Yeni Komünizm

Bangladeş’ten Yeni Açıklama: Kahrolsun Şeyh Hasina’nın Gerici Kanlı Rejimi! Gerçek Bir Devrimle, Kökten Yeni, Özgürleştirici Bir Toplum İçin!

Yenikomunizm.com editörünün notu: Bu yazı Bangladeş’teki Yeni Komünizm taraftarları tarafından kaleme alınmış ve 29 Temmuz 2024 tarihinde revcom.us web sitesine girilmiştir. İngilizceden Türkçeye çevirisini okurlarımıza sunarız. Yazının İngilizce haline buradan ulaşabilirsiniz.

Revcom.us editörünün notu: Bangladeş’teki yeni komünizmin destekçileri tarafından yayınlanan bu bildiriyi aldık. Şu anda Bangladeş’te büyük bir mücadele yaşanıyor ve biz burada bununla ilgili bazı arka plan özetleri sunuyoruz. İnsanların yeni komünizmi böyle bir duruma getirmesi çok olumlu ve bu yoldaşlardan daha fazlasını duymayı sabırsızlıkla bekliyoruz.


Bugün halkın cesareti iktidar grubunun yüreğini sarstı. Halk ileriye taşınması gereken ilham verici bir mücadele başlattı.

Chhatra Ligi (BCL) [gerici Avami Birliği hükümetinin öğrenci kolu] ve polis, rejimin kota sistemine karşı çıkan öğrencilerin haklı ayaklanmasında iki yüzden fazla kişiye saldırarak öldürdü, yüzlercesini yaraladı ve tutukladı. O günden bu yana halkın polise ve BCL’ye karşı direnişi giderek büyüyor. Hareket artık yeni bir evreye girmiştir. Başlangıçta üniversite öğrencileriyle sınırlı olsa da artık tüm ülkeden bir halk hareketine dönüşmüş, hareketin karakteri değişmiş ve artık esas olarak devlet baskısına karşı bir halk mücadelesi haline gelmiş; diktatör Şeyh Hasina’nın devrilmesini isteyen sloganlar yükseltilmiştir. İnsanlar on altı yıllık gerici ve gayrimeşru yönetimin sona ermesini talep etmek için sokaklara dökülüyor. Şu anda, baskıcı silahlı güçlerin gerçekleştirdiği cinayetlere karşı çıkmak ve Şeyh Hasina’nın devrilmesini istemek bu hareketin ana yönü olarak ortaya çıktı.

Hükümet, hareketi bastırmak için RAB ve BGB dahil olmak üzere devletin silahlı kuvvetlerini polisle birlikte konuşlandırdı. Başkent Dakka’nın yolları zırhlı araçlarla, semaları ise polis helikopterleriyle dolu. İnsanların kafatasları keskin nişancılar tarafından patlatıldı. Hükümet, protestocular arasındaki iletişimi kesmek için ülke genelinde internet erişimini kapattı ve ordu tüm ülkede sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu arada, iktidarı kaybetme tehlikesini gören Hasina hükümeti de diyalog için görüşmeyi teklif etti. Halk bu manevrayı tiksintiyle reddetti ve eğer hareketin liderliği diyaloğu kabul eder ve hareketin birliğini bozarsa, o fırsatçı hain liderler ajitatörlerin en büyük gazabıyla karşılaşacaklardır.

Hiçbir kendiliğinden hareket sonsuza kadar düz bir çizgide devam edemez

Halkın muazzam fedakarlıklarına rağmen kendiliğinden oluşan hiçbir hareket sonsuza kadar düz bir çizgide devam edemez. Hareket için gerçek bir zafer, belirli hedefler ve yollar gerektirir ve bunun için sorunun nedenini tam olarak anlamak ve yeni bir devlet türü hakkında yapısal olarak düşünebilmek gerekir. Bunu yalnızca tutarlı bir devrimci teoriyle silahlanmış devrimci bir parti mümkün kılabilir. Herhangi bir kendiliğinden hareket, böyle bir devrimci güç hareketle birleşip onu devrime doğru götüremezse bir noktada başarısızlığa uğramaya mahkûmdur. Böylesi bir durumda, halkın kitlesel katılımı, güçlü çabaları ve özverisi, hâkim sınıfların iktidarına vuran kuvvetli bir güç haline gelecektir.

