Faşizm, Baskıcı Egemen Bir Sınıfın Çıkarına Olabilir Ama Asla Ezilenlerin Çıkarına Olamaz
Geçtiğimiz günlerde Erin Burnett, CNN’deki “Out Front” adlı programında, 2019’dan beri El Salvador’da hükümet başkanı olan Nayib Bukele’nin demir yumruklu, aslında faşist yönetimini olumlu bir şekilde takdir eden iki bölümlük bir haber yayınladı.
Bukele ile El Salvador, “dünyanın cinayet başkenti” olmaktan çıkıp, dünyadaki en yüksek kitlesel tutuklama oranına sahip ülke haline geldi; hatta kitlesel tutuklama konusunda ABD’yi bile geride bıraktı. Bukele, ülkenin anayasasını ihlal ederek görevde kalmaya devam etti ve olağanüstü baskıcı yetkiler kullandı. Eğer bunu yapan Nayib Bukele değil de Vladimir Putin olsaydı Burnett gibi kişiler bunu şiddetle kınardı. Ancak Bukele kınanmak yerine çılgınca övülüyor ve özünde faşist olan yönetimi yalnızca El Salvador’da değil, aynı zamanda bu ülkenin yönetici sınıfı da dahil olmak üzere birçok kişi tarafından bir “model” olarak tanıtılıyor.
Megan K. Stack’in bu yılın (2024) 1 Eylül Pazar günü New York Times‘ta çıkan bir makalesi (“El Salvador’da, Korkuyla Birlikte Barış’ta”) Bukele’nin popülaritesinden bahsediyor, ancak Stack’in bu makalesi Bukele’nin “çete karşıtı” savaşında kullandığı bazı yöntemleri eleştiriyor.
Stack, Bukele’nin “suça karşı kampanyasının” temel hakları savunma veya hukukun gerektirdiği usullere uyma iddiasında bile bulunmadığını belirtiyor. Bukele’nin “81.000’e yakın tutukluyu incommunicado (kimseyle görüştürülmeyen tutuklu) olarak topladığını” ve “gözaltına alınanlar arasında 12 yaşında binlerce çocuk olduğunu ve bazılarının işkence gördüğünü” belirtiyor. Haber, El Salvador’daki bir insan hakları örgütünün direktörüne atıfta bulunuyor; bu örgütün araştırmalarına göre, bu şekilde gözaltına alınan insanların yaklaşık üçte biri aslında masum!
Fakat yine de Stack’in makalesi Bukele’nin, en azından şimdilik, ne kadar yaygın ve çılgınca popüler olduğunu ayrıntılı olarak anlatıyor; çünkü çetelerin bastırılması insanların sokağa çıkmalarına ve genel olarak çetelerin yarattığı terörün korkusu olmadan hayatlarını sürdürmelerine olanak sağladı. (Aynı zamanda Stack, Bukele’nin çete liderleriyle anlaşmalar yaptığına, ancak temel üyelere acımasızca baskı yaptığına dair haberlere de atıfta bulunuyor.)
Burada öğrenilecek çok önemli, çok negatif bir tarih var. 1. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde (1918 sonrası) İtalyan faşist Benito Mussolini, o ülkedeki insanların önemli kesimleri arasında popülerdi çünkü onun demir yumruk yönetimi, o Dünya Savaşı’ndan kaynaklanan kaostan bir miktar “düzen” çıkardı. Benzer şekilde, Adolf Hitler önderliğindeki Alman Nazi faşistlerinin yönetimi, o ülkedeki halkın önemli kesimleri arasında bir süre popülerdi. Çünkü bu Nazilerin yönetimi altında, Alman ekonomisi, Almanya’nın 1. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisini izleyen yıkıcı krizden kurtulmuştu; Hitler ve Naziler, Almanya’yı 2. Dünya Savaşı’nın (1939) başlarında büyük zaferler elde eden, korkulan bir askeri güç haline getirmişlerdi. Fakat Mussolini’nin iktidarı -ve daha da büyük ve korkunç bir ölçekte Hitler’in iktidarı- korkunç bir vahşeti içeriyordu (ve en sonunda o ülkelerdeki insanlar için felakete yol açtı).
Bugün El Salvador’daki, özünde faşist Nayib Bukele iktidarı altındaki duruma geri dönersek ve daha büyük ve daha temel resme bakarsak: Nesiller boyunca El Salvador’a egemen olan ve onu harap eden kapitalist-emperyalist sisteme ve hepsinden önemlisi ABD’ye karşı ne büyük bir itham! El Salvador’da çetelerin büyümesine ve yaygın teröre yol açan koşulları yaratan, oradaki halk kitleleri arasında süregelen yoksulluk ortamında, bu sistem ve ABD egemenliğidir. El Salvador’un eziyet çeken halkına, amansız çete terörü ile Bukele’nin aşırı baskıcı faşist yönetimi arasında korkunç bir “seçim” dayatmış olan bu sistem ve her şeyden önce ABD’nin uyguladığı egemenlik ve yıkımdır.
Bu ülkede, güzelim ABD’de (!), El Salvador halkına dayatılan korkunç koşullar ve korkunç “seçimler” konusundaki sorumluluğun yanı sıra, Donald Trump ve Cumhuriyetçi Parti tarafından temsil edilen yönetici sınıfın bir kesimi, Bukele’ye açıkça hayranlık duyuyor ve onun faşist baskısını kutluyor. Stack’in bildirdiğine göre, Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Matt Gaetz, Bukele’nin hakları çiğneyen faşist baskısından ders çıkarmak için El Salvador’a gitti ve Gaetz, bunun ABD’deki Chicago gibi şehirlerle başa çıkmak için bir model olması gerektiğini savundu.
