Yeni Komünizm

Canan Kaftancıoğlu’na Verilen Hapis Cezası Üzerine

Canan Kaftancıoğlu’na Verilen Hapis Cezası, Hâkim Sınıflar Arasında Derinleşen Çelişkiler ve Bu Delilikten Tek Çıkış Yolu Üzerine

12 Mayıs’ta, Canan Kaftancıoğlu’nun yargılandığı 3 davada aldığı cezaların onandığı, toplamının ise 4 yıl 11 ay olduğu belirtildi. Bu cezalarla birlikte Kaftancıoğlu’na siyaset yasağı da getirilmiş oldu. Hâkim sınıflar arasındaki kamplaşmanın kızıştığı ve keskinleştiği bir atmosferde böylesi bir karar mevcut kutuplaşmayı daha da fazla derinleştirecektir. Hâkim sınıflar arasındaki şu an ki kutuplaşmanın ne olduğu ve olası ihtimallerini anlamak için merceği biraz geriye doğru çekmekte fayda var.

Rejim, 2019’da Ankara ve İstanbul seçimlerinde aldığı yenilgiden sonra, CHP-İyi Parti ittifakının bir “alternatif model” olarak toplumun önüne koyulması ve bu rejimden onun caniyane suçlarından bıkmış olan insanlar için bir “çıkış yolu” olarak sunulmasının ardından sadece ezilen halk kitlelerine, Kürt halkına, ilerici ve devrimcilere değil aynı zamanda hakim sınıfların “muhalif” kanatlarına yönelik baskı ve sindirme  ve gerektiğinde ekarte etme siyaseti izlemiştir – düşünün kendi sisteminin parçası olanları dahi sindiren ve bastıran rejim, kendisinden gerçekten kurtulmak isteyen ve radikal derecede farklı bir dünya için mücadele eden insanlara neler yapmaz ki?

Rejimin kapitalist-emperyalist dünya sistemi içerisinde yaşadığı çelişkiler (savunduğu İslamcılığın Batı ile olan çelişkileri, emperyalistler arasındaki çelişkilerden yararlanarak “bölgesel güç” ya da “Yeni-Osmanlı” olma arzularının yarattığı sorunlar) kendi içerisinde yaşadığı çelişkiler (AKP’nin MHP ile olan zorlukları, AKP’nin içerisindeki kliklerin, örneğin Soylu ekibiyle Albayrak kliğinin çatışmaları gibi birçok sorun) bu siyasi zorluklar temelinde -ama tek faktör olmayarak- TC’nin yaşadığı derin ekonomik kriz ve temel halk kitlelerin derinleşen yoksullaşması, faşist rejimin yaşadığı çelişkiler temelinde tüm halk kitleleri üzerindeki acımasız ve azgın saldırılarını daha fazla artırması, AKP-MHP’nin karşısında onu istemeyen güçlü bir kamuoyunun oluşmasına neden oldu. Buna bağlı olarak CHP-İyi parti ittifakı “6 Parti İttifakı”na dönüştü. Bu ittifakta Millî Görüş geleneğinden 3 partinin bulunması Erdoğan’ın yeni zorlukları arasındadır.

Fakat rejim tüm bu koşullara teslim olmak istemiyor; aksine bir dizi “kurtuluş yolu” için hamle yapıyor ve yeni hamleler için olasılıkları değerlendiriyor. Ülke ekonomisini, kurun yükselişini engellemek için felaket sonuçlar doğurabilecek bir yol izlemekten kaçınmadığı gibi, yaklaşan seçim öncesinde “seçim yasasını” değiştirerek, gelecek seçimlerde yeninden iktidar olmanın yollarını arıyor. Burada “Erdoğan katiyen seçimle gitmez!” diyenlere şu soruyu yöneltmek gerekir; peki rejim tüm “seçim yasası” teranelerini neden yapmakta? İktidarını kaybetmemek için seçimleri kaybetme olasılığını çaresizce kendisi gündeme getiriyor! Beri yandan ise HDP’nin üzerinde saldırılar devam ediyor, parti binaları polisler tarafından basılıyor, milletvekillerine “seni çivilerim” tehditleri ediyor, yüzlerce üyesi ve taraftarı tutuklanıyor ve HDP’nin kapatma davası sürdürülüyor. Rejim bunu yaparak sadece HDP’nin muhalefetini bastırmak ve sınırlamakla yetinmiyor, ayrıca HDP’yi seçim dışı bırakmak ve HDP kitlesinin bir kısmının “seçimleri boykot” ihtimali göz önünde bulunduruluyor (şayet HDP’nin kapatılması durumunda “seçim yasası” ile olası bir Kürt partisinin seçimlere girme olasılığı görünmüyor).

