Yeni Komünizm
Roboski

Roboski Katliamının 10. Yılı

Salih Ürek, Bedran Encü, Adem Ant, Erkan Encü, Şivan Encü, Muhammed Encü, Bilal Encü, Aslan Encü, Mehmet Ali Tosun, Savaş Encü, Orhan Encü, Nadir Alma, Celal Encü, Fadil Encü, Mahsun Encü, Şervan Encü, Yüksel Ürek, Cemal Encü, Cihan Encü, Vedat Encü, Serhat Encü, Salih Encü, Özcan Uysal, Hüseyin Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Selim Encü, Zeydan Encü, Seyithan Enç, Hüsnü Encü, Selahattin Encü, Osman Kaplan, Abdulselam Encü, Şerafettin Encü.

Yukarıda adı geçen 34 kişi, henüz 19’u reşit bile olamamış 34 kişi. Henüz 19’u reşit bile olmayan 34 Kürt. Henüz gençliğini yaşayamadan sadece Kürt olması öldürülmesi ve adil bir yargılamanın olmaması için yeterli 19 insan, çocuk…

28 Aralık 2011 yılında yani bugünden tam 10 yıl önce savaş uçakları Irak sınırında katırlarla geçen 38 kişilik bir kervanın üzerine 4 bomba bıraktı. 34 kişiyle beraber kervanda bulunan 50 katır da ölürken sadece 4 kişi hayatta kaldı.

Temelinde Türk hakim ulus şovenizmi yatan bu iğrenç katliamın “istihbaratının” nereden geldiğine yönelik onlarca iddia ortaya atıldı: Amerikan droneları, İsrail droneları, TSK droneları, MİT raporu, TSK İstihbarat bürosu… Bütün bunlar çeşitli yayın organlarında tartışılırken olaya yayın yasağı getirildi, devlet sırrı damgası vuruldu. Herkes topu birbirine attı. “Bahoz Erdal geçecekti”, “PKK’liler zannettik”, “Hakketmişlerdi”, “PKK’ye çalışıyorlardı” dendi. Sevdiklerinin bedenleri bombalarla paramparça edilen aileler mahkeme salonlarından başka mahkeme salonlarına gönderildi. İçişleri bakanlığı “soruşturmasını” tamamladı. MİT “soruşturmasını” tamamladı. Genelkurmay ‘’soruşturmasını’’ tamamladı. Bir suç bulunamadı. Üzerine çocukları bombalarla yok edilen ailelere “kişi başı” 120 bin lira “tazminat” önerildi.

Ancak temel mesele ya tartışmaya hiç açılmadı ya da çok az açıldı. Bu ülkenin kurucu değerlerinin nasıl bir hakim ulus şovenizmi üzerinden yükseldiği, Kürt halkının her türlü cebir yoluyla nasıl baskı altına alındığı; kültürlerinin, dillerinin ve hatta varlıklarının bile tartışmaya açıldığı, yok sayıldığı, baskı altına alındığı ve bunun nedenleri üzerinde durulmadı. Ancak durulması gerekiyor. Roboski Katliamı, Türk hakim sınıflarının Kürt halkı üzerindeki ilk katliamı olmadığı gibi bunu beraberinde 2015 işgalleri ve bombardımanları izledi; bunu beraberinde panzerlerin altında ezilen onlarca Kürt çocuğu izledi, bunu beraberinde HDP İzmir Bürosuna yapılan silahlı saldırı, bunu beraberinde Kürt halkının siyasi bütün haklarının baskı altına alınması, HDP’lilerin derdest edilmesi, sömürge valilikleri misali HDP’li belediyelere kayyum atanması izledi.

Söylenmesi gereken çok temel bir hakikat var: Bu sistem ulusal baskı olmadan yapamadı, yapamıyor ve yapamayacak! Söylenmesi gereken başka bir temel hakikat var: Türk hakim sınıfları şovenisttiler, şovenistlerdir ve şovenist olmaya da devam edecekler! Ve bu Cumhuriyet kanla kuruldu diyen kuduz ırkçılarda bir başka hakikate işaret ediyorlar. Evet bu Cumhuriyet kanla kuruldu, Ermeni ulusunun, Kürt ulusunun, Rumların ve diğer azınlık ulusların kanlarıyla, katledilmeleriyle kuruldu.

