Bir Okuyucunun Anlamlı Düşünceleri
Dünyanın en güçlü teleskobu olan James Webb Uzay Teleskobu (JWST – James Webb Space Telescope) bu hafta ilk fotoğraflarını yayınladı. İlk fotoğrafı gördükten hemen sonra Neil deGrasse Tyson, viral olan bir TikTok videosunda sevinçle “Aman Tanrım! Zamanın sınırındaki galaksiler!” dedi.
Bu teleskop insanlığın evreni görme ve anlama yeteneğinde devasa bir ilerlemedir. 13 milyar yıl öncesinden gelen ilk yıldızların yaydığı radyasyonu dahi yakalayabilir. O kadar hassastır ki dünya ile ay arasındaki mesafe kadar uzakta olan bir arının yaydığı ısıyı bile saptayabilir. Aşağıdaki fotoğrafa, teleskobun ilk yayınladığı fotoğrafa bir bakın. Fotoğraftaki neredeyse her şey başka bir galaksidir (yer çekimi tarafından bir arada tutulan yıldız kümeleri). Bu galaksilerden gelen ışık milyarlarca yıl önce veda eden yıldızlardan. Bu galaksilerin her biri yaklaşık yüzbinlerce yıldıza ev sahipliği yapmaktadır ve bu fotoğraf gökyüzünün sadece çok küçük bir kısmını kapsamaktadır.
Astronomlar eğer bir kum tanesini kol mesafesinde gece gökyüzüne karşı tutarsanız, o kum tanesinin gökyüzünde kapladığı alanın bu fotoğrafın evrende kapladığı alana yaklaşık olarak eşdeğer olacağını belirttiler. Evren sonsuzluğa uzanacak kadar devasadır ve genişlemeye de devam etmektedir. Bu teleskop bilim insanlarına evrenin en erken dönemlerini derinden inceleme imkanı tanımaktadır – belki de Big Bang’den (aşağıda bknz. Önemli Astronomik Kavramlar) sadece 100 milyon yıl sonra oluşan yıldızları görebilecek kadar. Bu sayede bilim insanları evrenin o ilk yıldızlardan bu zamana kadar nasıl geliştiği hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olabilecek ve başka gezegenlerdeki olası yaşam inşa bloklarını keşfedebilecekler.
Bütün bunlar çok önemlidir. Bob Avakian’ın yeni komünizminin temel boyutlarından biri, doğruyu aramak ve komünizme, sömürünün, baskının ve kutuplaştırıcı sosyal ayrımların ötesinde bir dünyaya ulaşmak arasındaki ilişkidir. Bu bağlamda Bob Avakian, objektif realite hakkındaki doğruları çok kapsamlı bir biçimde, sadece şu an zorunlu ya da faydalı olan şeylere takılmadan, dünya tarihine geçecek zengin ve çok yönlü komünizme geçiş sürecini tanımlayacak yolculuğun bir parçası olacak şekilde aramanın önemini vurgulamıştır.
…Eğer hakikatlere dar ve faydacı biçimde yaklaşılırsa büyük bir kayıp söz konusu olur. Eğer biri kalkıp Big Bang hakkında bir şey keşfederse bu ilgi çekici ve heyecan verici olacaktır. Hakikatler, sadece hakikat olmalarından dolayı dahi bir önem taşırlar, çünkü ulaşmak istediğimiz dünya bu tarz bir dünyadır. İnsanların hayret etmeye ihtiyaçları vardır. Bunu fark etmek veya kutlamak için dine ihtiyacınız yok. Maddi dünyanın hareketinde ve realitenin geri kalanı ile insanların ilişkileri sürecinde gizemler çözülmekte ve yeni gizemler ortaya çıkmaktadır. Zihni geniş bir kişi, kozmoloji (evrenin doğuşu ve gelişimi hakkındaki bilim ve felsefe) hakkındaki meselelere niçin ilgi duymasın ki? (Bob Avakian, “Intoxicated with the Truth”)
