Editör Notu: Bob Avakian’ın aşağıdaki yazısı 25 Mayıs 2022 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. Türkçe çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız.
Kaynak için bkz: THE CRUCIAL FIGHT FOR ABORTION RIGHTS AND ENDING ALL OPPRESSION Broad Unity and Necessary Struggle | revcom.us
Kürtaj hakkı için devam eden mücadele şu an özellikle önemli hale gelmiş durumda. Yüksek Mahkeme’deki “muhafazakar” (gerçekte faşist) çoğunluğun bu hakkı almaya hazır olduğuna dair çok açık işaretler gündemde (Ülke çapında kürtaj hakkını kuran yasal karar ve emsal olan 50 yıldır geçerli olan ve şimdiye kadar da süregelmiş Roe v. Wade davasını bozarak bunu yapıyorlar). Bu kritik zamanda temel kürtaj hakkını savunmak için verilen mücadelenin Yüksek Mahkemenin Roe v Wade‘yi devirmesini engellemeyi amaçlayan daha büyük, sürekli ve kararlı bir direniş haline gelmesi gerekiyor.
Birlik Olabilecek Herkesi Birleştirmek, Farklılıklarla İlkeli Bir Şekilde Mücadele Etmek
Kürtaj hakkı için bu kritik önemdeki mücadelede birleşebilecek herkesi birleştirmek son derece önemlidir. İnsanları en sağlam temeller üzerinde birleştirmenin ve bu mücadeleyi en güçlü şekilde sürdürmenin önemli bir parçası aşağıdaki gibi kritik sorular üzerinde mücadele yürütmektir:
*Kürtaj hakkı neden saldırı altında?
*Kürtajın yasaklanması yönündeki bu hareket özünde ne?
*Kürtaj hakkı alınırsa bu ne anlama gelir?
*Kürtaj hakkını savunmak ve korumak için mücadele en iyi nasıl yürütülebilir?
Bu mücadele ilkeli bir şekilde yürütülmelidir. Kişisel saldırılara düşmemek, aynı fikirde olmadığınız kişilere iftira atmak yerine farklı yaklaşımların özünü dürüstçe incelemek, gerçekten nereye gittikleri ve kürtaj hakkı (ve genel olarak daha adil bir toplum için) çok önemli mücadeleyi güçlendirmeleri veya zayıflatmaları yönüyle hareket etmek gerekiyor.
İşte bu ruhla ve bu yönelimle asıl önemli olan meseleden uzaklaşan ve bunu baltalayacak belirli bakış açıları ve programlarda neyin yanlış olduğundan ve kürtaj hakkının faşistler tarafından Yüksek Mahkeme’de (ve bir bütün olarak toplumda) gasp edilmesini önlemek için acil mücadeleden bahsedeceğim. Önceki bir makalede Demokratlara güvenmenin ve her şeyi onlara oy vermekle sınırlamanın neden yenilgiyi kabul etmek ve kürtaj hakkını ortadan kaldırmak için faşist saldırıya teslim olmanın bir stratejisi olduğunu derinlemesine incelemiştim. (1) Burada belirli “uyanık” (“woke”) pozisyonların nasıl fazlasıyla kafa karışıklığı yarattığını, yanlış yönlere işaret ettiğini ve aslında kürtaj hakkı (ve genel olarak baskıya karşı) verilen mücadeleyi baltaladığını ele alacağım.
Kürtajla ilgili olarak pek çok “uyanık” (woke folk), “bedensel özerklikten” bahsedip duruyor. Söz konusu meselenin özü aslında soyut bir “bedensel özerklik” değildir; temel kürtaj hakkına yönelik bir saldırıdır. Kadınlara annelik dayatması yoluyla köleleştirme ve kadınların kendi üremelerini kontrol etme hakkını reddetmedir. (Daha önce de belirttiğim gibi, “bedensel özerklik”, “mantıksal olarak COVID’e karşı aşı olmayı reddeden bilim karşıtı kaçıklar ve bencil bireyselciler gibi çok kötü bir zeminden gelen insanları da içeren bir konsepttir” ve bu bilim karşıtı kaçıklar ezici bir çoğunlukla kürtaj hakkına da karşı çıkıyorlar) (2)
Bu bağlamda “Kadınların Kürtaj Hakları ve Kurtuluşları İçin Mücadele” makalesinde vurguladığım noktayı bir kez daha vurgulamakta yarar var:
“Kürtaj hakkına yönelik artan saldırılarla ilgili temel mesele insanlığın yarısının yani kadınların temel statüsünün ne olacağı meselesidir; kadınlar köleleştirilecekler mi, yoksa özgürleştirilecekler mi?” (3)
Ayrıca:
“Bu temel gerçeği sulandıran veya odağı kaydıran her şey, insanlığın kadın olan yarısına yönelik bu temel saldırıya nesnel olarak yardım etmekte, kadınların kurtuluşu ve bir bütün olarak insanlığın her türlü baskı ve sömürüden kurtuluşu için verilen mücadeleyi baltalamaktadır.” (4)
“Sulandırmak” ve baltalamak pek çok “uyanık” (woke) yaklaşımın yaptığı şeydir.
