Editörün Notu: Aşağıdaki yazı Bob Avakian’ın BA Konuşuyor: Devrim-Daha Azı Değil! konuşmasından derlenmiştir, konuşmanın yazılı hali temel içerik korunarak bazı minör değişikliklerden geçirilmiştir. Konuşmanın orijinalini revcom.us sitesinde bulabilirsiniz.
Aynı anda milyonlarca kadın ve kız çocuğu fuhuş ve acımasız ve de şiddetli bir pornografinin içerisine hapsediliyor, aşağılanıyor, pek çoğu buna zorlanıyorlar, bu zorlanma her seferinde ekonomik güçlüklerden kaynaklanmıyor ancak kimi zaman gerçekten şiddet yoluyla gerçekleşiyor.
Bundan yıllar önce, Çözülmemiş Çelişkiler, Devrimin İtici Güçleri adlı bir konuşma yapmıştım ve buradaki bir durumla ilgili olarak partili bir yoldaş bana daha önce yaptığım başka bir konuşma, (Devrim: Neden Gereklidir, Neden Mümkündür ve Neyin Nesidir?) ile bu konuşmam arasında kadınların durumu, özellikle de pornografi ve fuhuş ile ilgili gerçek ve fazlasıyla canlı bir paralellik olduğunu ve bunun aynı zamanda ‘’ Devrim: Neden Gereklidir, Neden Mümkündür ve Neyin Nesidir? ‘’ konuşmamın başında belirttiğim bir fenomenle de paralellik gösterdiğini söyledi.
Bu konuşmama ‘’idam kartpostallarını’’ anlatarak başlamıştım. Şimdi bunu bir düşünün: Kelimenin tam anlamıyla bu ülkede 1950’lerin ve 1960’ların başlarına kadar olan süre boyunca Siyahi halk devamlı bir şekilde linçe maruz kaldı. Ancak bu olayın bütünü değildir. Genellikle bu olaylar ülkenin Güneyinde yaşanırken ve genelde linç edilen insanlar Siyahi erkekler olurken bütün bunlar bir karnaval atmosferinde yaşanıyordu. İnsanlar böyle bir olayın olacağıyla ilgili olarak haberdar ediliyorlardı. İnsanlar -küçük çocukları da dahil olmak üzere bütün aileler- linçin gerçekleşeceği yerlere gidiyor ve orada piknik yapıyorlardı. Ve Siyahilerin vücudu linç edilirken, parçalanırken, yakılırken; parçalanmış vücudun bazı parçaları toplanan kalabalığa bir zafer hatırası misali takdim ediliyordu. Bu ülkenin lanet olası tarihi işte budur; evet biliyorum, bunları sindirmesi çok zor ancak bu ülkenin tarihi olan hakikatle, ve bu ülkenin nasıl kurulduğuyla, aslında ne olduğuyla yüzleşmemiz gerekiyor. Ve daha sonra öldürülen Siyahinin parçalanmış, yakılmış, linç edilmiş bedeninin fotoğrafları çekilir, bununla kartpostallar yapılırdı ve bu kartpostallar ülkenin farklı yerlerinde satılırlardı.
Ve işte bu yoldaş, Çözülmemiş Çelişkiler, Devrimin İtici Güçleri konuşmasında özellikle acımasız ve şiddetli pornografide olanlarla, idam kartpostallarının hikayesinin benzerliğine parmak basıyordu: Pornografide gittikçe daha da ana akım olan erkeğin, kadına fiziksel işkence yoluyla yüceltilmesi ve kadının aşağılanması. Hepimizin şu nokta ile ilgili oturup düşünmesi gerekiyor: Gittikçe daha da ana akım olan pornografinin en popüler formunun tecavüz pornografisi olduğu ve bunun gerçekten de kadının tecavüz edilmesi demek olduğu.
