Editörün notu: Aşağıda yer almakta olan yazı Bob Avakian Enstitüsünün yöneticisi ve BA’nın bir takipçisi olan Annie Day tarafından yazılmıştır. Yazı Devrimci Komünist Parti-ABD’nin sesi olan revcom.us websitesinde yayınlanmış ve yenikomunizm.com okurları tarafından çevrilmiştir. Orijinaline bu linkinden ulaşabilirsiniz.
Bu hafta Bob Avakian Enstitüsü, Bob Avakian’ın Resmi Biyografisinin güncellenmiş halinin basılı bir versiyonunu çıkartacak. Bu çalışma Bob Avakian’ı (BA) tanımak için çok canlı bir giriş olduğu gibi temel anlamda bu devrimci önderin kim olduğu, tarihinin ne olduğu ve de tarihsel bir atılım olarak geliştirdiği yeni komünizmin ne olduğuna ilişkin iyi bir giriş olacaktır.
Bu fırsatı BA Enstitüsünün önemine ilişkin bazı düşünceleri paylaşmak için kullanmak istiyorum. Enstitünün amacı “Bob Avakian’ın vizyonunu ve çalışmalarını; olabilecek en geniş dinleyici kitlesine ulaştırarak; korumak, yansıtmak ve tanıtmaktır.” Bu görev, tarihin böylesi bir önemli noktasında daha da mühim bir aciliyet ve önem kazanmaktadır.
İnsan Düşüncesinde Bir Devrim
BA, resmi biyografide söylendiği gibi bugün dünyadaki en önemli politik düşünür ve önderdir. Bunu söylerken mübalağa veya abartı yapmıyorum. Şu an da dünya da hiç kimse yoktur ki insanların özgürleşmesi için bilimsel bir çerçeve-yeni komünizm ve devrim yapmak için stratejik bir yaklaşım- geliştirmiş olsun. Ve yine başka hiç kimse yoktur ki kapitalist-emperyalist sistemin önümüze koyduğu bütün bu korkunçluklarıdan, çılgınlıktan ve gereksiz acılardan kurtulmak için bu çerçeveyi devamlı bir şekilde uygulasın.
Peki bu çalışma ve BA’nın sesi ve bütün bu meseleler ciddi bir şekilde tartışılsa ve bunlara angaje olunsa bu nasıl bir fark yaratabilir?
Bu resmi biyografiye bakmak için zaman ayırın ve BA’nın neden özgün bir şekilde öne çıktığını görebilirsiniz.
- Komünist devrimlerin ilk dalgasını özetlemekte ve yeni komünizmi geliştirerek komünist bir dünyanın ihtiyacını ve potansiyelinin anlayışını bilimsel bir temelde kurtarılması noktasında özgün.
- Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet Anayasası’nı yazarak, yeni komünizmi somutlaştırarak insanlığa uygun bir toplumun yol haritasını vizyoner bir dokümanla ortaya koymada özgün.
- İnsanların görüşlerinin bir devrim ihtiyacını anladığı ancak işleri devrime kadar ilerletmek için tutarlı bir stratejiye sahip olmadıkları 1960’lardan bugüne devrimin yolunun ilerletilmesi noktasında özgün.
- Sadece içerisinde bulunduğumuz durumun barındırdığı aşırı tehlikeyi tanımada değil aynı zamanda yüzeyde kasvetli gözüken durumun altında barındırdığı gerçek mümkünlüğün açabileceği devrimci açıklığı tanıma noktasında özgün.
Ve açıkçası bunlar BA’nın yaptığı eşsiz atılımların ve sağladığı önderliğin sadece birkaç parçasıdır.
BA’nın on yıllardır yaptığı çalışmalar ve hala devam ettiği bu çalışmalar olmasaydı insanlığın geleceği hakkında ne söyleyebilirdik?
İnsanlığın yüzleştiği en ağır kriz karşısında umutsuz veya dualara, dileklere ve boş şemalara değil gerçek bir umuttan, dünyayı anlayıp dönüştürme noktasında bilimsel bir temele dayanan gerçek bir umuttan yoksun olacaktık.
BA bu noktada, tamamen farklı ve daha iyi bir ekonomik ve politik sisteme dayanan, yeni bir yaşam biçimine ulaşmak için neyin gerekli olacağı noktasındaki büyük ve zorlu meselelere girişmiştir. Her kesimden gelen geniş halk kitlelerinin benimseyebileceği ve devrim yapmanın karmaşık sürecinde yön bulabilmeleri için uyguyabilecekleri bilimsel bir yöntem geliştirmiş ve bunu popüler hale getirmenin bir çok yolunu bulmuştur. İnsanların karşısında mücadele ettikleri zulmü yeniden yaratmayan, intikama veya “amaçlar araçları meşrulaştırır”a dönüşmeyen ancak tüm insanlığın kurtuluşunu amaçlayan devrimci bir mücadele için yöntemi, araçları ve ahlakı örmüştür. Baskıyı bitirme mücadelesinin, entelektüel düşünceyi, tartışmayı ve yaratıcılığı, hakikati aramayı daraltma “pahasına” verilemeyeceği ancak tam tersine bunların hepsi olmadan olamayacağını kavramıştır.
