Okumakta olduğunuz yazı 1 Aralık 2025 revcom.us’te yayınlanmıştır. Öneminden dolayı çevirisini siz okurlamızla paylaşıyoruz. Yazının orijinali için tıklayınız.
Sadece iki hafta içerisinde İsrail, 2 yıldır sürmekte olan soykırım amaçlı katliamın üstüne üstlük kendisi kabul ettiği ateşkese rağmen Gazze’de düzinelerce Filistinliyi öldürdü. İsrail, Batı Şeria’da teslim olmaya çalışan Filistinlileri infaz etti. İsrail, ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan’da tekrardan siyasi bir rakibine suikast düzenledi ve sivilleri öldürdü. Bunların yanı sıra Suriye’deki bir köyde yaşayan insanları da katletti.
İsrail uzunca bir süredir ABD emperyalizminin stratejik önem taşıyan Ortadoğu’daki askeri üssü ve infazcısı olarak hizmet etmekteydi. Şimdilerde de bu saldırgan üs ABD’nin çok yoğun desteği ile kuduz olmuş, bölgenin tamamında katliamlara başlamıştır.
Gazze: Ekim ortalarında hem İsrail hem de Hamas (Gazze’yi yönetmekte olan İslami köktenci organizasyon) Trump sponsorluğunda bir ateşkesi onaylayarak askeri saldırıları sonlandırdı (ki bu saldırıların çok ağırlıklı bir kısmı İsrail tarafından gerçekleştirilmekteydi). Ancak İsrail yine de Filistinlileri öldürmeye devam etti.
22 Kasım’da İsrail Gazze’nin kuzeyinde ve merkezinde en az 24 kişiyi öldüren bir dron ve füze saldırıları dalgası gerçekleştirdi. 28 Kasım’da da 9 Filistinli savaşçı raporlara göre güneydeki Rafah bölgesinde İsrail ordusu tarafından öldürüldü.1
Bunlar münferit vakalar değildir. Ateşkesin sürdüğü 44 gün içerisinde Gazzeli yetkililer İsrail’in 347 Filistinliyi öldürdüğünü, 889 tanesini yaraladığını, Gazze’nin topraklarının %53’ünü işgal ettiğini2 ve ateşkesi 500 civarı kez ihlal ettiğini rapor etmişlerdir! İsrail’in ihlalleri soyut veya zararsız değildir: 67 kıymetli çocuğun ölümüne sebep olmuşlardır. Bu günde ortalama iki çocuk demek! Bütün bunlar da son 2 yıl boyunca İsrail’in öldürdüğü 70.100 insanın ve buna dahil 20.179 çocuğa eklenmiştir.
Filistin Batı Şeria: 27 Kasım’da Al-Muntasir Billah Abdullah ve Youssef Asasa isimli iki Filistinli erkek Jenin şehrinde İsrailli askerler tarafından durdurulmuştur. Ellerini kaldırmış ve silahları olmadığını göstermek için tişörtlerini çıkartmışlardır. Ancak İsrailli askerler buna rağmen onları yakın mesafeden vurarak katletmişlerdir. Bu tarz “saha infazları” uluslararası hukuka göre savaş suçu teşkil etmektedir. Ancak tüm Filistin halkının teröristler olduğunu düşünen İsrail’in faşist ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir, askerlerin “onlardan beklendiği şekilde hareket ettiklerini, bütün teröristlerin ölmesi gerektiğini” söylemiştir.
Bu sene içerisinde Washington Post raporuna göre “İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilere yaptıkları saldırı sayısı ortalama günde sekize ulaşmıştır ve bu değer Birleşmiş Milletler 2006 yılında takibe başladığından bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştır.” İsrailli bir insan hakları grubu olan B’Tselem, yerleşimcilerin Filistinlilere “günlük olarak” saldırdıklarını ve saldırıların “ateş açma, bölge sakinlerini dövme ve tehdit etme, taş atma, tarım arazilerini yakma, ağaç ve tarım ürünlerini yok etme, ürün çalma, yol kapama, evleri işgal etme ve araç yakma”3 gibi hareketleri de içerdiğini söylemektedir.
