Editörün Notu: Aşağıdaki röportaj 16 Kasım 2020 tarihinde revcom.us web sitesinde yayınlanmıştır.
Kaynak için bkz: Standing Up to the Fascist Mob in DC (revcom.us)
14 Kasım’da Donald Trump’ın binlerce destekçisi, bizzat Trump tarafından selamlanmış birkaç açıkça faşist kuvvetin liderliğinde seçimin iptalini talep ederek Washington DC’de sokaklara döküldü.
Bu olaydan bahsederken, Washington Post gazetesi bu ayaklanmacıların Refuse Fascism örgütünden protestolara karşı olan bir grupla karşılaştıklarını yazdı. Post’un anlattıkları şöyle:
Sonradan protesto karşıtlarının ortaya çıkması çatışmaları alevlendirdi, ancak polis çatışan tarafları ayırmak için çalışmasa durum çok daha şiddetli bir hal alabilirdi. Açık turuncu “Refuse Fascism” [Faşizmi Reddet] pankartları taşıyan küçük bir grup, Freedom Plaza’nın yakınlarına geldiğinde yüzlerine “ABD! ABD! ABD!” diye bağıran Trump destekçileri tarafından aniden kuşatıldılar…
Bu küçük yürüyüşü yöneten kadınlar 14. Cadde’ye kadar tekrar tekrar kuşatmadan kurtulup yeniden çevrelenerek mücadeleyi sürdürdüler.
Megafonlarından “Trump, pılı pırtını topla! Gayri meşrusun!” diye bağırdılar. Bir Trump destekçisi adam, başkanın isminin yazdığı bir bayrakla karşı güçleri yaralamaya çalıştı. Başka biri bir kadının parlak turuncu posterini alıp yine o kadına vurdu.
Sunsara Taylor, Refuse Fascism’in yayın kurulunun bir üyesidir ve bu sitenin bir yazarı olarak kendisi oradaydı. Dün kendisi de orada bulunmuş olan Lucha Bright, Sunsara ile birinci ağızdan haber edinebilmek için aşağıdaki röportajı yaptı.
LB: Merhaba, ben Revolution Club [Devrim Kulübü] adına Lucha Bright. RefuseFascism.org yayın kurulunun bir üyesi ve YouTube’da Revolution Nothing Less Show’un [Devrim – Daha Azı Değil Şov] ana sunucularından biri olan Sunsara Taylor ile birlikteyim. Merhaba Sunsara!
ST: Merhaba Lucha, burada olmak güzel. Herkese merhaba.
LB: Geçen Cumartesi, yani dün, Sunsara ve ben DC sokaklarında beraber koşuşturuyorduk. RefuseFascism.org ülkenin her tarafında ve bizzat DC’de Million MAGA March karşıtı protestoların yapılması çağrısında bulunmuştu. Bize Refuse Fascism’in neden bu protestoların yapılması çağrısında bulunduğu hakkında biraz bilgi verebilir misin?
ST: İlk olarak, Donald Trump seçimi kaybetti. Hepimizin bunu bildiğini biliyorum, ancak o bunu kabullenmeyi reddediyor, yalan söylüyor ve bunu tersine çevirmeye çalışıyor. Aslına bakarsanız biz sonuçları kabullenmeyi reddeden ya da Trump’ın kazandığına inanacak kadar komplo ve yalan rüzgarları tarafından kandırılmış binlerce MAGA pisliğiyle son derece yakından karşı karşıya geldik. Yani Trump kaybetti, bu halk için büyük bir zaferdi, ve insanlar bu seçim mağlubiyetini oluşturmak için pek çok zorluğun üstesinden geldi. İnsanlar, özellikle de Siyahi halk, yanlış yönlendirici otomatik aramaların, seçmen korkutmalarının, Güney’deki aşırı uzun oy kuyruklarının -bazıları ırkçı baskı yüzünden 10-12 saat sıra beklemiştir- üstesinden geldiler. Donald Trump’ı seçimlerde yenilgiye uğratmak için bunlara göğüs germesi gereken ve pandemi koşullarında bile buna göğüs geren pek çok insan vardı ve bu değerli bir zaferdi. İnsanlar iyi ve haklı bir sebepten ötürü sokaklara akın ettiler ve dans ederek kutlama yaptılar ve üzerlerinden bir yükün kalktığını hissettiler.
