Editörün Notu: Okumakta olduğunuz yazı revcom.us sitesinde bir yazı dizinin 3. bölümüdür. Öneminden kaynaklı çevirisini okuyucularımızla paylaşıyoruz.Kaynak için tıklayınız.
3 Bölüm: MAGA Faşistleri Oy Sayımlarını Sekteye Uğratmaya, Kriz Provoke Etmeye ve Seçimleri Kim “Kazanırsa” Kazansın İktidarı Ele Geçirmeye Hazırlanıyor
2020’den bu yana MAGA hareketi, sandıklara yardım eden seçim çalışanlarına ve bölge ve eyalet seviyelerinde seçim sürecini denetleyen yetkililere karşı şiddetli tehditler savurmaktadır. Colorado eyalet sekreteri Jena Grisworld sadece bir sene önce binden fazla şiddet ve ölüm tehdidi almıştır. 2020’den bu yana seçim çalışanlarının üçte birinden fazlası işi bırakmıştır ve bazılarının yerini tutucu MAGA seçim inkarcıları almıştır.
Bu süreç ile MAGA yerel ve eyalet kurumlarını seçimlerin yapılmasını mümkün kılan araçlardan seçimin ulusal olarak tasdikini aksatacak, durduracak ve belki de engelleyecek araçlara dönüştürmektedir.
Örneğin Georgia eyaletinin MAGA kontrolü altındaki eyalet seçim kurulu 159 idari bölge kurulu için yeni bir kanunu yürürlüğe koymuştur. Bu kanun, her bölge kurulunun sonuçların tasdik edilebilmesinden önce seçim üzerine bir “makul soruşturma” yapmasını mecbur kılmaktadır. Kanun, “soruşturmanın” neler içerebileceği üzerine hiçbir sınırlama koymamaktadır ve bir başka yeni kanun da özellikle bölge kurullarının “seçim süreci boyunca oluşturulan bütün seçimle alakalı bölgeleri incelemelerine” izin vermektedir. Yasal araştırmacılar bu kanunların birlikte ele alındıklarında bölge kurullarına “seçim sonuçlarını sorgulama, araştırma, geciktirme ve hatta geçersiz kılma” hakkı tanıdığını söylemektedir. (Vurgu İngilizce ana metinde eklenmiştir)
Bütün bunlar burada da kalmamaktadır. ABD’nin farklı eyaletlerinde MAGA kontrolündeki bölge kurulları ve tek başına bazı yetkililer açıkça seçimi tasdik etmeyi reddederlerse ne olacakları üzerine “deneme sürüşleri” yapmaktadır. Rolling Stone tarafından yapılan bir inceleme son 4 yıl içerisinde 8 eyaletten seçimin kazananını tasdik etmeyi reddeden 30 yetkili tespit etmiştir. Atlanta Journal-Constitution bulguları ise “Georgia eyaletinde 9 bölgeden en az 19 bölge kurulu üyesinin seçimlerin tasdik edilmesine karşı çıktığı” şeklindedir.
Bunlar küçük çaplı yerel seçimler olduğundan ve en nihayetinde bu MAGA seçim yetkilileri tasdik etmeyi kabul ettiğinden bu olaylar çok dikkat çekmemiştir. Ancak eğer düzinelerce ya da yüzlerce faşist kontrolünde bölge kurulu önümüzdeki başkanlık seçiminde aynı şeyi yaparsa bu büyük bir anayasal krize ve hatta bir iç savaşa yol açabilir.
Bunun mümkün olmadığını düşünenlerin seçimle alakalı yasal mücadelelerde Demokratik Parti’nin baş avukatı Mark Elias’ın sözlerini hatırlamaları önemli olacaktır: “Seçimin tasdik edilmesinin büyük çapta reddedileceğini göreceğimizi düşünüyorum. Bu seçimle ilgili gördüğümüz her şey diğer tarafın daha organize, daha acımasız ve daha hazırlıklı olduğudur.”
