Editörün notu: Aşağıdaki yazı Trump’ın kabinesi ve daire başkanlığı atamalarını yayınlamasının ardından ABD’li devrimci komünistlerin yazmaya başladığı ve bu faşist vekillerin niteliğini analiz eden 4 yazıdan oluşmaktadır. Oyucularımız için bu 4 ayrı yazıyı bir yazı olarak birleştirdik ve bölümler halinde sunduk.
1.Bölüm: Trump’ın Kabinesi: Faşist Bir Makineyi Örmek, 1.Bölüm: Göçmen Karşıtı Terörist Bir Ekip Oluşturmak

Trump, rejimi 20 Ocak’ta iktidarı aldığı zaman kabinesinde (daire başkanları) bulunduracağı önemli insanları geçtiğimiz hafta duyurdu.
Beyaz üstünlükçüler, Hıristiyan faşistler, erkek üstünlükçüler, savaş çığırtkanları ve yabancı düşmanlarından oluşan bu dehşet topluluk hakkında söylenecek çok şey vardır. Ancak kavranması gereken asıl şey, Trump’ın ABD’deki kabus gibi faşist programını uygulamak ve ABD’nin dünyadaki egemen konumunu daha da şiddetli bir şekilde yeniden tesis etmek için kendisine sadık olan vekillerden oluşan bir ekibi bir araya getirdiğidir.
Bu ve ileride yayınlanacak makalelerde bu programın farklı bileşenlerine odaklanacağız, birinci konumuz ise Trump’ın milyonlarca mültecilere hazırladığı saldırı planı.
Mülteci Karşıtı Bir Vuruş Takımı Oluşturmak
Devrimci lider Bob Avakian tarafından söylenen bu temel gerçeklik ile başlayalım:
Neden dünyanın birçok köşesinden insan buraya (ABD) geliyor? Neden? Ben size nedenini söyleyeyim. Çünkü, dünyanın geri kalanını bu ülkeyi mahvettiğinizden çok daha fazla mahvettiniz.
Yüzyılı aşkın süredir devam eden ABD kapitalizm-emperyalizminin anavatanlarını yağmalaması sonucu, milyonlarca sıradan, çalışkan insan orada kendilerine bir gelecek göremiyor (Bunun hakkında daha fazla bir fikir edinmek için Revcom.us sitesinde bulunan ve yenikomunizm.com okurları tarafından Türkçeye’de çevrilmiş Amerikan Suç serisine göz atabilirsiniz). Ailelerini doyuramıyorlar, çocuklarını çetelerden koruyamıyorlar. Bundan dolayı insanlar taşıyabileceklerini alıyorlar, çocuklarını ellerinden ya da kucaklarından tutarak canlarını kurtarmak için kaçıyor, aylarca süren tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor, yol boyunca şiddet tarafından takip edilirken ABD’de güvenli bir sığınak bulmayı umut ediyorlar.
Bunun yerine, güvenli bir geleceğin kapısı bu ülkenin yöneticileri tarafından yüzlerine kapatılıyor! Sınır Devriyesi ve ICE, kanunsuz çeteler tarafından daha fazla şiddete maruz kalıyorlar. Meksika’da mülteci kamplarına geri dönmeye zorlanıyorlar, bir kez daha çetelerin ve yozlaşmış yetkililerin insaflarına kalıyorlar, bazen de yıllarca sürebilecek şekilde “sıranızı beklemeniz” söyleniliyor.
Trump’ın “tecavüzcü” ve “suçlu” olarak şeytanlaştırdığı, “bok çukuru ülkelerden” geliyorlar dediği, Amerikalıların evcil hayvanlarını yemekle suçladığı ve çürümüş okullardan enflasyona kadar Amerikan kapitalizminin burada yarattığı her sorundan sorumlu tuttuğu insanlar bunlar. Mültecilerin ülkemizin “kanını zehirlediği” şeklindeki faşist iddiayı, adeta Hitler’in dilini yankılayarak ortaya attı. Ve ABD’de çok fazla sayıda ezilen insan bu zehirli saçmalığın içine çekildi, savunmasız kardeşlerimizi kucaklayıp onları savunmak yerine üzerlerine basarak bir adım öne çıkmaya çalıştılar.
Kampanyası sırasında destekçilerini ülkeyi bu “işgalcilerden” korumak için harekete geçmeleri yönünde kışkırtan Trump rejimi, göçmenleri ve ailelerini toplayıp terörize etme konusunda sonuna kadar gitmenin temelini attı. Şimdi Trump, göçmenlerin peşine kitlesel bir şekilde düşmek üzere bir terörist takımı kurdu. Belirtilen hedefleri 11 milyon belgesiz insanı (her yıl milyonlarca) sınır dışı etmek ve aynı zamanda yeni göçmenlerin girişini engellemek için sınırı kapatmaktır.
İşte Trump’ın planını yürütmek için resmi pozisyonlara atanan o üç insan:

Güney Dakota Valisi Kristi Noem İç Güvenlik Departmanı Başkanı (DHS) olarak atandı. Noem, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ve onun 20.000 ajanı ve 20.000 Sınır Devriyesi personelinden sorumlu olacak. ICE, sınır bölgeleri dışındaki sınır dışı işlemlerinin ana uygulaycısıdır; ülke çapında 400 tane ofisle faaliyetlerini yürütmektedir. Trump’ın planı sadece sınırları kapatmak ve halen sınır bölgesinde olan mültecilere saldırmak değildir; onlarca yıldır burada yaşamış, yerleşmiş ve aile kurmuş olan mülteciler bile ABD’nin her yerinde avlanacaklardır.
Noem’in memleketi güney sınırından 1600 km uzaklıkta ve nüfusunun yüzde 5’inden azını göçmenler oluşturmaktadır, fakat Noem mülteci korkusunu körüklemeyi siyasi kimliğinin önemli bir parçası yapmıştır. Sınırın bir “savaş bölgesi” olduğundan bahsediyor ve Teksas sınırının faşist askerileştirmesini desteklemek için Güney Dakota Ulusal Muhafızlarını 5 kez görevlendirmiştir. Hatta güvenlik arayan çaresiz aileleri sakatlamak için jiletli tel tedarik etmeyi bile teklif etmiştir.
Trump’ın eski kıdemli siyasi danışmanı, Stephen Miller. Miller, 2023 senesinde New York Times’a verdiği bir röportajda, iki yıldır her sene milyonlarca insanı duruşma ya da diğer yasal süreçler olmadan sınır dışı edilmesine yönelik ayrıntılı bir plan üzerinde çalıştığını söylemişti. Miller’ın planı aynı zamanda halihazırda ABD’de olan belgesiz göçmenlerin toplanmasını ve ülkeden sınır dışı etmeden önce kamplarda alıkonulmasından da bahsediyor.

Miller, bu plan için sadece ICE ajanlarının değil ama aynı zamanda yerel polis ve eyalet Ulusal Muhafız birliklerinin de gerekeceğini söyledi. Trump’ın kurmay başkan yardımcısı olarak Miller, bunu yapabilecek federal güce geniş erişimi olacak. Miller şöyle diyor: “Başkan Trump’ın kararlılığından en ufak şüphe duyan aktivistler ciddi bir hata yapıyor: Trump, en görkemli mülteci baskısını uygulamak için federal güçlerin geniş cephanesini serbest bırakacak.”
Tom Human, tamı tamına göçmen karşıtı bir canavardır. Homan’ın “sınır çarı” olarak

yetkileri ve sorumlulukları daha tam belli değildir. Ancak açık olan bu eski polisin, Sınır Devriyesi ajanı, ICE ajanı ve ICE vekil direktörü (2017-2018) “Bu ülkenin gördüğü en büyük sınır dışı etme operasyonunu yürütme” sözü verdiğidir.
Homan, Trump’ın ilk döneminde binlerce çocuğu ebeveynlerinin kucağından koparan aile ayırma programının “mimarı” olarak kabul ediliyor. Ve Homan bunu hala savunuyor: “Umrumda değil, değil mi? Günün sonunda, biz yasaları uyguladık?” Sınırı geçenler “kendilerini ayırmayı tercih ettiler.” Homan, 11 milyon kişiyi ailelerinden tekrar ayırmadan sınır dışı etmenin bir yolu olup olmadığı sorusuna “Elbette var-aileler beraber sınır dışı edilebilir.” Diye yanıt verdi. Peki ya yerel valiler ya da belediye başkanları kendi şehirlerinde/eyaletlerinde toplu sınır dışı istemezlerse? “Bize yardım etmeyecekseniz, yolumuzdan çekilin-çünkü her şekilde yapacağız.”
