1-Ekonomik krizin sürekli olarak derinleşmesi, halkın geniş kesimlerinin alım gücünün düşmesi ve durmaksızın açlık sınırının altına doğru sürüklenmesi durumu, halk kitlelerinin haklı olarak biriken öfkelerinin patlamasına neden olmuştur. Açıklığa kavuşturalım, kapitalizm insanlık için “rasyonel” bir örgütlenme olmadığı gibi, kapitalizm altında ekonominin “rasyonelize” edilmesi de mümkün değildir. Kapitalizmde krizler devrevidir. Bununla birlikte bugün Türkiye’yi yöneten İslamcı-Türkçü faşist rejimin “kendi ekonomik ajandası”, ekonomik krize daha da derinden davetiye çıkarmakta ve dünya kapitalist-emperyalist piyasasının yaşamadığı bir krizi insanlara reva görmektedir.
2-Enflasyonun ve döviz kurlarının “önlenemez” yükselişi bardağı taşıran son noktadır, ancak tek nokta değildir! İnsanların rejime duydukları büyük öfkenin pek çok haklı sebebi var; Kürt ulusuna ve azınlıklara yönelik baskı ve asimilasyon, kadınların ikinci cins olarak görülmesi sadece patriyarkal ilişkiler tarafından değil bunun en gerici tiplerinden olan dinci patriyarka tarafından gerçekleştirilmesi ve adeta kırımdan geçirilmeleri, LGBTİQ+ bireylerin rejim tarafından “şeytanlaşlaştırılması” ve üzerlerindeki yoğun baskı, göçmenlerin ve mültecilerin ötekileştirilmesi ve hedef gösterilerek sokak ortalarında rutin bir şekilde linç edilmeleri, doğanın talan edilmesini ve ekosistemlerin mahvedilmesini azgınca hiçe sayma, sanata ve bilime yönelik itibarsızlaştırmalar, özellikle de bilimsel yönteme ve bilgi edinmeye yönelik ortaçağ karanlığıyla yapılan bağnazca saldırılar bu rejimin çok derin ve temel insanlık suçlarıdır. Tüm bunlar ve rejimin sayamadığımız diğer suçları, ekonomik krizle ve halkın yoksulluğunun açlık sınırının altına düşmesi eğilimiyle “birleşmiş” ve insanların haklı öfkelerinin patlamasına neden olmuştur.
3-Ay sonunu getiremeyen ve rejimden rahatsız olan insanlar 23 Kasım 2021 tarihi ile birlikte sokaklara çıkarak, “Hükümet İstifa!” “Erdoğan Defol!” sloganlarıyla bu rejimin gitmesi gerektiği haklı ve meşru talebi etrafında hızla mobilize olurken, “muhalefet” insanları devamlı olarak telkin ediyor ve sokak yerine “sandığı” gösteriyor. “Muhalefet”, halkın büyüyen öfkesinin sadece rejime değil, kendilerinin varlık koşulu olan kapitalist sisteme yönelmesinden açıkça korkuyor! Bundan dolayı halkın öfkesini sandıkta gemlemek istiyorlar! Öte yandan sinsice kendilerini “yegâne alternatif” olarak gösteriyorlar! Halkı pasifize etmeye hizmet edecek ve sistem içinde tutacak böylesi yaklaşımlara kesinlikle karşı çıkılmalıdır!
4-23 Kasım’da sokağa dökülen ve “tencere” eylemleriyle destek veren insanların eylemleri, bir halk hareketinin başlangıcını doğurabilir. Şimdi daha fazla insanın sokağa inerek, 23 Kasım’da başlayan protestolara artan sayılarda katılması gerekmektedir. İnsanların rejime duydukları büyük ve derin öfkelerini, bu rejimi gidene kadar “sürekliliği sağlanmış bir halk hareketine” dönüştürmeleri gerekiyor.
5-Rejimin düşmesi, sadece Türkiye/Kuzey Kürdistan’da değil, tüm bölgede pozitif bir rüzgar estirecektir. Böylesi bir rüzgar aynı zamanda, insanlığın ihtiyaç duyduğu, baskının ve sömürünün olmadığı bir geleceğe doğru köklü değişimi sağlayacak komünist bir devrim açısından da çok daha elverişli koşulları yaratacaktır.
6-Bu rejimin olası düşmesi pozitif olmakla birlikte, insanlığın esas ihtiyacı olan şey gerçek bir devrimdir! Gerçek bir devrim sadece yönetici sınıfları süpürüp atmakla yetinmeyecek, aynı zamanda dünya çapında komünist bir topluma ilerlemek için dünya devriminin bir üs bölgesi rolünü üstlenecek ve sömürünün baskının olmadığı bir dünya için komünist devrimlerin yeni bir dalgasını başlatacaktır. Şayet böylesi bir devrim gerçekleştirilemezse, insanlar rejimi devirseler bile bu sistemin kendisini yeniden üretmesi ve çok daha cani rejimlerin boy vermesi kaçınılmaz durmaktadır!
7-Böylesi bir devrimin gerçekleştirilmesi ve zorluklarla doğru bir şekilde başedilmesi bilimi ve devrimci bir önderliği gerektirmektedir. Şu an her ikisi de hali hazırda mevcuttur. Bob Avakian’ın mimarı olduğu yeni komünizm hem geçmiş komünist devrimlerin bir devamıdır, hem de bu tarihi tecrübeden önemli kopuşları bünyesinde barındırmaktadır. Dünyanın her yanında bu sistemin değişmesini isteyen insanların, yeni komünizmi ivedilikle analiz etmeleri, öğrenmeleri ve bu temelde bir devrim hareketinin parçaları olması gerekmektedir!
Add comment