Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Direktörü Dr. Anthony Fauci, Trump’ın iktidardan gönderilmesinden sonra derin bir nefes almış olmalı ki “Şimdi buraya çıkıp bilimsel veriler ve kanıtlarla konuşabilmek, söylediğinizin gerçek olduğunu bilmek özgürleştirici bir hissiyat” açıklamasında bulundu. ABD Covid-19 pandemisinin ağır sonuçlarını en derinden yaşayan ülkelerden birisi. An itibariyle ABD’deki ölüm oranları 420.000’i geçmiş durumda ve bu rakamlar neredeyse ABD’nin İkinci Dünya savaşında ölen asker sayısını ikiye katlayacak. Trump bu pandeminin başından itibaren bilim karşıtı bir şekilde davrandı. Bilim kurullarını dinlemeyi ve bu kurulların önerilerine dayanarak hareket etmeyi şiddetle reddetti. Ekonominin gerilemesindense insanların “ulusal çıkarlar” için ölmesini savundu. İnsanlara “damar yolu ile dezenfektan verilmeli” gibi saçma sapan fikirleri ileri sürdü ve maske kullanılmasına karşı oldu.
Şüphesiz Trump’ın Covid-19 pandemisine karşı söyledikleri, bilim karşıtı dünya görüşünün ürünüdür: ABD şovenizmiyle şişirilmiş, beyaz üstünlükçü, çevre talancısı, tamamen kadınların bastırılmasına ve mizojeniye (kadın düşmanlığına) dayalı Hristiyan Faşist bir dünya görüşüdür. Ve bu dünya görüşü ABD toplumunun önemli bir kesimi tarafından – Trump son seçimlerde 74 milyondan fazla oy aldı- desteklenmekte ve paylaşılmaktadır. Trump’ın destekçilerinin önemli bir kısmı, onun bilim karşıtı Covid 19 görüşlerini desteklediler. “Dr. Anthony Fauci’nin işine son ver” diye tezahüratta bulundular. Tüm bunlar faşist Trump/Pence rejiminin ve fanatik destekçilerinin bilim karşıtı olduklarına örnektir. Ve bilim karşıtlığı bu faşist rejimin önemli unsurlarından biridir.
Bilime Bilimsel Yaklaşım
Ardea Skybreak bilimin ne olduğunu şu şekilde ifade eder;
“Bilim maddi gerçeklikle uğraşır ve tüm doğanın ve tüm insan toplumunun bilimin ilgi alanı içinde olduğunu söyleyebiliriz, bilim bunların tamamıyla ilişkilidir. Bilim bir araçtır- çok güçlü bir araçtır. Neyin doğru olduğunu, gerçeğe neyin karşılık geldiğini söyleyebilmek için bir yöntem ve yaklaşımdır. Bu anlamda bilim, hayali güçlere yakararak gerçeği açıklamaya çalışan ve analizlerinin hiçbirinde gerçek kanıt sağlamayan din veya mistisizm ya da onun gibi şeylerden çok farklıdır.” [1]
Bilim karşıtı insanların temel özellikleri objektif realitenin olmadığını söylemeleridir. Objektif realitenin “subjektif olduğu” görüşünü savunurlar. Hakikatin kanıta dayalı, objektif realiteye denkliği yerine “benim hakikatim” demeyi seçerler. Bir “kendilik” temel bakış açsını benimserler. Kendisi için faydalı olanın doğru olduğunu söylerler. Bir nevi, amacın tüm araçları meşru kıldığı bakış açısıdır bu. Kendi kimliğinin “anlatısı” hakikatin yerini alır. Bilimsel süreç tamamıyla reddedilir.
Hakim sınıfların çokça başvurduğu bu düşünüş biçimi toplumda çok yaygındır. Ve bu düşünüş biçiminin yani kendi anlatısının “hakikat” olduğunun düşünce yapısı, faşist hareketler tarafından radikal bir mit eşliğinde devam eder. Kendilerinin Tanrının lütfu sonucunda iktidarda olduklarını ve bunun Tanrı’nın bir emri olduğuna inanırlar. Eğer iktidarı “kaybetmişlerse” Allah onları “sınamaktadır”. Hiçbir kanıta dayalı olmayan ama kendi ideolojileriyle tamamen entegre olan “anlatıları” -hadi açıkça söyleyelim, yalanları- söylemekten çekinmezler. Ulusal bir “mit” yaratarak, tüm ulusu bu mitin gerçekleşebilmesi için yeniden inşa ederler.
Günümüzdeki çoğu faşist ve gerici hareketin açık bir şekilde bilim karşıtı olmasına rağmen, iki dünya savaşı arası faşistlerin ve faşist rejimlerin bilim karşıtlığı, Ardea Skybreak’in tanımladığı “çöp bilim” üzerinden gerçekleşmiştir. Bu faşistler bir tür sosyal Darvinci düşünceyi savunarak, bilimi kendi gerici emelleri için kullanmaya çalışmışlardır. Hitler’in Ölüm Meleği olarak da bilinen Josef Mengele, insanlar üzerinde canice tıbbi deneyler gerçekleştirmiştir. “Alman ırkının daha iyi bir yaşamı” için toplumdan “ayıklanması” gereken, Yahudiler, komünistler ve Çingeneler bu “deneylerde” vahşice katledilmiştir. Bu faşistlerin “bilimsel gerçeklere ulaşma çabası”, bilimle zerre ilişkisi olmayan faşist Nazi ideolojisi temelinde vuku bulmuştur.
