Yeni Komünizm

Ukrayna Savaşı… Yenilenebilir Enerji Bayrağını Dalgalandırmak… Bill McKibben ABD Emperyalizminin Ardında Sıraya Girmenizi İstiyor

Editörün Notu: Raymond Lotta’nın aşağıdaki makalesi 14 Mart 2022 tarihinde yayınlanmıştır. Çevirisini takipçilerimizin dikkatine sunarız. Görüş ve yorumlarınızı bekliyoruz.

Kaynak için bkz: The War in Ukraine… Flying a Banner of Renewable Energy… Bill McKibben Wants You to Line Up Behind U.S. Imperialism | revcom.us


“ABD ve Rusya, Çin gibi ülkelerin aralarındaki çatışmanın özünü ‘’demokrasi’’ ve ‘’otoritaryanizm’’ arasındaki çatışma oluşturmaz, bunun özü emperyalistler arasındaki rekabettir. Ve bu emperyalistlerin hepsi halk kitleleri için canavarca baskıdan başka bir şeyi temsil etmezler, bunların hiçbiri insanlığın çıkarlarını temsil etmez veya onun için harekete geçmez. Bugün yapılması gereken ve hemen acilen yapılması gereken bütün emperyalist yağmacı ve kitle katliamcılarına karşı çıkarken bütün baskı ve sömürü sistemleri ve ilişkilerine de karşı çıkmak ve bunu yaparken özellikle de ‘’bizim adımıza’’ canavarca suçlar işleyen ve bizi Amerikan şovenizminin grotesk çatısı altında birleştirmek isteyen ‘’kendi’’ emperyalist baskıcımızı kararlı bir şekilde reddetmeli ve ona karşı amansız bir mücadele vermeliyiz.”

Bob Avakian – Utanmaz Amerikan Şovenizmi: ABD Emperyalizmini “Otoriteryanizm Karşıtlığı” Maskesiyle Desteklemek


Yazarın Notu: Bill McKibben, yıllar boyunca küresel ısınma ve çevresel acil durum konusunda farkındalığı artırmada önemli bir rol oynadı. Ancak kapitalizm-emperyalizmin rekabetçi, kâr temelli sisteminin işleyişinde asla sorunun köklerine inmemesi ve bu sistemi dönüştürmek için gerçek bir devrimci çözümle ciddi şekilde ilgilenmemesi beni her zaman etkilemiştir. Şimdilerde ise kendisi istese de istemese de çirkin ve şovenist çözümlere yönelmiştir. Bill McKibben’e bu eleştiriyi okuması, bu eleştiriye yanıt vermesi ve bu sorunları benimle kamuoyu önünde tartışması için meydan okuyorum. Tehlikenin, insanlığın büyük bir kısmının potansiyel olarak yok olmasından başka bir şey olmadığı bir anda bu tartışmaya acilen ihtiyaç var.

****

Şubat sonunda Ukrayna’da savaşın başlamasından bu yana, çevreci yazar ve aktivist Bill McKibben, köşe yazılarında, blog yazılarında ve medyadaki görünümlerinde, Rus emperyalizmi karşısında ABD emperyalizmini destekleyen gerekçeler pompalıyor. Rusya, Ukrayna’ya yönelik vahşi işgalini tırmandırırken -ABD ve Batı Avrupalı müttefikleri Ukrayna hükümetine askeri yardımı ve Rusya’ya karşı ekonomik savaşı hızlandırırken- McKibben çıkıp ABD egemen sınıfının, bunun “demokrasi” ile (ABD ve Ukrayna hükümeti tarafından temsil edildiği iddia ediliyor) “otokrasi” (Putin ve Rusya tarafından temsil ediliyor) arasındaki bir savaş olduğu mantrasını tekrarlıyor. Ancak Bill McKibben daha da ileri gidiyor. ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımlarını ve Ukrayna’ya yönelik mermileri onaylamasını özel bir çevresel çerçeve ile sunuyor.