Acil Hedefler: DACA ve TSP
İnsanlığa karşı işlenen bu endüstriyel ölçekli suç birden olmayacaktır. Cesur ve acımasız bir açılış salvosunu gerçekleştirmek için harekete geçirilecek cepheler vardır. Homan, Trump ve diğerleri ilk hamlelerin Geçici Koruyucu Statüsü (TPS) ve Çocukluk Çağında Gelenler için Ertelenmiş Eylemler (DACA)’in iptali olacağını söyledi.
TPS kapsamında, kendi ülkelerine dönemeyecek kadar tehlikeli olan göçmenler koşullar değişene kadar ABD’de yasal olarak bulunma ve çalışma izni veriliyor. Eğer TPS iptal edilirse, 16 ülkeden gelen (çoğunluğu Haiti ve Venezuela olan) neredeyse bir milyon insan aniden yasadışı olur, çalışma izinleri kalmaz ve sınır dışı edilmek için avlanırlar. TPS sahibi birçok kişi karışık statülü ailelerin bir parçasıdır, yani çocuklarından ve sevdiklerinden koparılmış olacaklardır. Bazıları mevcut koşullarda memleketlerine gönderilmeleri bu kişiler için bir “ölüm cezası olacağını” söyledi.
DACA, ABD’ye çocukken gelen ve burada büyüyüp yaşam kuran insanlara geçici yasal statü veriyor. Neredeyse 3.6 milyon insan DACA’dan yararlanabiliyor; bu kişilerden çoğu hayatlarında hiçbir zaman memleketlerini ziyaret etmemiş ve oradan kimseyi tanımıyor. Bazıları o dili konuşamıyor. Eğer DACA iptal edilirse, kendileri için yabancı bir ülke olan bu ülkelere sınır dışı edileceklerdir. Ve yine büyük bir kısmı şu anda ABD vatandaşı olan kişilerle evli ve/veya çocuk sahibidir.
Peki ya Demokratlar?
2020 senesinde, özellikle Trump’ın “aileleri ayırma” politikasına karşı kamoyunda oluşan tepki ve protestoların ardından Demokratlar, Trump’ın insanlık dışı zulmünün aksine göçmenlere karşı “şefkatli” bir duruş sergiliyor pozu kestiler. Fakat 2024 kapmanyasının sonunda Kamala Harris, Trump’a sağdan saldırmaya başladı. National Public Radio (Ulusal Kamu Radyosu)’ya göre Harris, “Ülkemize yasadışı yollardan giren ulusötesi çetelerin, uyuşturucu kartellerinin ve insan kaçakçılarının peşine düştüm. Onlara dava üstüne dava açtım ve kazandım. Donald Trump ise sınırımızı güvence altına almakla ilgili büyük laflar ediyor ama bunu yapmıyor.” dedi. Ayrıca Demokratların hazırladığı, Sınır Devriyesini güçlendirecek ve Biden ile Harris’in “sınırı kapatmasını” sağlayacak “sınırda sertlik” tasarısıyla da övündü. Bir başka deyişle, göçmenlerin çoğunun tehlikeli suçlular olduğu yönündeki faşist görüşü pekiştirdi ve onları durdurma konusunda sadece kendisinin ciddi olduğunu savundu.
Bu, Demokratların faşizmle gerektiği gibi mücadele edemediklerinin bir başka örneğidir. Öncelikle, ABD emperyalizminin geçmişte Latin Amerika’da ve başka yerlerde yaptığı ve çaresiz insanların kitlesel göçlerine neden olan yıkımın tamamen bir parçasıydılar. Ve kar odaklı sistemlerinin bunu onarmasının ya da geri almasının, hatta ileride durmasının hiçbir yolu yoktur. Ayrıca göçmen karşıtı hareketin özünde yatan Amerikan şovenizmine ve beyaz üstünlüğüne de meydan okumak istemiyorlar ki Demokratlar yine boğazlarına kadar bu sistemin kendileri de bir parçasıdır.
Bu sorun ancak Bob Avakian tarafından kaleme alınan Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet’in Anayasası’nda öngörüldüğü gibi sosyalist bir sistemle çözülebilir. Bu anayasa, göçmenlerin sosyalist bir toplumu varlığa çıkaracak olan devrimin gerçekleştirilmesinde büyük bir rol oynayacaklarına işaret etmektedir. Ve “Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet’in yönelimi, bu Cumhuriyet’in amaç ve hedeflerine katkıda bulunmak için samimi bir istek duyan dünyanın her yerinden göçmenlere kucak açmaktır.” Yeni sosyalist cumhuriyet, yalnızca “göçmen krizine” yol açan ABD emperyalizminin ezilen uluslar üzerindeki yağmacı saltanatına son vermekle kalmayacak, aynı zamanda kitlelerin emperyalizmin verdiği zararı onarmasını ve yaşanabilir toplumlar inşa etmesini sağlayacak olan dünya çapındaki devrimci mücadeleleri teşvik edecek ve destekleyecektir.
ŞİMDİ Olması Gereken!
Hiç kimse göçmenlere yönelik saldırıları kabul etmemeli ve her dürüst insan buna karşı olmalıdır: Kimden, ne zaman, nereden gelirse gelsin göçmen karşıtı saçmalıkları teşhir etmeli…göçmenler saldırı altında iken onları sonuna kadar savunmalı…ve Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte insanların üzerine yıldırım gibi çökecek olan toplu sınır dışı etme planını bozguna uğratmak için pek çok farklı şekilde harekete geçmelidir.
HAZIR OLUN! Fakat daha da önemlisi, gerçek bir devrim ve yepyeni bir dünya için mücadele etmenin bir parçası olarak bu faşist rejimi yenmek için devrimci mücadelenin bir parçası olarak revcoms’a (devrimci komünistler) katılın.
İnsanlık adına, Faşist bir Amerika’yı REDDEDİYORUZ! Daha İyi bir Dünya VAR OLABİLİR.
Bu Ülkede Var Olan Kapitalizm-Emperyalizm Sistemi ve Devlet Enstitüleri Yıkılmalı ve Yok Edilmelidir -ve Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet’in Anayasası temelinde yeni sosyalist bir sistem ile değiştirilmelidir.
Bölüm 2: Halk Sağlığı — “İnanç” ve Dua’ya Karşı Gerçeklik Temelli Bilim
Trump, rejiminin 20 Ocak’ta iktidara gelmesiyle birlikte kabinesine (departman başkanları) veya diğer önemli mercilere yerleştirmeyi planladığı tüm kilit kişileri açıkladı.
Beyaz üstünlükçülerin, Hristiyan faşistlerin, erkek üstünlükçülerinin, savaş kışkırtıcılarının ve yabancı düşmanlarının (zenofoblar) oluşturduğu bu iğrenç ittifak hakkında çok şey söylenebilir. Ancak kavranması gereken asıl nokta, Trump’ın ABD’deki kâbus gibi faşist programını uygulamak ve ABD’nin dünyadaki hâkim konumunu daha da şiddetli bir şekilde yeniden kuvvetlendirmek için sadık vekillerden oluşan bir ekip kurduğudur.
Bu, bu programın farklı bileşenlerine odaklanan devam eden bir dizi makalenin ikincisidir. Birinci bölüm, Trump’ın milyonlarca göçmene yönelik büyük saldırı planlarına odaklanıyordu. Bu makalede, halk sağlığının bilimsel temellerini parçalamakla görevlendirilen bilim karşıtı delillere değiniyoruz.
Halk Sağlığı Bilime Bağlıdır; Faşizm ise Cehalete ve Kör İnanca Bağlıdır
Halk sağlığına özen göstermek, hastalıkların yayılmasını önlemek ve bunlarla mücadele etmek, hasta insanları tedavi etmek, mümkün olduğunda çareler bulmak, her toplumun işleyişinin gerekli bir parçasıdır. Bunun çok büyük bir karmaşıklığı var; insan vücudu, insanların birbirleriyle ve kendileriyle olan ilişkileri ve davranış biçimleri (sağlıklı ve sağlıksız), insanları hasta eden organizmalar ve süreçler inanılmaz derecede karmaşıktır.

