleyen iktidar odağı hala ülkeyi yönetmekte olan Sani ailesidir.

[ii] https://www.gazeteduvar.com.tr/katarda-2022-fifa-dunya-kupasi-basliyor-hak-ihlalleri-sike-ve-rusvet-iddialari-haber-1589999

[iii] FİFA’yla ilgili çeşitli tartışmalar için bkz. “The Dark Side of FIFA: Selected controversies and the future of accountability in the organization” Christina Malliris (2013), World Cup 2014, Soccer Politics

 FİFA’nın 1978’de eli kanlı faşist cunta rejiminin imajını düzeltmek için kullandığı Dünya Kupasını Arjantin’de düzenlemesini anlatan bir yazı için bkz. https://jacobin.com/2022/11/fifa-world-cup-1978-argentina-human-rights-violations-qatar

[iv] Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet İçin Anayasa, Bob Avakian, El Yayınları, 2021

[v] https://yenikomunizm.com/emperyalistlerin-futbol-kavgasi-devrim-ve-yeni-bir-spor-anlayisi/

Yeni Komünizm

Bizler, devrimin önderi Bob Avakian'ın mimarı olduğu Yeni Komünizm‘in takipçileriyiz. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini takip eden ve Yeni Komünizm temelinde dünyayı anlama ve değiştirme sorumluluğunu üstlenenleriz. Detaylı bilgi için bkz: Biz Kimiz?

Dünyada devamlı olarak yaşanan dehşetlerin ve son derece gereksiz acıların ortadan kaldırılması hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini ve geliştirmiş olduğu Yeni Komünizm'i öğrenerek kazanma şansı olacak gerçek bir devrim hareketini birlikte inşa ediyoruz. Yeni Komünizm'in teorik çerçevesine ilk kez giriş yapacaklar başlangıç noktası için web sitemizde yer alan bu bölümdeki makaleleri inceleyebilir, Bob Avakian'ın Türkçeye çevrilmiş eserlerine buradan ulaşabilirler. Görüş, katkı ve desteklerinizi bekliyoruz.

#DevrimDahaAzıDeğil