Editör Notu: Aşağıdaki yazı 12 Aralık 2022 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. Çevirisini takipçilerimizin dikkatine sunarız.
Geride bıraktığımız birkaç ayda, Çin’de hükümetin COVID’in yayılmasını önlemek için neredeyse tamamen sokağa çıkma yasağı politikasına karşı ülke çapında kitlesel protestolar patlak vermişti; yaşanan protestoların akabinde hükümet bazı tavizler vermek zorunda kaldı. Bu protestolar sırasında ABD medyası, Çin’in şu anki yöneticisi olan Xi Jinping’in, Çin devrimini 1949’da zafere ulaştıran ve ardından 27 yıl boyunca sosyalizmin inşasında öncülük eden büyük devrimci “Mao Zedong’un (veya Mao Tse-tung) günlerini geri getirdiği” yalanını sürekli olarak destekledi. Mao’nun Çin halkına acımasızca zulmettiğini ve şimdi Xi’nin de aynısını yaptığını iddia ettiler. Ve sonra bu medya, “diktatör ve otokratik Çin” ile “demokratik ABD” arasında bir karşıtlık çizecekti.
Ama gerçek olan nedir? Revcom.us ana sayfasındaki bu panelde, buna uygun dört parça sunuyoruz. (Çevirmenin notu: Bu linkte bahsi geçmekte olan yazılar yenikomunizm.com sitesinde Türkçe olarak bulunmaktadır. Okuyucunun işini kolaylaştırmak adına Çin’in sosyalist geçmişi ve Kültür Devrimi ile ilgili olan bu parçaları parantez içerisinde çeşitli liknklerle aktarıyoruz) Ve işte üç büyük hakikat:
Bir: Xi ve Mao; Tamamen Farklı ve Karşıt Amaçları, Yöntemleri ve Sınıfları Temsil Eden Zıt Kutuplardır.
Mao, Çin’de sosyalist bir devlet kurdu; önce feodal toprak ağalarının, ardından ABD, Japonya, Britanya ve diğer kapitalist ülkelerden gelen emperyalistlerin yüzyıllarca süren yönetiminin bıraktığı yaraların ve geri kalmışlığın üstesinden gelme mücadelesinde işçi sınıfının çıkarlarını temsil eden bir devlet kurdu. Mao, farklı sınıflar arasındaki farklılıkları daraltmak ve nihayetinde ortadan kaldırmak, dünya çapında devrimi desteklemek ve kitlelerin Çin’i devrimcileştirmesini sağlayabilecek güç organları geliştirmek ve sömürücü sınıflı toplumun kıyasıya rekabet değerlerine karşı yeni iş birliği değerleri yaratmak ve halka hizmet etmek için savaştı.
Xi sadece, Mao’nun 1976’daki ölümünün ardından bir darbeyle (yeniden) şiddetle kurulan kapitalist-emperyalist sistemi yöneten en son kasaptır. Bu devlet, kitleleri sömürürken, yurt dışındaki ülkelere hükmederken ve devlet aracılığıyla bu politikaları dayatırken, “sosyalist” ve “komünist” etiketlerini korumayı yararlı bulan yeni bir kapitalist-emperyalist sınıfın çıkarlarını temsil etmektedir- tıpkı ABD kapitalist-emperyalist sınıfının yaptığı gibi, elbette sahte “sosyalist” ambalajı olmadan. Şu anda ABD ve Çin, giderek daha sert ve militarist bir rekabet içinde karşı karşıya konumdadırlar.
İki: ABD ve Çin Arasındaki Rekabet ve Mücadele, Her Biri Burjuva-Kapitalist Diktatörlük Olan İki Emperyalist Güç Arasındaki Bir Mücadeledir- “Demokrasi ve Otokrasi” Arasındaki Bir Mücadele DEĞİLDİR!
ABD medyası durmadan “demokratik” ABD ile “otokratik” Çin arasındaki sözde zıtlıklar hakkında konuşuyor. Ancak, “özgür ve demokratik” ABD’nin, nüfusuna oranla dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla sayıda mahkumu hapsettiğini sahip olduğunu not edelim. 2020’de polis cinayetine ve baskısına karşı düzenlenen “George Floyd-Breonna Taylor” ayaklanmaları sırasında “demokratik” ABD’de; polis, ordu ve faşist çetelerin 20 protestocuyu öldürdüğünü ve sayısız kişiyi darp ettiğini ve/veya hapse attığını not edelim. Ve yakından dinlediyseniz veya yakından okursanız, bu kabarma sırasında ortaya çıkan gerçeklerden biri, “otokratik” Çin hükümetinin, belirli türden protestoların dar bir şekilde daraltılmış ve “yönetilebilir” bir aralıkta gerçekleşmesine izin verdiğidir -tıpkı ABD’nin yaptığı gibi. (Bakınız, örneğin, Çin’deki protestoların açıklaması, burada, burada ve burada da dahil olmak üzere New York Times’da yer alıyor.)