Ancak bir hafta geçti ve hala karşımızda bu konuda yalan söyleyen bir Donald Trump var. Aktif bir biçimde geçişi yavaşlatıyor -ki bu şu anda COVID ölümleri ve başka şekillerde hayatlara mal oluyor- ve bu seçimi tersine çevirmek için bir taban oluşturuyor. Bütün bu sebeplerden ötürü, kendi tarafımızı meydanlara taşımanın ve bu seçim galibiyetinin üzerinde durup “Seçim bitti. Trump kaybetti. Biden kazandı. Trump gitmek zorunda.” demenin çok önemli olduğunu düşündük. Ancak bu galibiyetin temeli oturana ve Trump gerçekten Beyaz Saray’dan çıkana kadar meydanlardan geri adım atmayalım.
Açık olmak gerekirse, bu seçimin altını oymak için yaptığı girişimlerin hepsi bizzat gönderilmesi için temel oluşturmakta. Bunlar faşist hamlelerdir. Bunu yapan Trump olduğu için ve dört senedir bunlarla yaşadığımız için normalleşmemeliyiz. Karşımızda kaybettiği halde koltuktan kalkmayı reddeden, oldukça zarar veren ve en şiddete yatkın beyaz üstünlenmeci, hayduttan hallice destekçilerinden binlerce ya da on binlercesini devletin yönetim kurumlarını yağmalamak ve seçimi tersine çevirmek için ortaya süren bir başkan var. Buna cevap verilmesi gerekli. Bu yüzden biz buna karşı protestoda bulunup karşı çıkmanın ve bu faşist rejimin yönetimi terk edene kadar yenilgisini izlemek için kendi tarafımızı ayağa kaldırmanın çok önemli olduğunu düşündük.
LB: Sadece burada DC’de durumun nasıl olduğunu betimleyebilir misin? Sokaktaki faşistler kimlerdi? Ve Refuse Fascism ne yaptı?
ST: DC sokakları her çeşit beyaz üstünlenmeci, milis tipli, düşünceleri komplo teorilerinden ibaret sıyırmış Hristiyan faşistlerle doluydu; anlatmak istediğim büyük ölçüde Siyahilere, göçmenlere, kadınlara karşı organize olmuş bir nefret gördük.
Aslında bu, Trump seçimi kaybettiğinde, sokaklara sevinç ve üzerlerinden kalkan yük ile dökülen insanları gördüklerinde böbürlenmeleri sönen, savunmaya geçmek durumunda kalmış, yenilgiden biraz da olsa paylarını almış bu faşist güçlerin bir denemesiydi. Ben bu hareketle biraz temel kazandıklarına inanıyorum. Bu durum şişinip durmalarını söndürdü ve onlar da üstünlüklerini tekrardan göstermek için yeniden bir araya gelmeye ve meydanlara inmeye çalışıyorlardı. Ve bence bunda temel de oluşturabildiler, Trump’ın gelip onları desteklemesi de buna dahil. Biz de bunun tam ortasına girdik. Ve sadece insanlar bilsinler diye söylüyorum, bu insanların bazıları “Kyle’ı serbest bırakın” sloganları atıyorlardı, bahsettikleri 17 yaşındaki Kyle Rittenhouse, Kenosha, Wisconsin’de Black Lives protestolarında bulunan iki kişiyi sokağın ortasında vuran bir kişidir. Bu insanların kahramanı işte bu. “Kadınlar mutfağa aittir” yazılı pankartlarla sokaklarda yürüyen Hristiyan fanatik faşistleri vardı. Açıkça köleliktir bu.