Ve insanların düşünüş biçimleriyle, acılarının kaynağı olan bu sistemin alanında hareket etmeleriyle sert bir mücadeleye girişmiştir-dinin kölece bakış açısından, kimlik siyasetlerinin felç edici felsefi rölativizmine, kapitalist üretim biçiminin sınırladığı dar “haklar” ufkunun ötesini göremeyen “demokrasi özlemlerine” kadar.
BA’nın çalışması insan düşüncesinde bir devrimden daha azı değildir, yepyeni araştırma ve mücadele yollarını açan çığır açıcı bir anlayıştır. Bunun burada ve tüm dünyada öğrenilmesi ve çalışılması gerekiyor. Peki bu neyi değiştirecek?
Ardea Skybreak ile yapılan önemli bir röportaj olan Bilim ve Devrim: Bilimin ve Topluma Uygulanmasının, Komünizmin Yeni Sentezi ve Bob Avakian’ın Önderliğinin Önemi adlı çalışmasında, yeni komünizmin bir savunucusu, BA’nın takipçisi ve bir bilim insanı olan Skybreak bunun hakkında şunu söylüyor:
Daha önceki devrimci yükseliş dönemlerinde bunu görmüştük. İnsanlar çok daha iyi oluyorlar. Daha akıllı oluyorlar. Yüceliyorlar. Daha büyük hayaller kuruyor ve bunlara göre hareket ediyorlar. Bu harika bir görüntü. Ve açıkçası bu büyük ölçüde BA’nın başarmak için bize verdiği araçların bir parçası.
İşte BA Ensitütüsü bu noktada devreye giriyor! BA Enstitüsünün misyonu bu angajman için mücadele etmek ve Enstitünün varlığı temsil edilen çalışmayla orantılı. Bu çalışma tek bir ülkede olacak bir devrimden ve hatta şu an ki durumdan -her ne kadar bu durum insanlığın geleceği ile ilgili de olsa- daha büyüktür. Bu çalışmanın seviyesi Darwin’in biyoloji için veya Einstein’ın fizik için temsil ettiği seviyededir. Kendilerinden önce gelenin üzerine inşa etmek ancak bunu alanlarında niteliksel olarak yeni bir anlayış ve yaklaşıma dayandıracak kopuşlar ve atılımlarla yaparak kendi alanlarında önce ve sonra arasında bir ayrışım çekme seviyesi.
Acil Olarak Tartışmayı Dönüştürmek
Bob Avakian Enstitüsünün amacı BA’nın çalışmalarının toplumda bir referans noktası, akademik ve daha geniş entelektüel çevrelerde bir tartışma noktası, kültüre ve topluma geniş olarak sızması noktasında bir rol oynamaktır. İnsanların hapis oldukları iç karartıcı düşük görüşlü entelektüel manzarayı dönüştürmek istiyoruz.
Şeylerin bulunduğu konumu bir düşünün: Derin ve her yerde vuku bulan umutsuzluk ve kinizm, otomatik ve cahilce bir anti-komünizm, art niyetli iptal kültürü, dar bireycilik; ezen ve ezilenlerin yer değiştirdiği intikam yüklü bir “direnişin” savunucusu olmak. “İmparatorluğa” karşı çıkarak ortaya bir şeyler koyanlarda bile mesele ciddi bir şekilde temelden devrimci bir sistem değişikliğinin zorunluluğu ve potansiyelini araştırmaya gelince gerçekten entelektüel cesaretten ciddi bir yoksunluk durumu var.
Bunun dışında ise bu tartışmalardan çok korkan ve aktif bir şekilde bu tartışmaları kapatmaya çalışan pek çok insan bulunuyor çünkü menfaatleri bu sistemden yana. Size çıkıp bu sisteme karşı savaştığını söyleyecek ancak gerçekte bu sistemin içerisinde bir yer edinmek isteyen pek çok kişi olacaktır. İşte Bob Avakian’ın “devrim daha azı değil” noktasındaki ısrarı bu yüzden BA’ya yönelik nefretin ve iftiralar, yalanlar, saldırılar ve tahrif etmelerin olduğu zehrin önemli bir parçası.