Şayet bu hareket giderek yoğunlaştırılıp genişletilir ve gerektiği gibi ilerletilirse, devrim için gerekli enerjinin birikmesine ve devrimci düşüncenin tohumlarının atılmasına büyük katkıda bulunacaktır. İnsanların karşı karşıya oldukları gerçekliği otomatik olarak anlayamayacaklarını anlamamız gerekiyor. Bunun nedeni, baskıcı bir sistemde kol emeği ile zihinsel emek arasında bir ayrım olmasıdır. Sonuç olarak, ezilen kitleler entelektüel faaliyetlere katılma fırsatına sahip değildir. Dahası, hâkim sınıf, kitle iletişim araçlarının kontrolü ve halkın rızasını üretme ve beyin yıkama araçları aracılığıyla ideolojisini sürekli olarak halka dayatmaktadır. Sonuç olarak halkın devrimci potansiyelini hasat edebilmek için, onun kendiliğinden oluşan bilincini devrimci düşünceye dönüştürme mücadelesi vermek gerekir.

Topyekûn bir devrime ihtiyacımız var!

Çünkü topyekûn bir devrime ihtiyacımız var! Mevcut baskıcı devlet mekanizmasını, hâkim sınıfları ve onların emperyalist yandaşlarını silah zoruyla devirmeden sömürü, baskı ve eşitsizlik ortadan kaldırılamaz. Sömürü ve baskının ekonomik, politik ve toplumsal ilişkileri toplumun derinliklerinden silinmezse, toplum önceki haline geri dönecektir. Tam teşekküllü bir devrimin görevi yalnızca kitlelerin azınlık yönetici sınıfla olan düşmanca ilişkilerini dönüştürmek değil, aynı zamanda kitleler içindeki çelişkileri de çözmektir: Zihinsel emek ile kol emeği, erkekler ile kadınlar, köy ile kent arasındaki çelişkiler, vb. hepsi sömürüyü, sömürü ve baskı tohumlarını ortadan kaldıracak şekilde dönüştürülmelidir. Bu radikal değişim, bilimsel bir yöntem ve yaklaşıma dayalı bir siyasi strateji, program ve örgütlenme gerektirir.

Kapitalizm-emperyalizm adı verilen küresel bir politik-ekonomik sistem altında yaşıyoruz. Tüm dünyanın ve Bangladeş halkının yaşadığı korkunç acı, aşağılanma ve ızdırabın gerçek kaynağı ve nedeni bu sistemde yatmaktadır. Ukrayna’daki savaşı tetikleyen ve dünyayı nükleer yok oluşun eşiğine getiren şey bu sistemin işleyişidir. ABD ve Batı emperyalizminin desteklediği İsrail, Filistin halkına karşı soykırım yapmaktadır. Faşizm, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da yükseliştedir. Dizginsiz yağma ve baskı, emperyalist küresel egemenliğin ortak özellikleridir. ABD’deki Trump veya Fransa’daki Le Pen gibi kuduz milliyetçi, savaş çığırtkanı ataerkil faşistler bu baskı ve yağmayı yoğunlaşmasında birer tehditlerdir.

Emperyalizmin baskıcı dünya paylaşımında Bangladeş

Bu dünya sisteminde iki tür ülke vardır: bir yanda bir avuç emperyalist ülke, diğer yanda emperyalizm tarafından ezilen ülkeler ve milletler. Bangladeş, kapitalist-emperyalist dünya sisteminin egemenliği altındaki bir ülkedir ve bu, Bangladeş’teki mevcut toplumsal gerçekliği şekillendiren ana faktördür. Avami Birliği hükümetindeki en üst düzey temsilciler, esas olarak emperyalistlerin ve emperyalizmle iç içe geçmiş yandaş egemen sınıfın çıkarlarını korumak için halkın tüm haklarını ellerinden aldılar. Ülkenin 1971’deki bağımsızlık savaşının ruhu adına muhalefeti acımasızca bastırıyorlar ve savaşın mirasının tek sahibi olduklarını iddia ediyorlar, ancak tarihin Avamileştirilmesi savaşın gerçek tarihini gizliyor. Bangladeş halkı eşitlik, sosyal adalet ve insan onuru için kendini feda etti, ancak eşitlik yerine ayrımcılık, sosyal adalet yerine adaletsizlik ve insan onuru yerine aşağılama ve hor görmeyle karşılaştı.