Bilim ve Siyaset
Dr. Anthony Fauci Trump’a dair verdiği bilgilerde şunları söyledi; “Bulaşıcı hastalıklara müdahale edilmezse kendi seyrini alır dedim. Donald Trump ayağa kalkıp ‘kaybolacak, sihir gibi kaybolacak’ söyleminde bulundu. Fauci, salgının önlenmesine ilişkin bilimsel raporları Beyaz Saray’a yolladıkça, Trump tarafından itibarsızlaştırıldı ve Trump’ı destekleyen faşistler tarafından tehdide uğramaya başladı. Bu tablonun benzer örnekleri Türkiye’de de yaşandı. Türk Tabipler Birliği’nin pandemiye ilişkin eleştiri ve önerilerini “hükümette gedik açma” olarak değerlendiren Bahçeli, TTB’nin kapatılması gerektiğini savundu.
Hakim sınıfların ayrı coğrafyalarda benzer yöntemleri harekete geçirmesindeki temel faktör onların faşist dünya görüşleridir. Bu görüşler çeşitli farklılıklar barındırmakla birlikte, kendi iktidarlarına yönelik en ufak eleştiriyi dahi kabul etmemek konusunda aynıdırlar. Faşistler, şeyleri kendi istedikleri gibi yürütmede son derecede kararladırlar ve her türlü muhalefeti -burjuvazinin içerisinden gelen de dahil olmak üzere- bastırmaktan da çekinmezler.
Bilim fenomenleri olduğu gibi ve cereyan ettiği gibi anlamakla mükellef bir süreçtir. Ve bilim bugün verili ekonomik ve sosyal ilişkiler tarafından engellenmektedir. Her bir yerde aynı olmamakla birlikte büyük sağlık krizlerinde de bilim, verili ilişkilerin sınırlarına takılır. Biden’ın bir Trump olmadığı ve Covid-19’a karşı bilim kurulunu “bağımsız” bir “otorite” olarak tanımlayabilirler. Lakin bu bilim kurulunun insanları, yine de verili ilişkiler tarafından geriye çekilirler. Bugün pandeminin durdurulması için tek çare aşıdır ve başarıya ulaşan aşıların jeneriğinin yapılması ve laboratuvarlarda seri üretimin gerçekleştirilmesine bu sistem tarafından ket vurulmaktadır. Çünkü “patent” realitesi gündeme gelir. Aşıyı bulan ilaç firmalarının aşırı karları söz konusudur ve bu kapitalist çıkarlar, emperyalist-kapitalizm tarafından güvenceye alınır. Bunun sonucunda ise aşı bekleyen milyarlarca insanı ölümle karşı karşıya bırakılır. Ve bu durum, emperyalizm tarafından her yönüyle talan edilmiş üçüncü dünya ülkeleri için büyük vahşetlere yol açabilir.
Bilim ve Devrim
Bilimin, bilimsel düşünce ve uğraşın tüm zincirlerinden koparıldığı, sadece “acil ihtiyaçlar” temelinde değil, maddenin, doğanın ve insan toplumunun daha derinlemesine anlaşılması çabasının tüm alanlarda genişletilmesi ve zenginleştirilmesi, insanlığın bilgi hazinesinin kesintisiz bir şekilde ilerletilmesi ve yeni nesillerin bilimsel bir ruhla gelişebilmesi için insanlığın üzerine karabasan gibi çöken bu sistemin köklerinden sökülüp atılması gerekir. Nihai hedefi komünist bir dünya olan devrimi savunanların, hakikatleri -kendi hatalı yanlarını ortaya çıkaranlar da dahil- ısrarlı bir şekilde takip etmeli ve yöntem ve yaklaşımlarını derinleştirmeleri gerekmektedir.
Bu “hakikat bizleri özgür kılar” gibi dini bir amentü değildir. Tüm hakikatlerin, bilimsel bir bakış açısıyla ele alınması, karşı karşıya kaldığımız zorunlulukların özgürleştirilebilmesi, insanlığı, gezegeni ve diğer canlı türlerini gereksiz tüm acılardan kurtarabilmek için temeli oluşturmaktadır. Ve bu temel Bob Avakian’ın mimarı olduğu ve önderlik ettiği yeni komünizm tarafından insanlığa sunulmaktadır. Bu kökten farklı ve özgürleştirici toplumun kapsamlı bir vizyonunun anlaşılması için Bob Avakian’ın yazdığı Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet İçin Anayasa taslak önerisinin [2] kesinlikle okunması ve derinlemesine incelenmesi gerekmektedir.
Dipnotlar:
[1] Ardea Skybreak, Bilim ve Devrim, El Yayınları tarafından basıma hazırlanmaktadır.
[2] Kaynak için tıklayınız: https://yenikomunizm.com/e-kitaplar/