“Uyanık” (woke) düşüncesinden etkilenen bazı insanlar, kürtajın kadınları kontrol etmek ve aşağılamakla ilgili olduğunu söylemenin yanlış olduğunu savunuyorlar, çünkü “kadınların” genel bir kategori olarak bu şekilde kullanılarak kürtaj hakkının elinden alınmasının özellikle beyaz olmayan kadınları incittiği söyleniyor. Bu yaklaşım, kürtaj hakkına yapılan saldırılarda esasen neler olup bittiğinin anlaşılmasını hem ıskalıyor hem de bunu baltalıyor. Daha önceki bir makalede vurguladığım şeyi tekrarlamak gerekirse:
“Ayrıca bu hakkın reddedilmesi özellikle düşük gelirli kadınları, özellikle de kürtaja en çok ihtiyaç duyan yoksul Siyahi ve Melez kadınları etkilemektedir. Aynı zamanda, kadınlar ve kızlar için bile şunu akılda tutmak önemlidir. Ekonomik olarak nispeten iyi durumda olan, hatta oldukça iyi durumda olan ve teorik olarak kürtajın yasal olduğu bir bölgeye veya ülkeye seyahat etmeyi göze alabilen kişiler için kürtaj yaptırmanın önünde halen ciddi engeller olabilir: Tacizci kocalar ve erkek arkadaşlar, zalim patriarkal babalar, dogmatik dini otoriteler ve bir dizi başka faktör. Bir kez daha, temel bir hak ve kişisel tercih meselesi olarak güvenli ve yasal kürtaja erişim genel olarak kadınlar açısından büyük önem taşımaktadır.” (5)
Kürtaj etrafındaki mücadelenin esasen kadınların kadın olarak haklarını ve insanlığını korumakla ilgili olduğunu ve aynı zamanda kürtaj hakkının elinden alınmasının özellikle de yoksul beyaz olmayan kadınlara büyük zarar vereceğini ortaya koymak mümkün ve önemlidir. Bu “uyanıklığın” en çirkin şekli, kadınlardan bahsetmeden kürtajdan bahsederek (“hamile kalan insanlar” gibi terimler kullanarak) kadınları büsbütün silmektir. Hamile kalan, güvenli ve yasal kürtaj hakkına ihtiyaç duyanlar ezici bir çoğunlukla kadınlardır (ve kızlardır) ve faşistlerin kürtajı yasaklama dürtüsü her zaman kadınları kontrol etmek ve aşağılamakla ilgili olmuştur.
“Hamile kalan insanlar” gibi terimler kullanmak daha “kapsayıcı” değildir. Kürtaj hakkını reddetmenin özünde kadınların patriarkal köleliği ile ilgili olduğu noktasını sulandırmaktadır ve zayıflatmaktadır. Zorla annelik, insanlığın yarısının, yani kadınların köleleştirilmesidir. Kürtaj hakkına yapılan saldırının temel ve esas meselesi budur.
