Editörün Notu: Aşağıdaki yazı Cumhuriyetçi faşistlerin kontrolünde olan Georgia eyaletinde Siyahilerin ve diğer azınlıkların oy haklarının bastırılmasına yönelik çıkartılan ırkçı kanunlarla ilgili revcom.us sitesine iletilmiş bir okur mektubudur. Trump/Pence faşist rejiminin seçim yenilgisine rağmen Amerika’da faşist güçlerin hala kurumsal bir güç olarak varlığını sürdürmesi ve bunun bütün dünya için oluşturduğu tehlikeyle beraber Revcoms’un son deklarasyonunda da altı çizilen bunun hakim sınıflar arasındaki çelişkilerin ne kadar derinleştiğiyle alakalı olarak bu incelemeleri değerli görüyoruz ve çevirisini okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
Revcom.us’ deki “The Blatant Fascism and Naked White Supremacy of Georgia’s New Voter Suppression Law—More Revealed!” makalesinden çok şey örgendim. Bu bağlamda ve siteyi okurken birkaç ek düşüncem vardı:
Aynı fikirdeyim, Siyahilerin ve beyaz olmayan diğer halkların oy hakkını savunma mücadelesinin etrafındaki çatışma, bir bütün olarak toplumda ve baştakiler arasında hızla keskinleşiyor. Düzinelerce eyaletteki faşist Cumhuriyetçiler, Siyahilerin sistematik olarak nesiller boyu oy kullanmasının engellendiği günleri, şiddet tarafından desteklenen bir yasalar ağı aracılığıyla geri getirmek için hareket ediyorlar. Yürekli özgürlük savaşçıları, 1960’larda Güney’de oy kullanma hakkını kazanmak için hayatlarını riske attılar ve birçoğu canlarını verdi. Şimdi, Trump’ın “çalındığına” dair düzmece ağlamalarıyla ateşlenen faşistler, Siyahi, Latino, Amerikan Yerlisi ve göçmen halk kitlelerine karşı bir intikamla hareket ediyorlar.
Ortada bir “çalma” var, beyaz olmayan tüm insanları daha da şiddetli bir şekilde tabi kılmanın bir parçası olarak ezilen ulustan beyaz olmayan insanlardan oy verme hakkının çalınması var. Georgia’da kabul edilen bu yasaların ilki üzerine yöneticiler arasında keskin bölünmeler patlak verdi ve faşist olmayan yöneticilerin büyük bir bölümü güçlü bir muhalefetle karşı çıktı.
Faşistler Daha Açıkça FAŞİST Oluyor!
Öncelikle, bu faşistlerin kendi aralarında ve giderek artan bir şekilde kamuoyunda maskelerinin bir kısmını düşürdüklerini ve saldırılarını desteklemek için şimdi daha da açık bir şekilde beyaz üstünlükçü saçmalıklar püskürttüğünü görmek önemlidir. En azından 43 eyalette Cumhuriyetçi yasa koyucular tarafından önerilen 250 yeni yasa , işten sonra oy verme merkezlerinin açık tutulmasını, postayla oy vermeyi ve/veya şahsen erken ve Seçim Günü oylamasını sınırlandırmayı veya yasaklamayı amaçlamaktadır. Ki bunların hepsi on milyonlarca insanın önüne barikatlar koyacaktır. Georgia’da, bu yasalardan ilki geçtiğimiz günlerde kabul edildi, oy vermeyi bekleyen insanlara su şişeleri dağıtmayı yasadışı kılan bir hükümle, bu yasa Siyahilerin oy kullanmasına erişimi ciddi şekilde azaltan bir yasadır. Bu yasa, sözde “renk körü” ırkçılığın bir örneğidir: Yasanın kendisi Siyahileri belirtmezken sisteme zaten yerleştirilmiş olan ayrımcılık nedeniyle, Siyah mahallelere daha az oy sandığı koyulması sebebiyle, Siyahiler genellikle Georgia’nın güneşinde saatlerce sıraya girip bu suya ihtiyaç duyuyorlar.
Ancak daha önce bu makalede belirtildiği gibi, Amerika Ulusal Beyzbol Ligi’nin protestosuyla beraber All-Star oyununun Atlanta’nın dışına çıkarılmasıyla birlikte, Georgia merkezli Delta Havayolları ve Coca Cola yasaya karşı çıkan ifadeler yayınladı, geçen hafta yüzlerce önde gelen avukat ve pek çok büyük şirketlerin ve bankaların başkanları, ünlülerle birlikte, Washington Post ve New York Times’da çıkan seçmenlerin bastırılmasına karşı iki sayfalık bir reklamı imzaladılar. Biden, Georgia yasasını Jim Crow’u tekrar kurma girişimi olarak nitelendirdi ve Demokratlar bu önlemlere karşı koymak için Kongre’de bir yasa önerdiler.