Bill McKibben, Rusya ile olan yoğun çatışmasında ABD emperyalizmine destek çemberini, Rusya ile karşı karşıya gelmenin aslında “kıtayı karbondan arındırmak için [Batı Avrupa’yı ve sonrasında kendimizi fosil yakıtlardan uzaklaştırmak için] topyekün bir çabayı ortaya çıkarabileceği şeklindeki hatalı senaryolarla birleştirmeye çalışıyor. Yeşil enerjinin potansiyel lideri olması da dahil olmak üzere, Amerika’nın iyilik için bir güç olması şovenist bir fantezidir. İnsanlığın ve gezegenin geleceğini gerçekten önemseyen herkesin reddetmesi gereken ideolojik bir zehirdir.

McKibben’in temel argümanlarını aşağıda gözden geçirip çürüteceğim ve şovenist kör noktalarına işaret edeceğim. Bunu yaparken ağırlıklı olarak Guardian of London‘daki 25 Şubat tarihli yazısından yararlanacağım.

I. ABD Emperyalizminin Fosil-Yakıt Hakimiyetine ve Askeri Makinesine Yol Vermek İçin Rus “Petrostatını” Kınamak

McKibben, Guardian makalesinin başlığını “Putin’i ve diğer petrostat otokratlarını işte böyle yeneriz.” şeklinde atıyor. Daha şimdiden mide bulandırıcı bir şekilde “biz” ifadesini kullanarak, “bizim” yani ABD egemen sınıflarının, ABD ordusunun, emperyalist güçlerin Batı ittifakının, ABD nüfusunun ve evet çevre hareketinin bu işte birlikte olduğumuzun sinyallerini veriyor.

McKibben, “petrostat” kelimesi ile petrol ve diğer fosil yakıtların üretiminin, o toplumun ekonomik yapısında özellikle de devlet yönetiminde gelir elde etme açısından önemli bir rol oynadığı belirli bir ekonomi ve hükümet anlamına geldiğini kastediyor. Rusya, Suudi Arabistan gibi bir ülke değildir. Rusya, üretim üssüne, yerel tedarik zincirlerine ve teknolojik yeteneğe sahip gelişmiş bir kapitalist-emperyalist ekonomidir. Dünyanın en büyük buğday ihracatçısıdır. Ancak Rusya’nın ekonomisi, doğal gaz, petrol ve diğer hammaddelerin ihracına ve askeri üretime eğilimlidir. McKibben, Rusya’nın petrol ve doğal gaz satışlarının “ülkenin askeri makinesine güçlendiren” para kaynağı olduğu gerçeğini kınıyor.

Peki ya ABD emperyalizmi? ABD ekonomisi, Rusya’nınki gibi merkezi olarak uluslararası petrol ve doğal gaz satışlarından elde edilen kazançlara odaklanmıyor. Ancak ABD’deki fosil yakıt üretiminin ve tüketiminin çok daha büyük küresel etkileri var:

*ABD, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz üreticisidir. (1)
*ABD, dünyadaki kişi başına en yüksek petrol tüketicisidir. (2)
*ABD, atmosferdeki küresel ısınmaya yol açan en büyük kümülatif karbon emisyonu miktarından sorumludur. (3)

McKibben, Rusya’nın “askeri makinesini” kınamakta acele ediyor. Ancak Guardian makalesinde, ABD’nin ölüm ve yıkım makinesi hakkında mantıksız bir şekilde sessiz kalıyor. Başka bir temel hakikat kontrolü:

*ABD, Rusya’nın ordusuna harcadığının on katından fazlasını harcıyor. Evet, Rusya’dan tam 10 kat daha fazla! Aslında ABD, 2022’de en büyük dokuz askeri gücün (Çin, Fransa, Hindistan, Rusya, Birleşik Krallık ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin) toplam harcamaları kadar harcama yapacak. (4)

*ABD dünyanın en büyük silah ihracatçısıdır. (5) Suudi savaş uçaklarından Yemen’deki kadınlara, çocuklara ve diğer masumlara ateş açan silahlar, sağlık tesislerini vuran silahlar ABD’nindir. Suudi Arabistan, ABD emperyalizminin “petrostat” bağımlı rejimidir.