Lübnan: İsrail bir sene önce Lübnan ile ateşkes anlaşmasını kabul etmiştir. Ancak İsrail hala neredeyse her gün Lübnan’a saldırmaya devam etmektedir. 23 Kasım’da İsrail Lübnan’ın başkenti Beyrut’un dış bölgelerindeki bir apartman binasını hedef alan bir hava saldırısı düzenlemiştir. Bu saldırıda Hizbullah üyesi yüksek rütbeli bir askeri yetkili4 suikaste uğramış ve 5 sivil de yaşamını yitirmiştir. 25 kişi ise yaralanmıştır. Bunun 5 gün öncesinde İsrail Lübnan’ın 12 Filistinli göçmen kampından en büyüğünü bombalamış ve en az 13 kişiyi öldürmüş, başkalarını da yaralamıştır.
Ateşkes imzalandığından bu yana İsrail, 127 sivil dahil olmak üzere 330 civarı Lübnanlıyı öldürmüş ve 945 kişiyi de yaralamıştır. 700 hava saldırısı yaparak evleri, okulları, genel altyapıyı yıkmıştır. New York Times raporuna göre Eylül ayında gerçekleştirilen bir dron saldırısı şöför koltuğunu “ortadan kaldırırcasına” patlatmıştır. “Siyah kıyafetlere büyünmüş iki afallamış genç erkek, teker teker küçük yanmış et parçalarını topladılar. Bir sonraki gün gömülmesi için bu parçaları plastik çantalara doldurdular.”
Birleşmiş Milletler’e göre İsrail bu ateşkesi 10.000 defa ihlal etmiştir -havadan, topraktan, Lübnan’ın topraklarını işgal ederek. Bütün bunlar BM’ye göre “ateşkes anlaşmasını tamamen yok saymak” anlamına gelmektedir. 64.000 civarı Lübnanlı evlerinden uzakta kalmış, Lübnan’ın güneyinin büyük bir kısmı yıkıntı haline gelmiş ve İsrail’in neredeyse her gün gerçekleştirdiği saldırılar ve katliamlar sebebiyle yeniden inşa çalışmaları da duraklamak zorunda kalmıştır.
Suriye: Beşar Esad’ın nefret edilen diktatörlüğü 2024 yılının Aralık ayında iktidardan indirilmiştir. İsrail bunu takiben hemen Suriye’nin her tarafında karadan ve havadan saldırılar düzenlemeye başlamıştır. O zamandan beri İsrail ordusu Suriye’ye 220’den fazla kez saldırmış ve tahminlere göre 296 Suriyeli’yi öldürmüştür. Ayrıca Golan Tepeleri s ve Suriye’nin güneybatı bölgesinde askersizleştirilmiş tampon bölgeleri işgal etmiş ve artan sayıda askeri gözetleme ve savunma ağları kurmaya başlamıştır.
Geçtiğimiz hafta 28 Kasım’da İsrailli kuvvetler İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri bölgesine yakın olan küçük bir Suriyeli köyü olan Beit-Jinn’i yağmalamıştır. Amaçları birkaç bölge sakinini yakalamak ve tutuklamak idi ancak bölgenin diğer sakinleri bu yasadışı harekete karşı haklı bir biçimde direnmişlerdir. Bir bögle sakini Al Jazeera’ya “Neler olduğunu görmek için dışarıya çıktık ve köyde İsrail ordusunu -askerler ve tanklar- gördük.” şeklinde durumu anlatmıştır. “Sonrasında ise onlar geriye çekildiler ve hava kuvvetleri geldi. Hemen akabinde bombalamalar başladı.” Suriye’nin ulusal bağımsızlığını açıkça yok sayan bu saldırıda ikisi çocuk en az 13 insan katledildi, 24 kişi ise yaralandı.
