Editörün Notu: Koronavirüs pandemisinin özellikle göçmenler ve mülteciler bağlamı içinde ele alınması noktasında önemli bir dosya olarak öne çıkan “The Coronavirus and the Attacks on Immigrants: We Need a Revolution!” 23 Mart 2020 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır. Çevirisini okurlarımız için aktarıyoruz.
Kaynak için: https://revcom.us/a/640/the-corona-virus-and-the-attacks-on-immigrants-we-need-a-revolution-en.html
Yüzyıllar önce bu kıtayı işgal eden Avrupalılar, kendileriyle beraber çiçek hastalığı gibi pek çok hastalığı da getirdiler. Avrupalılar bu hastalıklara karşı yüzyıllar önce bağışıklık kazanmışlardı. Bu durum, bu tip epidemilerin çıkabileceği, insanları öldürebileceği ama öte yandan çoğunun hayatta kalacağını gösteriyordu.
Ancak burada yaşayan Amerikan yerlileri henüz bu tip virüslerle karşılaşmamışlardı. Sonuç olarak Avrupalılar ile girdikleri temas sonucu her onundan dokuzu yaşamını yitirdi. İşgalciler bu durumu ‘’tanrının onların tarafında olmasına’’ kanıt olarak gösterdiler. Bu soykırım, beraberindeki Afrikalı-Amerikalıların yüzyıllar boyunca köleleştirilmesi ve yine üzerlerinde uygulanan yüzyıllık sömürü ve baskı ilişkilerinin Amerika’da ki başlangıç suçlarından birisidir.
Bugün de Amerikan hükümeti ‘’kurucu babalarının’’ adımlarını izlemeye devam ediyor. ‘’Yollarında istemedikleri’’ insanlar, halklara karşı hastalığın boyutlarından çok daha ölümcül sonuçları olabilecek adımlar atıyorlar. Bu hastalık yeni tip korona virüsü. Ve bu insanlar, ekonomik sefaletten ya da siyasi zulümden kaçarak bu ülkeye gelen, ve gelerek bir ‘’suç’’ işleyen göçmenler. Bu olayın acı ironisiyse, bugün saldırıya uğrayan bu insanların pek çoğunun Avrupalı işgalcilerin silahlarından ve mikroplarından kurtulmuş yerlilerin soylarından gelmeleri.
ICE (göçmenlik polisi) aylardır insanları topluyor, okullarına çocuklarını götüren babaları gözaltına alıyor, neler olduğunu soran görgü tanıklarını dövüyor, şokluyor, SWAT ekipleriyle iş yerlerini yağmalıyor vb. Göçmenlerin mahallelerini zaten sınır dışı edilme korkusuyla yaşayan insanların mahallelerini, en kötü maaşlarla çürümüş işlerde, hiçbir sağlık sigortası olmadan çalışan, sağlıksız barınma imkanlarıyla yaşayan, zaten MAGA faşistleri tarafından ‘’olmamaları yerde bulundukları’’ için şeytanlaştırılan ve tehdit edilen insanların mahallelerini, Hitler’in Gestaposu gibi yağmalıyorlar.
Ve ICE, bu insanları insanlık dışı şartlar altında, hastalıkların kolayca yayılabileceği yerlerde, kendi tutuklama merkezlerinde kilit altında tutuyor. Şimdiden kırk bin insan buralara kafeslenmiş durumda. Ve şimdi koronavirüsü işleri daha da kötüleştiriyor. Geçen hafta 3.000 sağlık çalışanı bu insanların ve ailelerinin bu cehennem deliklerinden salınmalarını talep eden bir mektup yayınladı. Sağlık profesyonelleri şu noktaya değiniyorlardı :
…genellikle kalabalık ve hijyen dışı şartlarda, havalandırmasız, sabun, su veya el dezenfektanı gibi temel hijyen gereçlerine erişimden uzakta, yetersiz beslenilen, ve alınmış izolasyon, önleme ve tespit etme önlemlerinin uygulanmasının imkansız olduğu yerlerde tutuluyorlar. Devamlı olarak bir ceza kurumundan öbürüne taşınmaları, yeni mahkumların devamlı olarak tutuklanıp hücrelere getirilmeleri virüsün tespitini, takip edilmesini ve korunmasını…
Bu sebeplerden ötürü, enfeksiyon hastalıklarının hapishanelerde ve hücrelerde görülmesi inanılmaz derecede yaygın, özellikle de hava damlacıkları yoluyla yayılan hastalıklar…
ICE daha sonra Mart ayında göz hapsine alternatifler getireceğini ve sadece “hassas-misyona” dahil olduğu düşünelen kişilerin tutuklanacağını bildirdi ve bu durum manşetlere çıktı. ÇIKMAMIŞ olan ise, ICE’ın bir gün sonraki açıklamasıydı: Tutuklamayı öncelik olarak tutmaya ve toplumun güvenliğine tehdit oluşturan suçlu göçmenleri ve başka yabancıları çıkarmaya devam edeceklerdi; Trump’ın başkanlığında her zaman olmuş olduğu gibi.
“Her zaman olduğu gibi” demek, insanları toplamaya devam ediyorlar demektir. “Her zaman olduğu gibi” demek, tıp profesyonellerinin itiraz ettiği insandışı ve ölümcül koşullar var olmaya devam edecek demektir. “Her zaman olduğu gibi” demek dayanılamaz ve kesinlikle soykırımcı baskının devam ettiği demektir.
Bu salgın, Trump’ın kışkırtmasının, tacizinin ve şimdi de muhacirleri ICE yoluyla ölüme mahkûm etmesinin önünde engel olamamıştır. Ama bu, bizim, buna bir SON getirmek için göçmenlerin yanında olmamızı durduramaz.
Bu tutuklamalar sinir bozucu ve tamamı ile gereksiz. Radikal derecede farklı bir şekilde yaşamamız mümkün. Bob Avakian tarafından yazılan Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet’in Anayasası şu duruşu sergiliyor:
Kuzey Amerika Yeni Sosyalist Cumhuriyeti’nin oryantasyonu, bütün dünyadan gelen göçmenleri, gerçekten bu Cumhuriyet’in hedefleri ve objektifleri için katkıda bulunmaya arzusu olan bütün göçmenleri, Anayasada ön plana çıkartılan, Anayasadan alınmış yasalar ve politikalar kapsamında buyur ediyoruz. (Anayasanın tamamını revcom.us sitesinde bulabilirsiniz)
Bu Anayasa ile belirtilen bir dünya mümkün, ancak bunun için bir devrim yapılması gerekiyor, daha azı değil. Ve bu devrimin yapılabilmesi için ihtiyacımız olan bilime, stratejiye ve Bob Avakian’ın önderliğine sahibiz. İhtiyacımız olan ise sensin. Senin fikirlerin, enerjin, ruhun, kaynakların ve aktiviten… İlk adım: bu duyuru da dahil olmak üzere bununla ilgili haberleri yay ve ne olup bittiğinden bizi haberdar et…
Add comment