*ABD, 20. yüzyıl boyunca ve 21. yüzyıla kadar herhangi bir devletten daha fazla ülkeyi işgal etti ve müdahale etti. Şu anda 70’den fazla ülkede 700 denizaşırı askeri üssü var. (6) Bu alanda başka hiçbir ülke ABD’ye yaklaşamaz. ABD ordusu, son yıllarda dünyadaki en büyük kurumsal petrol tüketicisi olmuştur. (7)

McKibben, ABD askeri makinesini neyin finanse ettiğini düşünmüyor. Kısa ve temel cevap şudur: “İmparatorluğun kazançları”. Amerika’nın dünya ekonomisindeki ayrıcalıklı ve hakim konumu ve sayısız yolu -yatırımlar, banka kredileri, doların dünya ticaretindeki özel rolü, yüz milyonlarca kişinin sömürülmesine dayanması- Amerika’nın dünyanın geniş bölgelerinden zenginlikleri çekmesi, ordusunu garanti altına almasını sağlıyor. İnsanlık tarihinin en büyüğü olan bu askeri makine, tam da bu egemenliği dayatıyor.

II. Eğer Rusya’nın “Acınası Bir Ekonomisi” Varsa Peki Amerika’nın Ekonomisini Nasıl Tanımlarsınız?

İşte üst düzey şovenizm ve imparatorluğa amigoluğun tam olarak görülmesi: McKibben, Amerika’yla gurur duyan sicili ile şöyle diyor; “Rusya’nın acınası bir ekonomisi var. Evinizde etrafa bakarak ve kullandığınız şeylerin kaçının [Rusya’nın] sınırları içinde yapıldığını görerek bunu kendiniz de doğrulayabilirsiniz.” Epey sağlam bir tavsiye Bill! Giysi dolabınıza daha yakından bakalım: ABD tarafından Bangladeş, Honduras, Endonezya ve küresel Güney’in diğer yerlerindeki acımasız ter atölyelerinden satın alınan ve giyilen giysilerin çoğunda bunları üreten kadınların çığlıklarını duyuyor musunuz?

Salgının en ölümcül dalgası sırasında, Bangladeş’teki bir giyim fabrikasındaki 15.000 işçiden işe başlamadan önce dezenfektan püskürtülen bir “dezenfektan tünelinden” geçmeleri istendi.

Masanıza, cep telefonunuza ve bilgisayarınıza bir bakın. Çin’de cep telefonunuzu bir araya getiren hapishane benzeri alanlarda çalışan fabrikalardaki işçilerin yüzlerini görüyor musunuz? Kongo madenlerinde çalışan 40.000 çocuğun dizüstü bilgisayarlara, telefonlara ve elektrikli araçlara güç sağlamak için gerekli olan kobalt, lityum ve diğer mineralleri yetiştirmesinin ıstırabını hissediyor musunuz? Evet, evinizin etrafına bir bakın.

ABD, küresel egemenliği ve yağmalaması temelinde, geniş, küresel olarak bütünleşmiş bir sömürü ve aşırı sömürü ağı geliştirdi. Ancak dünyaya, McKibben’in yaptığı gibi, Amerika’nın her ne yaparsa yapsın, dünyadaki iyilik için en üstün güç olduğu şeklindeki yavan ve şovenist bir mercekle baktığınız zaman -ki Bob Avakian buna “Büyük Totolojik Saçmalık” adını vermiştir- bu durumda Amerika’nın soykırım savaşları ve sömürü tedarik zincirlerinin gerçekleri etrafında manevra yapabilirsiniz (McKibben bu gerçekleri biliyor). Ve tam da ABD ve Batı emperyalizminin Rusya ile daha cepheden bir yüzleşmeye hazırlandığı bir sırada Putin’in “şeytanlığına” ateş edebilirsiniz.

