Yeni Komünizm

Seçimler ve Toplumda Yarattığı Sonuçlara Dair Oryantasyon Notları

image_pdfimage_print

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlandı ve Erdoğan 21 yıllık iktidarından sonra tekrar Cumhurbaşkanı seçildi. Erdoğan’dan ve temsil ettiği şeylerden rahatsızlık duyan halk kitleleri büyük bir umutsuzluğa bir kere daha ve daha keskin bir şekilde sürüklendi. Temelde seçimler, Türkiye toplumundaki derin parçalanmanın bir ürünü olarak vuku buldu ve seçim sonuçları bu bölünmeyi daha fazla derinleştirdi. O yüzden seçim sonuçları çokça dillendirildiği üzere ‘’demokrasi şöleni’’ olmadığı gibi mevcut kutuplaşmanın daha da polarize olduğu koşulların gün yüzüne çıkmasına vesile oldu.

Seçimler vesilesiyle akılda tutulması ve daha derinden düşünülmesi gereken bazı temel hususları kısa da olsa ele alınması gerekiyor:

  • Bu seçimler 21 yıldır iktidarda olan, 2016’dan beri rejimini konsolide etmiş ve devlet erki içerisinde baskın güç olan, Erdoğan’ın önderlik ettiği İslamcı Türkçü faşist güçlerin belirlediği parametrelerde gerçekleşmiştir. İster burjuvazinin ‘’muhalif’’ kanadı olsun isterse ilericiler, İslamcı Türkçü faşist rejimin belirlediği parametreler dışına çıkamamış ve temelde bu parametreler bağlamında topluma ‘’alternatif’’ sunmaya çalışmıştır.

  • Erdoğan ve temsil ettiği rejim, Türkiye’de her iki kişiden birini rahatsız etse dahi kendi kemik kitlesini ve etrafındaki güçleri daha fazla konsolide etmekten ötürü ve devlet iktidarının avantajını da kullanarak, bu seçimlerde sadece iktidarını ‘’tescil’’ etmekle kalmamış aynı zamanda ona ‘’meşruluk’’ da kazanmıştır. Millet İttifakı ve ufku parlamentarizmi aşamayan ilerici güçler, ‘’solcular’’ bu ‘’meşruluğu’’ seçimin hemen ardından kabul etmiş durumdadırlar.

  • Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu istediği ‘’başarıyı’’ yakalayamadıysa bile, Erdoğan’ın keskinleştirdiği polarizasyondan kaynaklı hala bir arada kalma zorunluluğu devam etmektedir. Mevcut başarısızlık ‘’farklı sesleri’’, ‘’faklı ihtimalleri’’ dillendirse dahi, hakim sınıfların ‘’muhalif’’ kanatlarının birbirine yaslanma zorunlulukları hala devam etmektedir.

  • Kürt hareketinin etkili olduğu yerler ve Türkiye’nin önemli büyük şehirlerinin dışında İslamcı Türkçü faşizm silme hakimiyetini sürdürmeye devam etmektedir. Erdoğan orta sınıfların önemli bir kısmını, Kürtlerin önemli bir bölümünü kaybetmiş olmakla birlikte, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın çoğunluğunda gücünü yeniden tahsis etmiş durumdadır. Ve bu ‘’enerjiyle’’ yaptığı zalimliklerini ‘’meşrulaştırarak’’ siyasi planına devam edecektir.

  • Türkiye toplumunda, İslamcılığın ve Türkçülüğün daha fazla iç içe geçtiği görülmektedir. Hiçbir hakim sınıf partisi, ister ‘’sol’’ olsun isterse ‘’liberal’’ bu parametreler dışında hareket edememektedir.Böylesi bir dinamik Erdoğan’ın ‘’biz ve ötekiler’’ siyasetine büyük bir potansiyel sunmaktadır. ‘’Muhalefeti’’ düşman unsur gösterebilmek için kullandığı videoların montajlı olmasını itiraf etmesine rağmen, her iki kişiden birini hala ikna edebiliyor olması bununla da ilişkilidir.