Bu nedenle, halk sağlığına dualarla değil, en “teselli edici” olanla değil, “YouTube’da gördüğüm bir şeyle” değil; bilim temelinde yaklaşılması esastır.
“Komplo Teorileri, ‘Kesinlik,’ Liberal Felç veya Dünyayı Değiştirmeye Yönelik Bilimsel Bir Yaklaşım” (kısa versiyon) adlı eserinde Bob Avakian, Ardea Skybreak’in (profesyonel eğitim almış bir bilim insanı ve yeni komünizmin savunucusu) bilimin anlamı ve önemi hakkındaki sözlerini aktarıyor:
Bilim, gerçekliği hayali güçlere başvurarak açıklamaya çalışan ve analizlerinin hiçbiri için gerçek bir kanıt sunmayan dinden veya mistisizmden veya buna benzer şeylerden çok farklıdır. Buna karşılık, bilim ispat gerektirir. Kanıt gerektirir.
Ve
Bilim olmadan manipüle edilmenin, düşüncelerinizin manipüle edilmesinin ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edememenizin insafına kalırsınız.
Bu, Trump gibi faşistlerin neden bilime karşı çıktığını ve hatta “objektif hakikatin” varlığını neden tamamen reddettiğini açıklamaya yardımcı oluyor. Projeleri, destekçilerinin şikayetlerini manipüle etmeye, önyargıları beslemeye ve öfkesini körüklemeye, onları açık şiddet yanlısı diktatörlüğün destekçileri veya şok birlikleri olarak birleştirmeye ve kullanmaya dayanır. Ve bunları yaparken de rakiplerini korkutmaya, felç etmeye ve ezmeye dayanır.
Bu durum Hristiyan faşizmi ve aşırı bireycilikle bir araya geliyor. Sağlığın tanrıya ve duaya bağlanmaktan geldiği Hristiyan faşist dünya görüşü, literalist (harfi harfine) Hristiyanlığın acımasız ataerkilliğiyle (kürtaj karşıtı, trans karşıtı, vb.) birlikte. Ve bunun yanı sıra yapmak istediğiniz şeyin, halk ve toplumsal sağlık için gerekenlerden daha önemli olduğu, aşırı bireyselcilikle el ele.
Bilime karşı bu akıl dışı ve mantıksız muhalefet, Trump’ın federal kamu sağlık sistemindeki kritik pozisyonlara atadığı kişilerle açıkça ortaya çıkıyor.
Trump’ın Halk Sağlığı Ekibi—Komplo Teorisyenleri, Dolandırıcılar ve İnanç Şifacıları
Robert F. Kennedy Jr. (RFK)—Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı (HHS)

HHS; Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) ve Medicare ve Medicaid Hizmetleri Merkezleri dahil olmak üzere 13 sağlık ile ilgili kurumu denetler. Başka bir deyişle, federal kamu sağlığı altyapısının çoğu RFK’nin liderliğinde olacaktır.
Ve Kennedy, komik görünebilen ama aslında oldukça rahatsız edici olan bilim karşıtı görüşleriyle kötü bir üne sahiptir. İşte iki önemli örnek:
- RFK aşı karşıtıdır. Nokta. Şimdi “kimsenin aşılarını elinden almayacağını” iddia etse de Temmuz 2023’te (Associated Press‘e göre) “… ‘Güvenli ve etkili bir aşı yok’ dedi” ve FOX News kanalındaki röportajında, bilimsel çalışmalarla çürütülmüş olan“aşıların otizme neden olabileceği” fikrine hâlâ inandığını söyledi.
“Bir yürüyüş parkurunda küçük bir bebeği taşıyan birini görüyorum ve ona diyorum ki, onlara aşı yaptırmamak daha iyi olur.” diye ekliyor.
Şunu düşünün! 1950’lerin başına kadar ebeveynler çocuklarının çocuk felci geçirmesinden korkuyorlardı, bu hastalık 3.000 çocuğu öldürdü ve sadece 1952’de çok daha fazlasını felç etti. 60’ların ortalarına kadar yılda yaklaşık 48.000 kişi kızamık nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Bir zamanlar milyonlarca insanı öldüren çiçek hastalığı gibi ölümcül hastalıklar artık neredeyse tamamen ortadan kalktı. Bu nasıl oldu? AŞILAR!
RFK aşıların “tehlikeli” olduğuna kendi deyimiyle “samimi olarak inanıyor” olabilir, ancak bu sadece onun HHS başkanı olarak ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. (1)
- RFK, küresel ısınmayla ilgili kaygının “gerçek” sağlık tehlikelerinden bir dikkat dağıtma olduğuna inanıyor. Aslında şöyle demişti: “Demokratlar, gıdamızdaki, toprağımızdaki ve suyumuzdaki kimyasallar gibi acil sorunları ihmal ederken, CO2’yi [küresel ısınmanın ana itici gücü olan] saymaya takıntılı.”
Şimdi; gıda, toprak ve suda kimyasalların zayıf regülasyonlarıyla ilgili sorunlar var. Bu kapitalist bir ülke ve bu nedenle yasama organları ve düzenleyiciler üzerinde “şüpheli” toksik kimyasalların kullanımına izin verme ve kârı maksimize etme adına insanların sağlığı ve yaşamları ile ilgili her türlü riski alma konusunda muazzam baskılar var ve bu büyük ihtimalle insanların sağlığını bir dereceye kadar olumsuz etkiliyor.
Ancak her şeyden önce Trump, bu düzenlemelerin daha da gevşetilmesi konusunda öncülük ediyor. Trump’ın ilk döneminde, FDA’nın kimyasallar ve katkı maddeleri üzerinde yasal olarak zorunlu sınırlamaları uygulama eylemleri hızla azaldı. Ve o zamandan beri Trump, ikinci döneminde “düzenleyici devleti” (yani gıda, ilaç ve suyun güvenliğini sağlamakla görevli kurumları (FDA gibi)) azaltma sözü verdi. Mother Jones‘taki son makaleye göre, RFK, mevcut FDA çalışanlarının “soruşturulmasını ve muhtemelen hapse atılmasını” [vurgular eklenmiştir] istediğini söyledi, çünkü onlar sözde gıda ve ilaç şirketlerinin “yozlaşmış” ağının bir parçası.
Dolayısıyla zaten sallantıda olan düzenleyici sistemin RFK/Trump yönetimi altında daha da güçlenmesini beklemeyin.
İkincisi, küresel ısınma objektif olarak ABD’de ve tüm dünyada insanların karşı karşıya olduğu çok daha ciddi bir sorundur. İklim değişikliği, aşırı hava olayları nedeniyle halihazırda on binlerce kişiyi öldürüyor ve kuraklık, aşırı yağmur ve diğer iklim kaynaklı sorunlar dünyanın birçok yerindeki çiftçileri mahvederken milyonlarca insanı mülteciye dönüştürüyor. Ve gezegendeki yaşamı bir bütün olarak yaşanmaz hale getirme gibi gerçek bir tehlikeyi de beraberinde getiriyor.
Yine de Trump yönetimi, “iklim değişikliği inkarcıları” ile dolu ve ayrıca bunu daha fazla petrol pompalamak veya RFK’de olduğu gibi aşıları ortadan kaldırmak, bakteri yayabilen çiğ (pastörize edilmemiş) sütü teşvik etmek ve diğer tehlikeli derecede bilimsel olmayan fikirler gibi gerçekten “önemli” şeylerden bir “dikkat dağıtma” olarak gören insanlarla dolu. Daha fazla faşist delilik!
Ekibin Geri Kalanı
Dr. Mehmet Öz—Medicare ve Medicaid Merkezleri (CMS)

CMS, 150 milyon yaşlı, engelli ve/veya yoksul insanın sağlık sigortasını denetler. Bu, hayati önem taşıyan, büyük bütçeli ve oldukça karmaşık bir idari görevken Öz’ün başlıca deneyimi fırsatçı bir TV kişiliği ve dolandırıcı olarak görünmektedir.
Trump gibi Öz de COVID pandemisinin zirvesindeyken, işe yaramadığı ve muhtemelen tehlikeli olduğu kanıtlanmış olmasına rağmen, hidroksiklorokini bir tedavi olarak öne çıkardı. Ve bu sadece bir kerelik bir şey değildi. Öz’ün televizyon programında önerdiği “tedaviler” (obezite için yeşil kahve özü, kanser için besin takviyeleri vb.) üzerine yapılan bir araştırma, Öz’ün önerilerinin yüzde 39’unun hiçbir araştırma tarafından desteklenmediğini, yüzde 15’inin ise mevcut kanıtlarla tamamen çeliştiğini gösterdi.
