Editörün Notu: Bob Avakian’ın aşağıdaki makalesi “Kamburun Üstesinden Gelmek” yazı dizisi içinde 11 Ocak 1998 yılında Revolutionary Worker #939 (Şimdiki Revolution gazetesi) içinde yayınlanmıştır.
Bu yazı dizisinde sitemizde yayınlanan diğer makaleler için bkz:
★ https://yenikomunizm.com/kategori/bob-avakian-yazilar/kamburun-ustesinden-gelmek/
Kamburun Üstesinden Gelmek
Stratejik Çifte – K
Dünya proleter devriminin yüzleşmesi gereken bir dizi önemli meseleden bahsettim. Bu çelişkiler önemli maddi gerçeklerdir. Bunlar, dönüştürülmesi gereken maddi birer gerçekliktir. Ancak daha da güçlü olan maddi gerçeklik, kapitalist-emperyalist sistemin muazzam bir başarısızlık örneği olması ve insanlığın büyük ama çok büyük bir çoğunluğu açısından kesinlikle bir felaket olması durumudur. Bu gerçek, sürekli olarak burjuvazinin yüzüne vurmamız ve kitlelere cesurca götürmemiz gereken bir durumdur.
Burjuvazinin, sistemlerinin ne kadar harika bir şey olduğu hakkında zafer edasıyla konuşmalarına asla izin vermemeliyiz. İnsanlığın büyük çoğunluğu için bunun ne kadar büyük bir felaket olduğunu, bunun tamamen miadının dolduğunu, gerekli koşullar altında bunun devrilmesi gerektiğini, bu sistemi yeryüzünden tamamen ortadan kaldırmanın gerekliliğini sürekli olarak ortaya koymalıyız.
Emperyalistler, teknolojilerinin büyük başarılarından ve yapıp ettikleri diğer bütün şeylerden bahsedebilirler. Ve bunun belli bir gerçekliği olabilir. Ancak bir kez dünya halklarının büyük çoğunluğunun durumuna bakmaya başladığınızda bu sistemin maddi ve ideolojik açıdan bir suç olduğunu, bir felaket ve muazzam bir iflas olduğunu görürüz. Çok uzun zamandan bu yana toplumun gelişimi ve halkın özgürleşmesi konusunda olumlu hiçbir rol üstlenmemişlerdir. Ve aksini söyleyerek kaçmalarına asla izin vermemeliyiz.
Kitlelerin devamlı yüzleştiği bir gerçeği karartmaya devam etmek istiyorlar. Ralph Ellison, Siyahilerin Amerika’daki deneyimlerinden bahseden Invisible Man isimli kitabı yazdı ki, durumu buna benzetebiliriz. Bunu daha geniş bir anlamda uygulayabiliriz. Durum kitlelerin görünmezliğine benziyor. Egemen sınıflar, dünya halklarının yüzde doksanından fazlasını ellerinden geldiğince görünmez hale getirmeye çalışıyor. Ve bunu günlük olarak ve oldukça gerçek bir şekilde yapıyorlar.
Buna karşıt olarak, kitlelerin gittikçe daha görünür hale gelmesini ve daha çok bilinçlenmesini sağlamalıyız.
Vurguladığım temel nokta, bu emperyalistlerin ve onların ideologlarının ve bahanecilerinin -bunların hemen hepsi liberal ve aynı zamanda muhafazakarlardır- geçmişi temsil ettiğidir, gerçekten geçmişi temsil ederler ve bizler bunların kendilerini başka bir şekilde tasvir etmelerine asla izin vermemeliyiz. Açıkçası, objektif bir düzeyde, bizler onları devirip devrime devam edene kadar bundan uzak durmayacaklardır. Çalışmalarımızda bu şekilde devam etmelerine asla izin vermemeliyiz. Bu noktada onlara en ufak bir prim dahi vermemeliyiz. Canavarca suçlar işliyorlar ve sistemleri muazzam bir felaket. Bu aşamada onlarla ısrarlı bir şekilde mücadeleye devam etmeliyiz: Mesele yalnızca bu muazzam felaketler de değil, kendi sistemleri bizzat bundan sorumlu. Bunu somut olarak teşhir etmeliyiz ve bunu yapacağız. Bizler meseleyi makul bir şüphenin ötesine götürüyoruz! Bunu gösterebiliriz, çok yönlü çalışarak, kamuoyu oluşturarak, propaganda ve ajitasyonumuzla ve yaratıcı çalışmalarımızda konsantre bir şekilde bunu yapmalıyız. Sürekli olarak karartmaya çalıştıkları maddi gerçekliğe geri dönmeli, ve bunu, bu acımasız gerçekliği en grotesk ve uç şekillerde deneyimleyen insanlarla birlikte, yani insanlığın büyük çoğunluğuyla birlikte aydınlatmalıyız.
Emperyalist sistemin, halk kitleleri üzerindeki etkileri muazzam bir başarısızlık ve felakettir. İnsanlığın büyük çoğunluğuna maruz bıraktıkları açısından korkunç bir suçtur. Ve kamuoyunda bundan kaçmalarına izin vermemeliyiz.
Stratejik Çifte – K
Aynı zamanda ve bununla birlikte, şimdiye kadar sınıfımızın büyük başarılarını da asla gözden kaçırmamalıyız. Onları stratejik açıdan küçümsemeliyiz, ve davamızda stratejik açıdan daima kendimize güvenmeliyiz, işte bu bizim “stratejik çifte k” dediğimiz şey budur.