Ve yine bu yoldaş, yine düşünülmesi ve çok önemli olduğunu düşündüğüm başka bir noktaya da işaret ediyordu; bu toplumda kadınlara yapılanların başka herhangi bir gruba ciddi bir velvele kopmadan yapılmasının imkansız olması durumu. Evet ciddi bir şekilde pornografide tasvir edilenleri bir düşünün, acımasız ve şiddetli- hardcore pornografiden bahsetmiyorum bile, şu sözde softcore pornografiyi bir düşünün. Şunu bir hayal edin, birisinin kalkıp da Siyahi halkı bir filmde, devasa dişleri ve büyük gülümsemeleri ile karpuz yerken ve etrafta dans ederken ‘’Yessuh Massa, Yessuh Massa.’’ diye bağırırken grotesk bir şekilde karikatürize ettiğini ve bunun toplumda hiçbir protestoyla karşılaşmadığını bir hayal edin! Hayır bu mümkün değil! Ve öyle de olmaması gerekir. Böyle bir şeyin büyük protesto ile karşılaşmadan yapılması korkunç olurdu. Veyahut kelimenin tam anlamıyla linçleri, insanlara gösterdiğinizi ve bunu bir övünç kaynağı olarak kullandığınızı bir düşünün. Bunu yapamazsınız ancak bütün bu anlattıklarımı pornografide yapabilirsiniz, hatta bütün bunlar bırakın büyük bir toplumsal protesto ile karşılaşmayı gittikçe daha da anaakım haline geliyor. Ve şunu da eklemekte fayda var bunlar milyar dolarlık işlerdir, San Fernando Valley’deki birkaç yaşlı pespaye herifin çıkardığı bir şey değildir. Bu iş büyük bankaların ve finansal kurumları da içerir. Bu iş milyar dolarlarıyla birlikte büyük otel zincirlerini de içerir.
Ve daha önce de vurguladığım gibi bu iş gittikçe daha da ana akım olmaya başlamıştır. Sadece televizyon programlarında bile, direkt olarak pornografi gösterilmese de, heriflerin ‘’Hadi gidip biraz porno izleyelim.’’ dediklerini duyarsınız. Bu durum hikayenin içerisine yedirilmiştir, tamamıyla doğaldır. Ve birde dokunduğum bu içeriğe tamamen bir hayat veremeyişimi düşünün. Bu gerçekten iğrenç ve öfke uyandırıcıdır. Ve bu içeriğin anaakımlaştığını düşünün.
Ve bütün bunlarla birlikte kadınların sürekli bir şekilde kürtaj ve doğum kontrol haklarına saldırılır. Bu sözde ‘’hayat hakçılarının’’ sizlere bunun masum bir bebeğin öldürülmesi olduğunu söylemelerine izin vermeyin. Buradaki mesele kadınların isteyip istemediklerine bakılmaksızın çocuk sahibi olmalarına zorlanarak üzerlerinde kontrol sağlanmasıdır. Şimdi, çocuk sahibi olmak, bir çocuğu büyütmek, eğer bunlar gerçekten yapmak istediğiniz şeylerse ve kendinizi bunu yapabilecek pozisyonda hissediyorsanız çok güzel deneyimler olabilirler. Ancak buna zorlanmak hakiki bir köleleştirmedir. Bunu yapmak konusunda isteğinizin bir önemi bile olmamasıdır. Ve bu meselenin gerçekten de masum bebekleri öldürüp öldürmeme meselesi olduğunu öğrenmeniz için sizlere anahtar bir yöntem: Gidip bu kuduz kürtaj karşıtı grupların aynı zamanda doğum kontrolüne karşı gelmeyenlerini bulmaya çalışın. Sizi gerçekten zor bir zaman bekliyor olacak çünkü hepsi doğum kontrolüne de karşıdır. Çünkü buradaki mesele masum bebeklerin öldürülmesi falan değildir, buradaki mesele neden acımasız bir pornografinin olduğuna katkı yapan ya da doğrudan aynı sebepten ötürü, bugünlerde hakkettiğinden fazlasını aldıklarına inandıkları kadının kontrol ve tahakküm altına alınması meselesidir. Yani kürtaja ve doğum kontrolüne karşı yapılan bu saldırıların nedeni, kadınların bu kadar temel bir meselede bile, çocuk sahibi olup olmayacakları, çocuk yetiştirip yetiştirmek istemedikleri ya da çocuk yetiştirmenin bir parçası olmak isteyip istemediklerine karar verme haklarının olmadığını ve anneliği kadınlara dayatmak ve yine tekrar ediyorum, onları köleleştirmektir.