Bunun nedeni Avami Birliği’nin sınıf çıkarlarına ve genel dünya görüşüne göre hareket etmesidir. CENTO ve SEATO anlaşmaları emperyalizmin çıkarları doğrultusunda o dönemde imzalanmıştır. Bangladeş’i emperyalist boyunduruktan kurtarmaktan uzak, emperyalistler ve yerel Bangladeşli acenteleri tarafından halkın sömürülmesi yoğunlaştı, çünkü halk, dünyanın en cehennemvari ucuz işgücü ter atölyelerinde sıkışıp kaldı. Küresel şirket devleri, milyonlarca Bangladeşliyi insan kârı makinelerinin tekerleklerinde öğüterek muazzam bir servet biriktiriyorlar. Emperyalist asalaklık, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanı fabrikalarına kilitliyor, köle işçi olarak diri diri yakılıyorlar (Rana Plaza çöküşünde veya binlerce işçiyi öldüren Tazreen Garments yangınında olduğu gibi) veya emekleri karlı bir şekilde sömürülemezse fazlalık olarak çöplüğe atılıyorlar.

1947 yılında gerici mezhepçi siyaset temelinde gerici Pakistan devleti kurulduktan sonra, 1971 yılında Bengal milliyetçisi siyaset temelinde Pakistan’ın Mutsuddi iktidar grubuyla iktidarı paylaşmayı amaçlayan Avami Birliği liderliği, yayılmacı Hindistan ve Sovyet sosyal emperyalizminin desteğiyle Bangladeş’te iktidarı ele geçirdi. Doğal olarak, sınıf çıkarları nedeniyle Avami Birliği, Pakistan’dan miras alınan sömürge devlet yapısının devrimci bir dönüşümü olmaksızın ülkedeki emperyalist sömürü ve yağmanın sürekliliğini devam ettirdi ve bazı durumlarda bunu yoğunlaştırdı. Avami Birliği ve sonraki iktidar partileri, emperyalizmin çıkarları doğrultusunda ve temsilcisi olan Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) vb.’nin tavsiyeleriyle çeşitli planlar benimseyerek ekonomik bağımlılığı sürekli olarak sürdürdüler. Avami Birliği önderliğinde gelen biçimsel özgürlük, milyonların özlemlerine ihanet etmiş olup gerçek bir özgürlük değildir.

Bangladeş’in dünya emperyalist sistemindeki doğuşundan bugüne, ülkenin sınıfları arasındaki bölünmeler derinden yoğunlaşmıştır. Emperyalist-kapitalist sistemin sınırları içinde, temel ilişkileri ve dinamikleri bozulmadan korurken halk arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ekonomik ve sosyal statüdeki farklılıkların yanı sıra etnik, cinsiyet, din ve kast farklılıkları da yaygındır. Kabile halklarının ırk temelli ezilmeleri bu toplumun fay hatlarından biridir. Mevcut yapının yerli halkların ezilmesini ortadan kaldırması imkansızdır. Pakistan’dan bağımsızlığını kazanan Avami Birliği isyanı Bengal milliyetçiliğine dayandığından, hâkim sınıf herkesi Bengal milliyetçi ideolojisi temelinde bir arada tutmak için kabile halklarına zulmetmeye devam etti. Kendi kaderini tayin hakkından uzak, diğer etnik kökenleri Bengalleştirme çabaları ve kabile halklarına yönelik baskı devam ediyor. Ordu Chittagong Tepeleri’nde kalıcı olarak konuşlandırılmış durumda ve sürekli olarak kaybolmalar, cinayetler, işkenceler, kaçırmalar, tecavüzler, yağmalamalar ve yerinden etmeler gerçekleştiriyor. Kabile halklarının her türlü direnişi acımasızca bastırılıyor. Yerli halklar ancak bu sistemi gömerek özgürleştirilebilir.