III. McKibben Tarihi Siliyor… Emperyalist Rekabetin Gerçek Dinamikleri

İşte McKibben’in ortaya koyduğu argümanın özü:

[Rusya’nın] askeri makinesinin yanı sıra, petrol ve gaz kaynaklarının kontrolü Rusya’nın ana silahıdır. Batı Avrupa’ya hidrokarbon akışını durdurmakla defalarca tehdit ettiler… Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışan bir Avrupa hayal edin: Arabaları yerel olarak sağlanan elektrikle çalışan ve evleri elektrikli hava kaynaklı ısı pompaları ile ısıtılan bir Avrupa. Avrupa’nın Putin’in Rusya’sını [petrolünü ve doğalgazını onlardan satın alarak] finanse etmeyeceğini ve Rusya’dan çok daha az korkacağını bir hayal edin.

Ardından McKibben, ABD yöneticilerini, Batı Avrupa ekonomilerini hızla yenilenebilir enerjiye dönüştürmeye yardımcı olacak ısıtma pompaları ve diğer makineler üretmek için ekonomiyi 2. Dünya Savaşı gibi bir ölçekte seferber etmeye çağırıyor.

A) McKibben, Adeta Tarih Yokmuşçasına Havadan Konuşuyor

McKibben mevcut krizle ilgili anlatımına agresif şekilde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ve savaşın yayılma tehdidiyle başlıyor. Batı Avrupa ülkeleri doğalgaz ihtiyaçlarının yüzde 40’ını ve petrollerinin yüzde 30’unu Rusya’ya bağımlı hale getiriyor. Bu ithalatlar olmadan ekonomileri duracaktı. Dolayısıyla McKibben’e göre bu “demokratik” ülkeler askeri olarak tehdit ediliyor ve ekonomik olarak rehin tutuluyor.

Ancak biraz dikkat çekici bir tarihi ortaya koyalım. ABD, Batı Avrupa ülkelerinin askeri ittifakına başkanlık ediyor. Bu ittifak NATO’dur (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’dür). NATO, Sovyetler Birliği’nin çöktüğü 1990’ların başından beri genişlemektedir. ABD, 1999-2004 yılları arasında Rusya’ya yakın veya Rusya sınırındaki 10 ülkeyi NATO’ya dahil etmiştir. NATO, bu ülkelerin çoğuna asker ve gelişmiş silah sistemleri yerleştirdi. 2014’te ABD, Ukrayna’da ABD yanlısı bir rejimi iktidara getiren bir ayaklanmayı (“turuncu devrim” olarak adlandırılır) destekledi. Rusya ile yaklaşık 1.500 mil kara sınırına sahip bir ülke olan Ukrayna’da bir hükümet iktidara getirdi. Ukrayna, NATO’nun bir parçası olma kararlılığını haykırmaktadır.

NATO’nun genişleyen üyeliği, gerçekte Rusya’nın ABD ve müttefik birliklerine, uçaklarına ve füzelerine ev sahipliği yapan ülkeler tarafından sistematik olarak kuşatıldığını ortaya koyuyor. Koyu yeşil ülkeler 1949’da NATO’nun bir parçası oldular; daha açık yeşil ülkeler 1952 ve 1982 yılları arasında NATO’ya katıldı; açık turuncu renkli ülkeler 1990 ile 2020 arasında katıldı. Kaynak: NATO

Rusya kendi adına Avrasya’da (Avrupa ve Asya’nın geniş kara kütlesi) ekonomik ve askeri etki alanını genişletmeye çalışıyor. ABD bunu engellemeyi ve dünyadaki hakim konumunu korumayı ve genişletmeyi amaçlıyor. Ukrayna, emperyalist büyük güçler arasındaki rekabetin çatışma bölgesi haline geldi. McKibben bu tarihi yok sayıyor.