Ancak yine de pek çok insan da ciddi bir şekilde cevaplar arıyor veya bir o kadar da insan da bu cevapları aramaya kazanılabilir. Zorlanmaktan korkmayan insanlar var. BA’nın çalışmasının toplum için pozitif etkisini görebilen, BA’nın mücadele yürüttüğü prensipler temelinde-“zihnin genişliği ve ruhun cömertliği”- yürütülecek korkusuz tartışmaların önemini görebilen insanlar da var.
Yeni bir sosyal medya mesajında (58 Numara: Komünizm, yeni komünizm ve “ilerici” entelektüellere bir meydan okuma) BA, yeni komünizmi daha derinden kazmak konusunda heyecanlı olmaları“zil takıp oynamaları” gereken “ilerici” entelektülerin, çalışmalarıyla çalışmak yerine geniş bir şekilde bunu reddeden bir pozisyonda olmalarının gerçek nedenine değiniyor. Ve burada açık ve keskin bir meydan okumada bulunuyor:
Bu sistemden elde ettikleri “ödüllerin”, bu sistemin dünya çapında yol açtığı muazzam acı ve yıkım kadar önemli olmadığını ve insanlığın geleceğine ve varoluşuna yönelik çok gerçek bir tehdit oluşturduğunu fark edebilen ve bu sisteme o kadar da “bağlanmamış” entelektüeller için yeni komünizmle ve onun aydınlattığı ve somutlaştırdığı dünyanın özgürleştirici ve canlandırıcı devrimci dönüşümüyle ciddi bir şekilde ilgilenmek ve aktif olarak ele almak gibi çok pozitif bir meydan okuma vardır.
BA Enstitüsünün Acil Görevi
BA Enstitüsü bu meydan okumayı ortaya koymak için aktif bir şekilde çalışıyor ve bunun olabilmesi için bir platform yaratan; kurumsal ve ciddi bir enstitüyüz. BA’nın çalışmalarını toplumun her tarafındaki insanların önüne koymak için çalışıyoruz-sokakta dağıtım yapmaktan kitlesel posta ve mail kampanyalarına varıncaya kadar. Önümüzdeki haftalarda Zoom üzerinden tartışmalar ve yüz yüze etkinlikler örgütleyerek bu diskura daha derinlemesine girebilmek istiyoruz. Haber bültenimize kayıt olabilirsiniz.
BA Enstitüsünün çalışmalarının bir diğer yönü ise BA’nın çalışmalarını bilmeleri gereken geniş kesime ulaşabilecek kapsama alanına ulaşmak.
BA’nın çalışmalarının çok geniş kapsamlı olması; bir yandan acil yakıcı meselelere ilişkin olmaları ama bir yandan da insan yaşamı ve anlayışının geniş bir alanını kapsadığından; şehir merkezlerinden banliyölere; bilim, sanat, kültür, spor, tıp, hukuk, akademi ve benzeri alanlarda çalışanlara kadar BA’nın çalışmalarıyla tanışması gereken pek çok insan vardır. Misyonumuzun bir parçası da tüm bu insanlara ve daha fazlasına ulaşarak ciddi bir etkileşim, tartışma ve münazara ortamı yaratabilmektir.
Çalışmalarıma bağış yapabilir, buradaki tartışmaya ilişkin fikirlerinizi paylaşmak, gönüllü olmak için lütfen Enstitüyle iletişme geçin. Enstitüden bir konuşmacının gelip arkadaşlarınızla veya topluluğunuzla konuşmasını istiyorsanız bize yazın.
BA’nın da burada bahsettiği gibi hayati ve acil görevde bize katılın:
[Komünizmin] yeni sentezin bu toplumda ve bir bütün olarak dünyada geniş çapta ele alınmasına acil bir ihtiyaç var. Her yerde insanlar şeylerin neden böyle olduğunu ve farklı bir dünyanın mümkün olup olmadığını sorguluyor, her yerde insanlar “devrimden” bahsediyor ancak devrimin ne olduğuna ilişkin gerçek bir kavrayışları yok, neyle karşı karşıya olduklarını, ne yapılması gerektiğini analiz edip ele alabilecekleri bilimsel bir yaklaşımları yok; her yerde insanlar isyan ediyor, ayaklanıyorlar ancak yüzüstü bırakılıyorlar, zalimlerin insafına terk ediliyorlar ya da çoğu zaman geleneğin köleleştirici zincirlerini barbarca bir vahşetle pekiştiren yollara sapıyorlar. Her yerde insanlar içinde bulundukları çaresiz koşullardan bir çıkış yoluna ihtiyaç duyuyor ancak acılarının kaynağını ve karanlıktan çıkış yolunu göremiyorlar.