Rejime karşı toplumda kamusal olarak seslerin günbegün yükseldiği, rejimin siyasetinin ve suçlarının açıkça tartışılıp eleştirildiği şu günlerde hemen Gezi davasının ertesinde, Kaftancıoğlu’na verilen bu cezalar, rejimin konsolide olmuş taban kitlesini bir arada tutma ve faşist temelde kudurtmanın ötesinde fazla bir faydası olmamakta. Lakin daha önceden de söylediğimiz gibi, rejim aslında kendi kutuplaştırmasının götürdüğü yere doğru gidiyor. Fransızca da “fuite en avant” (öne doğru kaçmak) diye bir deyim vardır. Rivayete göre orta çağda etrafı sarılmış ve çıkış yolu olmayan bir ordu, bu çemberi yıkabilmek için çemberi yarma hareketini izler. Bu durum, ordunun tamamen imha olmasından kaçabilmek için tek çözümüdür. Lakin böylesi bir “öne doğru kaçmak” onun sonunu hızlı bir şekilde de getirebilir. İslamcı-Türkçü faşist rejimin 2013’den beri izlediği, 2016’dan sonra konsolide ettiği rejimi ve bu temelde toplumu kutuplaştırması, onu öyle zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır ki, rejimin bu zorluklarla mücadele etme dinamiği ve biçimi onun iktidarını kaybetmesine de neden olabilir. Canan Kaftancıoğlu’na yönelik tutuklama ve siyasi yasak kararları, böylesi bir siyasi atmosfer içinde vuku bulmaktadır.

CHP’den Asla Olmadıkları ve Olamayacakları Şeyi Beklemek!

Kaftancıoğlu’na yönelik kararların alınmasının ardından Kılıçdaroğlu adeta bir “başkumandan” edasıyla CHP vekillerine “yola çıkın” talimatını verdi. CHP İstanbul İl Binası önünde ufak bir kalabalığa seslenen Kılıçdaroğlu’nun bir yanında İmamoğlu diğer yanında Kaftancıoğlu vardı. İmamoğlu hakkında da soruşturmalarının olduğu ve adının Cumhurbaşkanlığı adaylığı için “en uygun profil” olarak geçtiği düşünülürse, Kılıçdaroğlu’nun kof meydan okuması ve sadece vekillerine “yola çıkın” talimatını vermesi, sözde adalet arayışını ve rejimin saldırılarına karşı “göğüs” germe niteliğini ortaya koymaktadır.

Beri yandan CHP gençlik kollarının “faşizme teslim edecek bir tek yoldaşımız yok!” gibi sözde “sol” görünümlü çıkışı, aynı akıbeti tatmış durumdadır. CHP, bir seçim sonrasında “barışçıl geçişin” gerçekleşebilmesi için kati suretle kitleleri rejime ve onun suçlarına karşı seferber etmek için çağrı ve çabada bulunmayacaktır. 20 milyon oy alan, “ana muhalefet” partisi olmasıyla övünen asırlık parti CHP, “ulusu bir arada tutma” parametresiyle insanlığın ve temel kitlelerin karşısındadır.

Mesele sadece Erdoğan’a bir “Allah’ın lütfu” verilip verilmemesi değildir -ki Erdoğan büyük bir fırsatçıdır, tüm fırsatları sonuna kadar semirme yeteneğine sahiptir-, CHP kendisinin de parçası olduğu bu sistemi tehlikeye atabilecek hiçbir girişim de bulunmayacak ve bu girişimleri bastırmak için her daim hâkim sınıfların diğer klikleriyle iş birliği içerisinde olacaktır. CHP, AKP’yle olan derin çatışmalarla birlikte bu sistemin partisidir ve Erdoğan’ın aksine CHP bu sistemi zora sokan bir yönelime asla girmeyecektir. Şimdilerde CHP bir “Gezi” savunucusu olarak ortaya çıktığını söylese de -buna son dönem olarak “istibdatta karşı hürriyet” sözleriyle İyi Parti’de eklenmiştir- Gezi’nin temsil ettiği isyan dalgasından ve her şeyi sorgulamaya açma durumundan AKP kadar olmasa da CHP’de korkuya kapılmış ve isyan dalgasının sistemi devirme olasılığını ekarte edebilmek için toplumun her bir kesiminden insanın öfkesinin “sandıkta” gemlenmesinde CHP büyük rol oynamıştır ve oynamaya da devam etmektedir.

Bob Avakian’ın BAsics 3:12’de ABD’deki Demokratlar için söylediği şu söz çok önemlidir; “Eğer, Demokratlardan olmadıkları ve hiçbir zaman da olamayacakları bir şey yapmaya çalışırsanız, en sonunda, Demokratlar gerçekte nasılsa siz de öyle olursunuz.”

Şayet bu tespiti Türkiye temelinde düşünecek olursak, burada ifadesini bulan CHP ve Kemalistlerdir. Toplumun ilericileri “Şayet CHP’den olmadıkları ve hiçbir zaman da olamayacakları bir şey yapmaya çalışırsa, en sonunda, CHP’liler gerçekte nasılsa onlar da öyle olacaktır.” Bu siyasi körlüğe ve kimi zaman bilinçli olarak bu yolu tutma arzusunda “daha geniş bir ittifak kuralım” diyerek “3. Alternatifi” 6’lı ittifakla  birleşmesini isteyenler de dahildir.