Yani bu, seçimleri kaybetseler dahi iktidarı ele geçirmeleri için faşistlerin önündeki olası yollardan biridir.
Başkanlık seçimleri normalde şöyle işler, bu biraz karmaşıktır ancak anlaşılması önemlidir çünkü faşistler bizzat bu “karmaşıklıkların” içerisinden seçim sonuçlarını iptal edebilecekleri ya da tersine döndürebilecekleri alanlar açmaktadır. Şöyle ki:
İlk olarak halk 50 eyaletin her yerindeki yerel seçim alanlarında (ya da posta veya açılır liste kutularında) oy kullanır. Sonrasında yerel seçim kurulları seçim alanlarındaki oyları toplar, sayımın ve toplamanın doğru bir şekilde yapıldığını “tasdik eder” ve sonrasında bu tasdik edilmiş toplamı eyalet seviyesine aktarır. Burada bir eyalet içindeki bütün tasdik edilen bölge toplamları tekrar toplanır ve işte bu son toplam, eyaletin “seçim kurulu oylarını” hangi adayın alacağına karar verir.1 Sonrasında ABD Senatosu eyaletlerin seçim kurulu oylarını toplar ve bu temelde milli oyu tasdik eder ve en çok seçim kurulu oyunu kazanan adayı başkan ilan eder.
Tarihsel olarak bu, her seviyeden (bölge, eyalet, federal) yetkililerin temelde aritmetik hesap yaptığı rutin bir süreç olmuştur. Herhangi itiraz veya hile suçlaması mahkeme tarafından ya da “taraflı nüfuzdan” kısmen bağımsız olan tekrar sayımlarla çözüme kavuşturulmuştur, faşist hakimiyetindeki seçim kurulları tarafından açık uçlu “soruşturmalar” ile değil.
Ancak mesele de buradadır: ABD kanunları doğrultusunda eğer 6 Ocak tarihine kadar Senato seçimi tasdik etmezse bu seçim yüksek ihtimalle Temsilciler Meclisi’ne atılacaktır. Bu meclis oyunda kaç seçim kurulu oyuna sahip olduğundan ve nüfusundan bağımsız olarak her eyaletin bir oyu vardır! Kaliforniya 54 seçim kurulu oyuna sahiptir, ancak bunların hepsi Harris’i destekliyorsa bile Kaliforniya Harris adına 1 oy kullanır. Wyoming 3 seçim kurulu oyuna sahiptir, bu onlara da Temsilciler Meclisi’nde 1 oy tanır.
Şu an çoğunluğun Cumhuriyetçi olduğu 26 eyalet bulunmaktadır. Bu somut olarak şu anlama gelmektedir: Harris genel oyu kazansa dahi eğer Senato bunu 6 Ocak tarihine kadar “tasdik etmeyi” başaramazsa ya da başarmak istemezse Temsilciler Meclisi seçim sonucuna karar kılacaktır ve yüksek ihtimalle 26’ya karşı 24 oyla Trump’ı başkan ilan edecektir.
Bunun yanında 6’ya karşı 3 faşist çoğunluğunun söz konusu olduğu ABD Yüksek Mahkemesi’nin işe dahil olması da mümkündür. Örneğin bölge kurullarının seçimi tasdik etmeyi reddetme hakkının olup olmadığı üzerine ya da hangi “tartışmalı” oyların sayılıp sayılamayacağı üzerine kararlar alabilir. Bu MAGA’nın gerçek seçim sonuçlarına karşı “stratejik hamle” girişimlerinden biri olabilir.