Toplumun en altındaki sömürülen, ezilen, günlük yaşamı sürekli bir dehşet olan, bu devletin sürekli zulmettiği, sömürdüğü, işkence ettiği, ezdiği milyarlarca emekçinin kurtuluşunu sağlamak için bu ayrımcı-ezici sistemi yıkmaktan başka yol yoktur. Bu sınfın dışında, proletaryadan daha ayrıcalıklı olan ve bu sistemin baskısından nispeten daha az etkilenen tabakalaşmış orta sınıf bir kitle vardır. Ancak burjuva hâkim sınıfının çizdiği sınırları aşarlarsa, onlar da zulümle karşılaşmaktadırlar. Çünkü bu orta sınıf da egemen burjuvaziye tabidir ve hayatları onlar tarafından dikte edilir. Mevcut kapitalist-emperyalist dünya sisteminin dinamik yapısı nedeniyle, bu orta sınıfın nispeten daha iyi yaşam beklentileri de daralmaktadır.

İşsizlik, açlık, yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik, tiranlık bu kapitalist-emperyalist dünya sisteminin ayrılmaz parçalarıdırlar. Ülke ekonomisinin emperyalizme bağımlılığı ve hâkim sınıfın bağımsız endüstriler geliştirmedeki başarısızlıkla bağlantılı olarak halk kitleleri için iş sağlamadaki yetersizliği de devam eden protesto hareketinin arka planının bir parçasıdır. Bangladeş gibi üçüncü dünya ülkelerinde bu sorunların ciddiyeti, emperyalist ülkelere kıyasla kat kat fazladır; çünkü emperyalizm, serbest sömürü amacıyla bütün toplumları dünya ekonomik devrelerine dahil etmektedir.

Sonuç olarak, toplumun geleneksel değerleri ve geleneksel aile yapısı büyük ölçüde bozulmuş ve aynı zamanda sistemin dinamikleri burada ve dünyanın dört bir yanında çok sayıda kadını küresel işgücüne sürüklemiştir. Ancak kadınların aile ve toplumdaki pozisyonundaki bu değişim, intikamcı bir ataerkil tepkiye ve kadın düşmanı dinsel köktendinci güçlerin yükselişine yol açmıştır. Bu dinsel köktendinci güçler kadınları tam bir insan olarak görmezler. Kadınları şiddetle boyunduruk altına almak için dinsel inancın zihinsel zincirlerini kullanarak mevcut toplumsal zincirleri güçlendirmeye çalışırlar.

Aynı sistem Dünya’nın çevresini ve biyolojik çeşitliliğini sürekli olarak felakete doğru sürüklüyor. Bangladeş her yıl büyük hasara yol açan seller ve kasırgalarla boğuşuyor. Birleşmiş Milletler’e göre Bangladeş’teki iklim mültecilerinin sayısı 2050 yılına kadar 30 milyona ulaşacak. Bu sistemi olduğu gibi koruyarak iklim sorununu çözmek mümkün değildir.

Bu ülkenin hâkim sınıfı, emperyalist sömürünün devam etmesi için her zaman şiddeti, işkenceyi veya diktatörlük yönetimini uygulayacaktır; polis vahşeti, ifade özgürlüğünün bastırılması, kara yasalar vb. dışında kendini savunmanın ve halkı her türlü demokratik haktan mahrum bırakmaktan başka yolu yoktur. Bu, BNP, Cemaat-i İslami veya herhangi bir gerici parti altında değişmeyecektir. BNP-Cemaat veya diğer küçük burjuva siyasi güçleri, halkın demokrasi ve insan hakları ihlallerine karşı öfkesinden yararlanmaya ve halkın meşru hareketini demokrasiyi geri getirme gibi sahte vaatlerle kullanmaya çalışıyor ve böylece emperyalizmin yardımıyla iktidara gelmeye çalışıyor. BNP Cemaati’nin tıpkı Avami Birliği gibi emperyalizmin yalakaları olduğu apaçık ortadadır. BNP Cemaati ve çeşitli küçük burjuva siyasi partiler, Avami Birliği yerine, emperyalizmin, özellikle ABD emperyalizminin hizmetkarları olarak iktidara talipler ve insanları aynı sisteme bağlı tutmaya çalışıyorlar.

Emperyalizm ve İslami köktencilik- başka bir yola ihtiyacımız var!