B) Emperyalizmin Fiili Gerçekliği ve McKibben’in Emperyo-Fantezileri

McKibben, Batı Avrupa’nın Rusya’dan gelen doğal gaz ve petrole nasıl bağımlı hale geldiğinden yakınıyor. Bu, kârlılık esasına göre yapılmıştır. Bu enerjiyi ithal etmek, kâra dayalı üretime “maliyet açısından verimli” bir girdi sağlar. Ayrıca Batı Avrupalılar Rusya ile önemli ticaret ortakları haline geldiler; bu da kârlı olmuştur. Ancak şimdilerde devasa bir kriz ve genişleyen savaş hayaleti, Rusya ile bu ilişkileri ve bağlantıları zayıflatma tehdidinde bulunuyor. Batı Avrupa emperyalistleri, emperyalist çıkarlarına hizmet edecek ve NATO ittifakı üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmaya çalışan ABD emperyalizminin baskılarına yanıt verecek şekilde yanıt veriyorlar.

Peki Batı Avrupa emperyalistleri fosil yakıt tüketimini büyük ölçüde azaltmak ve ekonomilerini yenilenebilir enerjiye doğru radikal bir şekilde yeniden yapılandırmak için mi hareket ediyor?

Hayır. Bu kadar çok üretim ve transport fosil yakıtlarla olamaz. Ve NATO “askeri makinesi” -jetleri, tankları, savaş gemileri, uçak gemileri ve nakliye araçları-  özellikle de büyük çaplı bir savaş açısından petrol gerektirir. NATO rüzgar ve güneş enerjisiyle çalışmaz (vicdanı olan hiç kimsenin bunu istememesi gerekir).

Dolayısıyla, Rusya ile artan gerilimler karşısında, Batı Avrupa emperyalistleri üç yolda ilerlemeyi savunuyor ve planlıyorlar:

a) Rus dışı kaynaklardan daha fazla fosil yakıt (özellikle doğal gaz) elde edilmesi ve buna özel terminaller gerektiren sıvılaştırılmış doğal gaz da dahildir;

b) Daha fazla doğal gaz depolamak ve

c) Fosil yakıtları yakmak ve gezegeni daha “verimli bir şekilde” kirletmek anlamına gelen daha fazla enerji verimliliğini hedeflemek.

Güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini artırmak için çağrılar ve hamleler var -ve yenilenebilir enerji büyüyor-  ancak bu durum gerekirse Rus doğalgazını ve petrolünü değiştirmenin esas yönü değildir. (Bunlar, Uluslararası Enerji Ajansı ve Avrupa Birliği tarafından yeni yayınlanan çalışmalarda üst düzey önerilerdir.)

McKibben ayrıca, yukarıda alıntıladığım gibi eğer Rusya doğal gaz ve petrolde Batı Avrupalı müşterilerini kaybederse Putin’in “askeri makineyi” finanse edemeyeceğini savunuyor. Ancak McKibben’in anlamakta başarısız olduğu şey Rusya’nın da mevcut ticari ilişkilerini çeşitlendirmeye çalıştığıdır. Rusya, özellikle enerjisinin daha fazlasını satmaya ve dünyanın en hızlı büyüyen kapitalist-emperyalist ülkesi Çin’e yeni büyük endüstriyel ortaklıklara girmeye çalışıyor. Mevcut ekonomik düzenlemeler yıprandıkça ve savaş davulları daha yüksek sesle çalarken bu büyük güç kurnazlığıdır.