Bu fotoğraf NASA tarafından “Cosmic Cliffs” [Kozmik Kayalıklar] olarak isimlendirilmiştir çünkü girintili tepelerin üzerindeki bir gece gökyüzünü andırmaktadır. Esasen bu Carina nebulasında (nebulalar yıldızlar arasındaki devasa gaz ve toz bulutlarıdır, bu gaz ve toz ile yeni yıldızların üretilmesinde rol oynarlar) genç, yıldız üretmekte olan bir kısmı göstermektedir. Bu kısım önceden Hubble teleskobu ile fotoğraflanmıştı, ancak Webb tarafından kızıl ötesi ışık ile yakalanan, çok daha yüksek çözünürlüğe sahip bu resim ilk kez daha önceden görüntülenememiş yıldızların doğmakta olduğu alanları ortaya çıkarmaktadır. (Kızıl ötesi, görülebilir ışık, X-ray ve radyo dalgaları farklı frekanslardaki elektromanyetik dalgalardır. Kızıl ötesi, düşük frekansı ile ısıya benzerdir ve insan gözü ile görülemez) Bu fotoğrafın “gökyüzü” kısmındaki yeni ortaya çıkmakta olan yıldızların yoğun enerjisi nebulanın gaz ve toz bulutunu yutmaktadır. Fotoğraf: NASA, ESA, CSA, STScl
Evreni Bilmekte Devasa Bir Adım
Bilim insanları Webb teleskobunun gerçekleştirdiği atılımı 1609 yılında İtalyan bilim insanı Galileo’nun ilk kez gökyüzüne bir teleskopla bakmasına benzetirler. Galileo nereye bakarsa baksın daha önceden hiç hayal etmediği yeni bir şey görmüştü. Galileo Jüpiter’in daha önce hiç görülmemiş uydularını ve Venüs’ün yörüngesini gözlemlemek için el yapımı bir teleskop yapmıştı. Keşfettiği şeyler Dünya’nın evrenin merkezinde olduğu görüşüne karşı çıkmıştı. Bundan dolayı kilise otoritesi Galileo’yu, kilisenin dünya merkezli evren teorisini çürüten keşiflerini dünya ile paylaşmaya cüret ederse işkence ve ölümle tehdit etmişti.
Webb teleskobu dünyadan bir milyon mil uzakta, dünyanın havasının, suyunun ve ısısının fotoğrafları engelleyemeyeceği bir yerde. İnsan gözünün görebildiği görünebilir ışık spektrumunda değil, kızılötesi ışık (kızıl ötesi ışık ısı ile yakından ilişkilidir) altında “görüyor”. Bu cihaz inanılmaz bir teknik başarıdır – teleskobun kendi ısısının uzak gezegenlerden veya yıldızlardan gelen zayıf sinyalleri engellememesi için içindeki gözlem cihazlarından bir tanesinin -447 Fahrenhayt (-266 Santigrat) dereceye, yani olabilecek en soğuk derecelerden birine soğutulması gerekmektedir. Bu, 30 yıl boyunca 14 farklı ülkeden yaklaşık 20000 bilim insanı, mühendis ve diğerlerinin çalışmalarının sonucudur ve bu, bilimin kolektif bir girişim olduğunun, ülke sınırları içinde kalmaması gerektiğinin ve insanlık için değerli ve insanlığa ait olduğunun bir göstergesidir.
Webb teleskobunu çalıştırmakta olan bilim insanları bu hafta 5 fotoğraf yayınladılar. Teleskobun gelecek yıllarda ne üzerine çalışacağının bir ön gösterimini yaptılar. Yukarıda anlattığımız fotoğraflardan biri “derin alan”, milyarlarca yıl önceki galaksileri göstermektedir. Astronomlar Webb teleskobunu en ilk yıldızları, belki Big Bang sonrasında 100 milyon yıl içinde ortaya çıkan yıldızların fotoğraflarını yakalamak için kullanmak istiyorlar. Yayınladıkları başka bir fotoğraf, “southern ring nebula”, patlamış ve uzaya toz ve gaz dalgaları gönderen bir yıldızın iki görüntüsünü içeriyor. Dünyamızı oluşturan elementlerin neredeyse hepsi, karbon ve oksijen gibi, yıldızların içindeki nükleer fırınlarda üretilip patlamalar ile başka yerlere gönderiliyor. Bu da daha kompleks bir evrenin temelini (yaşam dahil) oluşturuyor. Webb, bütün bunların nasıl geliştiği konusundaki anlayışımızı ciddi derecede genişletecek ve gezegenimizin dışında hayat arayışında da büyük atılımların sözünü veriyor.