Amerika’nın Cani Saldırganı Her Zaman Her Yerde Durduk Yere Öldürmekte ve Terörize Etmektedir
Geçtiğimiz yıl boyunca İsrail bunların yanında İran’a, Yemen’e, Irak’a ve Katar’a da saldırmıştır! (ABD İran ve Yemen’e saldırılarda İsrail’e katılmıştır) İsrail’in Ortadoğu’daki katliamcı saldırıları, anlaşmaları ve uluslararası hukuku aleni ve sürekli olarak ihlal etmesi ve Trump rejiminin bütün bunları desteklemesi, herhangi bir zamanda aralarındaki taktik farklar ne olursa olsun ortak hareket ettiklerini göstermektedir.
İsrail bütün bölgeyi kontrol altına almak ve zayıflamış bir İran’ın durumunu avantaja çevirmek için azgınca saldırmaktadır (bu zayıflama ABD ve İsrail’in yasadışı askeri saldırılarından dolayı söz konusudur). New York Times gazetesinde Roger Cohen İsrail’i “her yerdeki düşmanlarını öldüren ülke: Lübnan’dan Suriye’ye, Gazze’den İran’a, Yemen’den Katar’a. Öncül İsrail saldırıları artık yeni normaldir.”5 diye betimleyen bir Arap politik bilimcisinden alıntı yapmıştır.
Trump rejimi ve İsrail bu yaklaşımda çok yüksek boyutta uyum içerisindedir. İsrail şu an, onlarca yıldır olduğu gibi ABD’nin Ortadoğu’da ABD emperyalist egemenliğini dayatmakta en önde gelen askeri üssü ve saldırı köpeğidir. İsrail, ABD tarafından politik ve diplomatik desteğin yanı sıra milyarlarca dolar değerinde yüksek teknoloji silah, elektronik cihaz ve istihbarat olmaksızın bu görevi yerine getiremezdi.
İsrail’in 1948 yılında kurulmasından bu yana ABD, İsrail’e 174 milyar dolar yardım yapmıştır. Bu silah, para ve destek akışı İsrail Gazze’de bir soykırım başlatığı ve İran ve Lübnan’a karşı saldırılarda bulunduğu için azalmamıştır, aksine artmıştır! İktidarının ilk aylarında Trump rejimi İsrail’e destek olarak 12 milyar dolardan fazla askeri satışı onaylamıştır.
ABD’de İsrail’in Lübnan’daki ateşkesi ihlal eden saldırılarını desteklemektedir. Haaretz gazetesi şöyle bildirmektedir: Washington, İsrail saldırılarının yardımı ile Lübnan hükümetini ve ordusunu Hizbullah’ı silahsızlandırmaya ikna etmeyi amaçlamaktadır. Dahası, ABD İsrail’in saldırganlığının Lübnan’ı İsrail ile diplomatik pazarlıklara girmeye zorlayacağını ve belki de Abraham Anlaşmasına katılmaya iteceğini düşünmektedir… ABD Netanyahu’nun duruşuna katılmış görünmektedir: Lübnan’a barış güç zoruyla dayatılabilir.”
Mafya başı olarak ABD’nin Lübnan ve Suriye’ye gönderdiği özel elçisi Tom Barrack, ateşkes olsun ya da olmasın “İsrailliler bunları bulduğunda [Hizbullah yetkilileri veya üyeleri] direkt öldürüyor, yani haftada iki üç tane başı ezilen var” demiştir.
ABD ve İsrail taktik anlaşmazlıklara sahip olsa (ya da öyle görünse de) da İsrail’in kuduz gibi hareketleri ABD çıkarlarına hizmet edebilir. Örneğin İsrail, ABD yeni Suriye rejimini kendi çeperine çekmeye çalışırken dahi Suriye’ye saldırmaya devam etmiştir. Suriye’nin yeni lideri ve eski cihatçı Ahmed al-Sharaa (Colani), 10 Kasım’da Beyaz Saray’da Trump ile görüşmüş ve artık Suriye ABD’nin kendi başkenti Şam’da bir askeri üs kurmasına izin vermiştir. Amaç? “Suriye ve İsrail arasında teklif edilen saldırmazlık patkının gözetilmesi ve lojistik gereçlerinin sağlanması için bir üs” olarak hizmet etmesi.