  • Erdoğan balkon konuşmasında yerel yönetim seçimlerini işaret etmiş ve tekrardan İstanbul ve Ankara’yı almak için kolları sıvamıştır. Büyük şehirleri alması, rejiminin geleceği açısından da önemlidir. Şayet Erdoğan’ın partisi devamlı güç kaybederse ve sadece kendisi bir ‘’tutkal’’ rolü oynarsa, bunun sürdürülebilir olmadığını bilmektedir. Bir diğer faktör ise CHP’den bu belediyeleri alarak, onun ‘’muhalefet’’ etme gücünü de kırmak istemektedir.

  • Bütün burjuva seçimlerinde olduğu gibi, bu seçimlerde ‘’adil’’ değildi. Lakin bu seçimler hiç olmadığı kadar bir ‘’eşitsizlik’’ içerisinde gerçekleşti. Erdoğan devletin bütün aparatlarını -evet bütün aparatlarını- ve olanaklarını kendi seçim kampanyası için seferber etti. Kılıçdaroğlu’nu önemli oradan izole etti. Muhaliflerini kriminalize etti. Ve Erdoğan bu yaptıklarını yapmaya devam edecek! Bunu birde ittifakının yeni üyeleri olan Hüdapar ve Yeninden Refah partisini düşünecek olursak, böylesi bir köktenci dinci kombinasyonuntoplum üzerinde geri dönülemez etkileri olabilir. Erdoğan, dünya arenasının gerekli koşulları henüz sunmamasından ve muhalif Türk hakim sınıfların hala güçlü olmasından kaynaklı bir ‘’kristal gece’’ yönelimine girmeyebilir, ama içerisinde bulunduğu dinamik işleri, kendisinin bile ön göremediği bir noktaya taşıyabilir.

  • Düne kadar ‘’halk her şeydir’’, ‘’halka yeterince gidilemiyor’’ diyenler bugün seçim sonuçlarından sonra, halka karşı muazzam bir kinizmle saldırmaya başlamışlardır. Kitle kuyrukçuluğundan hızlı bir şekilde ‘’pisliğinizde boğulun’’ rövanşizmine varmış durumdalar. Her iki yaklaşımda halk kitlelerinin gerçek potansiyellerini boğmak üzeredir. İlkinde halkın her şeye ‘’kadir’’ olduğu anlayışıyla insanların devrim için dönüşme zorunluluğu hiçe sayılırken ikincisinde ise halkın hiçbir şey olduğunu söyleyerek, insanların gerçek bir devrim için dönüşmesi potansiyelini bir kere daha bastırırlar.

  • Umudunu Erdoğan’ın seçimler yoluyla gitmesine bağlayan halk kitleleri ve ilericiler oldukça demoralize durumdadır. Bu, devrim açısından elverişli değildir. Şayet insanlar umutlarını sahte kurtuluşlara adarlarsa yıkılmalarının işten bile olmadığını bir kere daha deneyimledik. Bununla birlikte ‘’biz demiştikciler’’, bir tür ‘’sol’’ jakobenizmle, umutları yıkılan ve ruhları ezilen insanları ‘’bilgiyle’’ terbiye ederek, bir kere daha kurtuluşu devrimden yana olanların başlarını eğiyorlar. Mesele seçimleri ve sonrasını, bu olumsuz siyasi sahayı devrim için nasıl kutuplaştıracağımız ve tüm bu karmaşa içerisinde, insanların düşünce yapasını devrim için nasıl dönüştüreceğimizdir. ‘’Biz demiştikçiler’’ ile faşistlerin Erdoğan’a oy vermeyenlere yaklaşımlarında benzerlikler bulunmaktadır. Her ikisi de son tahlilde halk kitlelerinin ruhlarını ezerek, başka bir şeye dönüşmesinin önünde engel pozisyondadırlar.

