Editörün Notu: Aşağıdaki makale 27 Ağustos 2020 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. Çevirisini okurlarımızın dikkatine sunarız.
Kaynak için bkz: https://revcom.us/a/662/on-the-need-for-the-new-communism-not-dogmatic-posing-en.html
Bob Avakian’ın 1 Ağustos tarihli “Şu Anki Acil Durum, Trump/Pence Rejimini Acilen Gönderme İhtiyacı, Bu Seçimlerde Oy Vermek ve Devrim İçin Temel İhtiyaç Üzerine” başlıklı bildirisine “Sahte Soldan” gelen saldırıya verilen yanıt
Kendini “Devrimci Marksist-Leninist-Maoist” olarak tanımlayan dogmatik Siyah milliyetçisinin Facebook postuna Noche Diaz’ın vermiş olduğu yanıt oldukça önemliydi. Bob Avakian’ın 1 Ağustos Bildirisine yapılan bu dogmatik saldırıya yanıt veren Noche, esas noktaları çok iyi belirtiyor. Bu dogmatiğin her iki burjuva siyasi partinin de aslında faşist olduğu şeklindeki iddiası daha derinlikli bir şekilde incelemeye değer – Cumhuriyetçi Parti’nin düpedüz faşistleri varken, Demokrat Parti’nin “liberal” faşistleri var (bu artık her ne anlama geliyorsa). Eğer bu doğru olsaydı, onlarca yıldır faşizm altında yaşadığımız anlamına gelirdi ve Trump/Pence rejimi özünde farklı bir şeyi temsil etmezdi.
Bunun gibi saçma iddialarda bulunan insanlar devamlı olarak kendi kafalarında meseleyle oynayıp dururlar ve gerçeklikle uğraşmazlar. Şöylesi bir düşünce dogmatiklerin tipik bir örneğidir: bilimsel bir analiz ve gerçekliğin sentezi, hareketi ve gelişimi yerine -ve halk kitlelerinin çıkarları bu temele dayanır- gerçekliğe “dini inanç kaideleri” empoze etme girişimini böylelerinde görürüz (Örneğin: koşullar ne olursa olsun asla bir burjuva politikacısına oy vermeyin gibi). Özellikle önemli risklerin söz konusu olduğu günümüzün aşırı koşullarında, bu tür bir düşünce sadece aptalca değil, aynı zamanda oldukça zararlıdır.
Mesela Obama ve Biden yönetimi sırasında gerçekten faşizm bizi yönetiyor olsaydı -hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat Parti yönetimleri altında on yıllardır iktidarda olan faşizmin uzantısı olarak- bu durumda Ferguson’da Mike Brown’ın polisler tarafından katledilmesini protesto eden kitlesel protestolar türünden girişimler olamazdı. Bu tür protestolar kolaylıkla yasaklanırdı. Bu tür protestoları gerçekleştirmeye yönelik herhangi bir girişim derhal ve tamamen bastırılırdı ve katılan herkes hapishaneye veya toplama kamplarına gönderilir ve belki de hızla idam edilirdi. Bu tam da Trump’ın yapmak isteyeceği türden bir şeydir ve şu anda bunu yapmak için gerçek hamleler peşinde ve rejimi -ki faşistten azı bir şey değildir- eğer gerçekten tam anlamıyla faşist iktidarını sağlamlaştırmış olsa canavarca bir ölçekte muhtemelen neler yapardı?
“Ferguson ayaklanmasında” ve bugün beyaz üstünlüğüne, polis vahşetine ve cinayetlerine karşı oldukça olumlu olan şu anki ayaklanmada, Demokrat Partili siyasetçilerinin emriyle polis (ve Ulusal Muhafız birlikleri) tarafından yapılan şiddetli bir baskı olduğu doğrudur. Bu durum, her zaman aslında bir diktatörlük altında yaşadığımız gerçeğinin bir yansımasıdır – bu da burjuvazinin (kapitalist sınıfın) diktatörlüğüdür.
Ancak, Trump/Pence rejiminden önce bu durum, burjuva demokrasisi (kapitalist sisteme dayanan, bunlara uyan ve bunun sınırları içinde kalan bir demokrasi ve halk kitlelerin kapitalist sınıfın egemenliği altında tutulduğu) bir diktatörlük olmuştur. Bu çelişkinin -diktatörlüğün dışarıdaki demokratik görünümü ile içsel özü arasındaki çelişkinin- gerçek bir anlamı bulunmaktadır. Bu durum, burjuva diktatörlüğünün biçimi “demokratik” olduğu sürece, bu demokratik kabuğu korumak için, egemen sınıfın siyasi ve yasal temsilcilerinin, belirli “sivil hak ve özgürlüklerin” olmasına izin vermesi gerektiği anlamına gelir ve bu belirli bir noktaya kadar uygulanır. En azından, basitçe ve çıplak bir şekilde bir bütün olarak toplum üzerinde kaba kuvvet uygulaması olmayan ve hükümetin icraatlarına karşı çıkma girişimlerine karşı bir “hukukun üstünlüğüne” saygı gösterme iddiasında bulunulur.