İnsanlık Adına Faşist Bir Amerika’yı Reddediyoruz!
Bu ABD-İsrail azgınca saldırıları ve entrikaları Ortadoğu’da onlarca, hatta yüzlerce milyon insanın hayatlarını ve geleceklerini tehdit etmektedir. Bölge halkını ABD emperyalist ve İsrail hükmünün ve terörünün baskıcı, boğucu cehenneminin daha da içine sürüklemeyi amaçlamaktadırlar.
Filistin Halkına Karşı ABD-İsrail Soykırımını ve Ortadoğu’daki Saldırıları Durdurun!
Trump Faşist Rejimi Derhal Gitmeli!
Bu sistem tamamen çürümüş ve gayrimeşrudur! Tamamen farklı bir yaşam biçimine, temelden farklı bir sisteme ihtiyacımız var ve bunu talep ediyoruz!
DİPNOTLAR:
- 100 ila 200 Hamas savaşçısının bir yer altı tünelinde tutsak kaldığı yönünde raporlar bulunmaktadır. İsrail şu ana kadar ateşkese uyma ve onlara İsrail kontrolü altındaki alanlardan güvenli geçiş imkanı sağlama yönündeki uluslararası talepleri vahşice reddetmiştir. Bu bir tane daha İsrail katliamının sahnesi olabilir.
- Almanya’daki Max Planck Demografik Araştırma Enstitüsü Gazze’deki ölü sayısının tahminen 100.000 insandan fazla olduğunu belirtmektedir – bu resmi rakam olan 69.733 ölünün çok üzerindedir. Enstitü raporuna göre “Gazze’de ortalama yaşam süresi savaş olmasaydı görülecek değerlere kıyasla 2023 yılında %44, 2024’de ise %47 düşmüştür. Bu, sırayla 34,4 ve 36,4 yıllık bir düşüşe tekabül etmektedir.””N.: Israel’s War on Gaza Will Cost More Than $70 Billion in Reconstruction Over Several Decades,” Democracy Now!, 26 Kasım, 2025. [BM: İsrail’in Gazze’deki Savaşı Onlarca Yıl Sürecek Bir Yeniden İnşa Sürecinde 70 Milyar Doları Geçecek Kaynak Gerektirecektir]
- Bu alan, uluslararası hukuka göre Filistin toprağı olması gereken alandırç Aksine İsrail gittikçe işgal etmiş olduğu toprakları arttırmakta ve Filistin halkına yaşattığı terörü tırmandırmaktadır. 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail Batı Şeria’da 181’i çocuk en az 905 Filistinliyi öldürmüş ve 7370’ten fazla kişiyi yaralamıştır. Bknz. “Israelis Threaten West Bank Olive Harvest—’Jewish Terrorism in the West Bank Has a Clear Plan’17 Kasım, 2025; [İsrailliler Batı Şeria Zeytin Hasadını Tehdit Etmektedir – Batı Şeria’daki Yahudi Terörizminin Açık Bir Planı Vardır] ve “Israel’s West Bank Violence Escalates to Highest Level in 20 Years—44 Children Killed This Year Alone,” revcom.us, 10 Kasım, 2025. [İsrail’in Batı Şeria Şiddeti 20 Yılın En Yüksek Seviyesine Tırmandı – Sadece Bu Sene İçerisinde 44 Çocuk Öldürüldü]
- Hizbullah, Lübnan’daki İran taraflısı Şii Müslüman bir siyasi parti ve milis güçleridir.
- Cohen şöyle yazmıştır, “Trump’ın büyük planı Körfez sermayesini Lübnan ticari zekası, İsrail teknolojisi ve büyük bir Arap iş gücü ile birleştirip Ortadoğu’yu bir araya getirecek ekonomik mucizeler yaratmaktır. Bunun bir illüzyondan fazlası olup olmadığını zaman gösterecektir.” Bob Avakian’ın da dediği gibi tam da“kontrolsüz ve zincirsiz kapitalist yağma”.
