Bu Delilikten Sadece Gerçek Bir Devrimle Çıkılabiliriz!

Hâkim sınıflar arasındaki derinleşen ve keskinleşen çelişkiler, rejimi sürekli ve daha fazla olarak köpürmesine ve kudurmasına neden olmakta ve bu durum hâkim sınıfların “muhalif” kanatlarını hiç olmadığı kadar -şimdilik- “birleştirmektedir”. Diğer taraftan toplumda yaşanan parçalanmalar, dünya koşullarındaki krizlerin derinleşmesi sonucunda -örneğin başını ABD/NATO’nun çektiği Rusya’ya karşı yürütülen savaşın dinamiklerinin istenilmeyen bir sonuca, bölgesel hatta bir dünya savaşına doğru gitme ihtimali- Erdoğan’ın olağanüstü hâl ilan etmesine ve seçimleri ertelemesine (iptaline değil) neden olabilir. Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi ihtimalinin güçlenmesi ve kendi tabanında da daha fazla hissedilmesi durumu, burjuva muhalefetin “hepiniz yargılanacaksanız!” tehditleri, rejimin başka türlü bir “öne doğru çıkış” yapmasına ve bir iç savaşa yol alma potansiyelini de barındırmaktadır. Bu, her ne kadar birincil bir ihtimal olmasa bile böylesi bir olasılık söz konusudur.

Tün bunlar ışığında bir sonraki seçimlerde “hesaplaşmak” ve rejimi geriletmek yerine bugün açısından ortada duran acil görev, rejimden ve onun insanlık dışı uygulamalarından rahatsızlık duyan herkes, sürekliliği sağlanmış kitlesel bir seferberlik dahilinde, sokağa çıkmalı ve bu rejimi felce uğratmalıdır. Böylesi bir kitle hareketinin doğuracağı pozitif atmosfer sadece rejimin sorgulanmasına yol açmayacağı gibi, bu rejimi var eden kapitalist-emperyalist sistemin, işleyişinin ve fonksiyonunun meşruluğunun sorgulanmasına neden olacak ve nihai hedefi komünizm olan bir devrim için, gayet elverişli koşulları yaratacaktır.

Daha önceden de söylediğimiz üzere:

“Bu rejimden ve onu var eden egemen -kapitalist- ilişkilerden bir daha geri gelmemecesine kurtulmak hem mümkündür hem de doğrudur.

Hâkim sınıflar arasındaki çelişkilerin derinleşip parçalanması durumu sadece bu rejimin çirkinlikleri değil aynı zamanda bu sistemin temellerinden sökülüp atılması gereksinimini daha da bariz gösteriyor. Fakat açıklıkla söyleyelim, mevcut kutuplaştırma temel halk kitlelerinin ve insanlığın çıkarına değildir. Toplumun devrim temelinde yeninden kutuplaşmaya ihtiyacı vardır. Devrimi gerçek kılabilmek ve dünya çapında insanlığı özgürleştirebilmek için, artan oranda insanın Bob Avakian’ın mimarı olduğu yeni komünizmi öğrenerek buna doğru şekilde angaje olmaları gerekmektedir. Böylece bir devrim hareketinin yaratılması için gerekli olan yüzlerce insandan oluşan bir devrimci parti önderliği inşa edebilsin, ki bu yüzler ve binlercesini devrimcileştirip, bir halkın içerisinde devrimci bir halkı inşa edebilsin ve devrim temelinde yeniden kutuplaştırma sağlanabilsin. Bu, kapitalist-emperyalist sistemin insanlığı karşı karşıya zorunlu bıraktığı çevresel yıkım, nükleer savaş ihtimali de dahil olmak üzere birçok felaketten kurtulabilmemizin gerçek olasılığı için çok acil ve can alıcı bir ihtiyaç ve sorumluluktur.” [i]


[i] https://yenikomunizm.com/millet-ittifaki-illuzyonundan-cikis-sadece-gercek-bir-devrimle-mumkundur/

Yeni Komünizm

Bizler, devrimin önderi Bob Avakian'ın mimarı olduğu Yeni Komünizm‘in takipçileriyiz. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini takip eden ve Yeni Komünizm temelinde dünyayı anlama ve değiştirme sorumluluğunu üstlenenleriz. Detaylı bilgi için bkz: Biz Kimiz?

Dünyada devamlı olarak yaşanan dehşetlerin ve son derece gereksiz acıların ortadan kaldırılması hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini ve geliştirmiş olduğu Yeni Komünizm'i öğrenerek kazanma şansı olacak gerçek bir devrim hareketini birlikte inşa ediyoruz. Yeni Komünizm'in teorik çerçevesine ilk kez giriş yapacaklar başlangıç noktası için web sitemizde yer alan bu bölümdeki makaleleri inceleyebilir, Bob Avakian'ın Türkçeye çevrilmiş eserlerine buradan ulaşabilirler. Görüş, katkı ve desteklerinizi bekliyoruz.

#DevrimDahaAzıDeğil

Add comment

Follow us

Don't be shy, get in touch. We love meeting interesting people and making new friends.