Bazı insanların, her tür şiddetli baskının faşizme eşit olduğunu düşünmelerinin nedeni, temelde demokrasinin dış görünüşüyle kandırılmalarıdır – ve onların kafasında, “demokrasi” herhangi bir baskı ya da en azından şiddetli bir baskı olmaması gerektiği anlamına gelir. Bu durumda, böylesi bir baskı biçimi “normal zamanlarda” bile yürürlükte olduğunda bunun demokrasiden başka bir şey olduğuna inanırlar; ki bununla birlikte burjuva diktatörlüğünün uygulanması diktatörlük “demokratik” biçimi uygulasa bile belirli bir acımasız baskıyı içerir. Ancak bu halen niteliksel açıdan fiili faşist bir burjuva diktatörlüğünden farklıdır, ki bu da özünde tüm “demokrasi” iddiasını bırakan ve açık bir şiddet ve terör yoluna yönetimi sağlayan bir düzendir.
Zaman zaman, şimdi gibi zamanlarda, demokrasinin ortaya çıkışı ile diktatörlüğün özü arasındaki çelişki, burjuva egemen sınıf için çok şiddetli hale gelebilir. Faşistler -bu dogmatik dar milliyetçinin kafasındaki gibi hayali “liberal faşistlerden” bahsetmiyoruz, şu anda iktidarda olan Trump/Pence rejiminde yoğunlaşmış olan gerçek faşistler- bu rejime karşı çıkanlara ve bu rejimin tehdit olarak gördüğü herkese karşı, muhalefete ve protestolara müsaade etme bahanesi dahi göstermeksizin, açık bir şekilde terör ve şiddete güvenerek bu çelişkiyi bariz (gizli olmayan) bir diktatörlüğe doğru hareket ederek, intikamcı ve ivedi bir şekilde çözmeye çalışırlar.
Halk kitleleri açısından bu durumun hiçbir farkı yokmuş gibi davranmak -ve yalnızca gerçek bir devrim için bir hareket değil, baskıya ve adaletsizliğe karşı herhangi bir hareket için- bu oldukça gerçek faşistlerin iktidarını konsolide etmesi durumunu yok saymak sadece gerçeklerle teması koparmak demek değildir. Bu durum sadece bu ülkede değil, dünyadaki tüm halk kitlelerinin çıkarları açısından hayat memat meselesidir.
Bu kişiden “dogmatik sığı bir Siyah milliyetçisi” olarak söz edilmesinin nedeni, sadece Yeni Afrika Kara Panter Partisi’ne olumlu göndermelerinden kaynaklanmıyor. Bu argüman -yani Trump/Pence rejiminin faşizminde gerçekten yeni ya da niteliksel olarak farklı hiçbir şeyin olmadığı argümanı- özellikle gerçek tehlikeyi -hem Siyahiler için, hem de tüm ezilenler için ve nihayetinde tüm insanlık için çok daha korkunç dehşetleri- inkar etmek (veya bunu hafifletmek) bu ülkedeki Siyahilere uygulanan korkunç baskıya atıfta bulunan bazı burjuva ve küçük burjuva Siyahiler arasında belirli bir bakış açısının temsil etmektedir. Bu durum, Trump/Pence rejimi tarafından ortaya konuyor ve eğer iktidarda kalırlarsa ve özellikle de kendisine yeniden seçilme “yetkisi” verilirse büyük ölçüde güçlendirilmiş bir konumları olacaktır.
Bu konu, Richard Pryor’un yaptığı bir espriyi akla getiriyor. Bazı Siyahilerin “Nazilerden korkmuyorum, o Nazilere şunu söyleyeceğim…” demelerinden bahseder. “O Nazilere bir bok demeyeceksin” şeklinde Pryor tamamlar ve devam eder, “Muhtemelen “Vay canına, ne güzel çizmeleriniz varmış sizin” diyebilirsiniz ama”. Başka bir deyişle, hâlihazırda iktidarda olan gerçek (hayali olmayan) faşistlerin yarattığı tehlikeyi küçümseme durumu, gerçeklikle ve daha da güçlenmiş faşist yönetimin tüm gücüyle karşı karşıya kalınca, bu durum onlara korkakça bir teslimiyete yol açacaktır.
Bob Avakian’ın 1 Ağustos Bildirisinde vurguladığı gibi, bu faşist Trump/Pence rejimini iktidardan uzaklaştırmak için uygun tüm araçları kullanmak -buna kesin olarak Biden’a oy vermek de dahildir, ancak tek başına buna kesinlikle GÜVENMEMEK GEREKİR, Trump/Pence Hemen Şimdi Gitsin! talebi etrafında kitlelerin sürekli seferberliğine güvenmek gereklidir- faşist iktidarın tam olarak sağlamlaşmasını önlemek için, bunun içereceği daha da büyük dehşetlere ve bu kapitalizm sisteminin neden olduğu süregiden tüm vahşetlere karşı temel çözüm olarak ihtiyaç duyulan devrimi inşa edebilmek hayati ve acil bir öneme sahiptir.