C) Çevre Hareketinin Krizleri ve Yanılsamaları

Çevre hareketindeki çeşitli kesimler, büyük krizlerin ABD’nin ve diğer büyük ekonomilerin elini yenilenebilir enerjiyle doğru olanı yapmaya zorlayacağını yıllar boyunca defalarca tartışmıştır. Bunu 2007-08 mali krizi ve bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik yavaşlama sırasında söylediler. Büyük kayıplara uğrayan bankalar, yenilenebilir enerji kaynaklarında yeni satış noktaları bulacaktı. Ardından Obama yönetiminde durum oldukça farklı hale geldi: “hidrolik kırılmada” büyük artış yaşandı; kaya petrolü çıkarmanın son derece kirletici yöntemi; açık deniz ve Arktik sondajının genişletilmesi; bu doğrultuda ABD dünyanın bir numaralı petrol ve doğal gaz üreticisi olarak “iklim dostu Obama” yönetiminde yerini almış oldu.

Küresel ısınmayı hızlandıran belgelenmiş rapordan sonra bilimsel rapor olarak -ve yıkıcı sonuçlarının günümüzdeki gerçekliği, buzulların erimesinde, yükselen deniz seviyelerinde, daha şiddetli hava olaylarında, orman yangınlarının yayılmasında her zamankinden daha belirgindir- “Yeşil Yeni Anlaşma” için çağrılar yapıldı. Bir eleştiri için “‘Yeşil Yeni Anlaşma’nın Yanıltıcı, Tehlikeli ve Sorunun Bir Parçası Olmasının 5 Nedeni — Amerikan İmparatorluğunun Hizmetindeki Bir Yanılgı ve Aldatma” bakabilirsiniz. Çevreciler ve Kongre’deki bazı Demokratlar tarafından Yeşil Yeni Anlaşma’nın bir “kazan-kazan” durumu olduğu iddia edildi. Yani artık gezegeni kurtarmak ve yeşil teknolojide potansiyel bir lider olarak ABD açısından yeni pazarlar ve işler yaratmak için harekete geçebilirdik. Ancak bu durum ABD egemen sınıflarında (ve hatta küresel ısınma gerçeğini bile reddeden) güçlü bir faşist kesime sahip Amerika’nın politik gerçekliğinde çöktü.

Pandemi vurduğunda benzer illüzyonlar satıldı. Birçok ana akım çevreci, üretimdeki yavaşlamaların ve kesintilerin, enerjiyi yeniden düşünmeye zorlayacaklarını savundu. Dünya ekonomisi toparlanmaya başladığından, küresel enerjiyle ilgili karbon emisyonları 2021’de şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıktı. (8) ABD’de kömür üretimi geçen yıl arttı. Ve Biden, McKibben’in de kabul ettiği gibi görevdeki ilk yılında, Trump’ın dört yıl boyunca verdiğinden daha fazla petrol sondajı kiralanması verdi! Ancak bu sefer McKibben’e göre işler farklı olabilir. McKibben’e göre ekonomiyi 2. Dünya Savaşı gibi barışçıl bir şekilde canlandırabilir, yenilenebilir enerji teknolojisini seri olarak üretebilir, bunu Batı Avrupa’ya satabilir ve burada da benimseyebiliriz.

IV. 2. Dünya Savaşı Efsanesi ve Yenilenebilir Enerji Ekonomisi Çapında Seferberlik Serabı

McKibben, Amerika’nın “demokrasinin cephaneliği” olduğu fikrini benimseyerek, Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’ndaki ekonomik seferberliği hakkında iddialarda bulunuyor. Ve bunda çevrecilik açısından bir model görüyor: “Hitler’in Sudetenland’ı [Çekoslovakya’nın bir parçasıydı] işgal etmesinden sonraki yıllarda, Amerika endüstriyel hünerini tanklar, bombardıman uçakları ve muhripler inşa etmeye çevirdi… Bombardıman uçağı, bir milyondan fazla parçası olan karmaşık bir makinedir; aksine bir rüzgar türbini nispeten basittir…. Fosil yakıta olan bağımlılığımızı sona erdirmek için gereken güneş panellerini ve pilleri hızla üretmenin bizi aştığını mı düşünüyoruz?”