Orada, “Kafeslerdeki çocuklara ne demeli?” diyen insanlara, “O çocuklar oraya ait. Aileleri yasadışı bir şey yaptı.” diyen insanlar bunlar… yani bu insanlar… bunların kalpsiz… İnsanlık adına içlerinde hiçbir şey yok. Ancak onlar oradaydı ve içleri intikam şehvetiyle doluydu. Ve biz de onların en başta gruplaşmaya başladığı Freedom Plaza bölgesinin tam da ortasındaydık, oraya erkenden gittik. Ve “Trump/Pence Out Now” [Trump/Pence Hemen Gitsin!] pankartını kaldırdık. Aynı şeyi söyleyen afişler kaldırdık. Küçük bir gruptuk. Bütün grubumuzu bir yerde toplayamadık aslında… Trump’ın arka çıktığı faşist kanada kıyasla çok küçük kaldığımızdan tamamen toplanamadık.
Ve bunu yaptığımız saniyede üzerimize geldiler. Yani bu insanlar öfke saçıyorlardı. Önce sözlü olarak bize saldırmaya başladılar ve sonradan zor kullanırcasına bizim üzerimize yürüdüler ve birkaç dakika içerisinde yüzlercesi bizi kuşatıp çekiştirmeye başladılar, bazı zamanlarda beş farklı mankafa erkeğin sizi farklı taraflara çeken, pankartınızı alan, size vuran elleri etrafınızda olurdu; ses sistemimizi kopardılar, bunlar bir çeteydi ve son derece tehlikeliydiler. Aramızda Siyahi bir kadın vardı, biz bunların üstesinden gelirken… ve grubumuz hakkında şunları söylemeliyim, çok güzeldi, inanılmaz bir yürekliliğe sahiplerdi. Washington Post anlatmıştı sanırım, farklı zamanlarda yürüyüşü yöneten kadınlar çetenin arasından çıkıp “Trump pılı pırtını topla! Gayri meşrusun!” ya da “Trump/Pence hemen gitmeli.” sloganları atmışlardı. Sonrasında yine sarıldık ve yine aralarından sıyrılıp slogan attık. Ancak bütün bu zaman boyunca grubumuzu koruduk, mücadelemizde devam ettik.
Bu iki blok boyunca devam etti… Bu tarz saldırıların altında yürüdük, en sonunda polisle de mücadele ettik. En azından işlerinin bir kısmını yapıp bizi bir çete saldırısından korumaları ya da en azından onların erişemeyecekleri bir yere gitmemizi sağlamaları için onlarla mücadele ettikten sonra, kendimizi polis çizgisinin öteki tarafında bulduk. Bunların üstesinden gelince, bizimle yürümüş Siyahi bir kadın gözyaşlarına boğuldu, yatıştırmamız mümkün değildi. Sürekli olarak şunları söyledi: “Siyahi olduğum için hatalıyım. Kadın olduğum için hatalıyım. Hayatım her gün tehlikede. Ve üzerimizi attıkları çok fazla, çok fazla nefret vardı.” Gözyaşları hiç durmadı.
Bob Avakian, Konfederasyon’dan günümüz faşistlerine direkt bir çizgi olduğunu söylemişti. Onlar gerçekten Konfederasyon’un mirasçılarıdır. İç Savaş’ın sona erdiği gerçeğiyle hiç yüzleşmemiş insanlardır. Bunlar çocuklarını alıp Siyahilerin linç edilmesini izlemeye giden ve sonrasında bir deneyimi hatırlamak için bir hatıra, bir kartpostal ya da tahrip edilmiş vücudun bir parçası için mücadele eden insanlardır. Bunlar kana susamış, intikam için gelen insanlardır ve bunu bütün gün boyunca gördünüz. Gecenin sonunda, yağmalamaya başlamışlardı. BLM Plaza’ya geldiler ve duvarlardaki resimleri yırtıp attılar. Ve manyaklar gibi, delice ve hayvanca çığırışlarla üzerlerinde Black Lives Matter yazan tahta parçalarına saldırdılar, bunu insanlara yaptıklarını düşleyerek yaptılar. Yani ağır bir deneyimdi, buna karşı bizzat böyle karşı çıkmak. Ancak önemliydi çünkü karşı çıkmak zorundayız. Meydanları ve kamu söylemini domine etmelerine izin verilemez.