“Kadınların Kürtaj Hakları ve Kurtuluşları İçin Mücadele” makalesinden tekrar alıntı yapmak gerekirse:
“Erkek cinsiyetine geçen (veya geçiş yapan) ancak dişi üreme organlarını koruyan ve hamile kalabilecek son derece az sayıda kadının durumunda, bu bireylerin herhangi bir damgalama veya ayrımcılık olmaksızın kürtaj ve genel olarak iyi sağlık hizmeti alma hakları şüphesiz olmalıdır ve genel olarak trans bireylere yönelik saldırılara aktif olarak, şiddetle karşı çıkılmalıdır. Fakat kürtaj hakkına yönelik saldırılar, temel amacı ve hedefi açısından trans bireyleri hedef almamaktadır… Kürtaj hakkına yönelik saldırılar, kadınlara yönelik zaten korkunç olan baskıyı daha da yoğunlaştırmaya, kadınların hayatlarını ve bedenlerini kontrol etmelerini engellemeye, onları acımasızca erkeklere tabi olan çocuk yetiştiricilerine ve patriarkal bir erkek üstünlükçü topluma indirgemeye yönelik bir harekettir. Zorla annelik kadının köleleştirilmesidir” (6)
Kürtaj hakkına yönelik saldırının esasen kadınları köleleştirmeye yönelik olduğu gerçeğine doğru bir şekilde odaklanmak, aynı zamanda trans bireylere yönelik ayrımcılığa, aşağılanmaya, vahşete ve cinayete şiddetle karşı çıkarken yapılabilir ve yapılmalıdır.
Her Şey Her Şey Anlamına Gelmez. İnsanların Farklı Kesimlerini Etkileyen Farklı Baskı Biçimleri Vardır. Ancak Bu Şeyler Birbirleriyle Bağlantılıdır ve Bunların Niçin Bağlantılı Olduğunu Anlamak Kritik Önemdedir
Bugün dünyada birçok farklı baskı ve vahşet biçimi var. İnsanların ve çevrenin farklı ülkelerde ve dünyanın çeşitli yerlerinde, bir bütün olarak dünyada sömürüldüğü ve yağmalandığı pek çok biçim vardır. Beyaz üstünlüğü; erkek egemenliği ve cinsiyete dayalı baskı; çevresel tahribat; dünyanın daha yoksul ülkelerinde 150 milyonu aşkın çocuk da dahil olmak üzere milyarlarca insanın acımasızca sömürülmesi; göçmenlerin zulmü, ABD tarafından yürütülen savaşlar ve diğer emperyalist güçler… Bu farklı şeylerin kendi ayrı özleri ve belirli özellikleri vardır, fakat aynı zamanda çeşitli şekillerde birbirleriyle bağlantılıdırlar. Ve en temelden bağlantılıdırlar, çünkü hepsi bu ülkede ve bir bütün olarak dünyada hüküm süren ve hakim olan -dünya çapında milyarlarca insanı korkunç bir sömürüye, bozulmaya, yıkıma, işkenceye ve eziyete maruz bırakan kapitalizm-emperyalizm sisteminin- temel doğasından kaynaklanır ve buradan dışarı çıkarlar.
Tüm bu tamamen gereksiz acılara nihayet bir son vermek için, tüm bu farklı baskı, yağma ve yıkım biçimlerine karşı mücadele etmek gerekiyor. Ve bütün bunların temel kaynağı ve sebebi olan bu sisteme bir son vermek için mücadele edilmesi gerekiyor. Farklı mücadele akımlarını bu şekilde birbirine bağlamak ve onları çözüme yönlendirmek, onları bu sistemi devirmek ve kökten farklı, gerçekten özgürleştirici bir sistem -yani her yerde, her tür sömürü ve baskının nihai olarak sona ereceği komünist bir dünyanın nihai hedefini hedefleyen sosyalist bir sistem- ortaya çıkarmaya yönlendirmek gerekiyor.
Şu anda Yüksek Mahkeme’nin kürtaj hakkını gasp etmesini durdurmak için kitlesel, şiddet içermeyen fakat kararlı, sürekli bir direnişle yükselecek, içinde pek çok farklı siyasi perspektiften insanı çok geniş bir şekilde birleştirmeye yönelik acil bir ihtiyaç ve temel bulunmaktadır. Bu başlı başına çok önemli bir mücadeledir. Kadınların ezilmesine karşı verilen mücadelenin yoğunlaşmasıdır. Aynı zamanda daha adil bir toplum ve dünya ile insanlık için yaşamaya değer bir gelecek için verilen genel mücadelenin de önemli bir parçasıdır.
Dipnotlar:
2)Kadınların Kürtaj Hakları ve Kurtuluşları İçin Mücadele | Yeni Komünizm (yenikomunizm.com)
3)Kadınların Kürtaj Hakları ve Kurtuluşları İçin Mücadele | Yeni Komünizm (yenikomunizm.com)
4)Kadınların Kürtaj Hakları ve Kurtuluşları İçin Mücadele | Yeni Komünizm (yenikomunizm.com)
6)Kadınların Kürtaj Hakları ve Kurtuluşları İçin Mücadele | Yeni Komünizm (yenikomunizm.com)
Add comment