Bütün bunların yanında, her yıl sadece bu ülkede milyonlarca kadın, milyonlarca kız çocuğu tecavüze uğruyor, saldırıya uğruyor, dövülüyor, taciz ediliyor. Bunu yapanlar genellikle samimi sevgilileri olduğunu iddia edenler tarafından yapılırken, insanlığın yarısı olan kadınlar tam bir insan gibi dahi muamele görmüyorlar. Bir kez daha Siyahi halk ve kölelik tecrübesiyle ilgili düşünüyorum. Köle sahiplerinin, köleleri tarif etmek için en sık kullandıkları terimlerden birisinin ne olduğunu biliyor musunuz? ‘’Konuşan aletler.’’ Çünkü bu onları nasıl gördükleri ve onlara nasıl davrandıkları ile alakalıdır. Bu insanlar açık arttırma blokları kuruyor, satılacak olanlar fiziksel incelemeye maruz kalıyorlardı; eğer kadınlarsa dişleri, üreme potansiyelleri, vücut şekilleri, yoğun çalışma potansiyelleri, kasları inceleniyordu. Bütün bunlar olabildiğince aşağılayıcı bir şekilde gerçekleştiriliyordu.
Ve bugün kadınların maruz kaldıkları da bundan farksızdır, erkekler tarafından kullanılan objelere indirgenirler, bebek yapan damızlık hayvan muamelesi görürler, düşünemeyen et parçaları gibi görülüp tüketilir ve sömürülürler, vücutları ve vücutlarının parçaları meta satabilmek adına kullanılır, pazarlanırlar ve baş eğmeleri için dövülürler, ortak hazza ve eşitliğe dayanmak yerine erkekler tarafından tahakküm altına alınmalarının ve ele geçirilmelerinin teşvik edilmesi için sömürülürler ve bu şekilde sunulurlar. Bütün bu aşağılanmalar ve değersizleştirmeler sadece direkt olarak bunun en ekstrem biçimlerine maruz kalan kadınlar tarafından değil, dünyanın her yerindeki kadınlar tarafından deneyimlenir. Bu nasıl bir sistemdir ve birisi neden bunun dünyanın olabileceği en iyi hal olduğunu düşünebilir?!
Ve insanlar cinsel yönelimlerinin başkalarından farklı olması yüzünden, baskın cinsiyet ve cinsellik rollerine tehdit olarak görüldükleri için -lezbiyenler, gayler, biseksüeller, transseksüeller, veya herhangi bir şekilde cinsel kimliklerinden emin olmayan ve bunu verili bir zamanda sorgulayanlar- tacize uğrarlar, zorbalıkla karşılaşırlar, genellikle intihara zorlanarak zorbalığa maruz kalırlar, şiddetle karşılaşır ve hatta katledilirler. Ve de kanunlarda bazı değişikliklerin yapılmasına, hükümet politikalarının değiştirilmesine rağmen LGBTQ bireyler, bütün bu sistemin yapısal ilişkileriyle sıkı bir şekilde beraber olan, ataerkillik ve erkek üstünlenmeciliğine yakın bir şekilde bağlı olan ve kadınları baskılayan baskın kültürün ve toplumun öne çıkan bir ögesi olarak ayrımcılığa uğramaya, hakarete maruz kalmaya ve hatta saldırıya uğramaya devam ederler.
Add comment