Hakim Ulus Şovenizminin, Türkçülüğün Temelleri

Ezici çoğunluğu daha sonra Cumhuriyet’in kurucu kadroları arasında olacak olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önder kadroları Osmanlı İmparatorluğundan kalan toprakların korunması için başta ‘’Panislamizmi’’ öne sürmüş ve Ermeni Soykırımından sonra Türkçülük tezleri bir ‘’tutkal’’ olarak kullanılmıştır. Böylece bir ulus olarak Türklerin himayesi altında bir Türk devletinin tesis edilmesi Osmanlı’nın son yıllarına damgasını vururken bu aynı zamanda Cumhuriyet’in kurucu unsurlarından birisi olmuştur. Nitekim bir Türk ulusunun yaratılması ve kapitalizme entegre kendi pazarı olan bir ulus-devletin yaratılması Kürt ulusu başta olmak üzere diğer azınlık ulusların inkarına, asimilasyonuna ve yeri geldiğinde açıkça imhasına dayanıyordu. Ulusun birliğinin sağlanabilmesi için hakim sınıflar köklü bir ‘’Türkleştirme’’ programına giriştiler. Özellikle Lozan’dan resmileşmiş bir Türkiye Cumhuriyeti ile dönülmesi sonrasında Kürt ulusunun toplu inkarına gidildi ardından ise başta Dersim Etnisidi olmak üzere bir imhaya girişildi. Kürtçe yasaklandı, Kürtlere ait olan bütün kurumlar; dinsel vakıflar, yayın organları, okullar kapatıldı. [i]

İslamcı/Türkçü Faşist Rejim ve Kürt Ulusu

Mevcut rejimin gelişiminin ve niteliğinin analiz edildiği dosyamızda şu şekilde belirtmiştik:

“Kürt Sorununda; rejim  “demokratik açılımdan” “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” anlayışına vararak, Türk hakim sınıflarının geleneksel bastırma ve inkar ve imha politikalarını yeni biçimde hayata geçirmiştir. Daha önceden de söylediğimiz üzere “Hâkim ulus anlayışı, devletin kurucu unsurudur ve bu devletin yönetim biçimi -rejimi- ne olursa olsun, temel dayanaklarından biri de Kürt ulusunun baskı altına alınmasıdır. Zira, bu gerçekleşmediği takdirde, hakim sınıf ilişkilerinin çözülmesine neden olabilir.” [ii]

Ve rejim bir kere konsolide olduktan sonra:

“Rejim “Hendek olayları” esnasında yüzlerce genci öldürmüş, yine binlercesini yaşadıkları yerlerden zorla göçe tabi tutarak, Kürt kitlelerinin devlete olan direncini kırmak istemiştir. TSK, Türkiye tarihinde hiç olmayan, bir iç savaşı andıran biçimde tank atışları eşliğinde şehirlere saldırmıştır. Bu saldırıları Rojava ve Bakur’da Cihatçı milisler eşliğinde TSK operasyonları ve ilhakları izlemiştir. Cihatçılara karşı direnen Kürtler, TSK’nın yeni yetme İslamcı-Türkçü faşistleri ve onların yanında konumlanmış cihatçı köktencilere adeta terk edilmiştir. Rejim, bölgenin güvenlik hatlarının destabilize olması, bölgesel gericiliklerin bir biriyle olan anlaşmazlıkları ve emperyalistler arasındaki çelişkilerden de yararlanarak Rojava ve Bakur’da çok büyük bir alan tutmakta, özcesi ilhak etmektedir. Bu ilhakın temel nedeni, Kürt güçlerini ve genelde Kürtleri, baskı altına almak ve kontrol sınırları içerine hapsetmektir. Rejim bir kere konsolide olduktan sonra, Türk şovenizmiyle İslamcı gericilik öyle bir birleşti ki ister “sivil” olsun isterse resmi sokak ortasında Kürt öldürmek gündelik bir durum halini aldı. Rejimin şovenist temelde toplumu kutuplaştırması Kürtlerin tepkilerinin büyümesine neden olmakla birlikte, bu tepkilerin faşist saldırılarla bastırılması da beraberinde gelmiştir. Şayet Kürtler ne olduklarından vaz geçerlerse, en azından uzlaşır biçimde hareket ederlerse rejim için hedef olmaktan çıkarlar.” [iii]

Erdoğan’ın başını çektiği İslamcı/Türkçü faşist rejim Kürt ulusu da dahil olmak üzere bütün bölge halkları üzerinde derin yaralar açtı ve açmaya da devam ediyor. Bu rejim aleni bir şekilde insanlık suçları işliyor ve bunlarla aymazca böbürlenerek toplumu kendi temellerinde negatif bir şekilde kutuplaştırıyor. Roboski Katliamı da bu rejimin işlediği en ağır insanlık suçlarından birisidir.

Kılıçdaroğlu’nun Roboski Ailelerini Araması ve “Helalleşme” Çağrısı

AKP rejiminin insanlık suçları bütün çıplaklığıyla apaçık ortadadır ve bu rejimin niteliği açık bir şekilde faşisttir. Faşizmin defedilmesi gerekmektedir. Ancak bununla beraber Kılıçdaroğlu’nun önderliğini yaptığı burjuva “muhalefetin” motor gücü CHP de Türk hakim sınıflarını temsil etmektedir. Bu unutulmaması gereken önemli bir hakikattir. Kılıçdaroğlu’nun Roboski Katliamı’nda katledilenlerin ailelerini telefonla araması; helalleşilmesi gerektiğini, bütün yaşanılan sorunları “bir şekilde çözeceğini” söylemesi ve ‘’çözüm’’ yolu olarak TBMM’yi işaret etmesi büyük bir aldatmaca olmanın ötesinde koca bir yalandır!