İslami köktendinci güçler bu yandaş yönetici sınıfa, onu Batı emperyalizminin yağma, yolsuzluk ve dejenere kültürünün temsilcisi ve yayıcısı olarak göstererek karşı çıkmaktadır. Ancak bu güçler hiçbir şekilde anti-emperyalist değillerdir, aksine emperyalizmle bağlarını koparmadan bu dünya sisteminde iktidardan pay istemektedirler. Geçmişte kök salmış geleneksel ilişkileri, gelenekleri, ideolojileri ve değerleri, aşırı sömürü ve baskı biçimlerini, özellikle de bu İslami köktencilerin kadınlara uyguladığı orta çağ barbarlığını intikam hırsıyla dayatmaya çalışıyorlar. İran’da kırk beş yıl süren teokratik yönetim ve ardından Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesi, kökten dinciliğin iktidarda olduğu her yerde ataerkil-hegemonik radikal kadın düşmanlığının hüküm sürdüğünü göstermiştir. Yeni Komünizmin teorik mimarı Bob Avakian bunu bilimsel olarak açıklamaktadır:

Buradaki çekişmede bir yanda Cihad diğer yanda McDünya/McHaçlıSeferi’ni görürüz, bunlar insanlığın sömürgeleştirilen ve ezilen ve tarihsel olarak miadı dolmuş katmanlarına karşı, emperyalist sistemin tarihsel olarak miadı dolmuş egemen sınıfı şeklinde bulunurlar. Bu iki gerici kutup birbirlerine karşı olsalar da aslında birbirlerini güçlendirirler. Eğer bu “miadı dolmuşlardan” birinin yanında yer alırsanız, en sonunda ikisini de güçlendirirsiniz.

 

Her ne kadar bu çok önemli bir formülasyon olsa ve dünyanın şu evresinde süreçleri yöneten dinamikleri anlamak açısından kritik önemde olsa da, aynı zamanda bu “tarihsel olarak miadı dolmuşlardan” hangisinin daha büyük zarar verdiği ve insanlığa karşı daha büyük tehdit oluşturduğu konusunda açık olmamız gerekiyor: Bu da, tarihsel olarak miadı dolmuşlardan emperyalist sistemin egemen katmanıdır, ve özellikle de ABD emperyalistleridir. (Başka Bir Yolu Öne Sürmek/BAsics eserinden)

Bu yüzden insanlar bu iki miadı dolmuş güçten kurtulmalıdır. Çünkü bir kutup kadınları ve bir bütün olarak halkı köleleştirip orta çağ karanlığına atarken, diğeri “demokrasiyi” “özgürlük,” kapitalist-emperyalist sömürüyü “ilerleme” olarak göstererek insanları köleleştirecektir. İnsanlar, emperyalist dünya sisteminden kopmayı ve insanlığı özgürleştirmek için yerli aracı yönetici sınıfları devirmeyi amaçlayan devrimci güçlerin önderliğindeki milyonlarca ezilen insana dayanan tamamen yeni bir siyasi iktidar kurulmadan kurtuluşa doğru ilerleyemezler.

İnsanlığın kurtuluşu için gerçekten mücadele etmek isteyenler, bu devlet aygıtını yıkarak toplumu devrimcileştirmeyi ve kökten yeni bir devlet kurarak insanlar için yepyeni bir özgürlük düzeyi sağlamayı hedeflemelidir. İnsanları birleştiren ve onlara, kendilerini özgürleştirme güçlerinden yoksun ve cahil bırakan yüzyılların bölünmüşlüğünü ve eşitsizliğini kökünden söküp atma gücü veren bir özgürlük. Bu devrimci değişim için doğru siyasi ve ideolojik çizgide ve genel bir stratejik anlayış temelinde birleşmemiz gerekiyor.

Devrime ve Yeni Komünizme katılın!

 

Bugün Yeni Komünizmden başka hiçbir şey insanların önüne mevcut gerçekliğin bilimsel bir anlayışını getiremez. “Sorunun ne olduğunu ve çözümün ne olduğunu” gerçekten anlamak isteyenler, bu olmadan insanlara doğru yönü gösteremezler. Çünkü Yeni Komünizm, önceki sosyalist toplumların ve komünist hareketlerin deneyimlerinin toplamına ve mevcut dünyanın gerçekliğinin yorumlanmasına ve analizine dayanan, insan faaliyetinin tüm çeşitli alanlarından öğrenilen yeni bir teorik çerçevedir. Esas olarak önceki komünist hareketin bir devamıdır ancak tali ama önemli hatalardan bir kopuştur.