Öz’ün bu konudaki savunması açıklayıcıdır: “Aslında şovda bahsettiğim şeylere kişisel olarak inanıyorum; onları tutkuyla inceliyorum. Çoğu zaman bunların gerçek olarak sunulabilecek bilimsel dayanaklara sahip olmadığını kabul ediyorum.” [Vurgu eklenmiştir.] Başka bir deyişle, milyonlarca izleyiciye gerçek olgulara dayanan gerçek bilime değil, daha çok “inanca” dayalı yaşam-ölüm tedavi önerilerinde bulunuyor.
Dr. Marty Makary—Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)

FDA, reçeteli ilaçların yanı sıra gıda katkı maddelerinin düzenlenmesinden doğrudan sorumlu olan HHS’nin bölümüdür. Makary, COVID salgını sırasında “doğal bağışıklık” savunucusuydu; herkes hastalığa yakalanmalı ve daha sonra (VE EĞER İYİLEŞİRLERSE) aşıların sağladığından daha güçlü bir bağışıklığa sahip olmalılardı. Bu, milyonlarca insana ölümcül bir hastalıkla Rus Ruleti oynamasını önermek anlamına geliyor. Ve bunun doğru olmadığı ortaya çıktı – “doğal bağışıklık” aşı bağışıklığından daha güçlü olmadığı kanıtlandı. Benzer şekilde Makary, COVID aşısının nadir görülen bir kalp rahatsızlığına neden olduğunu iddia etti… yine yanlış! Yine de hükümetin –yani salgınla mücadele etmeye çalışan bilim insanlarının– yanlış bilginin “en büyük faili” olduğunu iddia etme cüretini gösterdi.
Dr. David Weldon—Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC)

CDC, bulaşıcı hastalık salgınlarının önlenmesi veya ortadan kaldırılmasından en fazla sorumlu kuruluştur. Weldon ise aşıların bir başka düşmanı, uzun yıllar boyunca otizme neden olduğunu iddia etti. Weldon ayrıca “geleneksel sağlık sigortasına bir alternatif sunan Hristiyan örgütleri için bir ticaret grubunun” başkanıydı ve HHS’nin kürtaj kapsamını reddeden sigorta şirketlerini kabul etmesini zorunlu kılan bir yasa tasarısının önde gelen savunucularından biriydi.
Dr. Janette Nesheiwat— Sağlık Dairesi Başkanlığı
Sağlık Dairesi Başkanlığının rolü ve görevi esas olarak tıbbi konularda kamuoyunu

etkilemek ve eğitmektir. Nesheiwat’ın Stetoskopun Ötesinde: Tıptaki Mucizeler adlı kitabının web sayfasından ne tür bir “etki” yaratacağına dair bir fikir edinebiliriz. Kitabı, “duanın dönüştürücü gücünü” aydınlatan “bir Hıristiyan anı kitabı” olarak tanımlıyor. Nesheiwat’ın “Hıristiyan bilgeliği tarafından yönlendirildiği” ve “en büyük yaşam çizgisinin… Tanrı’nın sevgisinin gücü olduğu” söyleniyor. Kitabın tanıtım yazılarında kendisinden “Yeryüzündeki bir melek”, “İsa Mesih adına başkalarına hizmet eden” ve “Tanrı’nın sevgisine güvendiğimizde ortaya çıkan bereketlerin bir hatırlatıcısı” olarak bahsediliyor. Sayfada “bilim” kelimesi görünmüyor.
Bu bizi tekrar bilime olan ihtiyaca ve halk sağlığına yönelik bu sorunların karmaşık olduğu gerçeğine getiriyor. Ezilen, acı çeken ve dünyaya bilimsel bir yaklaşım konusunda herhangi bir eğitimden mahrum bırakılan insanların, anlaşılabilir bir şekilde, hızlı ve basit cevaplar aramaları olasıdır. Ancak daha iyisini bilebilme konumunda olan ancak bunun yerine onlara bu “basit cevapları” veren kişiler aslında onların sağlıklarını ve kendilerine daha iyi bakma yeteneklerini baltalıyor. Dahası, dünyaya bilimsel bir yaklaşımın zayıflatılması, insanları her alanda manipüle edilmeye açık hale getiriyor ve özellikle Trump gibi “Sadece ben düzeltebilirim!” diyen faşist liderler tarafından kullanılmaya hazır hale getiriyor.
ŞİMDİ Neye İhtiyacımız Var!
Komplo teorisyenleri, dolandırıcılar ve “duanın” temel bir tıbbi uygulama olduğunu düşünen kişiler tarafından temel kamu sağlık hizmetlerinin ele geçirilmesine hiç kimse katılmamalı ve her iyi insan buna karşı çıkmalıdır. Ve tüm bunlar, cemaatini hizaya sokmak için cehalete ve eleştirel olmayan düşünceye güvenen katıksız faşist bir başkanın yönetimi altında gerçekleşiyor.
Gerçek bir devrim ve yepyeni, daha iyi bir dünya için mücadelenin bir parçası olarak bu faşist rejimi yenmek için devrimci mücadeleye devrimci komünistlerle (revcoms) birlikte katılın.
İnsanlık adına, faşist bir Amerika’yı kabul etmeyi REDDEDİYORUZ.
Daha İyi Bir Dünya Mümkün.
Bu Ülkedeki Mevcut Kapitalist-Emperyalist Sistem ve Hükümet Kurumları Kaldırılmalı ve Parçalanmalı—Ve Yerine KUZEY AMERİKA’DAKİ YENİ SOSYALİST CUMHURİYET ANAYASASI’NA Dayalı Yeni Bir Sosyalist Sistem Getirilmelidir.
2.Bölüm Referansları:
1) Yakın zamanda da belirttiğim gibi, bu ülkede birçok insanın COVID’e karşı aşılarını yaptırmayı reddetmesi gibi ciddi bir sorun yaşanıyor. Öte yandan bu aşıların ciddi hastalıklara ve COVID’den ölüme karşı güvenli ve etkili olduğu açıkça kanıtlanmış durumdadır. Eğer bu ülkedeki insanların büyük çoğunluğu aşılanmış olsaydı, bu durum COVID pandemisini kontrol altına almak için büyük bir adım olacaktı. Dünyanın her yerindeki insanların da aşı olması gereklidir, aşı oranlarının ve aşılara erişimin şu anda çok sınırlı olduğu dünyanın daha yoksul ve baskı altındaki ülkelerinde aşı yaptırmaya özel önem verilmelidir… Yani bu ülkedeki pek çok insanın -aşıların yaygın olarak bulunduğu ve ücretsiz olduğu yerlerde- aşı olmayı reddetmesi pandeminin devam etmesini sağlamaktadır. Bu durum ülkede çok sayıda insanı, özellikle de Siyahileri, Latinoları ve Amerikan Yerlilerini öldürüyor ve daha da tehlikeli varyantlar üretme olasılığıyla virüsün mutasyona uğramaya devam etmesini sağlıyor.” (“Aşılar Covid’le Baş Edebilmek İçin Belirleyici Araçlardır – Hükümetlerin veya Büyük Şirketlerin “Komplosu” veya “Kumpası” Değildir!” başlıklı yazıdan)
Bölüm 3: Pete “Ölüm Gücü” Hegseth: Trump’ın Hristiyan Faşist, Haçlı Seferi Sevdalısı, Mahşer Tüccarı Savunma Bakanı Adayı
12 Kasım’da Trump, Amerika’nın devasa askeri makinesinin başına geçmesi için Pete Hegseth’i “Savunma Bakanı” olarak seçtiğini açıkladı. Hegseth’e girmeden önce, Bob Avakian’ın sosyal medya mesajı DEVRİM #105’te, yaşadığımız baskıcı sistem hakkındaki önemli analizlerine yer verelim: “HAYIR: Bu Trump/MAGA Faşizmini Kabul Etmek ve Direnmeyi Reddetmek, Her Şeyi “İyi!” Hale Getirmeyecek!”:
İnsanları bunların doğru, bilimsel bir anlayışına ulaşmaktan alıkoyup yanlış yönlendirmek için sürekli yapılan girişimlere rağmen kapitalist sınıfın iktidarı, her şeklinde aslında bir diktatörlüktür: kapitalist sınıfın siyasi iktidar ve özellikle de polisi ve askeriyle “meşru” askeri güç ve şiddet üzerindeki tekelidir. Bu diktatörlük, kapitalist sınıfın ekonomiye -neyin üretildiğine, nasıl üretildiğine, ürünlerin ve hizmetlerin nasıl değiş tokuş edildiğine (satıldığına) ve bundan elde edilen gelirlere- hükmetmesine dayalıdır.