Benzer şekilde, Donald Trump yakın zamanda yaptığı bir seçim konuşmasında polisin daha da acımasız olması gerektiği konusundaki ısrarını sürdürdü; özellikle, polisin bu ülkedeki suçlara çözüm olarak “serbestçe bir saat” geçirmek üzere serbest bırakılması gerektiğini söyledi (ve tabii ki, o “bir saat” gerçekte sadece bir saat olmayacak, aynı zamanda devam eden bir terör dönemi olacaktır).
ABD’de ve El Salvador’da, hatta her yerde, seçim, rastgele çete şiddeti ve suçuna ya da bu baskıcı sistemin kurallarını şiddetle uygulayan polis ve diğer kurumların “düzenli terörüne” indirgenmemelidir. Çok sayıda korkunç deneyimin gösterdiği gibi, bu ülkedeki yönetici sınıfın suç ve suçluları hedef almak adına yürüttüğü “savaşlar”, ezilen halk kitlelerine, özellikle de gençlere karşı bir terör rejimi anlamına gelecektir. Ve sonuçta, özellikle ezilen halk kitleleri arasında, bu sistemin işleyişi ve yaptırımı nedeniyle seçimleri ciddi şekilde kısıtlanan kesim, gençliktir ve bu gençlerin büyük çoğunluğunun suça sürüklenmesinden temel olarak sorumludur.
94 numaralı mesajımda vurguladığım gibi, Siyahi halk için -ve bu genel olarak halk kitleleri için de geçerlidir- Chicago gibi şehirlerde ve ezilen insanların yoğunlaştığı diğer büyük şehirlerde, onların temel çıkarları ve tüm bu çılgınlıktan çıkış yolu faşizmde değildir ya da uzun süredir siyahi insanları ve diğerlerini en tarifsiz biçimlerde ezen ve terörize eden bu sistemin herhangi bir biçiminde değildir.
Cevap, bu sistemin ezilen kitleler, umutsuzluğa ve çaresiz eylemlere sürüklenen kitleler için kurduğu korkunç tuzağı aşmak ve ondan kurtulmaktır. 93 numaralı mesajımda açıkça belirttiğim gibi, cevap devrimci kurtarıcılar olmaktır—İnsanlığın Kurtulması için Devrimci Birliklere (Revcom Corps) katılmak, tüm bu çılgınlığa kurtarıcı devrimci bir çözüm getirmek için çalışmaktır.
Bu, içinde yaşadığımız şu zamanda, ülke içindeki ve özellikle de iktidardakiler arasındaki bölünmelerin, uzun zamandır becerebildikleri şekilde, bir hâkim sınıf olarak halkı birleşik bir şekilde yönetemedikleri anlamına geldiği bir zamanda, çok daha derin bir şekilde doğru ve acil bir öneme sahiptir ve bu yoğun durumdan gerçek bir devrim çıkarma, tüm bu sistemi devirip ortadan kaldırma ve yerine çok daha iyi bir şey getirme olasılığı gerçektir ve etkin bir şekilde ele alınmalıdır.
Bu “çok daha iyi bir şey”, benim yazdığım Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet Anayasası‘nda tam olarak ifade edilmiştir. Bu anayasa, insanların güvenliğini ve emniyetini sağlayacak, aynı zamanda “güvenlik ve emniyet” adına bu haklardan mahrum bırakmak yerine, temel haklarını koruyacak ve güvence altına alacak bir sistem için temeli; temel ilkeleri ve pratik yönergeleri sağlar.
İhtiyacımız Var ve Talep Ediyoruz: Yepyeni Bir Yaşam Biçimi, Temel Olarak Farklı Bir Sistem, bu yeni anayasaya dayanan bu radikal yeni sistemin ekonomide, siyasi sistemde ve kitlelerin yaşamının diğer temel boyutlarında getireceği temel değişikliklerden bahsediyor. Bunlar arasında şunlar da var:
Halkın Özgürlüğü ve Haklarının Tamamen Yeni Bir Boyutu
Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet için bu anayasada belirtildiği gibi, bu yeni toplumdaki insanlara yalnızca düşüncelerini siyasi olarak tam olarak ifade etmeleri, sanatsal ve diğer yollarla kendilerini özgürce ifade etmeleri, muhalefet etmeleri ve protesto etmeleri için izin verilmekle kalmayacak bunlara anayasal ve kurumsal koruma sağlanacaktır. Bunu başarabilmeleri için onlara gerekli araçlar sağlanacaktır çünkü bu, insanların “nefes alabilecekleri” ve rahat hissedebilecekleri, ayrıca toplumun ve dünyanın bir bütün olarak özgürleştirici dönüşümüne neyin katkıda bulunup neyin katkıda bulunmayacağı konusunda başkalarıyla birlikte mücadele etmeye ilham verecekleri bir atmosfer yaratmanın önemli bir parçasıdır.
(“İhtiyacımız Var/Talep Ediyoruz” ve Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet için Anayasa revcom.us adresinde mevcuttur.)
İşte bu özgürleştirici sistem, faşizmin terör rejimine ve kapitalizm-emperyalizmin insanlara dayattığı her türlü egemenlik biçiminin tüm dehşetlerine karşı mücadele etmek hayatınızı adamaya değer bir mücadeledir.
Yazının orjinali için tıklayınız.