Bu fotoğraf Webb içindeki iki farklı cihaz tarafından Dünya’dan yaklaşık 2500 ışık yılı (Bir ışık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafenin ölçüsüdür, bu yaklaşık 6 trilyon mil ya da 9.7 trilyon kilometredir) uzakta ölmekte olan bir yıldızın iki fotoğrafını göstermektedir. Bu yıldız tükendikçe bir seri kasılmadan geçer. Her kasılma bu fotoğrafta bir kabuk olarak görülebilir. Sağdaki fotoğrafın merkezindeki loş yıldız ilk kez bu fotoğrafta görüntülenmiştir – bu yıldız fotoğrafta etrafında görülen bütün maddeyi püskürten yıldızdır. Yakınındaki daha aydınlık yıldız daha gençtir. Yıldız öldükçe dışarı püskürtülen bu madde ve toz eninde sonunda etrafındaki alanları zenginleştirecektir. Bu toz milyarlarca yıl boyunca uzayda yolculuk edebilir ve yeni bir yıldızın ya da gezegenin bir parçası olabilir. Fotoğraf: NASA, ESA, CSA, STScl
Bu teleskop gibi bir şeyin, kapitalist-emperyalist sistemin gerçekleri, bilimi ve bilimsel yöntemi kendi hedefleri doğrultusunda çarpıttığı, bastırdığı, ezdiği (yazının sonunda Webb teleskobunun yapımında ve kullanımında bunun yansımaları hakkında bir kısım mevcut) ve bu bilimsel birikimi insanlığın büyük çoğunluğundan yadsıdığı bir toplum ve dünyada dahi ortaya çıkabilmesi üzerine düşünmeye değer bir gerçektir. Bu durumun aksine, bu başarının gösterdiği şey bu baskıların olmadığı bir dünyada ve toplumda gerçekleştirilebilecek eşi benzeri görülmemiş ve hayali dahi zor atılımların potansiyelidir. Bob Avakian burada bundan bahsediyor:
“Komünizm, şaşırma ve merak etme, hayal gücü ve “hayret etme ihtiyacına” son vermeyecek – ya da bunları bastırmayacaktır. Aksine, bunlara çok daha büyük ve artan bir kapsam sağlayacaktır. Gerçekliğin kavranması ve dönüştürülmesinde, sistematik ve geniş kapsamlı bilimsel bir bakış açısı ve yöntem ile diyalektik ilişki içinde -ve genel anlamda bunun bir parçası olarak- hayal gücünü çok daha büyük bir ölçekte uçuracaktır.” (BAsics 4:30’dan alıntı)
“İnsanlar dinin “gök” dediği şeye bakıyorlar. Yıldızlara, galaksilere bakıyorlar. Evrenin büyüklüğünün küçük bir parçasını görebiliyor ve evrenin daha da büyük olduğunu hayal edebiliyorlar. Veya çok küçük ölçekte bakıyorlar, mikroskopla bakıp küçük bir mikrobu veya bunun gibi şeyleri görebiliyorlar, ve bunun içinde olan bitene hayran kalıyorlar. Mikroskopla görülen ile teleskopla görülen arasındaki ilişki üzerine kafa patlatıyorlar. Bu insanın temel bir özelliğidir. İnsanlar bunun için daima çaba sarfedeceklerdir. Bunu bastırmak veya tanımada başarısız olmak bir kenara, bizler buna çok daha eksiksiz bir ifade verebiliriz ve vermeliyiz.”
“Komünizm, şaşırma ve merak etme, hayal gücü ve “hayret etme ihtiyacına” son vermeyecek – ya da bunları bastırmayacaktır. Aksine, bunlara çok daha büyük ve artan bir kapsam sağlayacaktır. Gerçekliğin kavranması ve dönüştürülmesinde, sistematik ve geniş kapsamlı bilimsel bir bakış açısı ve yöntem ile diyalektik ilişki içinde -ve genel anlamda bunun bir parçası olarak- hayal gücünü çok daha büyük bir ölçekte uçuracaktır.” (BAsics 4:30)
******
NASA ve James Webb’in Kirli “Sırları”
Bazı bilim insanları, 1960’ların başında Webb teleskobunu üreten Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi’nin (NASA) o zamanki başkanı James Webb’in adının teleskoba verilmesine sertçe karşı çıkmıştır. NASA, Sovyetler Birliği 1957 yılında Sputnik isimli bir uzay roketi fırlattıktan hemen sonra 1958 yılında kurulmuştur. ABD yönetici sınıfı, emperyalist rakiplerinin teknoloji ve roket inşa alanlarında gerisinde kalma ihtimalinden korkmuşlardı. Bu dönem NASA’nın sözüm ona “altın çağı” idi, Sovyetler Birliği ile savaşa hazırlıkta ordu ile yakından ilgili büyük NASA projelerinin devlet tarafından devasa yatırımlar aldığı ve uzay da dahil her şeyde “ABD’nin 1 Numara” olduğunun kanıtlanması için mücadele edildiği bir dönemdi. James Webb bu dönemde NASA’ya başkanlık etmekteydi.