Bu stratejik çifte k, derin bir maddi-tarihsel temele sahiptir. Başarısızlıklarla ve geri dönüşlerle karşılaştığımız doğrudur. Bunların hepsi oldukça gerçekti ve bazı açılardan kısa vadede taktiksel açıdan bize ciddi darbeleri de oldu. Sovyetler Birliği’nin kaybının üzerine bir de sosyalist bir ülke olarak Çin’in kaybının maddi gerçekliği ve politik-ideolojik çöküşü ile başa çıkabilmek kolay iş değildir. Ancak bu gerçek olduğu için -bu bizim yüzleşmemiz ve dönüştürmemiz gereken bir gerçekliktir- bu nedenle, sınıfımızın şimdiye kadarki ve gerçekten tarihsel açıdan çok kısa bir süredeki büyük başarılarını gözden kaçırmamalıyız.
Özellikle tarihsel bakış açısıyla, bunu şimdiye kadar dünya proleter devriminin nispeten kısa dönemi olarak görmek gerekir; gerçekleştirilen tarihi önemdeki birçok dönüşümü ve başarılarıyla dünya proleter devriminin büyük dönüştürücü potansiyelini gözden kaçırmamalıyız.
Şöyle söyleyelim: Sınıfımızın şimdiye kadar başardığı şey tersine dönmüş olsa bile, burjuvazinin insanlığa empoze ettiği şeyden -burjuvazinin ilan ettiği ideallerden bile- bunun radikal olarak farklı ve çok daha iyi bir dünya olduğunu bilmeliyiz. Bunu asla unutmamalıyız, bunu kitlelere cesaretle götürmeli, bundan öğrenmelerini ve bütün bunlardan ilham almalarını sağlamalıyız.
Kısa vadede bu kazanımlar tersine çevrilmiş olsa da, yine de bütün bu başarılar ve bunların gerçekliği sayesinde devrimi ileriye ve nihai zafere doğru taşımak için gerekli olan araçlar ve yöntemler hakkında muazzam bir bilgi deposu elde etmiş bulunuyoruz. Tüm zikzaklar ve dolanmalara, tüm geri dönüşler ve başarısızlıklara rağmen hem gerçekte ne yarattığımız, hem de öğrendiklerimiz açısından muazzam kazanımlarımız bulunuyor. Belirli ülkelerde iktidarın ele geçirilmesinden önceki ve sonraki devam eden devrimci mücadeleler yoluyla daha fazla şey öğrenmeye devam etmeliyiz ve devam da edeceğiz. Fakat aynı zamanda, şimdiye kadar elde ettiğimiz başarıları ve dersleri veya gelecekteki büyük umutları, mevcut durumdaki potansiyeli dahi gözden kaçırmamalıyız.
Genel anlamda, Mao Zedong’un birkaç kez değindiğim ünlü formülasyonuna geri dönerek bu noktayı ifade edebiliriz: “gelecek aydınlık, yol çetin.” Bu söz, tüm çelişkisi içinde maddi gerçekliği yansıtır. Bu maddi gerçekliği çok derinden yakalar. Bu durum, gittikçe daha derinden anlamamız ve kitleler arasında bilinir hale getirmemiz gereken bir gerçektir. Stratejik çifte k açısından çok güçlü bir tarihsel temel bulunmaktadır ve bunun şu an için de maddi bir temeli vardır. Sürekli olarak bu temel yönelim noktasına geri dönmeli, bunu cesurca ortaya koymalı ve yaptığımız her şeyde bu stratejik çifte k’yı yansıtmalıyız.
Dünya devriminin şu ana kadarki deneyimlerinden yola çıkarak, belirli bir düzeyde her şeyin yolunda gitmediğini ve tam olarak Marx ve Engels’in öngördüğü gibi işlemediğini söyleyebiliriz; ve şüphesiz her şey bizim ya da herhangi birinin şu an öngördüğü gibi de işlemeyebilir. Fakat başka bir düzeyde -büyük stratejik düzeyde- her şeyin tıpkı Marksizm-Leninizm-Maoizm’in öngördüğü gibi işleyeceğine olan güvenimizi koruyabiliriz ve korumalıyız da. Başka bir deyişle, kapitalist-emperyalist sistemi -ve buna karşılık gelen sömürü, baskı ve sınıfsal bölünmeler, toplumsal antagonizmalar ve buna tekabül eden tüm toplumsal ilişkiler, kurumlar ve fikirler- fiilen dünya çapında devrilecek, bütün bunlar dönüştürülecek ve devrimcileştirilecektir. Dolayısıyla bu anlamda şunu söyleyebiliriz, belirli bir düzeyde her şey tam olarak -Marx ve Engels’in orijinal kavrayışı da dahil olmak üzere- uluslararası komünist hareketteki herhangi birinin öngördüğü gibi -daha derin anlamıyla ve büyük stratejik düzeyde- her şey öngördüğümüz gibi işleyecektir. Karşıtların bu birliği ile başa çıkabilmemiz gerekiyor; ve yalnızca kendi kavrayışımız olarak değil, kitlelere bir şeyleri nasıl sunduğumuza yönelik de bununla başa çıkabilmeliyiz.
Add comment