İlk olarak, McKibben gerçekte neyi kutluyor? 2. Dünya Savaşı, Amerika’nın dünya halkları için “demokrasi için savaşan” soylu bir girişimi değildi. Amerika daha büyük bir imparatorluk için kanlı bir savaş yürüttü ve dünyanın kontrolü için diğer emperyalist güçlerle rekabet etti. Amerika’nın Japonya’ya iki atom bombası attığı bir savaştı bu. 2. Dünya Savaşı’nın sonucu olarak ABD, egemen emperyalist güç haline geldi; dünyanın en büyük sömürücüsü ve emperyalistlerin egemenliğindeki dünyanın küresel polisi oldu. Amerika’nın Kore ve Vietnam’daki soykırım savaşları çok uzakta değildir (“Ne Dilediğine Dikkat Et… FDR’nin Yeni Anlaşması ve Amerikan İmparatorluğu”).

İkincisi, McKibben Amerika’nın bu şekilde yeniden harekete geçebileceğine ve ölçeğini büyütebileceğine inanmamızı istiyor; McKibben blogunda “barış ve özgürlük için ısı pompaları” dediği şeyin üretilebileceğini söylüyor. Bu şekilde, “nükleer savaş olasılığını yükseltmeden Putin’i barışçıl bir şekilde yumruklayabiliriz.” McKibben işlerin bu şekilde olmasını diliyor. Sorun şu ki, fosil yakıtlar halen ABD’nin enerji üretiminin yaklaşık yüzde 80’ini oluşturuyor. (9) Amerikan ordusu fosil yakıt olmadan çalışmaz. Biden, cılız çevre yasasını bile çıkaramıyor. Enerji arzındaki kesintiler ve yoğunlaşan ekonomik savaş karşısında, Biden ülkeleri petrol üretimini artırmaya çağırıyor. Ayrıca Biden, en son yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında yenilenebilir enerji devrimi değil, “enerji bağımsızlığı” çağrısında bulundu.

Bunun nedeni, revcom makalelerinde ve analizlerinde gösterildiği gibi, fosil yakıtların, gelişmiş haliyle kapitalizm-emperyalizmin karlı işleyişinin temeli olmasıdır. Petrol stratejik-askeri bir gerekliliktir ve emperyalist rekabetin ve egemenliğin bir aracıdır. Temel gerçek şu ki, yalnızca bu sistemi devirmek için bir devrim yaparak ve sürdürülebilir bir sosyalist ekonomi ve toplum yaratarak iklim krizini gereken ölçekte ve aciliyetle ele alma şansımız olabilir. (“Dünya Günü’nden 50 Yıl Sonra: Kapitalizm-Emperyalizm Felaketi Üzerine Düşünceler”).

İşte McKibben’in paradoksu. McKibben, fosil yakıt gelirlerini azaltacak ve bir şekilde emperyalist bir gücün (yani Rusya’nın) “savaş makinesini” baltalayacak yeşil teknoloji için savaş ölçeğinde bir seferberlik istiyor. Bu gerçekleşmeyecek. Modern emperyalizmin tarihinde dünya savaşının hızlı teknolojik yeniliklerin motoru olduğu doğrudur. 75 milyon kadar insanın hayatını kaybettiği 2. Dünya Savaşı, penisilinin, bilgisayarların ve mikro elektroniklerin, sentetiklerin, roket teknolojisinin ve atom bombasının gelişimi için bir katalizördü. İşler aslında dünya savaşına ve enerji teknolojilerindeki atılımları da içerebilecek gerçek savaş seferberliğine doğru ilerliyor. Ancak nükleer silahların olası kullanımı da dahil olmak üzere böylesi bir savaşın kovuşturulması, insanlığın ve gezegenin ekosistemlerinin çoğunun yok olmasına yol açabilir. Bu mantıksızlıktır ve kabul edilemez.