Silahlı Çatışma Potansiyeli
Bunun başka bir boyutu ise yerel kurulların tasdik etmeyi reddetmesinin Trump’ın tabanı içindeki seçimin “yeniden” onlardan “çalındığı” şeklindeki fanatik inancı beslemesidir. Önceden bahsettiklerimizden herhangi biri veya hepsi hem Trump’ın hem de Harris’in “meşru” başkan olduklarını iddia ettikleri ve Yüksek Mahkeme ya da Meclis’in bu sorunu halkın büyük çoğunluğunun adil bulduğu bir şekilde “çözme” yetisine sahip olmadığı bir duruma götürebilir.
Bu tekrardan “yasadışı göçmenlerin seçimi çalmak için ülkeye akın ettikleri” şeklindeki gerçeği yansıtmayan ve ırkçı söylemlerle tabanlarını artan seviyede kışkırtmakta olan faşistler için bir güç gösterisi olanağı açmaktadır. Şu anda olmakta olanlar 2021 tarihinde 6 Ocak’ta yapılan darbe girişimine giden yolun yankısıdır. Ayrıca şu anda seçimleri “kazan ya da öl” olarak gören ve faşist bir rejimi şiddet yoluyla dayatmak için ortaya katılabilecek, bazıları polis, şerifler ve yerel Cumhuriyetçi Parti organizasyonları ile yakın bağlantılara sahip paramiliter milis güçleri de bulunmaktadır.
Normal tasdik sürecinin aksatılması/sekteye uğratılması ayrıca Teksas, Florida, Güney Dakota ve diğer faşist kontrolündeki eyaletlerde direkt olarak faşist valiler ve onların atadıklarının otoritesindeki Ulusal Muhafızlar da dahil olmak üzere ABD ordusunun olaya karışması olasılığını da beraberinde getirmektedir.
ABD Deniz Kuvvetleri Kolejindeki bir profesör; ABD Askeri ve Savunma Bakanlığı’nın üst seviye liderlerinin “seçimi kim kazanırsa kazansın, federal ve eyaletlerde ileri seviye askeri liderlerin ABD demokrasisinin geleceği için karar verirken kritik önem taşıyan ikilemlerle yüzleşebilecekleri” olasılığıyla boğuşmakta olduklarını yazmıştır. Alıntıladığı bir örnekte “komuta zincirinden gelen emirleri takip etmenin subayların ve askeriye bünyesindeki personelin Anayasal yeminleri veya kişisel inançları ile çatışabileceğidir.” Bu tarz ikilemler eğer seçimden net bir kazanan çıkmazsa gerçekten akut düzeye ulaşabilir – özellikle de ordunun MAGA kontrolündeki kesimleri Trump’ın “meşru” başkan olduğuna karar verip sadece ondan emir alabilirler.
Olayların nasıl gelişeceği ve nasıl bir seyir izleyeceği net değil ve tahmin edilemez olsa da genel durum her geçen gün daha da keskinleşmektedir ve hakim sınıfın iki kesimi arasında silahlı kuvvetlerin, polisin vb. farklı kesimlerinin farklı tarafları desteklediği bir silahlı çatışmaya yol açabilir.
Sonuç: Düzenli seçimler, insanların aslında hakim sınıfın önceden seçilmiş ve onaylanmış temsilcileri arasında mücadele eden adayları seçme saçmalığını yaptığı dönemde ABD içindeki kapitalist-emperyalist sistemin istikrarında uzun süredir kilit rol oynamıştır. Yöneticiler bunu kendi saflarındaki çatışmaları çözmek için kullanırken halk ise devletin ne yapacağı üzerine söz sahibi olmuş oldukları şeklindeki kandırmaca ile yoluna devam etmiştir. Ancak şu anda “gücün barışçıl teslimi” Demokratların kovalamakta ısrar ettiği bulunmaz bir hayalet haline gelmiştir… ve aynı zamanda faşistler iç savaş da dahil her ne yol olursa olsun gücü ele geçirmeye hazırlanmaktadır.
