Editörün Notu: İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist)’in aşağıdaki açıklaması 27 Temmuz 2021 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. Çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız.
Güçlü rüzgarlar, Huzistan’ın sıcak gecelerine Ahvaz’dan Hamidiye, Mahshahr’a, Susangerd’den Shadegan ve Shush Daniel’e bir başka halk intifası estirdi:
İslam Cumhuriyeti her kapıyı umutsuzca çalıyor, halkın protestolarını ve ayaklanmalarını engellemeye çalışıyor. Ancak bu yaşananlar, aç-susuz işçi ve emekçi kitlelerin her bir boşluktan, çatlaktan, fırsattan çıkan isyanlarının yalnızca başlangıcıdır.
Karun, Karkheh ve Jarahi Nehirlerinin kıyısında yaşayan halk, elli santigrat derece (122 derece Fahrenhayt) sıcaklığında yanan vücutlarla, elektriğin olmadığı karanlıkta kararmış gözlerle, susuz saatler boyunca susayan dudaklarla, tozsuz ve baskısız havaya hasret ciğerlerle, saatlerce susuzluğa ve dehidrasyona katlanmak zorunda kaldılar.
İnsanlar şöyle dediler: “Al-Ruh, Baldam, Nafdik o Karun” (“Canımızla ve kanımızla kurtulacağız; kendimizi senin için feda ediyoruz ey Karun”). Ancak İran’ın İslamcı baskıcı kasaplarının tepkisi her zaman olduğu gibi, üç Arap genci -Mustafa Naeemavi, Qasem Khediri ve Ali Mazraeh gibi genç bedenleri- delik deşen eden canlı mermilerle halka saldırmak oldu! Buna rağmen halk yine de daha yüksek sesle haykırdı: “Nahan Atashanin lelma va hum leldamena” (“Bizler suya susadık, onlar da kanımıza susadılar”).
Liman mahallelerinde, petrol kuyularında, gaz ve petrokimya komplekslerinde insanlar yoksulluğa, açlığa ve işsizliğe katlanmak zorunda kaldılar. İnsanlar, benzin, ekmek ve hayat pahalılığının yüksek olmasından rahatsızlık duyunca, çorak ormanlardan, kurumuş göllerden rahatsız olunca ve göçe zorlanınca, tepkilerini dile getirdiklerinde sazlıkların arasında ve çıkmaz sokaklarda makineli tüfek ateşiyle kendilerine karşılık verildi. Ocak 2017 ve Kasım 2019’da düzinelerce insan kan kaybından öldü. İran İslam Cumhuriyeti’nin silahlarından biri yerli halkları Güney İran’dan sürmek olduğu için insanlar “sınır dışı etmeye veya zorunlu göçe hayır” diye haykırdılar.
Araplar, İran’daki diğer birçok ezilen millet gibi anavatanlarının haricinde/dayatılmış bir dilde ve kültürde okumak zorunda bırakılmıştır. Baskı ve ayrımcılığı eleştirdiklerinde, İran’ın içinde ve dışında işkence odaları, ipler ve suikast birimleriyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu insanlar son kırk yılda İslam Cumhuriyeti cellatları tarafından yıkım, savaş ve sürgün, işsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, infaz, işkence ve baskıdan başka ne gördüler? Neye sevinmeleri gerekiyor? Karun ve kuruyan diğer nehirlere mi? Boş yemek masaları ve umutsuzluğun getirdiği sıkıntılara mı? Ekmeğe, çalışmaya ve özgürlüğe hasret kalan göçmen ve sürgünlerin bitmek bilmeyen durumlarına mı? Anonim mezarlarda ve zindanlarda yatan şairlerin, öğretmenlerinin ve gençlerin cesetleri ve isimlerine mi? Bu insanların hepsinin hakkı var ve şöyle haykırmaları gerekiyor: “Halk sistemi devirmek istiyor” (“Al Shaab Yurid Esghat Sl Nizam”). Bu sistemin hiçbir değeri yok. Bu sistem sadece devrilmeye ve düşmeye değer bir sistemdir.
İslam Cumhuriyeti’nin devrimci bir şekilde yıkılması acil ve hayati bir zorunluluktur. Huzistan, Kürdistan, Belucistan ve tüm İran halkını saran tam ve yoğunluklu bu baskıdan kurtulmanın ilk gerekli adımıdır. Yalnızca faşist İslam Cumhuriyeti gömüldükten sonra, artık ayrımcılığın ve halkın ezilmesinin, yoksulluk, işsizlik ve yerinden edilmenin, kadınlara yönelik ulusal baskı ve sömürünün; çevrenin daha fazla tahribatının; bölgede İslamcılık ve savaşlar (yani bölgesel savaşlar) vebasının ve katliam ve soykırımın hiçbir belirtisinin olmayacağı bir toplumun inşasından söz edebiliriz.
Biz devrimci komünistler, böylesi bir toplumun, kökten farklı bir yaşamın vizyonunu ve temel çizgilerini “İran’da Yeni Sosyalist Cumhuriyetin Anayasası” belgesinde mevcut cehennemde yaşamaktan bıkmış ve gerçekten kurtuluş arayışında olan herkese önerdik. İslam Cumhuriyeti’ni devirmenin stratejisi ve araçları, İran’daki İslamcı kapitalist hükümetin cani makinesini kıracak devrimin içeriği ve gereklilikleri, halkı yeni bir yolda birleştirmenin ve örgütlemenin içeriği Partimizin diğer temel belgelerinde de bulunmaktadır.
Temmuz geceleri Huzistan İntifadası, Ocak 2017 ve Kasım 2019’da başlayan İslam Cumhuriyeti’ne karşı mücadelenin yeni bir bölümüdür ve onun devamı niteliğindedir. Halkın İslam Cumhuriyeti’ne karşı kırk yıllık bir mücadele ve isyan tarihi vardır.
Yaşasın isyan ve devrim. “Thura Thura hatta Al-Nasr”: “Zafere kadar Devrim!”
İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist)
17 Temmuz 2021
Add comment