Kapitalist diktatörlüğün “demokratik” formunda, bütün bunlar kapitalist sınıfın iktidarı ve kapitalist sistemin baskıcı ilişkileri temelinde, bu sistem ve ilişkilerle sınırlı ve bu sistem ve ilişkilere tabi olsa da insanlar farklı seviyelerde belirli haklara sahiptirler ve “hukukun üstünlüğü” genel bir prensip olarak uygulanmaktadır. (Günümüzde bu, kapitalizm-emperyalizm sistemidir. Kapitalizm-emperyalizm, kapitalizmin bir süredir uluslararası bir sömürü ve baskı sistemi haline gelmiş olduğu gerçeğini yansıtmaktadır.)
Kapitalist diktatörlüğün faşist formunda ise “hukukun üstünlüğü” esasen faşistler ne derse odur, insan hakları şöyle veya böyle açıkça faşistlerin izin verdikleriyle sınırlıdır ve bu haklar da sadece faşistlerin iktidarıyla uyumlu geçinenlere sağlanır.
Tüm bunlar Trump’ın bu diktatörlüğün kalbindeki askeri makinesinin başına Pete Hegseth’i seçmesini son derece ciddi kılıyor.
Trump, Hegseth’i atadıktan sonra şunları söyledi: “Pete’in yönetiminde, Amerika’nın düşmanları uyarılmış olacak—Ordumuz Yeniden Büyük Olacak ve Amerika Asla Geri Adım Atmayacak.”
Gelin ne dediğine yakından bakalım:
“Ordumuz Yeniden Büyük Olacak” derken Trump, silahlı kuvvetlerin tamamen faşist bir temelde örgütlenmesini ve birleştirilmesini kastediyor—erkek egemen, beyaz üstünlükçü, aşırı milliyetçi, açıkça saldırgan ve terörist.
Amerika’nın düşmanları” derken Trump, faşistlere karşı çıkan Amerika’da yaşayan herkesi ve Amerika’nın ekonomik ve politik egemenliğine engel olan veya buna karşı çıkan dünya üzerindeki herhangi bir grup ya da ülkeyi kastediyor.
Trump, “Amerika Asla Geri Adım Atmayacak” derken, giderek Nazileşen bu silahlı gücün, ülke içinde ve dışında bu “düşmanlara” karşı harekete geçirilmesini kastediyor; özellikle de Çin, yenilmesi gereken düşman olarak tanımlanıyor.
Bir düşünün: Pete Hegseth, dünyanın en güçlü ordusunun komutasına atanıyor ve bu orduyu, “evde” faşizmi uygulayan ve dünya çapında Amerika’nın egemenliğini sağlayan “demir yumruk” olarak dönüştürmek ve yönetmekle görevlendiriliyor.
Hegseth’i bu kritik pozisyon için “nitelikli” kılan şeyin ne olduğuna gelin derinlemesine bakalım.
Pete Hegseth: %100 Hristiyan Faşist
Bir Fox News “karakteri” olan Hegseth, ilk görevi ABD’nin Guantanamo işkence kampında gardiyanlık olan bir gazidir. Ve Afganistan ve Irak’taki ABD savaş suçları makinesinin bir parçasıydı. Ancak Hegseth hakkında en önemli şey, onun düpedüz bir Hristiyan faşisti olmasıdır.
Hegseth, 2022’deki Battle for the American Mind (Amerikan Zihniyeti İçin Savaş) adlı kitabında, toplumun büyük bir kısmının “Gerçeğin, Tanrı’nın vahiy yoluyla (İncil) ve O’nun ilahi açıklamalarıyla keşfedilebileceğine inandığı” 1500’lü yıllara, Avrupa’ya geri dönmeyi arzuladığını anlatıyor. Gerçekte olup biteni inceleyerek, onu analiz etmek için akıl ve mantık yoluyla neyin doğru olduğunu anladığımız anlayışını yayan 1700’lerin Aydınlanma hareketini sert bir şekilde eleştiriyor. Ya da başka bir deyişle, bilimi!
Hegseth’e göre, her şeyin kötüleşmeye başladığı yer burasıydı. “Tanrı’nın sözü” artık insan düşüncesinin ve eyleminin merkezinde değildi. Hegseth’in görüşüne göre, bu “sorun”—”Marksistler” ve “İlericiler” tarafından desteklenen bir “komplo” ile—giderek daha kötüye gitmiş ve 200 yılın ardından nihayet “hastalık gibi yayılmış” (kanser gibi) ve Amerikan toplumunu ele geçirerek, onu felakete sürüklenme noktasına getirmiştir. Bu durumdan kurtulmak için ise bir Hristiyan yeniden fetih hareketi gerekmektedir.
ABD Ordusunun Faşist Bir Temelde Yeniden Yapılandırılması
Amerika’nın askeri gücü, Amerikan emperyalist sisteminin ekonomik ve politik gücünün merkezinde olmakla beraber, içinde keskin çelişkiler barındırmaktadır. Birincisi, ordu temelde birliğine ve silah arkadaşlarına sadakatle ve ikincil olarak da Anayasa tarafından güvence altına alındığı varsayılan “özgürlük ve eşitliğe” olan vatansever inançla “uyumludur” (bir arada tutulur). Aynı zamanda ordunun neredeyse yarısı Siyahi, Latino ve diğer ezilen uluslardan oluşuyor. Bu çelişkiler, ordunun “bütünlüğünü” ve savaşma kapasitesini zayıflatabilir—ve yoğun kriz dönemlerinde, Vietnam Savaşı’nın sonlarına doğru olduğu gibi, silahlı kuvvetlerde ciddi bölünmelere yol açabilir. Ayrıca, polis tarafından George Floyd’un öldürülmesinin ardından yaşanan isyanla ilgili olarak üst düzey komutanların endişe ettiği gibi bir durum da ortaya çıkabilir.
Son birkaç on yılda, ABD yöneticileri, bu tür problemleri ezilen gruplara yönelik küçük tavizlerle çözmeye yöneldiler-daha fazla Siyahi ve kadını teşvik ederek, eşcinsellerin kimliklerini açıkça ifade etmelerine “izin vererek” gibi. Ancak faşistler bu önlemlerden nefret ederler. Ve isteseler bile, bu tür “tavizleri” kullanamazlar, çünkü bu tür tavizler, açık beyaz ırkçılığı ve erkek egemenliğini yeniden tesis etme gündemleriyle tamamen çelişmektedir, dahası “Tanrı tarafından belirlenmiş” cinsiyet ve cinsel rollerle de uyumsuzdur. Planları, din, vatanseverlik ve faşizm etrafında birleşmek, bu ideolojik temele dayanarak daha fazla insanı saflarına katmaktır. Ve kadınlara, eşcinsel bireylere ve diğerlerine orduda yer verilmesi durumunda, bu açıkça aşağılanmış ve tahakküm altına alan bir temelde olacaktır.
Bu yaklaşım, Hegseth’in aşağılayıcı ve ırkçı yorumunda şu şekilde ortaya konmuştur:
Son üç yıldır, Pentagon… işe alım kampanyalarında toplumsal cinsiyet eşitliği, ırksal çeşitlilik, iklim saçmalığı, aşıya tapınma ve LGBTQA+ harfler karmaşasını içeren sosyal adalet mesajlarını benimsemiştir.
Tek bir sorun var: 82. Hava İndirme Tümeni’ne katılmak isteyen yeterince Brooklyn’li travesti veya San Franciscolu lezbiyen yok. Sadece travestiler ve lezbiyenlerle kalmıyor, aynı reklamlar geleneksel olarak saflarımızda bulunan genç, vatansever Hristiyan erkekleri de küstürüyor. (vurgular eklenmiştir)
“Çeşitlilik, eşitlik ve kapsama”(1) (DEI) programlarını destekleyen veya bunlara uyan üst düzey subaylardan bahsederken, 2023’te Hegseth şunları yazdı: “Bir sonraki Amerika Birleşik Devletleri başkanı, hepsini—ya da en azından çoğunu—kovmalı ve Anayasa’ya gerçek bağlılık gösteren liderleri atamalıdır.” Trump’ın, göreve başlar başlamaz bunu kolaylaştırmak için bir başkanlık kararnamesi hazırladığı bildiriliyor.