ÇÖZÜM

Ben bunları yazarken, ABD Ukrayna’ya muazzam miktarda yeni silah gönderiyor. Rusya, Ukrayna şehirlerine yönelik bombardımanlarını artırıyor. Savaş bulutları Avrupa’ya yayılıyor. Biden şimdilerde kendisini “savaş dönemi başkanı” olarak gösteriyor. Bill McKibben, toplumu fosil yakıtlardan uzaklaştırmak için pratik sonuçlar elde etmek adına temeldeki gerçekliğe tekabül etmese de yani şeyleri neyin yönlendirdiğinin ve bir şeyleri kökten değiştirmek için gerçekten neyin gerekli olduğunun gerçek dinamikleriyle yani gerçek iyileştirme ve insanlığın en yüksek çıkarları için olmasa da aslında belirli bir gündemi savunuyor. Bill McKibben’in bakış açısı ve programı, yüreğinde onun götürmesini istediği yere yani “yeşil enerjiye” götürmez. Bill McKibben, Putin karşıtı çoğunluğa, çevre aktivistlerine ve daha geniş anlamda ilericilere ABD emperyalizminin emperyal rakiplerine karşı stratejik amaçlarını ve savaş hazırlıklarını kucaklamada çevresel bir kılıf bulmada öncü bir rol oynar. Bu özünde şovenistçedir ve ahlaki açıdan aşağılık bir şeydir.


Dipnotlar:

1. Statista, Oil Production, Top Countries Globally, 2020 Statista, Leading Natural Gas Producing Countries, 2020

2. Worldometer, Oil Consumption by Country

3. Carbon Brief, Which Countries are Historically Responsible for Climate Change, 5 Ekim 2021

4. World Population Review, Military Spending By Country

5. William Hartung, “We’re #1: The U.S. is the World’s Largest Arms Dealer,” Forbes, March 18, 2022, based on Stockholm International Peace Research Institute data for years 2017-21

6. See Mohammed Hussein and Mohammed Haddad, Infographic of U.S. Interventions in the Past 70 Years, Al Jazeera, 10 Eylül 2021

7. Oliver Belcher, Patrick Bigger, Ben Neimark, Cara Kennelly. Hidden carbon costs of the ‘everywhere war’: Logistics, geopolitical ecology, and the carbon boot-print of the US militaryTransactions of the Institute of British Geographers, 2019; DOI:10.1111/tran.12319; and Jangira Lewis, “The US Military Pollution: The World’s Biggest Climate Change Enabler,” Earth.org, 12 Kasım 2021

8. International Energy Agency,“Global CO2 Emissions Rebounded to Their Highest Level in History in 2021,” 8 Mart 2022

9. U.S. Energy Information Administration, Fossil Fuels Account for the Largest Share of U.S. Energy Production and Consumption, 14 Eylül 2020

Yeni Komünizm

Bizler, devrimin önderi Bob Avakian'ın mimarı olduğu Yeni Komünizm‘in takipçileriyiz. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini takip eden ve Yeni Komünizm temelinde dünyayı gerçekte olduğu haliyle anlama ve onu değiştirme sorumluluğunu üstlenenleriz. Detaylı bilgi için bkz: Biz Kimiz?

Dünyada devamlı olarak yaşanan dehşetlerin ve son derece gereksiz acıların ortadan kaldırılması hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini ve geliştirmiş olduğu Yeni Komünizm'i öğrenerek kazanma şansı olacak gerçek bir devrim hareketini birlikte inşa ediyoruz. Yeni Komünizm'in teorik çerçevesine ilk kez giriş yapacaklar başlangıç noktası için web sitemizde bu bölümde yer alan makaleleri inceleyebilir, ayrıca Bob Avakian'ın Türkçeye çevrilmiş eserlerine buradan ulaşabilirler. Görüş, katkı ve desteklerinizi bekliyoruz.

#DevrimDahaAzıDeğil

Add comment

Follow us

Don't be shy, get in touch. We love meeting interesting people and making new friends.