“Gezi Davası” olarak bilinen İslamcı/Türkçü faşist rejimin tam bir intikam ve bastırma mizanseninden başka bir şey olmayan sözde yargılamada Osman Kavala‘ya ağırlaştırılmış müebbet ve Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi’ye de Kavala’ya yadım etmekten 18’er yıl hapis cezası verildi. Hukuksuzca yıllardır süren sözde davanın tamamen düşmanca aldığı kararlar, sadece Osman Kavala ve arkadaşlarına yönelik değildir, aynı zamanda bir bütün olarak toplum açık bir cezaevine dönüştürülmek istenmektedir. Rejime ve onun suçlarına karşı gelen, boyun eğmeyen, itiraz eden ve eyleme geçen herkese bir mesaj gönderilmek isteniyor. Ve böylece her dönemin “mağduru” Erdoğan’ın temsil ettiği insanlık düşmanı baskıcı ve sömürücü rejimi “meşrulaştırılmak” isteniyor. Ne bu rejimi ne de onun sözde mahkemelerinin temsil ettiği “adalet” ve “yargılamaları” kabul etmiyoruz!
2013 Gezi Direnişi, toplumsal bir başkaldırıydı ve Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar, birçok sınıftan ve birçok ezilen kesimden insanı ülkenin dört bir yanından bir araya getirmesi anlamıyla da bir ilki oluşturuyordu. Gezi, Erdoğan’ın temsil ettiği rejimin yeni yeni konsolide olmaya başladığı ve toplum üzerine bir karabasan gibi çöktüğü koşullarda, bu rejimin temsil ettiği ve insanlara dayattığı derin huzursuzluğun ve öfkenin bir patlama noktasıydı. Kadınlardan, gençlerden ve toplumun ezilen azınlık gruplarından birçok insan bir araya gelmiş, başka bir dünyanın mümkün olabileceği pozitif bir atmosfer içerisinde, sadece rejimi ve suçlarını değil aynı zamanda sistemin, geleneklerin ve sürekli topluma dayatılan “değer yargılarının” sorgulandığı güçlü bir potansiyeli yaratabilmişti.
Rejim nefret dolu bir kinle intikam almak istiyor, lakin açıkça söyleyelim bunu sadece “kinci” olduklarından dolayı değil, aynı zamanda Gezi gibi bir toplumsal başkaldırının en ufak potansiyelini dahi bastırmak ve topluma nefes aldırmamak için bunu yapmaktadırlar.
Şimdi insanların “muhalefetin” bir şey yapmasını beklemesi ya da “seçimlerden sonra gidecekler” gibi tamamen felaket dolu bir rahatlığa kesinlikle düşmemesi gerekir. Söz konusu olan başka bir toplum isteyen insanların en temel hakklarından olan eylem ve manifesto haklarının faşistçe bastırılmasıdır ve buna karşı direnişin toplumun her bir hücresine vakit kaybetmeksizin başlatılması/yayılması gerekir. 72 yaşındaki Mücella Yapıcı’nın verdiği mesaj tüm topluma örnek olmalıdır; “Başımız yukarda, onur duyarak #GeziyiSavunuyoruz”.
Bu rejime, onun caniyane suçlarına tamamen adaletsizlik üzerinde kurulu sistemine karşı #susmuyoruz, #GeziyiSavunuyoruz, sömürünün ve baskının olmadığı #başkabirdünya istiyoruz, bunun için #savaşıyoruz!
Add comment