Burada Felaket Bir Şey Ya da Gerçekten Özgürleştirici Bir Şey yazısına geri dönüp onu temel almak önemlidir. Yukarda bahsettiklerimle ilgili şu iki noktayı vurgulamak istiyoruz. Birincisi:
En tepede ve ülke genelinde, özellikle faşist güçlerin amansız saldırısıyla toplumun ve bu sistemin “yönetici normlarının” parçalanmasıyla keskinleşen bir çatışma var. Evet, “Deklarasyon ve Çağrı” metninin de açıkça belirttiği gibi, bununla bağlantılı birçok kötü şey var ve bu gerçekten de korkunç bir şeye yol açabilir; ancak yeni komünizmin bilimsel yöntemi ve yaklaşımı tarafından yönlendirilen, büyüyen örgütlü devrim güçleri tarafından ele alınır ve doğru bir şekilde işletilirse bundan gerçekten olumlu bir şey -yani -devrim yapmamız ve bu sisteme son vermek ve çok daha iyi bir şeyi meydana getirmemiz- mümkündür.
Temelde bu milyonlara önderlik eden binlerce örgütlü güçle, milyonlardan oluşan devrimci bir halk meydana getirmek. Bunun için koşullar ortaya çıkar çıkmaz, gerçek bir kazanma şansıyla, topyekün devrime hazırlanmak, şimdiki devrimci çalışmanın temel hedefi ve gerekli odak noktasıdır.
İkincisi:
Dolayısıyla, yeni bir iç savaş durumunda ve bağlamında, yeni komünizmin önderliğindeki devrimci güçlerin yaklaşımı, bütün bu sistemden kurtulma hedefine ulaşmak için böylesi bir iç savaşı bir devrime dönüştürmek ve onun yerine Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyetin Anayasası‘na dayanan kökten farklı ve özgürleştirici bir sistem koymak için fiili mücadele ile birlikte gerekli siyasi çalışmayı yürütmek olacaktır. Her şeyden önce, şu anda bir bütün olarak toplumda ve toplumun tüm kesimleri arasında, devrim için her yönden elverişli bir yönde gerekli siyasi yeniden kutuplaşma için aktif, cesur ve yorulmadan çalışmanın hayati önemini daha da önemlidir.Sonuç olarak seçimler etrafındaki kriz derinleşmeye devam ettikçe halk içerisinde toplum ve gelecek hakkında büyük sorular ortaya çıkarmaktadır… ve aynı zamanda devrim için gerçek olasılıkları açığa çıkarmaktadır. Bu olasılık acil politik hazırlanma çağrısı yapmaktadır.
DİPNOTLAR:
- ABD seçim kurulu oyu sisteminde bir eyaletin seçim kurulu adayı sayısı -bu adayların her biri bir seçim kurulu oyu kullanır- bu eyaletin Temsilciler Meclisi adayı sayısı ile Senatör sayısınıntoplamına eşittir. Temsilciler Meclisi üyesi sayısı aşağı yukarı eyaletin nüfusu ile orantılıdır (daha fazla insan, daha fazla Temsilci) ancak Wyoming gibi 600.000 nüfusu da olsa, Kaliforniya gibi 39 milyon nüfusu da olsa her eyalet 2 Senatöre sahiptir. Açıktır ki bu daha az nüfuslu, daha az şehirleşmiş ve daha kırsal eyaletlere orantısız politik güç sağlamaktadır. Bu sistem oluşturulduğu zaman bu orantısız politik güç, büyük ölçüde köleci eyaletlerin orantısız temsili anlamına gelmekteydi ve bu sistem temel olarak köleci eyaletlere karşı bir imtiyaz olarak oluşturulmuştu. Günümüzde de büyük ölçüde faşist hakimiyetindeki eyaletlerin işine gelmektedir. Bu sistem, genel oyu büyük bir farkla kaybetse dahi bir adayın seçim kurulu oyunu kazanıp başkan olabilmesini mümkün kılmıştır. Bu son altı seçimin ikisinde söz konusu olmuştur: 2000 yılında George W. Bush, 2016 yılında Trump.