Yine de birçok yönden güçlü hâkim sınıf şirketleri ve kurumları tarafından alınan benzeri görülmemiş konumlara rağmen, Georgia’daki Cumhuriyetçiler geri adım atmadılar. Ülke çapında, seçmen bastırma yasaları ile tam hız ilerliyorlar. Bu arada, bu yasayı savunan faşistler bunu yaparken daha açık bir şekilde faşist hale geldiler, şovu TV’de en çok izlenen “haber” programı olan Tucker Carlson gibi ırkçı pislikler savunmada açık bir faşist teoriyi savunacak kadar ileri gidiyor.
Bunun Gösterdikleriyle İlgili Birkaç İlk Düşünce
Birincisi, bu yasaların özünü yeniden açığa çıkardığını hissediyorum: Siyah bir vatandaş olmanın temel yasal ve medeni haklarından birine ve diğer ezilen beyaz olmayanlara ciddi saldırılar. Ve genel olarak Siyahilere ve beyaz olmayan insanlara oy hakkını kullandırtmama hareketleri dalgası ile beyaz üstünlüğü, ataerkillik ve zenofobiye dayanan bütün bir faşist gündem arasındaki bağlantılara işaret ediyor. İyi not edin: Amerikan Suçları No. 11’den [1. Kısım (https://revcom.us/a/648/american-crime-case-11-violent-suppression-of-black-peoples-right-to-vote-en.html) ve 2. Kısım (https://revcom.us/a/649/american-crime-case-11-part-2-gutting-voting-rights-act-disenfranchising-millions-of-black-people-en.html)] bu Amerikan oy hakları suçlarıyla ilgili öğrendiğim gibi, bu saldırılar bu kanunlarla başlamadı ve onlarla da bitmeyecek.
İkincisi, büyük sermaye bloklarının bu yasalara şiddetle karşı çıkması gerçeği, ancak buna rağmen ve bunun karşısında, Georgia’daki ve ülkenin dört bir yanındaki Cumhuriyetçi valiler ve yasa koyucular geri adım atmadı, hatta inatlarını ikiye katladı, bu da yönetici sınıf içindeki bölünmenin derinliği gösteriyor.
Bu geri adım atmayı reddetme, örneğin, Indiana’nın o zamanki valisi Mike Pence’in sözde “dini özgürlük” tedbirini değiştirmek zorunda kaldığı birkaç yıl önce olanlarla çelişiyor. Bu “dini özgürlük” tedbiri, Apple, Salesforce, Subaru ve Amerikan Kolej Sporları Kurumu (NCAA) gibi kuruluşların eyaleti boykot etmekle tehdit edilmelerinin ardından LGBTQ bireylere karşı bağnazlığı yasallaştırmıştı. Bu çelişki, egemen sınıfın faşist kanadının son beş yılda ne kadar daha katılaşmış ve kararlı hale geldiğini gösteriyor.
Georgia’nın seçmen bastırma yasasını protesto etmek için hareket eden başlıca hâkim sınıf kurumlarının başkanları, yalnızca çeşitli veya çok kültürlü iş gücüne öncülük etmeleri veya başlıca öncülerin kendilerinin Siyahi olması ve bu önlemlere karşı çıkmaları gerçeğiyle harekete geçmiyor. Hatta bu yasaların Cumhuriyetçiler tarafından kontrol edilen eyaletlerde Demokrat Partiyi daha da marjinalleştirmeyi amaçladığı gerçeğiyle bile harekete geçmiyor. Tüm bunlarla alakalı olarak, ama daha da derin bir şekilde, Georgia yasalarına ve diğer seçmen baskı yasalarına muhalif hâkim sınıfların, meşru normlarda böylesine derin bir değişikliğin ABD toplumunun istikrarını daha da tehlikeye atacağından ve ABD’nin dünyanın baskın süper gücü olarak kalma yeteneğini baltalayacağından korktuğunu düşünüyorum. Ter atölyeleri, gecekondu mahalleleri, savaşlar ve çevresel yıkımlarla dolu bir dünyanın tepesinde olduğunun altını çizmekle birlikte.
Revcoms’dan gelen yeni Bildiri ve Çağrı keskin bir şekilde bir çınlama yaratıyor ve bu özellikle şurada vuku buluyor:
‘’Bu sistemin başı beladadır, kolay ve kalıcı çözümleri olmayan krize ve çatışmalara kapılmış durumdadır. Bu sistemin işleyişi, ülkenin her yanında bu sistem altında çözülemeyecek derin bölünmelere yol açmıştır. Toplum parçalanmaktadır. Yönetenler kendi aralarında şiddetli bir kavgaya hapsolmuşlardır ve geçmişte olduğu gibi şeyleri bir arada tutamazlar.’’
Üçüncüsü, oy hakkı için kan banyoları döküldükten sonra her ne kadar farklı bir bağlamda olsa da bazı açılardan, yine aynı savaşlarda savaşıyoruz. Oy hakkının kendisi sistemin temelindeki beyaz üstünlüğünü ortadan kaldırmadı ve oylamanın kendisi de Carlson gibi insanların temelini oluşturduğu soykırım saldırısını engellemeyecek. Ancak bu hak ve buna yönelik mevcut saldırılar önem arz etmektedir!
