31 Mayıs 2022 tarihi, Gezi Direnişi’nin 9. yılı anlamına geliyordu. Bu doğrultuda Taksim Dayanışması’nın çağrısı ile ülke çapında bu tarihi başkaldırıya destek buluşmaları ve dayanışma gösterileri gerçekleştirildi.
İstanbul’daki gösterinin adresi Beyoğlu İpek Sokak’taki Makine Mühendisleri Odası (TMMOB) önüydü. Toplumda kendini ilerici, demokratik ve sosyalist sol yelpaze içinde konumlandıran pek çok çevreden insanın katılımıyla ve Taksim Dayanışma’nın koordinasyonuyla gerçekleşen 9. yıl buluşmasında, Gezi Direnişi’nin bir suç olmadığı, faşizme ve gericiliğe karşı isyan etmenin bir hak olduğu güçlü bir şekilde dile getirildi. Kısa süre önce rejimin mahkemeleri tarafından Gezi’den ötürü haklarında 18 yıl hapis cezası verilerek tutuklanan Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan Osman Kavala ve diğerlerinin koşulsuz şartsız özgürlüğü için, Gezi’de geleceklerini ve yeni bir toplumun gerekliliğini savunurken hayatlarını kaybeden gençlerimiz için, rejimin uygulamalarıyla her geçen gün insanların ellerinden alınan temel hak ve özgürlükler için, Kürt ulusu başta olmak üzere ezilen halklar ve inanç grupları üzerindeki ağır baskı ve katliamlara son verilmesi için, kadınlara ve LGBTİQ+ bireylere karşı izlenen ve rejim tarafından açıktan desteklenen kıyımlara, köleleştirme ve ayrımcılık uygulamalarına dur demek için, aydınların, öğrencilerin, geniş emekçi kitlelerin devamlı olarak ekonomik ve ideolojik saldırılarla sindirilmeleri ve ezilmelerine engel olmak için, emperyalist ülkelerin savaş ve politikalarına bağlı yerlerinden edilen göçmen ve mültecilerin şeytan gibi gösterilerek stigmatize edilmemeleri için, ekosistemlerin ve çevrenin kapitalist-emperyalist sistemin işleyiş dinamikleri yüzünden umarsızca talan edilmesinin ve gelecek kuşakların, gezegenin yok edilmesinin derhal önüne geçilmesini haykırmak için insanlar haklı isyanlarını yükselttiler.
Bu gerekli ve son derece önemli başkaldırının karşılığı ise, dün gece Taksim’de rejimin zor aygıtları tarafından ağır bir sindirme ve şiddet uygulaması olarak kendini gösterdi. Erken saatlerden itibaren, insanların konuşmalarına dahi izin verilmeden apar topar gözaltına alınmaları, meşru bir buluşmaya karşı harekete geçirilmiş orantısız polis gücü, izlenen fiziki şiddet, kuşatma ve yoğun biber gazı saldırıları ile buluşmanın dağıtılmaya çalışılması, basın mensuplarının darp edilmesi ve haber yapmalarının engellenmesi, insanların binalara sıkıştırılmaları ve keyfi gözaltı uygulamaları ile taciz edilmeleri, savunmasız durumda kalan genç yaşlı insanların fiziki ve psikolojik acılara maruz kalması, 200’e yakın insanın çeşitli zulüm biçimleriyle gözaltına alınması ve temel haklarının yok sayılması…
Bunların hepsi İslamcı-Türkçü AKP/MHP faşist rejiminin altında yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Ve eğer gerçek bir devrim hareketiyle yüzbinleri ve sonrasında milyonları seferber ederek bugünden kökten farklı komünizm yolunda işleyecek yeni bir iktidarı kurmazsak, bu devrim hareketiyle mevcut faşist rejimi ve onun işleyişinin olmazsa olmazı baskıcı aygıtlarını parçalamazsak, bunun yerine halk kitlelerini özgürleştirecek, baskı ve sömürüyü doğuran ilişkilere son verecek kökten farklı ekonomik ve toplumsal biçimleri yaşama geçirmezsek, bu durumda ne yazık ki bu ve çok daha korkunç acılar toplumda yaşanmaya devam edecektir.
Yeni Komünizm Kolektifi olarak 31 Mayıs 2022 tarihinde Gezi Direnişinin 9. yılı vesilesi ile hazırlamış olduğumuz ve protestolar sürecinde kitlelere götürmeye çalıştığımız çağrı metnimizi buradan bir kez daha okurlarımız ve taraftarlarımızla paylaşıyoruz. Bildirinin baskı dökümanını ayrıca buradan indirebilirsiniz.
#GeziyiSavunuyoruz
“Gezi Davası” olarak bilinen İslamcı/Türkçü faşist rejimin tam bir intikam ve bastırma mizanseninden başka bir şey olmayan sözde yargılamalarda Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet ve Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi’ye Kavala’ya yadım etmekten 18’er yıl hapis cezası verildi. Hukuksuzca yıllardır süren sözde davanın tamamen düşmanca aldığı kararlar sadece Osman Kavala ve arkadaşlarına yönelik değildir, aynı zamanda bir bütün olarak toplum açık bir cezaevine dönüştürülmek istenmektedir. Rejime ve onun suçlarına karşı gelen, boyun eğmeyen, itiraz eden ve eyleme geçen herkese bir mesaj gönderilmek isteniyor. Böylece her dönemin “mağduru” Erdoğan’ın temsil ettiği insanlık düşmanı baskıcı ve sömürücü rejim “meşrulaştırılmak” isteniyor. Ne bu rejimi ne de onun sözde mahkemelerinin temsil ettiği “adalet” ve “yargılamaları” kabul etmiyoruz!