Savaş Suçlarının ve Savaş Suçlularının Ateşli Şampiyonu
ABD ordusunun büyük savaş suçları işlemesine ve bunun savaşma biçiminin ayrılmazbir parçası olmasına ve kendi savaş suçlarını örtbas etmek için çalışmasına rağmen, aynı zamanda Amerika, hukukun üstünlüğüne saygı duyan bir savaş gücü gibi davranmıştır. Bu saçmalık, ancak savunmasız sivillerin açıkça katledilmesi gibi bazı suçlar gün ışığına çıktığında, ABD ordusunun zaman zaman tek tek askerleri veya subayları kovuşturmak zorunda kaldığı anlamına geliyor.
Ancak bu bile Hegseth için çok fazla. Trump’ın ilk döneminin sonlarına doğru, altı Deniz Piyadesi, kasıtlı olarak sivilleri vurmak ve silahsız, yaralı ve ilaçlı bir mahkumu bıçaklayarak öldürmek de dahil olmak üzere tekrarlanan zulümler nedeniyle ekiplerinin kıdemli bir üyesini ihbar etmişti.
Hegseth, Fox News platformunu kullanarak, suçlanan Deniz Piyadesi subayı ve üç diğer hükümlü ABD askeri için af talep eden ses getiren bir kampanya başlattı ve bu kişilerin kovuşturulmasını, ABD askeri operasyonları için “ölümcül” olacak “maç sonrası yorumları” olarak kınadı.
Trump onları affetti.

Hegseth, savaş kurallarının “Amerika’nın II. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir savaş kazanamamasının nedeni olduğunu” yazmıştır. “Bir elimiz arkamızda savaşıyoruz ve düşman bunu biliyor… Eğer savaşçılarımız keyfi olarak kurallara uymaya zorlanıyor ve uluslararası mahkemelerin kendilerini daha iyi hissetmeleri için daha fazla hayat feda etmeleri isteniyorsa, kendi kurallarımıza göre savaşlarımızı kazanmak daha iyi olmaz?!” mı diyor.

Hegseth, düşmanlara yönelik bunun yerine şu yaklaşımı öneriyor: “Eğer teslim olursanız, belki hayatınızı bağışlarız. Eğer teslim olmazsanız, kollarınızı söküp atarız.”
Bunların hepsi, Amerikan ordusunun terör, işkence ve keyfi katliama daha da fazla bel bağladığını ve uluslararası hukuk veya “kamuoyunun” hiçbir şekilde kısıtlamadığı bir duruma işaret ediyor.
Faşist Ordu Kimleri Hedef Alıyor?
İlk olarak, “içerideki” düşmanlar var. Trump, George Floyd protestocularına karşı orduyu serbest bırakarak “onları bacaklarından vurun” demişti. Gelecek döneminin ilk gününde İsyan Yasası’nı devreye sokmak istediğini söylemiştir; bu yasa, ona kendi rejimine karşı yapılan protestolara karşı Amerikan ordusunu kullanma yetkisi verecektir. Trump ve yönetimindeki yetkililer, milyonlarca belgesiz göçmenin kitlesel olarak sınır dışı edilmesi için Amerikan ordusunu kullanacaklarını ısrarla belirtiyorlar. (8 Kasım’da Trump, “Biden’ın işgalini kitlesel sınır dışı programı ile tersine çevirmek için askeri gücü kullanacağını” yineledi.)
Hegseth, “dünyanın tek güçlü, özgürlükçü, Hristiyan yanlısı, İsrail destekçisi ordusunu” kurma konusunda daha da ileri gitti. Amerikan Haçlı Seferi kitabında “Solcular, hayal edebileceğinizden çok daha fazla şekilde, geleneksel Amerikan vatanseverlerini her taraftan kuşatmış durumdalar ve öldürmeye hazırlanıyorlar: kurucularımızı öldürmek, bayrağımızı öldürmek ve kapitalizmi öldürmek için.” diye yazıyor. “Amerika’da Sol ve Sağ arasındaki uzlaşmaz farklılıkların, siyasi süreçle çözülemeyen sürekli çatışmalara yol açtığını” anlatıyor. (Vurgular eklenmiştir.) Şiddeti çağırmadığını iddia ederken, tam tersini ima ediyor: “Ne Amerikan Haçlı Seferimiz gerçek kılıçlarla ne mücadelemiz silahlarla. Henüz değil.” (Vurgulama Hegseth’in).
Çin ile Savaşa Hazırlık
Uzun yıllardır ABD’nin tüm egemen sınıfı (faşist ve “ana akım” kesimler) Çin’i ABD’nin emperyalist küresel egemenliğine yönelik en büyük tehdit olarak görüyor ve savaşa hazırlanıyor. Dramatik bir örnek vermek gerekirse, 2024 yılında Biden yönetimi, Çin’in artan nükleer kapasitesini göz önünde bulundurarak nükleer silah programlarına yapılan harcamalarda yüzde 31’lik bir artış çağrısında bulundu. (2)
Faşist tutum daha da saldırgan ve açıktır. Hegseth, Çin’in “Amerika Birleşik Devletleri’ni yenmeye özel olarak adanmış bir ordu kurduğunu” söylüyor. Ve “Onlar sadece bölgesel değil, küresel hakimiyet konusunda da tam spektrumlu, uzun vadeli bir görüşe sahipler… Kendilerine hizmet edebilecek bir yapıyı hayata geçirmelerinin tek yolu bizi yenmektir.”
Proje 2025 (Trump’a yakın güçler tarafından hazırlanan faşist konsolidasyonun ilk altı ayı için bir oyun planı), doğrudan şunu söylüyor: Ordu okulu derslerinin, “eşit düzeydeki bir tehdidi yenmeye odaklanan büyük ölçekli kara operasyonlarına hazırlık üzerine yoğunlaşması” gerektiğini belirtiyor.
Ve eğer bu “eşit düzeydeki tehdit”in kim olduğundan emin olmayan varsa, Proje 2025, “ABD savunma stratejisi, Çin’i ABD savunma planlamasında birinci öncelik olarak açıkça tanımlamalıdır” diyor.
Şu An Ne Gerekiyor!
İnsanların gerçekçi olması önemli! Faşizm (Bob Avakian’ın yakın zamanda belirttiği gibi) “bir ‘küfür’ veya ya da seçim sürecinde rakibinizi yaftalayabileceğiniz basit olumsuz bir etiket” değildir. Faşizm, kapitalizm-emperyalizmin iktidar biçiminde belirgin bir değişikliktir ve beraberinde daha kötü vahşetler getirir.
Aynı zamanda, bu dramatik değişikliklerin tamamı, insanları şok edebilir ve bu faşizmi doğuran ve besleyen bu sistemin ve bu ülkenin kalbindeki çirkinliği ortaya çıkarabilir. VE, bu hareketlerin her biri -Hristiyan faşizmini dayatmak; açıkça beyaz üstünlüğünü ve erkek egemenliğini savunmak; generalleri kovmak; ABD’ye federal birlikler göndermek; Çin’le savaşa giderek yaklaşmak gibi- rejim ve sistemin kendisi için tehlikelerle dolu olacak. Bunların her biri, hem egemen sınıfın saflarında, çekirdek kurumları da dahil olmak üzere, hem de faşistlerle halk kitleleri arasındaki çatışmayı keskinleştirme olasılığını barındırıyor. Bunların hepsi, insanların bu sistemi ve neden olduğu sefaletin karşısında keskin bir şekilde meydan okumaları için potansiyel fırsatlar sunabilir
Bob Avakian’dan alıntı yapacak olursak, “Zaman moral bozukluğu ve umutsuzluk zamanı değil, meşru öfke ve devrimci kararlılık zamanıdır.”
Gerçek bir devrim ve yepyeni, daha iyi bir dünya için mücadelenin bir parçası olarak bu faşist rejimi yenmek için devrimci komünistlerle birlikte devrimci mücadeleye katılın.
İnsanlık Adına, Faşist Bir Amerika’yı KABUL ETMİYORUZ.
Daha İyi Bir Dünya Mümkün.