En hafif tabirle bu meşum bir durumdur. Ancak bu dik kafalı bölünmelerin diğer tarafı, Revcoms’un çağrısında açıklığa kavuşuyor: Gerçek Bir Devrim İçin Şimdi Örgütlenmeye Yönelik Bir Deklarasyon, Bir Çağrı ve yukarıda alıntı yaptığımız tam parça:
‘’Devrim her durumda mümkün değildir, genellikle yalnızca ender zamanlarda ve durumlarda, özellikle de böylesi güçlü bir ülkede mümkündür. Bu, o ender zamanlardan ve durumlardan biridir. Bu sistemin başı beladadır, kolay ve kalıcı çözümleri olmayan krize ve çatışmalara kapılmış durumdadır. Bu sistemin işleyişi, ülkenin her yanında bu sistem altında çözülemeyecek derin bölünmelere yol açmıştır. Toplum parçalanmaktadır. Yönetenler kendi aralarında şiddetli bir kavgaya hapsolmuşlardır ve geçmişte olduğu gibi şeyleri bir arada tutamazlar. Bununla bağlantılı birçok kötü şey olmasına ve gerçekten korkunç bir şeye yol açmasına rağmen, ondan gerçekten olumlu bir şey çıkarabilmemiz mümkündür – devrim yapmak, bu sisteme son vermek ve çok daha iyi bir şeyi hayata geçirmek mümkündür.’’
Tucker Carlson
Faşist Fox kanalından Tucker Carlson Georgia’daki bu ırkçı yasalara muhalefete karşı saldıran alçaklar arasında öncü bir pozisyondadır. 8 Nisan günü Fox kanalında en çok izlenen programında bu kanuna muhalefet edenlerin amacının beyazların oylarını beyaz olmayan göçmenlerin oylarıyla ‘’seyrelterek’’ çalmak istemesi olduğunu söyledi. Ve tabii ki beyaz üstünlenmeciliğinin önsözü olan ‘’Irkçı değilim ama…’’ ile başladığı cümlesinde, ‘’herkes bundan ırksal bir sorun çıkartmak istiyor. Halbuki hayır, ‘’beyaz soykırımı teorisini’’ biliyor musunuz? Hayır, hayır, hayır bu sadece bir oy hakları meselesi.’’ diyerek asılsız iddialarda bulunmuştu.
Carlson bu beyaz üstünlenmeci ‘’yerine koyma’’ teorisini ana akımlaştırarak kendisini bunula suçlayanlara karşı bir kılıf yaratmaya çalıştı. Bu ‘’yerine koyma’’ teorisi, beyaz olmayan göçmenleri, beyaz üstünlenmeciliği ve ataerkiye karşı tolere edilemez varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. Geçtiğimiz yıllarda beyaz üstünlenmecileri ‘’yerine koyma’’ teorisini kullanarak saflarında bir infial yaratmış ve Yeni Zelanda’da, Norveç’te camilerde katliamlar gerçekleştirmişlerdi. Teksas’ta Latinolara ve San Diego’da da bir camide ve sinagogda katliamlar gerçekleştirmişlerdi. Aynı şekilde bu sözde teori, bir beyaz üstünlenmecisinin Heather Heyer’i öldürdüğü Virginia, Charlotesville’deki yürüyüşte yürüyen pek çok faşiste de ‘’ilham’’ olmuştu. Marşlarında geçen ‘’Yahudiler bizim yerimize geçemeyecekler’’ de faşist komplo teorilerindeki Yahudilerin Batı’ya bir ‘’işgal’’ kampanyası yürüttükleri yönündeki saçmalığı yansıtmaktadır.
Pek çok insan Tucker’ın ‘’beyazların yerine koyma’’ teorisindeki zırvalarındaki Nazilerle birleştiği noktaları ortaya koyarken aynı zamanda The Daily Show programındaki bir montajda Tucker’ın mesajarının demin bahsettiğimiz katliamları yapanlarla ne kadar benzediğini gözler önüne seriyordu.
Demokrat Parti’nin içerisindeki Yahudilerin en muhafazakar kanadından Anti-Defamation Ligi Carlson’un kovulması için Fox’a yaptığı çağrıya haber kanalının başı olan Lachlan Murdoch, Carlson’u savunarak cevap verdi. Ve Carlson söylemlerini sürdürdü.
Bununla beraber Carlson’un aleni bir şekilde ‘’yerine koyma teorisini’’ savunmasının yanında Cumhuriyetçi faşistler Temsilciler Meclisinde bir ‘’Önce Amerika Gelir’’ grubu oluşturmak için kolları sıvadı. Platformlarının ‘’spesifik olarak Anglosakson siyasi geleneklerine saygı’’ ve estetik değeri ‘’Avrupa mimari geleneğini devam ettirmek olan’’ bir altyapıyı savunduğunu söylediler. Temsilciler Meclisinin altkurulunda 14 Nisan günü yaptığı konuşmada Cumhuriyetçi Scott Perry, ‘’Pek çok Amerikalı için şu an olmakta olan ya da inandıkları şey şudur ki bu ülkede Amerika doğumlu, milli Amerikalıları değiştirerek bu ulusun siyasi peyzajını kalıcı bir şekilde değiştiriyoruz.’’
Add comment