Editörün Notu: Bob Avakian’ın aşağıda yer alan makalesi 16 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanmıştır. Türkçe çevirisini aktarıyoruz.
Kaynak için bkz: Also From Bob Avakian: Important Points of Theory and Method Regarding Freedom and Restrictions on Freedom (revcom.us)
Aşağıdakiler, COVID, İnsanları Aşılamanın Önemi ve Şahlanmış Bireyselciliğin Oluşturduğu Çok Ciddi Problemler Üzerine makalesindeki temel içeriği, metot ve prensipleri anlamada daha derinlemesine bir bakış açısına sahip olmak için yardımcı materyallerdir.
Öncelikli olarak:
“Bir anayasa temelinde yasalar, toplumun üyeleri ve onların hakları açısından hem koruma hem de zorlama barındırır. Daha önce söylediğim gibi, örneğin sosyalist toplumda, gidip birilerinden, onun elinde olmasının adil olmadığını düşündüğünüz şeyi keyfi olarak alamazsınız. Bunu önleyen yasalar vardır.
Bu yüzden bunu bir kere daha materyalistler olarak şunu anlamalıyız: Yasalarınız olduğu müddetçe ve kurallar belirleyen bir anayasanız olduğu müddetçe, bu hem hakların ve toplumdaki insanların korunmasını, hem de bireylere ve genel olarak toplumun üyelerine yönelik zorlamaları içerecektir. Bu da materyalist bir anlayıştan türemektedir, bulunduğumuz yerin neresi olduğunu ve henüz varamadığımız yerin neresi olduğunu yansıtmaktadır. Sosyalizme doğru sıçrama yapabilsek bile, toplumsal ilişkiler ve temel olarak üretim ilişkileri, beraberinde de böyle bir sosyalist toplumda üstyapının sahip olduğu rol bakımından bulunduğumuz yeri ve henüz varamadığımız yeri yansıtmaktadır.”
Yukarıdaki alıntı Kapitalist Toplumda ve Geleceğin Sosyalist Toplumunda Anayasa, Yasalar ve Haklar (Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet için Anayasa (Tasarı Önerisi) içinden alıntılar da dahil olmak üzere Bob Avakian’ın yazılarından seçmeler) derlemesinden alınmıştır ve orijinal olarak Kuşlar Timsah Doğuramaz Ama İnsanlık Ufkunu Aşabilir kitabında bulunur. Aşağıdaki alıntı da “Kuşlar ve Timsahlardan” yapılmıştır:
“Burada bir kez daha, özgürlüğün zorunluluk ve sınırlamanın -yahut şu veya bu türden baskının- olmamasında yatmadığını anlamanın ne kadar derin bir önem arz ettiğini görüyoruz. Doğa, kimse fark etmese bile her zaman bize baskı yapmaya devam eder. Fakat toplumsal baskı bile bizim tamamen ötesine geçeceğimiz bir şey değildir: Temel soru, bunun, kökleri temel sömürü ve baskı ilişkilerinde bulunan sosyal antagonizma biçiminde gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Fakat, genel ifadelerle ortaya koymak gerekirse, insanlar her zaman zorunlulukla karşı karşıya olacaktır; hem geniş anlamda doğanın sınırlamaları, hem de kolektif olarak toplumun üyeleri ve fertler üzerinde sınırlamalar olacak ve bu çelişkilerle nasıl baş edileceği konusunda her zaman mücadele olacaktır. Özgürlük her zaman için bu tür şeylerin ve genel bir olgu olarak zorunluluğun mutlak surette ortadan kalkmasında yatmaz; bir kez daha söylemek gerekirse, mücadele yoluyla zorunluluğun özgürlüğe dönüştürülmesinde yatar.”
Bununla birlikte aşağıda, Hukuk, Adalet ve Bütün Baskı ve Sömürüleri Bitirmek makalesindeki bu bölümde yine konuyla çok ilgilidir.
“Adli yasal süreç bireyler arasındaki bir çekişme değildir ve olmamalıdır, aksine devlet ve kişiler arasındaki, devletin kişilerin suç statüsü taşıyacak biçimde toplumsal normları ihlal etmesi sonucu devletin özgürlüklerinden mahrum bırakmasıdır. Yasal sistemin bütün amacı ya da olması gereken bütün amacı, çekişmeleri veya yanlış olarak algılananları, bireysel sıkıntılar katmanından ayırmasıdır. Ve de buna tekabül eden bu gibi sıkıntıları bireysel intikam eylemlerinden veya karşılıklı yanlışlardan ayırmasıdır. Bunun için ise topluma, yerleşik kurumlar ve yazılı kanunlar aracılığıyla -ki bunlar uygulanmalı ve herkese eşit olarak işlemelidir- bu gibi çekişmeler ve yanlış eylem iddiaları için hakem olmak üzere bir çerçeve verir.”