Bu Ülkedeki Mevcut Kapitalist-Emperyalist Sistem ve Hükümet Kurumları Ortadan Kaldırılmalı ve Dağıtılmalı, Yerine KUZEY AMERİKA’DAK YENİ SOSYALİST CUMHURİYET ANAYASASINA DAYALI YENİ, SOSYALİST BİR SİSTEM GETİRİLMELİDİR.
EK: Kutsal Savaş Planlarıyla Haçlı Seferi Meraklısı
Hegseth sadece Aydınlanma öncesi zamanlara geri dönmek istemiyor — aynı zamanda 11. yüzyıldaki ilk Hristiyan haçlı seferinden daha da ilham alıyor.
Bu, Avrupa tarihinde, Katolik Kilisesi’nin toplum üzerinde neredeyse mutlak güç sahibi olduğu uzun bir dönemde gerçekleşti; “sapkınlar” ve “cadılar” düzenli olarak işkenceye tabi tutuluyor ve canlı canlı yakılıyordu. Toplumun çoğunluğunu oluşturan ve Kilise ile diğer güçlerin muazzam zenginliklerini sağlayan, çaresiz yoksul, hasta ve cahil köylüler, hayatları boyunca baskıya boyun eğerlerse ölümden sonra daha iyi bir dünyaya gidecekleri vadeden İncil’in öğretileriyle kontrol altında tutuluyordu. Hegseth’e göre, bu harika bir zamandı!
Hegseth, 2020 tarihli Amerikan Haçlı Seferi adlı kitabında, “Haçlı Seferini Tekrar Büyüt” adli bölümde, dini bir coşku ile, Papa Urban’ın (İtalya’da) Hristiyanların, Kudüs’ün (Filistin’de) kontrolü için İslam güçleriyle savaşması gerektiğine karar verdiği anın “heyecanını” yakalıyor: “Papa, Katolik Kilisesi ve Avrupalı Hristiyanlar savaşmayı seçti — ve haçlı seferleri doğdu.” Ve “Papa Urban II, inananları Müslümanlarla savaşmaya çağırarak ünlü savaş narasını dudaklarında duymalarını sağladı: ‘Deus vult!’ yani ‘Tanrı bunu ister!’”
Ve yüzyıllarca sürecek karşılıklı katliamı başlatarak yola çıktılar. (Yolda bu “Haçlılar” Yahudi yerleşim yerlerine saldırarak binlerce masumu öldürdüler).
Hegseth bu konuda sadece yazmakla kalmıyor—omzunda “Deus Vult!” dövmesi taşıyor. (“Deus Vult!” dövmeleri, beyaz üstünlükçü gruplar arasında yaygın bir şekilde popülerdir. Hegseth, bu gruplarla herhangi bir bağlantısı olduğunu reddediyor.) Ancak daha da kötüsü, ABD’deki “solculara” karşı yürütülecek savaşı modern bir Haçlı Seferi olarak tasavvur ediyor. Amerikan Haçlı Seferi kitabında şöyle yazıyor: “Tarihimizdeki bu dönem, bir Amerikan Haçlı Seferi çağrısı yapıyor. Evet, insan özgürlüğü gibi kutsal bir dava için bir kutsal savaş.”
3.Bölüm Referansları
- DEI, faşistler tarafından, ABD kurumlarının ve kültürünün merkezinde yer alan apaçık beyaz üstünlüğünü, kadın düşmanlığını ve eşcinsel karşıtı fikir ve uygulamaları hafifletmeye yönelik her türlü çabayı tanımlamak için yaygın olarak kullanılır. Eğitim ve iş fırsatları konusunda mevcut ve mevcut ayrımcılığa maruz kalan gruplara özel bir özgürlük alanlarını hedefleyen programlar, 1960’ların ve 1970’lerin başında siyahilerin, diğer azınlık gruplarının ve kadınların gerçekleştirdiği sarsıcı mücadelelere yapılan bir tavizdi.Bu programlar—özellikle siyahilerin köleleştirilmesi ve Yerli Amerikalı Kızılderililere uygulanan soykırım gibi ABD’nin suçlarının gerçek tarihinden sadece bir kısmını bile öğretmeye yönelik çabalar ve bu ilk suçlara dayanarak devam eden “modern” baskı biçimleri hakkında—faşistlerin, halihazırda iktidara geldikleri eyaletlerde büyük hedefi haline gelmiş durumda ve şimdi ülke genelinde kaldırılma tehlikesiyle karşı karşıya.
- MAGA faşistlerinin Biden (ve Obama ile Bush) yönetimlerinden temel farkı, diğer yönetimlerin Irak ve Afganistan’daki “bitmeyen savaşlara” ve Ukrayna’da Rusya ile yürütülen vekalet savaşına saplanıp kalarak Çin’e odaklanmayı zayıflatmış olmalarıdır. (Bu Trump tarzı muhalefet, bazen saf kişiler tarafından Trump’ın “savaş karşıtı” veya “izolasyon taraftarı olduğu şeklinde yanlış anlaşılabilir. Gerçek bundan çok uzaktır.)
Bölüm 4: Çevre ve İklim Değişikliği – “Sondaj Makinesi” İnsanlığa ve Gezegene Karşı
Bu yazı, bu programın farklı bileşenlerine odaklanan ve devam etmekte olan bir serinin dördüncü yazısıdır. Birinci bölüm Trump’ın milyonlarca göçmene yönelik büyük saldırı planlarına odaklanmıştı. İkinci bölüm halk sağlığına ve bilim ve kanıtların yerini komplo teorileri ve “inanç temelli” yaklaşımların almasına odaklanmıştır. 3. Bölümde Trump’ın Savunma Bakanı adayının Hıristiyan faşist savaş çığırtkanlığı zihniyeti ortaya kondu. Bu makalede, çevre, enerji politikası ve çevre ve iklim değişikliğini inceleyen devlet kurumlarından sorumlu olmak üzere aday gösterilen iklim değişikliği inkarcıları ve fosil yakıt sondajı ve yakma şampiyonlarını ele alıyoruz.
Donald Trump’ın kabine görevlerine ve çevre ve iklim konularıyla ilgili kurumlara atadığı kişiler için iki kriter vardır: 1) Trump’ın genel faşist gündemiyle kesin ve sorgusuz siyasi ideolojik uyum; ve 2) küresel ısınma ve iklim değişikliğinin bilimsel olarak ortaya konmuş gerçekliğini ve bunun ekosistemler ve insan uygarlığı için oluşturduğu varoluşsal tehdidi inkar etmek. Bunlar, yönetimde üst düzey görevlere kabul edilmek için işaretlenmesi gereken iki kutudur.
Trump’ın kendisi, aslında çok sayıda kanıtla sağlam bir şekilde temellendirilmiş olmasına rağmen, iklim değişikliğini inkâr etmekle övünmesiyle ünlüdür. Trump kampanyasını “ sondaj bebeğim sondaj” sloganıyla yürüttü ve kömür, gaz ve petrol madenciliğini ve sondajını kısmen bile olsa kısıtlayan tüm yasalara veya hükümet politikalarına son verilmesi çağrısında bulundu. Biden petrol sondajı konusunda rekor kırıp çevreye büyük zarar verirken (ve “çevreci başkan” olarak poz verirken), Trump bunu kısıtlıyormuş gibi bile yapmayacaktır.

Bu durdurulmadıkça -ki durdurulmasının tek yolu devrimdir- gezegendeki pek çok yaşam biçiminin yok olma hızı daha da korkunç bir şekilde artacaktır.
İklim değişikliği gerçektir. İklim değişikliği temel olarak kömür, gaz ve petrolün (“fosil yakıtlar”) toplumun makinelerini çalıştırmak için kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu yakıtların kullanımı, ısıyı atmosferde hapseden ve sıcaklığını yükselten gazları serbest bırakmaktadır. Bu ısınma süreci, bilim insanlarının son derece tehlikeli olacağı konusunda uyardığı bir eşiği aşmış durumda. Orman yangınları, kasırgalar ve kuraklıklardaki hızlı artış ve türlerin yok oluşundaki keskin yükseliş, tersine çevrilmediği takdirde yaşanacak felaketin erken uyarı işaretleridir. Sadece gaz, kömür ve petrol kullanımında büyük ve hızlı bir kesintinin bunu durdurma şansı vardır.