Buna bilimsel olarak bakarsanız çıkartılabilecek tek sonuç hem günümüz Çin’inin hem de ABD’nin, hem güvenlik supapları olarak hem de mevcut sistem içinde değişiklikler yapmanın ve başkaldıranları kendi bünyesine katmanın yolları olarak da bazı demokratik kurumları içeren kapitalist-emperyalist diktatörlük biçimleri olduğudur.
Üç: Mao’nun Önderliği Altında, Baskının Kökünden Sökülmesinde ve Toplumun Yeniden Şekillendirilmesinde -ve Bunun Nasıl Yapılacağı Konusunda Şiddetle Mücadele Verilmesinde- Kitlelerin Rolü, Tarihte Herhangi Bir Zamandakinden Daha İleriye Gitti. Bob Avakian’ın Öne Çıkardığı Yeni Komünizm Bunun Üzerine İnşa Ediyor, Ama Bunun Çok Ötesine Gidiyor.
Mao’nun önderliğinde, Çin, sömürüyü geri getirmeye çalışanlar üzerinde sosyalist bir diktatörlüktü. Aynı zamanda, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar geniş kitle katılımına sahip demokratik biçimler, kitlelerin hayatın hemen her alanı için mücadele etmesini, eleştirmesini ve tüm sömürü ilişkilerini, bunları destekleyen tüm kurumları ve onları pekiştiren tüm değerleri ortadan kaldıracak şekilde dönüştürmesini sağladı. Bob Avakian ve Raymond Lotta ile yapılan bahsi geçen paneldeki röportajlar, yalnızca “bunun neye benzediğini” bilmenizi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bunun nedenlerini ve önemini, eksikliklerini ve hatalarını, hatta ciddi hatalarını ve bunun uygulanmasında ve kavranmasındaki hataları da araştırıyor.
Bildiğinizi Düşündüğünüz Şeyi Bilmiyorsunuz…
Komünist Devrim ve Kurtuluşa Giden Gerçek Yol: Tarihi ve Geleceğimiz
Ancak tarih sadece Mao ile durmadı. Daha da önemlisi, sizi Çin’de Mao’nun önderliğindeki Kültür Devrimi’nin üzerine inşa edilen ancak daha da ileri giden ve bazı önemli açılardan onun ötesindeki kopuşlara dayanan, Bob Avakian (BA) tarafından yazılan Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet Anayasası‘na yönlendiriyoruz. Özellikle toplumun yönüyle ilgili kitlesel tartışma alanında, BA, sosyalist toplumun ihtiyaç duyduğu canlılığa karşı çalışan ve hakikat arayışını ve insan kitlelerinin doğru ile yanlışı ayırt etme yeteneğini daraltan bir şey olan, insanların inanması beklenen resmi bir ideolojiye yönelik tartışmadaki kısıtlamalarından tümüyle kopuyor.
Bob Avakian, Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet Anayasasının temsil ettiği ilerlemeyi anlatırken şunları yazmıştır:
Başka hiçbir yerde, fiilen herhangi bir hükümetin kurucu veya rehber belgesinde bu Anayasa’da somutlaştırılmış şekliyle, sadece korunmaları değil muhalefet etme, entelektüel ve kültürel mayalanma hakkı üzerine bir şey var mı? Sağlam bir çekirdekle, eğitim sistemi aracılığıyla ve bir bütün olarak toplumda insanların hakikat nereye götürürse götürsün, eleştirel düşünme ve bilimsel keşif ruhu ile hakikati takip etmelerini sağlayacak bir yaklaşımla ve bu şekilde dünyayı sürekli olarak öğrenecekleri, onu insanlığın temel çıkarlarına uygun olarak değiştirmeye daha iyi katkıda bulunabilecekleri, tüm sömürünün ortadan kaldırılacağı ve buna karşılık gelen toplumsal ilişkiler ve siyasal kurumların dönüştürüleceği, tüm baskı ve sömürüyü ortadan kaldırmak amacıyla ekonominin sosyalist dönüşümü için bir temele sahipler mi? Tüm bunlar, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için birlikte çalışmaya ve mücadele etmeye olanak tanıyacak -toplumu temel bir şekilde dönüştürmek ve dünya çapında devrimci mücadeleyi desteklemeye yardım edecek- ve ilham kaynağı olacak muazzam üretken insan gücünün zincirini çözecek ve ortaya çıkaracaktır. Her türlü sömürü ve baskıdan arınmış komünist bir dünya nihai hedefini hedeflerken, aynı zamanda kapitalizm-emperyalizm sistemi altında çözümü imkânsız olan çevresel ve ekolojik krize hitap ederek anlamlı ve kapsamlı bir şekilde bu meselenin üstesinden gelinecektir. —Bob Avakian’ın Yeni Yıl Açıklamasından
Add comment