Ve orada daha fazla insanın olmaması utanç vericiydi. Bir hafta önce Trump kaybettiğinde haklı bir sevinçle dışarı çıkmış olan herkes bunlara karşı çıkmak için orada olmalıydı. Orada olmaları dünya kadar fark yaratırdı. Bu derece nefret savunmada kalmaya zorlanmalı.
Çetenin ortasında protestomuzu yapıp sabahı gördükten sonra, Beyaz Saray’ın yakınındaki BLM Plaza’ya gittik ve karşılaştığımız bir kişi Union istasyonunda metrodan indiğini -genç, eşcinsel bir birey- ve üzerlerinde askeri yelekler olan beş tane MAGA faşistinin kendisinin üzerine geldiğini, “Sen homo musun yoksa? İbnesin sen!” diye çığırdıklarını söyledi. Bu kişiye karşı hakaretler savurup fiziksel olarak korkutup domine etmeye çalışıyorlardı. Bu kişi şöyle dedi, “Kendimce düşündüm, ‘Beyaz Saray’a gitmeliyim, belki orada kendi insanlarımı bulurum’. Ve evet, buldum.” Ve bizimle birlikte olan Siyahi kadın ve faşist çetesinin içinden çıkarken sarsılmış olan diğerleri, BLM Plaza’ya gidip yeniden birlik olduğumuzda sonuna kadar götürdüler. Ve karşı çıkmak gerçekten de güzel hissettirdi.
Bu pislikten saklanabileceğin, evine girip çatışmadan uzak durabileceğin düşüncesini biliyorsun. Bu etik olarak doğru değildir, zararlıdır ve bundan ötürü, karşı çıkmak ve bununla yüz yüze gelip bunların üstesinden gelmek kadar iyi hissettirmiyor. Ve karşı çıkan insanların hepsiyle çok gurur duydum ve biliyorum ki milyonlarca insanın hislerine ses verdik, ancak bu milyonlar buna katılmak zorunda çünkü gerçekten geleceğimiz için olan mücadele hala sürüyor. Ve Trump hala gücü elinde tutuyor ve bu MAGA faşistleri yağmalıyor ve meydanları ve kamu söylemini domine etmelerine izin verilemez.
LB: Bu noktaya gelirken herkese “Aman ha sokağa çıkmayın!” diye çağrı yapanlara ne diyeceğini öğrenmek istiyordum, böyle bir çağrı söz konusuydu. İnternette her tarafta bu vardı. “Evde kalın, bu insanları kışkırtacaksınız, Trump’ı kışkırtacaksınız.” Bundan zaten biraz bahsettiğini düşünüyorum, ancak daha söylemek istediğin varsa…
ST: Bakın, faşist Trump/Pence rejimi soykırımcı-ırkçı bir rejimdir ve hala yönetimi ellerinde tutuyorlar. Çetelerini sokaklara salıyorlar. Bundan saklanmak bunların gitmesine sebep olmayacak, onları daha güçlü kılacaktır. Ve üzgünüm, eğer enerjinizi -ki bunu pek çok “uyanık” ve “ilerici” insan da yaptı- gerçekten bu faşistlere ve beyaz üstünlenmecilere karşı çıkmak için kullanmaktansa bu faşistlere ve beyaz üstünlenmecilere karşı çıkanları kınamak için kullanıyorsanız, siz Freedom Riders’a [Özellikle otobüslerde ırk ayrımı yapılmasını yasadışı ilan eden ABD Yüksek Mahkemesi kararının uygulanmadığı pek çok eyalette bu kararın uygulanması için mücadele ederek dikkat çeken bir sivil harekettir – Ç.N.] “Aman ha Güney’e gitmeyin. Onları kışkırtmayın.” diyenlerden hiçbir farkınız yok. Kimler ki çeteler üzerlerine saldırdığında “Neden bunları gaza getirdiniz?” derse, Frederick Douglass’a “Aman ha anılarını yayınlama ve bir konuşma turuna çıkma, çünkü olayları fazla ileri götürebilirsin… [Köleliğin] kaldırılmasına doğru gidiyoruz, sadece daha yavaş gitmek istiyoruz” diyenlerden hiçbir farkı yoktur. Larry Kramer, ki günümüzde herkes Larry Kramer’ı sever, onunla ilgili filmler yapılmasının iyi bir sebebi vardı, kendisi ACT UP hareketinin liderliğini yapmıştı, insanları AIDS salgını hakkında uyandırıp ölen insanlar için -özellikle de çok sayıda homoseksüel erkek için- yardım toplamaya çalışmıştı. Ancak o zamanlarda Larry Kramer son derece olumsuz görülüyordu ve üzgünüm, hüküm tarihin içinde ve günümüzde de işliyor.