Öncelikle Kılıçdaroğlu, Kürt meselesini “terör sorunu” olarak görmektedir, “kimseye hesap vermem Kandil’i yıkarım” demekte, aynı zamanda Rojava Kürdistan’ın kurulmasının önlenmesi için tezkereye destek vermiştir. Kılıçdaroğlu’nun timsah gözyaşları sorunu basit bir ‘’talihsizlik’’ olarak görmenin, aslında esas suçlunun bu sistem ve onun temsilcileri olmadığını söylemenin de bir başka yolu. Kılıçdaroğlu sorunları bu sistemin işleyişinde görmeyerek helallelikle meseleleri çözebileceğini söylüyor. Bu yaklaşım yeni bir yaklaşım değil; zamanında Erdoğan’da “Ben Türkiyeliyim”, “Dersim bir zulümdü” demekten geri durmamış, “barış süreci” altında gerçekten bu meselenin çözülebileceğini toplumun geniş kesimlerini inandırmıştır. Ancak mesele şu ya da bu kişinin ırkçı veya faşist olmasında değil -lakin tam da öylelerdir- bu ırkçı ve faşist saldırıların bu ülkenin tarihsel gelişim zorunluluklarının ve dinamiklerinin bir ürünü olmasının meselesidir. Mesele, hakim ulus anlayışının bu sistemin başından itibaren tüm kurumlarına ve devam eden işleyişine yerleşik olması meselesidir. [iv]

Hakim Ulus Anlayışından da Ulusal Baskıdan da Kurtulabiliriz!

Bugün insanlık bütün bu trajedilerden kurtulmanın maddi zeminine sahiptir.

Daha önceki bir yazımızda da söylediğimiz gibi:

Geç kalmış değiliz, fakat fazla da zamanımız da yok! Temel ancak sert bir hakikati tekrardan dile getirelim; bu sisteme, “reformlara”, “daha ılımlı” ya da “daha demokratik” olanlarına değil, gerçek bir devrime ihtiyacımız var! [v]

Ancak bu devrimle uluslar arasında tam hak eşitliğine dayalı sosyalist bir iktidarı hayata geçirip komünizm mücadelesine devam edebilir; ezilen uluslar, azınlıklar ve göçmenler üzerinden baskıları ortadan kaldırabilir; hakim ulus şovenizmini engelleyebiliriz. Evet bugün Roboski Katliamı’nın onuncu yılında daha da gür bir sesle bunları söylemeli ve bu aşağılık baskı zincirlerini kırmak için yeni komünizm rehberliğinde gerçek bir devrim hareketinin inşasında hız kesmeden çalışmalıyız.


Referanslar:

[i] Ulusal Sorun Dosyası, Yeni Komünizm Kolektifi Çalışma Grubu, 2020

[ii] İslamcı Türkçü Faşist Rejimin Gelişimi ve Niteliği Üzerine, Yeni Komünizm Kolektifi Çalışma Grubu, 2020

[iii] age

[iv] https://yenikomunizm.com/bu-sistem-altinda-don-basa-yenidenlere-degil-insanligin-gercek-bir-devrime-ihtiyaci-var/

[v] https://yenikomunizm.com/bu-sistem-altinda-don-basa-yenidenlere-degil-insanligin-gercek-bir-devrime-ihtiyaci-var/

Yeni Komünizm

Bizler, devrimin önderi Bob Avakian'ın mimarı olduğu Yeni Komünizm‘in takipçileriyiz. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini takip eden ve Yeni Komünizm temelinde dünyayı gerçekte olduğu haliyle anlama ve onu değiştirme sorumluluğunu üstlenenleriz. Detaylı bilgi için bkz: Biz Kimiz?

Dünyada devamlı olarak yaşanan dehşetlerin ve son derece gereksiz acıların ortadan kaldırılması hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini ve geliştirmiş olduğu Yeni Komünizm'i öğrenerek kazanma şansı olacak gerçek bir devrim hareketini birlikte inşa ediyoruz. Yeni Komünizm'in teorik çerçevesine ilk kez giriş yapacaklar başlangıç noktası için web sitemizde bu bölümde yer alan makaleleri inceleyebilir, ayrıca Bob Avakian'ın Türkçeye çevrilmiş eserlerine buradan ulaşabilirler. Görüş, katkı ve desteklerinizi bekliyoruz.

#DevrimDahaAzıDeğil

Add comment

Follow us

Don't be shy, get in touch. We love meeting interesting people and making new friends.