Trump, tıpkı bir ahmak gibi, bilim insanlarının vardığı sonuçların büyük bir “aldatmaca”, bir yalan olduğunu söyleyip duruyor. Ancak iklim bilimciler arasında tehlikeye ilişkin temel mutabakat düzeyi, inanılmaz miktarda araştırmadan elde edilen gerçek kanıtlara dayanmaktadır. Bir aldatmacadan ziyade, bu bilimsel sonuçların kendileri, fosil yakıtların kullanılmaya devam etmesinde büyük pay sahibi olan kapitalist-emperyalistlerin bizzat desteklediği baskı ve inkar kampanyalarının hedefi olmuştur. Demokratlar iklim bilimine önem verdiklerini ve bir şeyler yaptıklarını iddia ediyorlar. Bunu, gerçekten ve çoğu zaman derinden endişe duyan ve hatta bu konuda acı çeken milyonları kendilerine çekmek için yapıyorlar – ama bu tam bir ikiyüzlülük. Yine, Biden başkanlığı fosil yakıt üretiminde tüm rekorları kırdı.
Trump, tıpkı bir ahmak gibi, bilim insanlarının vardığı sonuçların büyük bir “aldatmaca”, bir yalan olduğunu söyleyip duruyor. Ancak iklim bilimciler arasında tehlikeye ilişkin temel mutabakat düzeyi, inanılmaz miktarda araştırmadan elde edilen gerçek kanıtlara dayanmaktadır. Bir aldatmacadan ziyade, bu bilimsel sonuçların kendileri, fosil yakıtların kullanılmaya devam etmesinde büyük pay sahibi olan kapitalist-emperyalistlerin bizzat desteklediği baskı ve inkar kampanyalarının hedefi olmuştur. Demokratlar iklim bilimine önem verdiklerini ve bir şeyler yaptıklarını iddia ediyorlar. Bunu, gerçekten ve çoğu zaman derinden endişe duyan ve hatta bu konuda acı çeken milyonları kendilerine çekmek için yapıyorlar – ama bu tam bir ikiyüzlülük. Tekrar ediyorum, Biden başkanlığı fosil yakıt üretiminde tüm rekorları kırdı.
“Sistemin” Hatalı Olduğunu Söylemek Gerçekte Ne Anlama Geliyor?
Hem Trump’ın hem de Biden’ın yaptıklarının temelini oluşturan ve nihayetinde onları yönlendiren kapitalizm-emperyalizm SİSTEMİ’dir. Fosil yakıtlara 700 milyar doların üzerinde muazzam miktarda sermaye yatırılmıştır. Bu yatırımlara sahip olan ve kontrol eden kapitalistler böylesine büyük bir yatırımdan vazgeçemezler – bu onların mahvolması anlamına gelir ve başka bir kapitalist yönetimi ele geçirir. Bunlar bu genişle ya da öl sisteminin yasalarıdır. Bu kapitalistler ve kapitalist-emperyalist uluslar için geçerlidir. Gezegene hükmetme savaşından bir şekilde “çekilmeye” çalışan her kapitalist-emperyalist ülke, “çekilmeyen” rakipleri tarafından ezilecek, hükmedilecek ya da ele geçirilecektir. (Bu konuda daha fazla bilgi için buraya ve buraya bakabilirsiniz).
Kapitalizmin kurallarına göre telafi edilmesi gereken sadece devasa yatırımlar değildir. Farklı kapitalist-emperyalist güç blokları dünyanın stratejik hakimiyeti için birbirleriyle mücadele ediyor. Petrol üzerindeki kontrol bu hakimiyet için hayati önem taşımaktadır ve bu hakimiyet için gerekli olan tüm ordular petrole bağlıdır. Tüm bu nedenlerle, ihtiyaç duyulan sarsıcı dönüşüm ancak kapitalizm-emperyalizm sistemine karşı devrimle ve Bob Avakian tarafından kaleme alınan Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet Anayasası temelinde yeni bir sistemin kurulmasıyla gerçekleşebilir.
Trump Demokrat Partinin İkiyüzlülüğünden Vazgeçiyor ve Tüm Sınırları Kaldırıyor
Demokratların iklim bilimine gösterdikleri ikiyüzlü yaklaşım ve bazı kamu arazilerinde petrol sondajına getirilen cüzi sınırlamalar bile Trump için çok fazla.
Trump’ın ABD’nin “enerji egemenliği” olarak adlandırdığı programının temel unsurları şunlardır:
- Petrol ve doğal gaz üretiminin ve doğal gaz ihracatının daha da büyük ve pervasızca genişletilmesinin teşvik edilmesi.
- Küresel ısınmayı sınırlandırması ve iklim değişikliğinin etkilerini ele alması beklenen uluslararası bir anlaşma olan Paris İklim Anlaşmasından, Trump’ın 2016’da yaptığı gibi, ABD’yi bir kez daha geri çekmek. Bu anlaşma ne kadar etkisiz olursa olsun Trump, ABD emperyalizminin küresel büyük güç manevralarında petrol ve doğalgazı silah olarak kullanma kabiliyetine, ne kadar yetersiz ve sembolik olursa olsun, hiçbir kısıtlama getirmek istemiyor.
- Yenilenebilir (örneğin güneş/rüzgar) enerji için federal yatırımları ve desteği kesmek.
- Kamyonlardan, enerji santrallerinden ve fabrikalardan kaynaklanan karbon emisyonlarına ilişkin mevcut -ama son derece yetersiz- düzenlemeleri ve standartları geri almak.
- İklim bilimine saldırmak ve hükümetin her kademesinde iklim bilimcileri susturmak.
Trump, bunu intikam hırsıyla yerine getirecek bir kabine oluşturdu. >>
ŞİMDİ NE GEREKİYOR!
Bu faşist gerçeklik inkârcılarının Trump yönetiminde gerçekleştirmek için yanıp tutuştukları korkunç çevre tahribatı, fosil yakıtların yakılmasındaki artış ve iklim bilimine saldırı da dâhil olmak üzere, hiç kimse Trump rejiminin tamamına razı olmamalı ve her dürüst insan buna karşı çıkmalıdır. Şimdi bir şekilde kenara çekilmek ya da kendine acımak veya “iyileşmek” için “zaman ayırmak” ahlaki açıdan kabul edilemez ve siyasi açıdan -ve kelimenin tam anlamıyla- intihara meyillidir. Kapitalizm-emperyalizm reformu çerçevesine tutunmak ve gezegene yönelik bu faşist saldırıyla mücadele etmek için Demokrat Parti’ye bel bağlamak da aynı derecede (ve bazı açılardan daha da fazla) ölümcüldür.
Bir yol var – sadece buna direnmek için değil (ki şu andan itibaren enerjik bir şekilde yapılmalı), kapitalizmin-emperyalizmin çılgın ve intihara meyilli kısıtlamalarından ve kurallarından kurtulmuş yepyeni bir sisteme ulaşmak için. Yeni, devrimci hükümetin “insanlığın gerçekten yeryüzünün uygun bekçileri olabileceği bir dünyayı var etmek amacıyla, halihazırda akut olan ve hızla hızlanan çevresel krizi ele almak için hızlı, sistematik ve etkili bir şekilde hareket edeceği” sosyalist bir sistemden bahsediyoruz. Bunun nasıl yapılabileceği Kuzey Amerika’daki Yeni Sosyalist Cumhuriyet için Anayasa’da somut bir şekilde ortaya konmuştur.
Gerçek bir devrim ve yepyeni ve daha iyi bir dünya için mücadelenin bir parçası olarak bu faşist rejimi yenmek üzere devrimci mücadeleyi üstlenmede devrimci komünistlere (revcoms) katılın. Sadece bir devrim ve Kuzey Amerika’da Yeni Sosyalist Cumhuriyet Anayasası temelinde örgütlenmiş yeni bir sosyalist toplum, dünya halklarının kendilerini özgürleştirmeleri ve iklim krizi ve çevre kriziyle başa çıkmaları için bir yol açabilir.
İnsanlık Adına, Faşist Bir Amerika’yı Kabul Etmeyi REDDEDİYORUZ.
Daha İyi Bir Dünya MÜMKÜN.
Bu Ülkedeki Mevcut Kapitalist-Emperyalist Sistem ve Hükümet Kurumları Kaldırılmalı ve Dağıtılmalı ve Yerine KUZEY AMERİKA’DAKİ YENİ SOSYALİST CUMHURİYET ANAYASASINA DAYALI YENİ, SOSYALİST BİR SİSTEM GETİRİLMELİDİR.