Hrant Dink,19 Ocak 2007’de genel yayın yönetmenliğini yaptığı Agos’un önünde katledildi!
Hrant 20. yüzyılın ilk soykırımı olan Ermeni Soykırımın’dan kurtulabilen bir ailenin çocuğuydu. Soykırımın ağır izlerini tüm soykırıma ve katliama uğramış halkların çocukları gibi üzerinde taşıyordu.
Hrant daha çocukluk yaşlarında sisteme ve onun sonuçlarına öfkeliydi. Ermeni toplumunun soykırım sonrasında, bastırılmış ve korku içerisinde yaşamasına tepki duyuyordu. 70’li yılların ortalarında devrimcilerle tanıştı. Devrimci komünist Armenak Bakıcıyan’dan (Orhan Bakır) çok etkilenmişti. Hrant’da içinde yaşadığı köhnemiş dünyanın değişmesini istiyordu. Bundan hiç vazgeçmedi -her ne kadar 1980 darbesi sonrasında siyasi görüşünde sol ‘’liberal’’ bir hat izlemiş olsa bile. Hrant’ın özünü belirleyen şey, bu dünyadaki gereksiz acıların son bulmasına yönelik hasreti ve özlemiydi.
Hrant’ın katili Ogün Samast 17 yaşında bir çocuktu. Türkçü faşist sistemin yetiştirdiği ve zehirlediği hayatlardan biriydi. Ogün Samast daha küçük yaşlarda ‘’Türk’ün düşmanından nefret etmeyi’’ öğrendi. O’nu aldılar, yetiştirdiler, eline silah verdiler, hedef gösterdiler ve ‘’görevini’’ yaptı. Hrant’a 4 kurşun sıktı, 3’ü denk geldi ve Hrant olay yerinde yaşamını verdi.
Hrant’ın üzerini beyaz bir muşambayla kapadılar, kalkmasın diye üzerine taş koydular. Ama Hrant’ın ayakkabısındaki deliği kapatamadılar. O delik, bu ülkede doğrudan, güzelden ve adil olandan yana olan herkesin kalbinde kapanmaz bir yara olarak kaldı.
Hrant sadece o gün ölmedi. Hrant’ı, Ogün Samast’ı Samsun’da yakaladıklarında tekrar öldürdüler! Dönemin ‘’amirleri’’, emniyet görevlileri Samastla birlikte, elinde Türk bayrağı ile fotoğraf çektirdiler. Türk faşistleri ‘’kahramanları’’ ile hatıra fotoğrafı çekerek bağrına basmışlardı.
Yetmedi, olayı organize edenlerin üzerine gitmediler! Ogün Samast’ın eline silah veren birkaç kişiyi tutukladılar. Ama olayın Jandarma, Emniyet ve İstihbarat bağlantıları üzerine gitmediler. Hrant’ı yeniden öldürdüler.
İnsanlar öfkeliydi. Hrant, yüzbinlerce insanın ‘’kardeşiydi’’. Ve kardeşleri onu yalnız bırakmadı. Yurdun dört bir yanından cenazesine geldiler. ‘’Hepimiz Hrant’ız’’ pankartını açtılar ve bu toprakların mazlum halkı olan Ermenilere yönelik vahşeti tek yürek kınadılar.
Hrant’ı sadece 19 Ocak 2007’de öldürmediler, tüm adaletsizlikleriyle süren bir davada yine öldürdüler. Hrant’ı Türk faşizminin toplumsal tabanında tekrar ve tekrar linç ettirerek yine öldürdüler. Hrant’ı hedef gösterip, Ermeni düşmanlığını yayarak yine öldürdüler. Ve 16 yıl sonra Ogün Samast’ı serbest bırakarak yeniden öldürdüler!
Rakel Dink, Hrant’ın cenaze töreninde ‘’Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim’’ demişti. Evet, şayet bu karanlığı ve onun dehşet üzerine dehşet üreten köhnemiş sistemini köklerinden söküp atmadığımız takdirde, ‘’bir çocuktan katil yaratan karanlık’’, ona öfke duyan herkesi hedef göstermekten, -şayet koşulları oluştuğunda öldürmekten- vazgeçmeyecektir.
Tüm bu acılar olmasın diye, bir halk soykırıma uğramasın diye, çocukları yüzyıl sonra sokak ortasında öldürülmesin diye, baskının, sömürünün ve her türden gereksiz acıların olmadığı bir dünyayı arzulayan insanların, bu köhnemiş sistemi, onun Türkçü İslamcı rejimini, tarihin çöplüğüne gönderebilmek için, gerçek bir devrimden başka bir alternatifi olmadığını bir kere daha görmeleri gerekir!
#KardeşimsinHrant
Add comment