  • Demokrasi ve seçimlerle ifadesini bulan, onlarca aylık çalışmadan, ‘’demokrasi şöleninden’’ sonra, kazanan tarafın kaybedenleri ‘’düşman unsur’’ ilan etmesidir. Şimdi Erdoğan karşıtı oy veren herkes birer potansiyel düşmandır. Ve şayet Erdoğan seçimleri kaybetseydi de bu tablo değişmeyecekti. O yüzden ‘’tüm Türkiye’nin kazandığı’’ koskocaman bir yalandan ibarettir. Zira hakim sınıfların ‘’muhalif’’ klikleri bile ‘’düşman unsur ilan edilerek, mevcut yarılma daha da derinleşmiştir. Beri yandan ise ‘’normal’’ seçimlerin olduğu süreçlerde de ‘’herkesin kazandığı’’ doğru değildir. Zira seçimler belki -ama belki- kötü olan bir şeyin daha kötüsüne dönüşmesine engel olabilir ama asla hiçbir büyük toplumsal sorunun çözümünü sağlayamaz.

Son olarak 14 Mayıs seçimleri için söylediklerimizi gerçek bir kurtuluş için hatırlamakta fayda var:

‘’Bu rejimden rahatsızlık duyanlar, ilericiler, Kürtler, Kadınlar, LGBTQ bireyler, azınlıklaştırılmışlar, azınlık inançlar ve inanmayanlar şimdi derin bir şok ve üzüntü içerisindeler. Umutsuzluğa sürükleniyorlar çünkü aldatmanın ve kendini aldatmanın parçası oldular. Fakat umutsuzluk yok! Sahte umutlarla, bu sistemin ve onun faşist rejiminin seçimle değişeceğine dair ‘’aldanılmış’’ umutlara geçit yok! Oy pusulasından kurulu kaleler, sahte umutlar gibi bir gecede çöktüler. Fakat bunlardan siz sorumlu değilsiniz! Cumhur ve Millet ittifakı arasında kapana sıkışmış, gerçek çıkarları bu sistemin köklü değişmesinden yana olan halk kitleleri, tüm bu olup bitenlerin sorumlusu olmadığı gibi, bilimsel bir umut temelinde bu koşulları alt üst edecek olan gerçek bir devrimin parçası olabilmek için dönüşebilirler. Şimdi karamsarlığa kapılmanın, halk kitlelerine ‘’hak ettiğiniz gibi yönetilin’’ tarzında intikamcı yaklaşmanın, jakobenizme düşmenin, umutsuzluk rüzgarına kapılarak ‘’bireysel’’ kurtuluş aramanın zamanı değil! Şimdi dünyada ve toplumda neler olup bittiğini, gerçek değişim dinamiklerini ve fay hatlarını bilimsel bir temelde anlamak ve tüm bunlara insanlığın gerçek kurtuluşu olan, komünist devrim ile müdahale etmek ve her türden baskının ve sömürünün sonlandığı bir gelecek için, komünizm bilimini, yeni komünizmi öğrenmenin, başkalarına öğretmenin ve böylece gerçek  bir devrim hareketinin parçası olmanın zamanıdır! Buna mecbur ve muktediriz!’’

Yeni Komünizm

Bizler, devrimin önderi Bob Avakian'ın mimarı olduğu Yeni Komünizm‘in takipçileriyiz. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini takip eden ve Yeni Komünizm temelinde dünyayı anlama ve değiştirme sorumluluğunu üstlenenleriz. Detaylı bilgi için bkz: Biz Kimiz?

Dünyada devamlı olarak yaşanan dehşetlerin ve son derece gereksiz acıların ortadan kaldırılması hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini ve geliştirmiş olduğu Yeni Komünizm'i öğrenerek kazanma şansı olacak gerçek bir devrim hareketini birlikte inşa ediyoruz. Yeni Komünizm'in teorik çerçevesine ilk kez giriş yapacaklar başlangıç noktası için web sitemizde yer alan bu bölümdeki makaleleri inceleyebilir, Bob Avakian'ın Türkçeye çevrilmiş eserlerine buradan ulaşabilirler. Görüş, katkı ve desteklerinizi bekliyoruz.

#DevrimDahaAzıDeğil