Editörün Notu: Okumakta olduğunuz yazı 24 Şubat 2025’te revcom.us sitesinde yayınlanmıştır. Yazının öneminden dolayı çevirisini, siz okurlarımızla paylaşıyoruz. Kaynağından okumak için tıklayınız.
Üç yıl önce bu ay, Rusya Ukrayna’yı işgal etti ve kanlı, ezici bir savaş başlattı. Bu savaşta yüz binlerce insan öldü ve çok daha fazlası da ağır yaralandı ya da sakat kaldı. Ancak Rus işgalinin başlangıcındaki kısa bir dönem dışında, bu savaş esas olarak Ukrayna halkının ulusal kurtuluş mücadelesi OLMADI. Bunun yerine, ABD ve Avrupa Ukrayna’ya 300 milyar dolardan fazla silah akıttı ve bunu bir vekalet savaşına dönüştürdü yani ABD ve Rusya’nın dünyanın bölünmesi ve yağmalanması için düello yaptığı bir arenaya. (Bunun nasıl ve neden böyle olduğuna dair belgeler için buraya ve buraya bakabilirsiniz).

Geçtiğimiz iki hafta içinde Donald Trump bu politikayı tersine çevirdi. Trump, Rusya ile doğrudan müzakerelere başladı. Ukrayna’yı bunların dışında bıraktı ve lideri Voloydymr Zelensky’ye saldırmaya başladı. Bu tür bir değişim, nedenine ilişkin her türlü spekülasyona yol açtı. Ancak şimdilik bu konuda bilinmesi gereken üç önemli şey var:
- Bu savaş, ABD ve Rusya gibi rakip emperyalist güçlerin emperyalist amaçlar peşinde koştuğu haksız bir vekalet savaşı olmuştur. Rusya’nın işgali emperyalist ve haksızdı. Ancak bunun öncesinde ABD’nin yıllar boyunca gerçekleştirdiği saldırgan hamlelerin üstü örtülmüştür. 1990’ların başında ABD, Rusya ile Doğu Avrupa’da Rusya’ya sınırı olan ülkeleri ABD liderliğindeki askeri ittifak NATO’ya dahil etmeme konusunda bir anlaşma yaptı. 2014 yılında ABD, Rusya’ya dost olan seçilmiş bir Ukrayna hükümetini devirmek için perde arkasında komplo kurdu. Bu noktada ve o zamandan beri artan bir şekilde Ukrayna’nın NATO’ya katılması için hamleler yapıldı. Rusya, ABD’nin “arka bahçesi” olarak gördüğü Meksika’nın rakip bir emperyalist askeri ittifaka katılması için saldırgan hamleler yapsaydı ABD’nin ne yapacağını bir düşünün! Rusya Ukrayna’yı işgal ettiğinde, ABD Ukrayna’yı Rusya’nın kanını kurutmaya yetecek kadar silahla donatarak bunu değerlendirdi.
- Trump’ın “barış saldırısı”, ABD’nin emperyalist amaçları olan gezegen üzerindeki hakimiyetini sürdürme hedefinden kopmuyor… Aynı amacı farklı bir şekilde hedefliyor. Bunun daha büyük bir stratejiye nasıl uyduğunun daha fazla araştırılması ve analiz edilmesi gerekiyor. Şu an da Rusya, kendisi de küresel bir emperyalist güç olan Çin ile yakın müttefik. Ukrayna’daki savaş ve ABD/NATO ittifakının Rusya’yı ekonomik olarak izole etme ve kırma girişimleri Rusya’yı Çin’e daha da yakınlaştırdı. Hem Biden hem de Trump, Çin’i ABD’nin dünya egemenliğine yönelik başlıca tehdit olarak görüyor. Ve yönetici sınıfın her iki tarafı da -Demokrat ve Cumhuriyetçi- bu kanlı egemenliği sürdürmeyi amaçlıyor.
Ancak Trump’ın Ukrayna’yı bir kenara bırakıp Putin’e yaklaşması ve geçtiğimiz hafta JD Vance gibi yalakalarına NATO’nun Münih’teki yıllık konferansında Fransa, Almanya, İngiltere gibi NATO askeri müttefiklerine hakaret etme talimatı vermesinde görüldüğü gibi, bu rekabetin nasıl sürdürüleceği konusunda keskin farklılıklar var. Tüm bunlar yakından izlenmelidir. Bunun olası sonucu -nükleer güçler arasında küresel bir savaş- devasa ve korkunçtur.
- Ukrayna hükümeti bu anlaşmada acımasızca bir kenara itildi ve Trump bir gangster gibi lideri Zelenski’ye saldırırken ödeme olarak Ukrayna’nın maden zenginliğinin yarısını talep etti. Son üç yıl boyunca Biden Zelenskiy’i “kahraman bir demokratik lider” olarak yüceltti ve Zelenski Kongre önünde “iki partili birliğin” büyük bir gösterisi olarak müjdelenen bir konuşma yaptı. Ancak tüm bu saçmalıklara rağmen, ABD bu savaşta her zaman söz sahibi oldu ve savaşı kendi emperyalist çıkarları için kullandı. Biden ve NATO, Zelenskiy ile bir langırt makinesi gibi oynayarak, yardımı Rusya’nın kanını akıtmaya yetecek ama bir dünya savaşını kışkırtacak kadar fazla olmayacak şekilde ayarladı ve yüz binlerce Ukraynalıyı ABD’nin emperyalist amaçları uğruna kurban etti.
Ancak, Biden’ın da itiraf ettiği gibi, bu ayarlamaların kusursuz olmadığı anlaşılmalıdır; 1 ve ABD’nin tüm insanlığın yok olmasına yol açabilecek bir üçüncü dünya savaşını göze almış olması, inanılmaz bir caniliğin kanıtıdır.
Bob Avakian, kısmen bu savaşa ve savaşın kökenindeki çılgınlık ve insanlık dışılığa tepki olarak şunları söylemiştir:
Artık bu emperyalistlerin dünyaya hükmetmeye ve insanlığın kaderini belirlemeye devam etmelerine izin veremeyiz. Mümkün olan en kısa sürede devrilmeleri gerekiyor. Ve insanlığın bu şekilde yaşamak zorunda olmadığı bilimsel bir gerçektir.
DİPNOTLAR:
- Ekim 2022’de Demokratların düzenlediği bir bağış toplantısında Biden şu uyarıda bulunmuştur: “Küba Füze Krizi’nden bu yana ilk kez, eğer işler bu şekilde devam ederse, nükleer silahların kullanılmasına yönelik doğrudan bir tehditle karşı karşıyayız.” “Kennedy ve Küba Füze Krizinden bu yana Armageddon (kıyamet) ihtimaliyle karşı karşıya kalmamıştık.” Aynı hafta içinde Rusya’nın Ukrayna’da taktik nükleer silah kullanma tehdidine atıfta bulunan Biden, “Taktik nükleer silahı kolayca kullanıp Armageddon’a yol açmamak diye bir şey olduğunu sanmıyorum” yorumunda bulundu.
Biden, Putin’in nükleer tehdidini tanımlarken Küba Füze Krizi’ne atıfta bulundu, Reuters, 6 Ekim 2022. (ingilizce)