Her zaman “Bakın siz yanlış şekilde protesto ediyorsunuz. Siz yanlış zamanda protesto ediyorsunuz.” diyen birileri olacaktır. Aslında daha bugün birisi bana nasıl “iyi planlanmamış protestoların” daha az özgürlüğe yol açacağı hakkında 100 örnek sunabilecekleri hakkında bir şeyler anlattı. Hayır, daha az özgürlüğe yol açan şey baskılardır. Buna karşı çıkmak daha çok özgürlüğe yol açar. Bu sıçtığımın dünyası böyle işliyor. Ve belki de iyi planlanmamış ya da en stratejik olarak düşünülmemiş protestolarda bile, hala kollarınızı doğru taraftaki insanların etrafına sarabiliyorsunuz.
Bir taraf doğru ve bir taraf yanlış. Ayaklananlar, bazen en stratejik anlamda olmasa bile, baskının sebebi değildir! Ve mağdurları ve ayaklananları suçlayanlar, üzgünüm ama bu konuda tarihin yanlış tarafındasınız. Ve doğru tarafa geçmek zorundasınız, çünkü bu insanların çoğu, ben gerçekten buna inanıyorum… iki akla sahip. Gerçekten Trump dehşetinin bitmesini istiyorlar. Ancak uzun zamandır bunu durdurmak için gereken sıkı çalışma ve mücadeleye karşı direnç gösteriyorlar. Ve şu anda da bunu görüyorsunuz, kazandık, hadi sakin kalalım diyorlar. Ve bilin bakalım! Faşistlere karşı sakin kalınamaz. Kazandığın zaman bunu alırsın ve masaya koyarsın.
Haydi meydanlarda kalalım. Saldırıya devam edelim. Black Lives Matter demeye devam edelim. Kadınlarının eksik insanlar olmadıklarını söylemeye devam edelim. Çocukları kafeslerden çıkarın demeye devam edelim, çünkü onlar halen lanet edilesi kafeslerde. Bütün bunlar devam ederken ve onlar galibiyetini tersine çevirmek için mücadele ederken neden sakin kalırsın ki? Bu zaferin üstünde durmalı, ilerlemeli ve baskının altında acı çekenlere alan ve nefes verip onları kendine katarak farklı bir gelecek için gerçekten mücadele etmeli ve kazanmalısın.
Dün uğruna savaştıklarımız bunlardı. Bunun parçası olan insanların dünden pay çıkarmaları gereken şeyler bunlardır. Bu son derece kahramancaydı. Son derece önemliydi. Ve diğer insanların da katılması gerekiyor. Sonuna kadar götürmeliyiz, Trump ve Pence’i yönetimden çekilmeye zorlamalıyız. Bununla birlikte daha derine inmeliyiz, bu faşizmin ve bu sistemin içine kök salmış bütün baskı ve adaletsizliğin köklerine ulaşmak için ve tamamen bir devrim ihtiyacı için mücadele etmeye devam edeceğiz.
LB: Tamam, sana çok teşekkür ederim, bu çok önemli bir tartışmaydı ve bunu yapabildiğimiz için çok mutluyum.
ST: Ben de. Teşekkürler Lucha.
Add comment