2013 Gezi Direnişi, toplumsal bir başkaldırıydı. Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar pek çok sınıftan ve pek çok farklı kesimden ezilen insanı ülkenin dört bir yanından bir araya getirmesi anlamıyla da bir ilki oluşturuyordu. Gezi, Erdoğan’ın temsil ettiği rejimin yeni yeni konsolide olmaya başladığı ve toplum üzerine bir karabasan gibi çöktüğü koşullarda bu rejimin temsil ettiği ve insanlara dayattığı derin huzursuzluğun ve öfkenin bir patlama noktasıydı. Kadınlardan, gençlerden ve toplumda ezilen azınlık gruplarından birçok insan bir araya gelmiş, başka bir dünyanın mümkün olabileceği pozitif bir atmosfer içerisinde sadece rejimi ve suçlarını değil, aynı zamanda sistemin, geleneklerin ve sürekli topluma dayatılan köleleştirici “değer yargılarının” sorgulandığı güçlü bir potansiyeli yaratabilmişti. Rejim şu an nefret dolu bir kinle intikam almak istiyor. Fakat açıkça söylemek gerek, bunu yalnızca “kinci” oldukları için değil, aynı zamanda Gezi gibi bir toplumsal başkaldırının en ufak potansiyelini dahi bastırmak ve topluma nefes aldırmamak için yapıyorlar.
İnsanların tam da şu an “muhalefetin” bir şey yapmasını beklemek şeklinde veya “nasılsa seçimlerden sonra gidecekler” gibi tamamen felaket dolu bir rahatlığa düşmemesi gerekiyor. Şu an yapılan şey, başka bir toplum isteyen insanların en temel eylem ve manifesto haklarının faşistçe bastırılmasıdır. Buna karşı direnişin toplumun her bir hücresinde vakit kaybetmeksizin başlatılması ve yayılması gerek. 72 yaşındaki Mücella Yapıcı’nın verdiği mesaj tüm topluma örnek olmalıdır; “Başımız yukarda, onur duyarak #GeziyiSavunuyoruz!”
Gerçek Bir Çözüme ve Kökten Farklı Bir Topluma İhtiyacımız Var!
Bir toplum hayal edin. İnsanların bilinçli olarak dünyayı öğrendiği ve dünyayı dönüştürdüğü… insanların artık gelenek ve cehalet zincirlerine mahkûm olmadığı… sadece yaşamın gereklerini üretmek için işbirliği içinde çalışmakla kalmayıp aynı zamanda sanat, kültür ve bilimle uğraştıkları ve bunu yaparken zevk aldıkları… bilimsel bakış açısının ve hayal gücünün uçuşunun birbirini güçlendirdiği ve ilham verdiği… birlik ve çeşitliliğin, geniş kapsamlı tartışmaların ve toplumun yönü ve gelişimi üzerinde ideolojik mücadelenin olduğu fakat artık toplumsal antagonizma tarafından damgalanmış halde olmadığı… insanların karşılıklı saygı, ilgi ve insanlık sevgisine dayalı olarak birbirleriyle etkileşime girdiği… insanların parçası olduğumuz doğal dünyaya değer verdiği, koruduğu ve zenginleştirdiği bir yer… İşte bu komünizmdir!
Bugün bu komünist devrim ve onun bilimi, Bob AVAKIAN’ın mimarı olduğu ve önderlik ettiği Yeni Komünizm tarafından temsil edilmektedir. Yeni Komünizm bizlere günümüzde insanlığın acilen ihtiyaç duyduğu komünist devrimin yeni bir dalgası açısından yepyeni bir başlangıç noktasını sunmaktadır. İslamcı-Türkçü faşist rejime bu ülkede son verebilmek mümkündür. Bunun son derece pozitif dönüşleri olması da mümkündür. Fakat kesin olan bir şey var; böylesi bir rejime onu üreten sistemle birlikte son vermek gerekmektedir. Bütün bunlara sömürünün, baskının ve gereksiz sınıfsal bölünmelerin olmadığı komünist bir toplumu hedefleyen ve devrimle kurulacak sosyalist bir iktidar ile son verebilmek gerekmektedir.
Bu yalnızca Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki halklar ve ezilen kitleler açısından değil, tüm dünyada insanlık açısından büyük itkilere ve gerçek kurtuluşun yeniden yeşermesi için bir zemin de sağlanmış olacaktır. Bob AVAKIAN’ın açık bir şekilde belirttiği üzere:
“Temel olarak iki seçeneğimiz var. Ya bütün bunlarla yaşamaya devam edeceğiz ve gelecek kuşaklar da -eğer bir gelecekleri olacaksa- aynısını, hatta daha beterini yaşamaya devam edecek veya DEVRİM yapacağız!”
Yeni Komünizm Kolektifi, 31 Mayıs 2022
Add comment