Bundan kısa zaman önce 1950’lerde James Webb, psikolojik savaş programının yaratılmasında rol oynadığı ABD Dışişleri Bakanlığı içinde yüksek bir pozisyona sahipti. Webb, Dışişleri Bakanlığındayken orada çalışan LGBT bireylerin işten çıkartılması ile suçlanmıştır. Scientific American dergisinde pek çok ünlü bilim insanı NASA’ya teleskopa başka bir ad verilmesi çağrısında bulundu (Bazıları gece gökyüzündeki yıldızları köleleri özgürleştirirken bir yol gösterici olarak kullanan Harriet Tubman’ın adının verilmesini önerdi). NASA tutmadığı bir inceleme ve cevap sözü verdi.
Bu eski çirkin geleneği devam ettirecek şekilde Joe Biden, Webb teleskobundan gelen ilk fotoğrafı tanıtırken “Bu fotoğraflar dünyaya Amerika’nın büyük şeyler yapabileceğini hatırlatacak ve Amerikalılara, özellikle de bizim çocuklarımıza, bizim erişemeyeceğimiz hiçbir şeyin olmadığını, erişemeyeceğimiz hiçbir şeyin olmadığını hatırlatacak.” sözlerini sarf etti. Ne kadar iğrenç bir beyan ve ne kadar büyük bir yalan – milyarlarca yıl önceden yıldızlardan gelen ışıklara “Amerika” markasını yapıştırmak! Gerçek şu ki, bilim temel olarak enternasyonaldir ve insanlığın ürünüdür ve insanlığa aittir. Bizzat Webb projesi pek çok farklı ülkeden insanı içermekteydi. Evet, ABD ve diğer zengin ülkeler bu teleskop gibi şeyler için gereken kaynaklara sahip, ancak bu kaynaklar dünyanın her yerinden insanların devasa ve acımasızca sömürülmesinin bir sonucudur. ABD devleti, her şeyi kazanç ve rekabet temelinde değerlendiren kapitalizmin mantığına kendini adamış olarak zenginliğinin sadece çok küçük bir kısmını bilime yatırmaktadır.
Önemli Astronomik Kavramlar
Big Bang [Büyük Patlama]: Evrenimizin doğuşu hakkında şu anki bilimsel teori, Big Bang adı verilmiş bir olay ile 13.8 milyar yıl önce evrenin ortaya çıktığı şeklindedir. Big Bang, sürekli olarak genişleyen uzayımızı yaratan devasa bir patlama ile evreni ortaya çıkarmıştır.
Galaksi: Galaksi, yer çekimi tarafından bir arada tutulan büyük yıldız kümelenmeleridir. Tipik bir galaksi 100 milyar yıldıza ev sahipliği yapabilir. 100 milyardan fazla galaksinin var olduğu tahmin ediliyor. Pek çok yıldızın etrafında gezegenler bulunmaktadır.
Kızıl ötesi radyasyon: Görülebilir ışık, radyo dalgaları, X-Ray, kızıl ötesi radyasyon farklı frekanslara sahip elektromanyetik dalgalardır. İnsan gözünün gördüğü görülebilir ışığın farklı frekansları farklı renkler olarak ortaya çıkar. Kızıl ötesi radyasyon gözle görülemeyen düşük bir frekansa sahiptir ve ısı ile yakından ilişkilidir.
Işık hızı ve zamanda geriye bakmak: Işık çok hızlı, ancak sonsuz olmayan bir hızda, saniyede yaklaşık 300 milyon metre ile yolculuk eder. Işığın bir senede gittiği mesafeye ise ışık yılı denir. Webb teleskobunun gözlemlediği çok uzaktaki cisimler için, örneğin 13 milyar ışık yılı ötede olanlar için, bu cisimlerden gelen ışık da 13 milyar yaşındadır. Yani Webb bu cisimlerin resimlerini çıkardığında aslında bu cisimlerin 13 milyar yıl önce nasıl gözüktüklerini yakalamaktadır.
Kızıl kayma [Red shift]: Hareket halindeki cisim bir dalga gönderdiğinde, obje size doğru hareket ederse dalga boyları kısalır, sizden uzaklaşırsa dalga boyları genişler. Örneğin bir ambulans yaklaştığında sesi -ki ses de bir dalgadır- daha tiz duyarız (daha tiz sesler kısa dalga boyuna işaret eder) ve uzaklaştığında da daha bas tonda duyarız. Astronomlar uzak cisimlerden gelen ışığı gözlemlerken bunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Uzayın kendisi genişlemektedir ve bu sebeple uzak cisimlerden gelen ışıklar bize ulaştıklarında “genişlemiş” haldedirler. Kaynağından mavi olarak çıkan ışık teleskopa kırmızı ya da “kızıla kaymış” şekilde ulaşabilir. Işık kızıla o kadar kayabilir ki artık görülebilir ışık değil kızıl ötesi ışık ve hatta mikrodalga (mikrodalga fırınlardaki gibi) halinde dahi bize ulaşabilir.
Add comment