Editörün notu: Aşağıdaki yazı 29 Ocak 2024 tarihinde revcom.us sitesinde yayınlanmıştır. Çevirisini okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
7 Ekimde İsrail savaşı başlattığından bugüne ABD’nin desteğiyle Gazzeyi cehenneme çevirdi. Bunun amacı ise direkt olarak bir soykırımdır: 2.3 milyon Filistinliyi; öldürmek, ‘’kırmak’’ veya göçe zorlamak.
Daha şimdiden:
- 14 Gazzeliden biri ya öldürüldü ya da yaralandı. Ölü sayısı 30.000’e yaklaştı ve bunun 10.000’ini çocuklar oluşturuyor. Binlerce kişi kayıp ve bunların öldüğü düşünülüyor. 64.000 yaralı var.
- Gazze’nin sağlık sistemi büyük oranda çöktü. Savaştan önce varolan 36 hastanenin sadece 16’sı fonksiyonel olmakla beraber; suya, elektriğe ve malzemeye muhtaç bir durumdalar. Çocuklar üzerinde ampütasyonlar anestezi olmaksızın yapılıyor.
- Dört kişiden biri açlık sınırına yaklaşmış durumda.
- Epidemik hastalık tehlikesi giderek büyüyor.
- En az 2 milyon sıradan insan evsiz kaldı veya kaçıyor; ebeveynler, çocuklarına bir şişe su, bir parça ekmek, kalacak güvenli bir yer bulmak için bir arayışta. Ancak gerçekte Gazze’de hiçbir yer güvenli değil.
Ve bu gittikçe daha da kötüye gidiyor. İsrail bombardıman uçakları, tankları ve askerleri kaçan Filistinlileri hedef alıyor, onları daha da güneye veya kuzeye, Mısır sınırına, anavatanlardan dışarıya sürmeye çalışıyor.
İsrail’in UNRWA’ya (Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mülteciler için Yardım ve Bayındırlık Ajansı) Saldırması Filistin Halkını Boğmak İçin Yeni Bir Adımdır
Savaş başladığında İsrail Savunma Bakanı ‘’şeridin tamamen kuşatmaya alınmasını’’ emretti ve ‘’elektrik, su, yakıt olmayacak’’ dedi. Gazze’ye yine de kısmi bazı yardımlar ulaştı. Ancak şimdi İsrail, ABD ve yakın müttefikleri bu kuşatmayı daha da sıkılaştırmak istiyor.
UNRWA, 1948 yılında İsrail tarafından vatanlarından edilen Filistinli mültecilere yardım etmek için kuruldu. Savaş başladığından bu yana 152 UNRWA çalışanı öldürüldü.
Şimdi ise İsrail Hamas’ın 7 Ekim saldırılarında-herhangi bir kanıta dayandırmadan- 12 UNRWA çalışanının saldırılara katıldığını iddia ediyor. 13.000 çalışandan 12’si! (UNRWA 7 Ekim saldırısını kınadı ve saldırıları ‘’menfur’’ olarak nitelendirdi.)
Bu suçlamalar yapıldığı anda; ABD, Birleşik Krallık, Almanya, İtalya, İsviçre, Finlandiya ve Hollanda UNRWA’ya yaptığı bütün yardımları kaldırdı, çalışmalarını sekteye uğrattı ve Gazzedeki yaşamı daha da yaşanılmaz hale getirdi.
İsrail Sistematik Bir Şekilde Filistinlilerin Mezarlıklarını Hedef Alıyor
⚡️ Press coverage:
“The devastation caused by the occupation forces in the Al-Faluga cemetery, north of the #Gaza Strip.”
Grave diggers pic.twitter.com/X2dqaTC29n
— Middle East Observer (@ME_Observer_) January 21, 2024
20 Ocak 2024 günü CNN şok edici bir rapor yayınlayarak ‘’en az’’ 16 Filistin mezarlığının yok edildiğini açıkladı (Filistinli olmayanların mezarlarına dokunulmamıştı). Pek çok mezarlık buldozerlerle yıkılmış ve İsrail askeri kuvvetlerinin üssü haline getirilmişti. Başkalarındaysa mezarlar kazılmış, ölüleri çıkartılıp sözde İsrailli rehineler aranmıştır.
Bu saldırılar Siyonist güçlerin anma ve yas mekanlarının korku sahnelerine dönüştürerek Gazzelilerin Filistin ile olan bağlarını tamamen koparmaya, ruhlarını kırmaya ve böylece anavatanlarından “sürüler” halinde çıkarmayı amaçlayan saldırılardır.
Han Yunus’un Tasfiyesi (Güney Gazze)
Ekim ayında İsrail, Gazze şehrinin kuzeyini yok etmeye konsantre olmuştu; yerlilere kaçmalarını emretmiş ve güneye ‘’güvenli’’ geçiş sözü vermiş, ‘’Hamas’ın kökünü kazıdıklarında’’ geri dönebileceklerini söylemişti. Ancak Güney’de herhangi bir güvenli durum olmadığı gibi dönmelerine izin verilmiyor ve ortada dönülebilecek bir Gazze şehri kalmadı, Gazze’nin çoğunluğu yıkıldı. Bunun yerine insanlar daha da güneye sürüldüler. Böylece güney şehri Han Yunus’un nüfusu 400.000’den bir milyona çıktı.
Bütün bunların üstüne 23 Ocakta IDF (İsrail Savunma Güçleri) halkın Han Yunus’u da terk etmesini istedi. 24 Ocakta tank mermileri UNRWA’ya ait bir teknik okul/mülteci kampını vurdu. Çıkan yangınla beraber en az 12 kişi öldü 75’i yaralandı.


Şehir İsrail askerleri tarafından kuşatıldı; şehirdeki üç hastane de ya işgal edildi ya da kuşatma altında diğer bölgeden izole edildi. Yaralılara tedaviye ulaşamıyor ve daha ileri tedavi gerektiren hastalar nakil edilemiyor.
On binlerce mülteci hastane bölgesinde hapis kalmış bir durumda. Bölgedeki bir kadın durumu şöyle anlatıyor: ‘’Şiddetli çatışmalar ve 200’ün üstünde savaş uçağı tepemizde uçuyor…her tarafa düzinelerce bomba atıyorlar; uçak bombaları dışında tank topları ve mermiler her yerde. ‘’Seçimimiz’’ mi? Eğer kalırsak öleceğiz ama gidersek de öleceğiz.’’
Peki nereye gidebilirler? Yeni ‘’güvenli bölge’’ Refah, Mısır sınırında. Gazze’nin nüfusunun yarısı-1.3 milyon insan- şimdi 280.000 yerlisiyle beraber Refahta toplanıyor.

Bütün bu olanlarla İsrail’in Filistinlileri Gazze’den şiddetle sürmesinin amacı daha da ortaya çıkıyor. Eğer şimdiye kadar ABD destekli İsrail’in soykırımının durdurulmaması için ayağa kalkmadıysanız şimdi kalkmanız gerekiyor. Ve şayet harekete geçtiyseniz o halde durmayın -bu direnişi her yere yayın ve bütün bu çılgınlığın kaynağına, kapitalizm-emperyalizm sistemine ciddi bir biçimde inin ve bunun çözümü olan gerçek bir devrimle bu sistemi alaşağı etmeyi öğrenin.