Sonuç olarak bugün devlet iktidarını ele geçirip komünizm hedefiyle sosyalizmi inşa etmek yalnızca Yeni Komünizmin teorik çerçevesi temelinde devrimci bir hareket inşa etmekle mümkündür. Yeni Komünizm maddi olarak komünist teori ve pratiğin tarihsel gelişiminde tamamen yeni bir bölümün başlangıcını temsil etmektedir. Şayet Yeni Komünizm bu ülkede ve tüm dünyada yaygın olarak bilinir ve daha geniş bir alana yayılarak kök salabilirse, devrimci gücü tüm dünyayı dönüştürebilir. Yeni Komünizm, komünist devrimin bir sonraki aşamasının teorik çerçevesidir ve gerçekliğin doğru kavranması ve devrimci dönüşümü için en güçlü silahtır. Bugün devrimcilerin görevi açık bir şekilde şu hakikati halkın önüne koymaktır: Yeni komünizm temelinde bir devrim olmaksızın halkın çıkarına olacak şekilde bu sistem reforme edilemez. Yeni komünizmin teorik mimarı ve Devrimci Komünist Parti-ABD’nin başkanı olan Bob Avakian’ın söylediği gibi: “Bir devrime ihtiyacımız var, geriye kalan her şey son tahlilde saçmalıktır.” Ve de: “iki seçeneğimiz var ya devrim yapacağız ya da böyle yaşamaya devam ederek gelecek kuşakları da -eğer bir gelecekleri olursa- buna veya daha kötüsüne mahkum edeceğiz!”

Bu kapitalist-emperyalist sistemin çoğu insana çöp muamelesi yaptığını düşünenleri, milyonlarca çocuğun yetersiz beslenme nedeniyle ölümü karşısında gözleri yaşaranları, bu sistemin “herkes için adalet ve özgürlük” iddiasının bir yalan olduğunu bilenleri, milyarlarca genç insanın yaşam enerjisinin heba edilmesine öfke duyanları, sömürüden, baskıdan, açlıktan, yoksulluktan, savaştan ve doğanın tahribatından kurtulmuş bir toplum özlemiyle yanıp tutuşanları ve yürekleri eşitlikçi bir dünya için, yani uğruna kelimenin tam anlamıyla canlarını verebilecekleri bir dünya için mücadele etmek isteyenleri, dünyanın geleceği hakkında gerçekten düşünen sizleri Yeni Komünizm üzerine tartışmalara, münazaralara, yürütülen kampanyalara katılmaya davet ediyoruz.

Yeni Komünizm

Bizler, devrimin önderi Bob Avakian'ın mimarı olduğu Yeni Komünizm‘in takipçileriyiz. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini takip eden ve Yeni Komünizm temelinde dünyayı anlama ve değiştirme sorumluluğunu üstlenenleriz. Detaylı bilgi için bkz: Biz Kimiz?

Dünyada devamlı olarak yaşanan dehşetlerin ve son derece gereksiz acıların ortadan kaldırılması hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bob Avakian'ın devrimci önderliğini ve geliştirmiş olduğu Yeni Komünizm'i öğrenerek kazanma şansı olacak gerçek bir devrim hareketini birlikte inşa ediyoruz. Yeni Komünizm'in teorik çerçevesine ilk kez giriş yapacaklar başlangıç noktası için web sitemizde yer alan bu bölümdeki makaleleri inceleyebilir, Bob Avakian'ın Türkçeye çevrilmiş eserlerine buradan ulaşabilirler. Görüş, katkı ve desteklerinizi bekliyoruz.

#DevrimDahaAzıDeğil

Devrim: Kazanmak İçin Gerçek Bir Şans

Atılımlar

Kadınların Kurtuluşu

Kemalizm Eleştirisi

Enternasyonalizm

Highlight option

Turn on the "highlight" option for any widget, to get an alternative styling like this. You can change the colors for highlighted widgets in the theme options. See more examples below.

YENİ KOMÜNİZM HAKKINDA GÖRÜŞLER